Çevik, ramazan boyunca oruç tutanların beyninde ve ruh dünyasında büyük değişimler yaşandığını belirterek, "Ramazanda beyin, nefis-i emmarenin (kötülüğü emreden nefis) uyarılarından daha az etkilenir. Ramazanın son 10 gününde durumumuz budur. Biyolojik bedenimiz artık bu son 10 günde kendisine ulaşacak Kadir'i beklemektedir" dedi.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Çevik, ramazan boyunca gündüz yerine gece yiyen ve az uyuyan oruçluların biyolojik saatlerinin değiştiğini, oruçluların kıtalararası yolculuk yapmış gibi olduğunu, yeni yaşam tarzına adaptasyonda zorlandığını, hayat tarzının değişmesinin, hormonların salınım saatleri, hücrelerin kullandığı yakıtlar, hücredeki sentez ve parçalanma işlevlerinin zamanlarını değiştirdiğini belirtti.
Bu tip yaşam tarzı değişikliklerinin vücut tarafından "stres" olarak algılandığını ifade eden Çevik, "Oruç bir stres oluşturarak bir mücadeleye zorluyor. Ramazanla stres egzersizine başlıyoruz" dedi.
Modern insanın en büyük problemi olan stresten kurtulmanın en iyi ilacının oruç olduğunu dile getiren Çevik, "Stresten kurtulma, yeni şartlara uyum sağlamayla söz konusu olabiliyor. Bunun en iyi yolu da uyku ve yeme içme düzeninin değiştirilmesinden geçiyor" şeklinde konuştu.
3 HAFTA GEREKİYOR
Prof. Dr. Çevik, yoğun stresin etkilerinden kurtulmak için gerekli olan sürenin 3 hafta olduğunu belirterek, "Ramazan ayı 30 gün olduğuna göre tutulan oruçla yaklaşık 20. günün sonunda artık yeni yaşam tarzına alışmış ve ramazan başındaki ağır stresten kurtulmuş oluruz" ifadesini kullandı.
BEYİN TAM KAPASİTEYLE ÇALIŞIYOR
Beynin, diğer hücrelerden farklı olarak oruç esnasında tam kapasiteyle çalıştığını, diğer organların çalışmaları azaldığı için beyne daha az uyarı gittiğini bildiren Çevik, "Böylece beyin, nefis-i emmarenin (kötülüğü emreden nefis) uyarılarından daha az etkilenir. Ramazanın son 10 gününde durumumuz budur. Biyolojik bedenimiz artık bu son 10 günde kendisine ulaşacak Kadir'i beklemektedir" diye konuştu.
Kuran'ın indirildiği ilk Kadir gecesinde dünyanın nur ve enerjiyle donandığını, sonraki Kadir gecelerinde ise akşamdan başlayıp gündüze kadar süren temiz pozitif enerji gönderildiğini, insanlara rahmet kapıları açıldığını anlatan Çevik, şunları kaydetti:
"Biyolojik beden olarak böyle enerjileri alabilecek konuma hazırlanmış oruçlularda bağışlanma işlemlerine başlanır. Ramazanın başının rahmet, ortasının mağfiret, sonunun ise bağışlanma olması tatbikata konulmaktadır. Oruca niyetlenen, rahmetin, nefis-i emmareyi ramazan ortasında zayıflatmaya başladığından dünyanın geçiciliğinin farkına vardığı, Kadir Gecesi ile gelen nurla negatif enerjiler diyebileceğimiz günahlardan temizlendiğinden seviyesi yükselmiş, böylece de bağışlanmıştır."
BİN AYDAN DAHA HAYIRLI
Prof. Dr. Çevik, Kadir Gecesi'nin, bütün dünya göz önüne alındığında 24 saat sürdüğünü, bu bir günlük sürenin bin aydan daha hayırlı olduğunu anımsatarak, şu bilgileri aktardı:
"Kadir Gecesi'nde halklar, ölçüler alemi dediğimiz içinde yaşadığımız alemle, boyutsuzluk alemi dediğimiz emirler alemi iç içe giriyor, iki alemin birbirine kapısı açılıyor. İç dünyamızda da kalp kapımız açılıyor. Emirler alemindeki ruh, nefis alemine uzanıyor.
İnanmış akıl olan imanımız, ruh aleminde dolaşmaya başlıyor, sırlar keşfediliyor, biyolojik bedenimize keşifle elde edilen güzellik programları yerleştiriliyor. Ramazan sonunda, gelecek seneki Kadir Gecesi'ne kadar bu bilgiler kullanılıyor. Ramazanın sonu bayram. Bayramla ruhun nefis karşısındaki zaferi ve kazanılan yeni bilgi ve tecrübelerin heyecanı yeni bir derecede kutlanıyor."