AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmaya, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın 40. yıl dönümünü kutlayarak başladı. Erdoğan, şehitlere rahmet dileyerek, KKTC'deki tüm kardeşlerine selam ve sevgilerini iletti.
Girit'te İspanya'yı yenerek Avrupa Şampiyonu olan Ümit Milli Basketbol Takımı'nı kutlayan Erdoğan, başarıların artarak devamını diledi.
Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nun, 15 Temmuz'dan itibaren "torba kanun" olarak bilinen tasarıyı, yoğun şekilde görüşmeye devam ettiğini anımsattı. Erdoğan, başta Soma'daki madenci yakınları ve tüm madenciler olmak üzere, toplumun bir çok kesimine önemli haklar getirecek bu tasarının görüşmelerinin, muhalefetin engelleyici ve yavaşlatıcı tutumu nedeniyle oldukça zor ilerlediğini söyledi. Erdoğan, "Ne kadar zor olursa olsun, gece gündüz çalışmak suretiyle inşallah bu tasarıyı çıkaracak, ardından Meclis'i tatil edeceğiz" dedi.
AK Partili milletvekillerinin 26 Temmuz'a kadar illerindeki iftar ve seçim programlarına katılmamaları gerektiğini duyurduklarını anımsatan Erdoğan, Meclis'in bayram tatili arası vereceğini, bayramdan sonra çalışmalarını sürdüreceğini, tasarının görüşmelerini tamamlayacaklarını kaydetti.
Erdoğan, milletvekillerinden, Genel Kurul çalışmalarına tam kadro katılmalarını, millet için son derece önemli tasarının görüşmelerini bir an önce bitirip, tasarıyı kanunlaştırıp, daha sonra araziye çıkmalarını istedi.
"Oylarını mutlaka kullanmalılar"
Yaptıkları düzenlemeyle yurt dışındaki vatandaşlara bulundukları ülkelerde oy kullanma imkanı getirdiklerine işaret eden Erdoğan, ilk kez cumhurbaşkanlığı seçiminde, yurt dışındaki seçmenlerin bulundukları yerlerde oy kullanabileceğini anımsattı.
Erdoğan, yurt dışında 31 Temmuz- 3 Ağustos tarihleri arasında oy kullanılacağını ifade ederek, ülkelere göre, tarihlerin farklı olabileceğini söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Örneğin Avustralya, Kanada ve Rusya'da 31 Temmuz-2 Ağustos tarihleri arasında, Bulgaristan ve Kazakistan'da 1- 3 Ağustos tarihleri arasında, Arnavutluk, Azerbaycan, İrlanda, Kosova, İspanya'da 3 Ağustos'ta oy kullanılacak. Bu tarihleri YSK'nın internet sitesinde öğrenmek mümkün.
Vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı ülkelerde randevu sistemi uygulanıyor. Bu ülkelerde yaşayan seçmenlerimiz, YSK'nın internet sitesinden randevu alacak, o randevuya göre gidip, oylarını kullanacak. Randevu almayanlara bilgisayar sistemiyle randevu saati verilecek. Randevu alma işlemleri dün başladı, Türkiye saati ile cuma akşamı saat 17.00'ye kadar devam edecek. Yurt dışında oy kullanacak vatandaşlarımızın, bu hususlara dikkat etmelerini, aldıkları randevu saatinde sandık başına gitmelerini, oylarını mutlaka kullanmalarını, buradan bir kez daha hatırlatıyorum."
"Sadece sırıtıyor"
Konuşmasından önce grupta gösterilen, gazeteci Savaş Ay'ın, Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemde SSK hastaneleriyle ilgili yaptığı programa işaret eden Erdoğan, aslında bir belgesel izlediklerini söyledi. Erdoğan, 1992-1998 arasında ağırlıklı olarak SSK Genel Müdürlüğü'nü Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığını belirtti.
Erdoğan, "Bu süreç içinde Sayın Çağan'ın da o dönemin bakanı olarak açıklamalarını duydunuz. O acı, o çirkin, sağlığı tehdit eden tablonun, hiçbir sorumlusu yok. Bakan, 'sorumlu değilim' diyor, çünkü diyor geçmişten böyle gelmiş. Genel Müdür zaten hiç sorumlu değil, sadece sırıtıyor, her zamanki pişkinliğiyle. Sorumlu değil, sen genel müdürsün. O hastanelerin tuvaletlerinin hali, vatandaşın yattığı yerin hali, kuyrukların hali ne, vatandaşa 'bugün git yarın gel' bunun hali ne? Böyle bir tavır, yaklaşım olabilir mi? Bunları ne yazık ki bu ülke yaşadı" diye konuştu.
"Benim bile farkında olmadığımı..."
Artık sağlıkta bunları yaşamadıklarını, tarih olduğunu vurgulayan Erdoğan, daha idealini nasıl getirebileceklerinin gayreti içinde olduklarını kaydetti.
Bir ekranda 1992-1998 dönemi, diğer ekranda da kendi dönemlerinin ortaya konulması gerektiğini belirten Erdoğan, teşkilatlarının, bunu halka yansıtma fırsatını bulacağını söyledi.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz bunu yaşadık ama bu denli bunun ileri gittiği noktasında inanın benim bile farkında olmadığımı şimdi daha yakından hissettim. 6-7 yıl siz, SSK Genel Müdürlüğü yapacaksınız, bu süre içinde de hiçbir vebaliniz, günahınız olmayacak, sıkılmadan '10 yıl önce daha iyiydi, bugün daha kötü' diyeceksiniz. Gerekçesi, İstanbul'un nüfusu ciddi manada artıyor. Tamam da senin dönemindeki nüfusa bak, bugünkü nüfusa var. 1994-1999 arası İstanbul'un nüfusu 7 milyon civarındaydı, şimdi 14 milyonu aşmış durumda. Şu anda İstanbul'un hastanelerini gezin, bakın, bu rezaleti göremezsiniz. Biz bütün bunları aşabilmek için özel sektör, vakıf hastaneleri, bunları tek çatı altında toplayarak, vatandaşımıza tercih imkanı getirdik. Böyle kalabalıklar, kuyrukta uzun süre bekleme, artık kalmadı, tarih oldu. Bu dertli olmayı gerektirir. Bir insanın derdi varsa bu işi çözer, bu millete sevdası varsa çözer. Sizin böyle derdiniz, sevdanız olmazsa, vatandaşı, milleti... O tuvaletin halini gördünüz. Bu tuvaletlerde yaşamak, bu millete reva mı? O hastaların hali, o yavrunun bir kolunun kesilmek suretiyle protez takılması, bunlar o yavruya layık mı? 3 yaşından 6 yaşına kadar o çileyi çekiyor. Aynı şeklide kadıncağız, kadın hastalıklarından dolayı git, sonra böbreğini alıp göndersinler. Olacak şey mi bunlar? Bunlar bu ülkede yaşandı. Şu anda birbirine yakın safta olduğu bir beyefendi, o da eski bakanlardan, sağlıktan sorumluydu, Okuyan, '5 milyar dolar zararla ayrıldı, Rahşan affıyla kurtardı' diyor. O zamanın bakanı Sayın Okuyan söylüyor. Bunlar, bu ülkeyi bu hale getirdiler. Allah'a hamdolsun ki bu millet, bunların bu yönetim anlayışından kısa zamanda kurtuldu da işte şimdi yeni Türkiye'ye adım attık. Bunlar hep eski Türkiye'nin görüntüleridir. Allah bir daha bizleri bu eski Türkiye'ye döndürmesin. AK Parti iktidarıyla da Allah'ın izniyle bir daha dönmeyecek."
"Sıradan sonuç beklemiyoruz"
Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimi için çalışmaların yoğun şekilde devam ettiğini dile getirdi. Erdoğan, 5 Temmuz'da Samsun'dan ilk adımı attıklarını anımsatarak, Erzurum, Denizli, Tokat, Yozgat, Antalya, Şanlıurfa, Sakarya, Tekirdağ, Bursa, Ordu, Hatay olmak üzere 12 ilde miting yaptıklarını belirtti.
Bu mitinglerin yanı sıra bu şehirlerde, İstanbul ve Ankara'da iftar buluşmalarıyla vatandaşlarla biraraya geldiklerini vurgulayan Erdoğan, en son Hatay mitinginin, sıcağa rağmen muhteşem, akşam iftar sofrasının ise çok daha muhteşem olduğunu anlattı. Erdoğan, 40 bini aşkın İskenderunlu'nun iftar sofrasına katıldığını dile getirdi.
Erdoğan, ramazan ayında olmalarına, havanın sıcaklığına rağmen şehirlerde son derece coşkulu şekilde karşılandıklarını, havaalanından miting meydanlarına kadar vatandaşların sevgi gösterine mazhar olduklarını söyledi.
Miting meydanlarının kalabalıklığını ve sonuna kadar coşkulu, heyecanlı olduğunu görmenin kendilerini mutlu ettiğini dile getiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Açıkçası milletimiz 10 Ağustos ile ilgili inanıyorum ki kararını vermiş durumda. Sadece meydanlar değil yaptığımız kamuoyu araştırmaları da yoklamalar, analizler ve 10 Ağustos'a yönelik sonucu tahminde, sevsin sevmesin ama bir gerçeği şimdiden ortaya koyuyor. Rabbim inşallah 10 Ağustos akşamı, bu tabloyu beraberce görmeyi bizlere nasip etsin. Sıradan bir sonuç beklemiyoruz. Bunun için rehavete kapılmadan, çok çalışmamız, çok koşturmamız gerektiğini, 9 Ağustos akşamına kadar ulaşabildiğimiz kadar çok insana ulaşmamız gerektiğini biliyoruz."
Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
"Devletler (Gazze'de) bu insanlık dışı, bu barbarca katliama seyirci kalırken, Allah'a hamdolsun, halklar sokaklara çıkıyor. Devletlerinin engellemesine rağmen tepkilerini mertçe, yiğitçe ortaya koyuyorlar. Gazze için eylem yapan Londra'yı, Paris'i, Brüksel'i, Belgrad'ı, Kopenhag'ı, Berlin'i tebrik ediyor. İnsanlık için ayağa kalkanları selamlıyorum"
"Darbecilerin ilk yapıtığı iş, Gazze'ye giden Refah Kapısı'nı kapatmak oldu. Mısır'da demokrasiye yönelik darbe olduğu halde, binlerce masum öldürüldüğü halde Batı dünyasından kimse çıkıp da bu darbeye darbe diyemedi. Bu darbeyi kınayamadı. Şu anda bütün bölge ülkeleriyle, bütün Batı devletleriyle birlikte işte Mısır da Gazze'deki çocuk katliamını sadece seyrediyor. Darbe yönetiminin çünkü karakteri budur"
"(Türkiye İsrail'e jet yakıtı satıyormuş) Dürüst olun dürüst. Zaten çıkınınızda tek şey var, yalan, iftira, takiye. Siz busunuz. Enerji Bakanım kaç kez açıkladı. Böyle bir şey sözkonusu değil. Ama bunlar öyle ciddi anlamda yalanı meslek edinmişler ki. Buraya İsrail'in uçağı gelir, havalimanından kendi yakıtını alır, bu her ulus için gittiği ülkelerde, bakımını yaptırır, yakıtını alır ve yoluna devam eder. Bunu İsrail'e jet yakıtı vermek olarak takdim ediyorsanız, ona söyleyecek bir şey yok. Aynı şekilde 40'a aşkın uçağımızda her hafta Tel Aviv'e gidiyor. Onlar da orada yakıtını alıyor."
"Şu anda Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinden bir başka senaryoyu deniyorlar. Çatı aday, orak aday diyorlar. Bunların hepsi yalandır. Gezi'de başaramadıklarını, 17 ve 25 Aralık'ta, 30 Mart'ta başaramadıklarını şimdi 10 Ağustos'ta başarmaya çalışıyorlar. İsrail zulmüne ses çıkarmayacak, Gazze için sesini yükseltmeyecek, dengeleri gözetecek sessiz, tepkisiz bir cumhurbaşkanı ile Türkiye'yi susturmak, sindirmek istiyorlar. Türkiye'nin de İsrail için nöbet tutmasını istiyorlar"
"İsrail'e nöbetçi hükümet, nöbetçi cumhurbaşkanı çıkarmak için yapılan tüm tuzaklara göğsümüzü siper edeceğiz"
"Çıkmış Kılıçdaroğlu ne diyor, Kürecik'teki radar İsrail'e bilgi veriyormuş. Vay gafil, bu ne cehalet. Omurgalı olun omurgalı, şerefli olun şerefli, ecdadınız gibi dik durun, dik durmayı öğrenin. Bir defa Kürecik'teki radar, Kahramanmaraş'ta, buralardaki hepsi NATO'nun. Bir NATO üyesi olmamız hasabiyle talebimiz üzerine, bizim savunmamızda kullanılmak üzere buralara getirilmiş radarlardır ve füzelerdir. Bunu bilmeyecek kadar cahil. Kaldı ki İsrail'in zaten böyle bir şeye ihtiyacı yok, çünkü onun haber alma kaynakları çok daha farklı"
"Biz susarsak, biz susturulursak, bilin ki kaybeden sadece Gazze değil, kaybeden Türkiye'nin bağımsızlığı olacak. Onun için susmayacağız. Sadece Gazze için değil, Türkiye'nin istiklali ve istikbali adına susmayacağız"
"Eğer milletim yetki verir beni seçerse, Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı olursam, bu benim bu kürsüden sizlere yaptığım belki de son konuşma olacak. Her zaman söylediğim gibi bana sizler gibi yol arkadaşları nasip ettiği için Rabbime hamd ediyorum. Belki de veda ederken bu kürsünün onurunu ve aziz hatırasını da sarsmadan taşıyacağımı bilmenizi istiyorum. Bir kez daha sizlerden helallik diliyorum, bir kez daha Rabbimin sizlerden razı olması için dua ediyorum."