Ahmet Davutoğlu, "Allah şahittir ki, o halk orada direnirken bize uyku haramdır, bize susmak haramdır. Çocuk bedenler orada yatarken kendi çocuklarımızı, onu hissetmeden bağrımıza basmak haramdır" dedi.
Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığının öncülüğünde Conrad Otel'de düzenlenen "Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi" toplantısında yaptığı konuşmada, son 3-4 ramazanı zihninde canlandırdığını, 2011'de ramazan günü Şam'a yaptığı son ziyarette, Hama ve Humus'un Suriye rejiminin topları altında inlediğini, camilerin bombalandığını söyledi.
Davutoğlu, aynı ay içinde Somali'ye Başbakan'la gittiklerinde Müslüman bebeklerin açlıktan kıvrandığına, bir kısmının da öldüğüne şahit olduklarını belirterek, orada verdikleri karar üzerine Somali'dekiler için yardım kampanyası başlatıldığını, ellerinden gelen katkıyı yapmaya çalıştıklarını anlattı.
Birçok bölgede çatışmaların yoğunlaştığını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"2014, bu ramazanda bir taraftan gönlümüzün yarısı Filistin'de, Gazze'de. Diğer yarısı Bağdat'ta, Şam'da, Halep'te, Musul'da, Basra'da, Kerbela'da, Necef'te. Hiçbir ayrım gözetmeksizin bu topraklardaki her bir Müslümanın derdi bizim derdimiz. Buradan kahraman Filistin halkını, Gazze halkını, verdikleri onur mücadelesi dolayısıyla bir kez daha selamlıyorum. Gazze'ye Kasım 2012'de gittiğimde yine çatışmalar, bombalar altında Gazze'ye girmiştik. O zaman nasıl büyük bir halk olduğunu, nasıl boyun eğdirilemeyeceğini, nasıl gönlünde büyük bir dünya taşıdığını bizzat müşahede etmiştim."
- Filistin'de çocukların öldürülmesi
Gittikleri Şifa hastanesinde, bir babanın kızının cesedine kapanıp ağlamasını unutamadığını belirten Davutoğlu, "Emin olun o anda kendi kızımın orada yattığını hissettim. Hiçbir fark yoktu. O yaşlarda benim de kızım vardı. Orada babasıyla kucaklaştığımda bütün bir İslam dünyası adına o kucaklaşmayı yaptığım hissiyatı vardı. Bütün İslam dünyası adına Myanmar'daki, Arakan'daki Müslümanlar, Somali'deki kardeşlerimle kucaklaşmam gibi. Hala gözümün önündedir o genç kızın cenazesi ve babasının hıçkırıkları. Babayı ailesiyle Ankara'da evimde misafir ettim" dedi.
Bir taraftan Gazze bombalanırken, diğer taraftan kendilerini Türk bayraklarıyla karşılayan Gazzelilerin kendilerine sarılıp "Allah sizden razı olsun. Myanmar'da sizi gördük, ne olur Arakan'a sahip çıkın" dediğini dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendisi bombalar altında inlerken, kızlarını, evlatlarını şehit vermişken o Gazzeliler, kendi geleceklerinden çok Myanmar'daki Müslümanların geleceğiyle ilgileniyordu. Böylesine bilinçli bir halk bu ramazanda yine zulüm altında, yine baskılar altında. Ama yine boyun eğmiyor. Allah şahittir ki, o halk orada direnirken bize uyku haramdır, bize susmak haramdır. Çocuk bedenler orada yatarken kendi çocuklarımızı, onu hissetmeden bağrımıza basmak haramdır. Bütün çocuklar hangi mezhepten, hangi dinden, hangi etnik kökenden olursa olsun bizim itikadımızca masumdurlar. Onlara dokunulmaz. Ama öyle bir işgal ordusu var ki, öyle bir insafsız ve barbar yaklaşım var ki, o masum çocukları bulundukları yerde öldürmekte beis görmüyorlar."
Dün gece sabaha kadar bütün dünya liderleriyle, önemli diplomatik şahsiyetlerle temas halinde olduklarını, BM Genel Sekreteri'yle iki kez konuştuğunu, birçok dışişleri bakanıyla görüştüğünü belirten Davutoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri ile de görüştüğünü anlattı.
Türkiye olarak BM Güvenlik Konseyi'ni, BM İnsan Hakları Konseyi'ni ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nı toplantıya çağırdıklarını, ancak bunların yetmediğini ifade eden Davutoğlu, "Bunların yetmediğini biliyoruz. Ama elimizden gelen bütün imkanları Filistin'deki bu zulmün durması için, bütün insanlar gibi Filistinli kardeşlerimizin de eşit ve onurlu insanlar olarak yeryüzünde yaşamaları için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Filistinli kardeşlerimizin birlik ve beraberliğini temin etmek için ne gerekiyorsa yapacağız" dedi.
- "Ulema önemli görevler üstlenmeli"
Davutoğlu, İslam dünyasının geçmişte çok büyük benzer meydan okumalarla karşı karşıya kaldığını dile getirerek, "İslam dünyasına, kalbine Haçlılar, Moğollar, sömürge yönetimleri geldi. Her birinde biz bir olarak, beraber olarak, birlikte bunları aşmayı başardık ve İslam medeniyetinin şehirlerinin çok kültürlü, barış şehirleri olmasına özen gösterdik" ifadelerini kullandı.
İslam dünyasının geçmişte dış saldırılara karşı kendisini ulema sayesinde koruduğuna işaret eden Davutoğlu, ulemanın bugün de önemli görevler üstlenmesi gerektiğini dile getirerek, şöyle dedi:
"Bugünlerde susanlar, ne tarih karşısında ne de Rabbimiz karşısında hesap verebilir. Bizler, zulme karşı adaleti, ahlaksızlığa karşı ahlakı, küfre karşı imanı harekete geçirmiş bir medeniyeti inşa etmiş nesillerin çocuklarıyız, onların takipçileriyiz. Öyle bir yüzyılda yaşıyoruz ki, olduğu gibi devlet yapıları, kamu otoriteleri sarsılıyor. Birçok İslam beldesinde hakkı temsil eden, adaleti savunan siyasi otoriteler yok, zayıflamış ya da bu otoriteler tümüyle devreden çıktığı için bir kaos hakim. Yine toplumsal dokular zayıflıyor, parçalanıyor. Eskiden bir arada yaşamış olan aşiretler, Irak'ta hem Sünnileri hem Şiileri bünyesinde barındıran aşiretler parçalanıyor. Aileler parçalanıyor. Görülmemiş bir şekilde kardeş kardeşle düşman hale getiriliyor. Bağlar çözülüyor. Şimdi, bu kriz döneminde hepimizin tam bir basiretle bu bağları yeniden nasıl inşa edeceğimizi, etmemiz gerektiğini tefekkür etmemiz lazım."
Davutoğlu, İslam dünyasının yenilenerek, silkinmeye, ayağa kalkmaya, sorgulamaya ve yüzleşmeye ihtiyacı olduğunu vurguladı.