TIMETURK / FURKAN AZERİ
İşte o röportaj ;
FURKAN AZERİ; İlk önce sizi tanıyabilir miyiz? Ruslan Beşirli kimdir?
Ben 1978 yıllında Azerbaycan’ın Zerdab şehrinde doğdum.
1996 yılında Bakü Devlet Üniversitesinin Filoloji fakültesine girdim ve 2000 yılında oradan mezun oldum.
1996 yılından itibaren hem gazetecilik hem de siyaset faaliyetlerine başladım.
Merhum Ebülfez Elçibey’in başkanı olduğu Azerbaycan Halk Cephesi Partisinde çalıştım bir süreliğine. Ayni zamanda "Şerk", "Bizim Yol" , azadlık "Millet", "Avrasiya" gibi gazetelerde çalıştım. 2001’de askerliğimi yaptım.
2001-2003 yılları arasında Azerbaycan’ın Ermenistan’la kısa vadeli savaşı nedeniyle cephe bölgesinde teğmen olarak teğmen ve bölük komutanı oldum.
2004 yılında Gürcistan ve Ukrayna’da baş gösteren "mehmeri inkılaptan sonra, Azerbaycan’da gençleri birleştirecek "Yeni Fikir" Gençler Harekâtını kurdum.
2005 yılında Devlet Çevrilişi iddiaları yüzünden yakalandım ve 7 yıl hapiste kaldım.
2012’de çıktım. Çıktıktan sonra "Avropa.info" haber sitesini kurdum ve hali hazırda bu sitenin genel yayın yönetmenliğini yapıyorum.
Hapisten çıktıktan sonra, siyasi faaliyetlerden uzaklaştığımı ve gazeteci olarak hayata davam edeceğimi açıkladım kamuoyuna
FURKAN AZERİ; Sizin Haksız bir şekilde tutuklandığınız ve bir komploya kurban gittiğiniz bilinmektedir. Bu konu hakkında ne demek istersiniz?
Evet, benim tutuklanmam siyasi meselelere bağlı oldu. Ve suçsuz olmama rağmen hapse atılmıştım.
Sadece şimdi siyasetten ayrıldığım ve siyasi faaliyetlerle meşgul olmadığım için bu konuda konuşmak istemiyorum. Bu hem benim gazeteci kişiliğime de bağlıdır. Çünkü
Biz Azerbaycan’da olmayan tarafsız gazeteciliğin yayılmasını istiyoruz.
Ben gazeteci olarak tarafsız olmalı ve bütün siyasi taraflarla aynı mesafede olmalıyım.
Bu sebepten dolayı da uzun yıllardan sonra hapis meselesi ile ilgili konuşmayacağım. Söylenecek her bir söz benim tarafsızlığıma darbe vurabilir.
FURKAN AZERİ; Türkiye’de Paralel yapı olarak tanımlanan Fetullah Gülen gurubunun Azerbaycan’da çok güçlü olduğu söyleniyor hatta en güçlü olduğu ülke deniliyor, bu sizce doğru mudur? Bu yapının Azerbaycan’daki durumu ve faaliyetleri ile ilgili bize bilgi veriri misiniz?
Biliyorsunuz bununla ilgili Azerbaycan’da çok önemli gelişmeler oldu.
Özellikle de Receb Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan’a seferinden ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le görüşmesinden sonra bu süreç daha da güçlendi.
Ben gazeteci olarak Aliyev-Erdoğan görüşmesini hassaslıkla izledim.
Her iki devlet başkanının da toplantıda yaptığı açıklamalarda Azerbaycan’da Gülen Hareketine karşı bir mücadelenin başlayacağı sinyali vardı.
Biliyorsunuz bu konuyla alakalı Azerbaycan’da birkaç devlet görevlisi de görevlerinden alındı. İzlenimlerimlerimden vardığım sonuç şu ki; Aliyev bu konuda Erdoğan’a destek veriyor.
Azerbaycan medyasında da uzun süre Fetullah Gülen’in adamlarının devletin içine nüfuz etmeleri ile ilgili yazılar yayımlandı.
Bu meselede birçok devlet görevlisinin isimleri bile açıklandı.
Görevlerinden alınan memurların hangi sebepten dolayı vazifelerinden uzaklaştırıldığı konusu ile ilgili resmi bir açıklama yapılmadı. Ama insanlar onların Fetullah Gülen hareketine bağlılıklarından dolayı görevden ayrıldıklarını net bir şekilde konuşuyorlar.
Gülen’in Azerbaycan’da çok güçlü olmasına gelince, benim bildiğim kadarı ile Azerbaycan’da Fetullah Güleni sevmeyen, esasen Said Nursi’nin kitaplarını okuyan "nurcular" daha çoktur, tabi sayı bakımdan ama siyasi ve üst tabakada ve tahsil bakımından Gülenciler daha aktif ve güçlüdür.
Açıkçası Azerbaycan; Sovyetler Birliğinden ayrıldıktan sonra, oluşan boşluktan Gülen hareketi bir uyanıklıkla istifade etti. 1992 yılında gülen okulları ilk defa Nahçıvan’da faaliyete başladı. Bundan bir müddet sonra ise Bakü’de ve ökenin bir sıra bölgelerinde Fetullah Gülen okulları açıldı. Bu öyle bir dönem idi ki, Azerbaycan yeni bağımsızlığına kavuşmuştu
Ve herkes eski SSRİ’den uzaklaşmak istiyordu.
Bu arifede gülen hareketi Azerbaycan’da tahsil okulları açma faaliyetine başladı. Düşünüyorum da, o zamanlarda onların bu kadar güç kazanmasının başlıca sebebi Türkiye oldu.
Azerbaycan ile Türkiye arasında yaşanan 70 yıllık hasret bitince Türklerin ülkemize akını başladı. Ve Gülen hareketi de bu fırsattan ve boşluktan iyice istifade etti. Onların Sovyet döneminde halkımızın görmediği iyi tahsilleri de ülkemizde barınmalarına imkan verdi. Azerbaycan’da çocuklarına tahsil vermek isteyen birçok tanınmış memur, iş adamı ve orta tabaka vatandaşları Gülen okullarının mezunlarıdır.
Son yıllarda Azerbaycan’ın petrol Şirketi bu okullara resmi sponsorluk yapıyordu. Ama birkaç gün önce ARDNŞ resmen sponsorluğu durdurdu.
Lakin Türkiye’deki son gelişmelerden sonra, Fetullah Gülenin gerçek yüzü bir daha ortaya çıktı ve Azerbaycan hükûmeti de bunu gördü.
Düşünüyorum ki, Azerbaycan hükûmeti de yetki ve kontrolünü yapamadığı Gülenin burada daha da büyümesinin önünü almak için onunla mücadeleye başladı.
Bu sebepten ötürü de Azerbaycan’da bir kaç gün önce, Gülen’e sarsıcı bir darbe vuruldu ve Gülen okulları kapatıldı.
FURKAN AZERİ; Today’s Zaman yazarı, Azerbaycan vatandaşı Mahir Zeynelov T.C Başbakan’ı hakkında yanlış ve kamuoyuna yanıltıcı tweetler attı ve hala de bu propagandaya davam ediyor siz bu şahsı tanıyor musunuz?Zeynalov hiç Azerbaycan hakkında böyle yazılar yaza bilir mi?
Mahir Zeynalov adlı bir gazeteci olduğunu Azerbaycan cemiyeti ve medyası olarak o Türkiye’den sınırdaşı edildikten sonra duyduk.
Yani o ülkemizde önemli bir gazeteci olarak tanınmıyordu.
O sınırdaşı edildikten sonra, onun Gülenin medya kuruluşlarından birinde çalıştığı ve Fetullahçı olduğu hakkında medyada iddialar seslendirildi.
Onun başka ülkenin iç politikasına karışmasını yanlış buluyorum.
FURKAN AZERİ; Siz de köşe yazılarınızın birinde ifade etmiştiniz; Azerbaycan’da özellikle muhalefet ve İran yanlısı gibi tanınan çevrelerde bir Erdoğan düşmanlığı vardır bunun sebebi nedir?
Erdoğan Türkiye’de son zamanların en büyük liderlerindendir.
O, bölge için ve genel olarak İslam dünyası ve Türkiye için önemli işler yaptı ve yapıyor. Bizim ülkede sıradan ve kırsal kesimin insanlarının büyük bir kısmının Erdoğan ile münasebeti iyidir. Hususen de onun İslam’a ve Müslümanlara karşı tutumu insanlarda ona karşı büyük bir saygı ve muhabbet uyandırıyor. Fakat beğenmeyen belli bir tabaka da var. Bunlar esasen ateistler, İran meyilli insanlar ve aşırı Batı meyilli insanlardır. Bir de Azerbaycan’da eski dönemlerden siyasi çevrelerde MHP ile bir yakınlaşması olmuş ve MHP sempatisi olanlar var.
Tabi evvelki yıllara bakınca MHP’nin burada reytinginin de aşağı düştüğünü söyleyebiliriz.
Ama yine de geçmişe dair bağları kalmış.
FURKAN AZERİ; Türkiye’nin Suriye politikalarını, umumunda İslam dünyasına ön ayak olmasını nasıl buluyorsunuz? Erdoğan düşmanlığının Suriye politikaları ile alakası vardır galiba.
Azerbaycan’da Bazı muhalif partilerin Türkiye’deki MHP ile alakaları vardır. Ama son dönemlerde AKP ile ilişkiler kurmak isteyen partiler de var. Yani Azerbaycan’da bir parti içinde Erdoğan’a sempatisi ve antipatisi olanlar var.
Bunun sebebi Azerbaycan’daki partiler hala ideolojik esaslar üzerine pekişmemiş.
Türkiye’nin Suriye politikalarına gelince; Türkiye bu adımlarını daha da devam ettirmelidir. Beşar Esad bir diktatördür. 3 yıl boyunca onun kimliğini bütün dünya daha yakından gördü. Kadın, çocuk, yaşlı demeden Suriyelileri katletti. Kendi halkına karşı kimyasal silahlar kullanan birisi olarak tarihe geçti.Türkiye bölgede önemli bir güç. Türkiye zaten buna sessiz kalamazdı. Önceki yıllarda Türkiye’de olan hükûmetlerden farklı olarak Erdoğan hükûmeti dikta edilen değil, dikta eden bir hükûmet olarak görüldü.
Biliyorsunuz ki İlham Aliyev sahte yollarla cumhurbaşkanı seçilen Esad’ı tebrik etmedi. Benim müşahedelerim şu ki, Aliyev Esad gibi diktatörlerden uzak olmaya çalışıyor. Elbette burada Türkiye’nin Azerbaycan’la müttefik olmasının da rolü vardır.
Erdoğan düşmanlığı meselesine gelince, Türkiye’de kimler Erdoğan’a düşmanlık besliyorsa bizde de aynı minvalde yaşayan adamlar düşmanlık besliyor.
Ama burada bir İran parmağı da var. Biliyorsunuz, İran Azerbaycan’a komşu devlet. Ve itiraf edelim ki, Azerbaycan devletinin çok çabalar göstermesine rağmen, İran’ın etkisi ülkemizde hala vardır.
FURKAN AZERİ; O zaman şunu diyebilir miyiz: şu an Azerbaycan’daki mevcut hâkimiyet muhalefetten Suriye konusunda daha makul bir politika benimsemiş?
Azerbaycan muhalefeti Suriye meselesinde herhangi bir politika ortaya koymadı.
Açıkça söyleyeyim ki, İran meyilli bazı insanlar basına ve ictimai hayata girebilmiş. Onların tutumu basında etki yapıyor. İran’ın ise Suriye meselesinde hangi tarafta olduğu bellidir. İran diktatör Esad’ı destekliyor.
Azerbaycan’da bazı İran meyilli internet siteleri de var. Ama onların sayıları çok fazla değildir.
FURKAN AZERİ; Biliyorsunuz Suriye’de 200 binden fazla Müslüman Esad tarafından katledildi bunun 20 bine yakını çocuk, 12 bini kadın. Bunlar sadece resmi sayılar. Şam'ın güneyinde yer alan ve hükümete bağlı güçlerin kuşatması altında bulunan Yermuk kampında yüzden fazla sivil açlıktan öldü. Bunların hepsi sivil. Esad ordusu sivillerin yaşadığı yere binlerce varil bombası attı, kimyasal silahlar kullandı. BM dahil herkes Suriye’de Esad’ın halka karşı kimyasal silah kullandığını tasdik etti. Ama Azerbaycan medyasında bu konulara fazla değinilmiyor. Bütün gün Suriye’de ölen yabancı savaşçılar ve magazinsel haberler veriliyor. Ve böylece büyük fotorafın görünmesi engellenmek isteniyor Sizce neden? Hala Azerbaycan medyası Suriye’de olup biteni tam olarak anlamış değil mi?
Aslında Esad rejiminin sivil insanlara yaptığı zulümler Azerbaycan medyasında tamamen yayınlanmıyor diyemeyiz. Defalarca Esad zulmünü anlatan videolar, fotolar yayımlandı ama yanlış haberler de yayımlandı. Bunlar da klasik İran tesiri. Ama bir mesele daha var. Bazen bu haberlerin çoğu Türkiye medyasından alınır. Erdoğan’a karşı Türkiye’de yayımlanan medyadan birçok yanlış bilgi alınır. Yani bu problem Türkiye’de olduğu gibi Azerbaycan’da da var. CHP’li milletvekilleri Esad’la görüşmediler mi? Aslında herkesin kabul etmesi gereken bir şey var. Esad kanlı bir diktatör. Magazin haberlerine gelince, Azerbaycan medyası bunu da maalesef Türk medyasından öğrendi.
Bakın bizim basın magazin haberlerine hepsini Türk medyasından alıyor.
Evet, Türkiye’de ciddi işler yapan medya da var. Mesela Timetürk vs. Ama çoğu internet sitelerinin manşetlerini ahlaksız kadın resimleri donatıyor.
FURKAN AZERİ; Son günlerde Azerbaycan’la Ermenistan arasında ciddi sürtüşmeler oluyor, bunun sonu nereye varır? Bu bağlamda Türkiye’nin dağlık Karabağ politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet, son günlerde Azerbaycan Ermenistan cephesinde bir gerginlik var.
Ermenistan devamlı olarak Azerbaycan topraklarına ateş açıyor.
Tabi Azerbaycan da buna yeterince cevap veriyor.
Hali hazırda Azerbaycan’ın birlikleri Ermenistan karşısında çok güçlüdür.
Cumhurbaşkanı Aliyev bir müddet önce Ermenistan’a Karabağ’dan çıkmak için zaman verdi.
Ermenistan’ın telaşını da ermeni medyasından görmek mümkün.
Doğrudur Azerbaycan-Türkiye, Batı ile iktisadi, siyasi işbirlikleri kurdu. Ermenistan ise enerji alanı da dâhil olmak üzere çok alanda dışarıda kaldı. Ermenistan ise Rusya’ya bağlı kalmaya önem verdi.
Şimdi ise çok ciddi siyasi gelişmeler olmaktadır.
Biliyorsunuz ki, Rusya-Avrasya İttifakı denilen bir kurum kurdu. Buraya ise sadece Rusya, Belarusya, Kazakistan üye oldu.
Bütün alanlarda kenarda kalan Ermenistan bu kuruma bile Karabağ yüzünden giremedi. Şimdi Ermenistan Rusya tarafından kandırıldığını düşünüyor.
Rusya ise Ukrayna olaylarından sonra dünyada itibar kaybetmiş durumda. Putin Ukrayna’yı Avrasya İttifakı’nda görmek istiyordu. Ukrayna’da meydana gelen olaylar sebebi ile bu mümkün olmadı. Şimdi Rusya’nın bölgede en güçlü devlet olan Azerbaycan’ı bu kurumda görmek istediği söyleniyor. Azerbaycan( bazı siyasilere göre) Karabağ karşılığında Avrasya İttifakını kabul eder. Yani Rusya Karabağ’ı geri versin Azerbaycan Avrasya İttifakına üye olsun. Bir kaç gün önce Rusya Dış İşleri bakanı Lavrov da Bakü’ye geldi. Medya konuşmaların bu minvalde olduğunu yazdı. Ama resmi bir açıklama yapılmadı.
Bu yüzden de Ermenistan’ın sadece bir telaş içinde olduğu ve Karabağ’ın Azerbaycan-Ermenistan sınırında ateşkesi bozduğu görülüyor. Fakat Azerbaycan Ermenilere hak misliyle cevap veriyor.
Türkiye’ye gelince, biliyorsunuz ki Türkiye Karabağ meselesinde her zaman Azerbaycan’ın yanında oldu. Benim şahsi fikrimce Azerbaycan Karabağ’la alakalı attığı bütün adımları Türkiye ile istişare ediyor.
Zannımca Karabağ’la ilgili atılan bütün adımlarda bundan sonra da, Azerbaycan ve Türkiye aynı safta olacak.
İran ise her zaman olduğu gibi Azerbaycan’ın karşısında olacak. Zaten de her zaman açık-gizli Ermenistan’ı destekledi
FURKAN AZERİ; Türkiye’nin Azerbaycan’daki yürüttüğü çalışmaları nasıl buluyorsunuz? Sizce Büyükelçiliğin faaliyetleri yeterlimi?
Türkiye hem Azerbaycan’ın, hem de bütün Kafkasya’nın kaderinde önemli rol oynayan üç esas devletten biridir. Uzun yıllar Türkiye Kafkas siyasetine çok ciddi önem veriyor ve bölgede gelişen olaylara aktif müdahalesi ile biliniyor. Türkiye 1993 yılında Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgalinden dolayı Ermenistan’la sınırlarını kapattı ve işgal olunmuş Azerbaycan topraklarını geri vermedikleri sürece bu sınırı açmayacağını beyan etmiş. Bundan başka, Türkiye ekonomi ve kültür alanında da Azerbaycan’la işbirliğini davam ettirdi. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı, uluslararası iktisadi ve siyasi önem taşıyan TANAP projesi Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini daha da genişletti. Azerbaycan uluslararası entegrasyonunda, bölgesel tehlikesizliğin korunmasında ve genel olarak ülkemizin siyasi-iktisadı ve ilmi-kültürel çıkarlarının gerçekleşmesi için Türkiye ile her manada işbirliğinin genişletilmesine çok önem veriyor. Bu siyasetin hayata geçirilmesinde Türkiye en yakın müttefiktir. Bu bakımdan Türkiye’nin Azerbaycan’daki büyükelçiliği de bu siyasetin devam ettirilmesi için faaliyetlerini bu istikamette yürütüyor. Lakin bu ilişkilerin daha da genişlemesi için sefirlik faaliyetinin daha fazla artması lazım.
Zaman ayırdığınız ve sorularımıza içtenlikle cevap verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
https://twitter.com/furkan_azeri