Başbakan Erdoğan, yaklaşık 40 yıldır faaliyet gösteren, kendisini eğitim ve yardımlaşma cemaati olarak gösteren bir örgütün, devlet kademelerinde yer tuttuğuna dikkati çekti.
Son 3 yılda kritik zamanlarda harekete geçtiğine işaret eden Erdoğan, şunları belirtti:
"Bu yapı, yoğunlukla polis teşkilatı ve yargı içinde örgütlenmiştir. Faaliyetlerini ve örgütlenmesini çok gizli bir şekilde sürdürmüştü. Bugün artık çok net bir şekilde görüyoruz ki, sınavlara müdahale ederek, karalama ve iftiraya başvurarak, devletin en kritik yerlerini ele geçirmeye çalışmışlar, yargıda savcı ve hakim kimliği altında örgüt çıkarları adına çok ciddi hukuksuz işlemler yaptıklarını da net olarak görüyoruz. Örgütün kamudaki çalışanlarını, iş adamlarını, gazetecileri ve sanatçıları özellikle de yargı mensuplarını tehdit ettiği, üzerlerinde egemenlik kurduğu da yine ortaya çıkan gerçekler arasında. Binlerce kişinin telefonlarının, yargı ve emniyet içindeki şebeke tarafından tamamen hukuksuz ve keyfi şekilde dinlenildiği görüldü. Daha da vahimi, bu dinleme ve izlemelerin Türkiye içinde ve dışında, belli merkezlere servis edildiği, oralarda depolandığı ve gerektiğinde şantaj için ortaya çıkarıldığı anlaşıldı. İşte bu örgüt, Türkiye'deki umutsuz muhalefet partilerini de kullanarak, demokrasiye yönelik bir saldırı başlattı. 17 ve 25 Aralık'ta bu saldırıya karşı dik durduk, ülkeyi sağ salim seçime götürdük. Milletimiz de bizim samimiyetimizi görerek, bize güçlü bir destek verdi. Şu anda bu örgüte karşı hukuk içinde yoğun bir mücadelenin hazırlıkları yapılıyor. Örgüt halen muhalefet partileriyle işbirliği yapsa da korkunç yüzünü gizleyemez hale geldi. Örgütün finansal kaynakları tükeniyor, tükenecek. Halk nezdindeki itibarı tamamen tükendi. Söz konusu örgüt yıllar içinde açtığı okullar üzerinden uluslararası bağlantılar da kurdu. Siz değerli büyükelçilere bu örgütün bir eğitim ve yardımlaşma cemaati olmadığını, uluslararası siyasetten uluslararası istihbarata kadar son derece kirli işlerde kullanılan bir taşeron olduğunu özellikle hatırlatmak isterim."
"Türkiye hiçbir terör örgütüne kesinlikle prim vermez"
Başbakan Erdoğan, Türkiye gibi bazı ülkelerin de söz konusu tehlikenin farkına vardıklarını ve önlem almaya başladıklarına işaret etti.
Sadece Türkiye için değil, faaliyet gösterdikleri her ülke için bu örgütün, bir tehdit teşkil ettiğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Uluslararası veya ulusal birinci derecede, ulusal güvenliğimizi tehdit eden böyle bir örgüte karşı mücadele bizim artık birincil önceliklerimiz içerisinde yer almıştır. Bu örgütün uluslararası bağlantılarını kullanarak, şu anda hükümetimize karşı son derece seviyesiz bir düşmanlık sergilendiğinin de burada altını çiziyorum. Burada sadece bir örnek vermek isterim. Batı'da bu örgütün mensupları bir çok iftiranın yanında hükümetimizin hem El Kaideci hem İrancı olduğu propagandasını yayıyorlar. Bu işlere vakıf olanların, El Kaidecilik ile İrancılığın yan yana gelmeyeceğini çok iyi bilmeleri lazım. Aynı anda birbiriyle taban tabana zıt, hatta birbiriyle çatışan örgütlere bizim destek verdiğimiz yalanlarını yayıyorlar. Sizlerden bunların faaliyetlerine karşı, özellikle de bunların kara propagandalarına karşı son derece dikkatli olmanızı rica ediyorum. Eğer biz gerçekten Avrupa Birliği içinde bir dost olacaksak, dayanışma oluşturacaksak, önce şunu bilmemiz lazım, Türkiye hiçbir terör örgütüne kesinlikle prim vermez. Kaldı ki bizim El Kaide ile verdiğimiz mücadeleyi Türkiye'yi tanıyanlar çok iyi bilir. Şu anda El Kaide terör örgütüne mensup nice kişiler bizim cezaevlerimizdedir ve bunların bazıları da bu ülkeden tamamen default edilmişlerdir. Maalesef bazı ülkelerin bu dezenformasyonun etkisi altında kaldığını görüyoruz. Türkiye ile ilgili, hükümetimiz ve partimizle ilgili bilgi ve haberlerin güvenilir kaynaklardan edinilmesi konusunda sizlerin de hassas olacağına inanıyorum."
"Türkiye'de yeni bir dönem başlıyor"
Başbakan Erdoğan, "Gönül isterdi ki Türkiye başkanlık sistemine geçebilsin ancak Anayasayı değiştirmek bu dönemde de önceki dönemde de mümkün olmadı. Bu yeni sistemin de Türkiye'de başarılı şekilde uygulanacağını düşünüyor, hatta istikrar ve güveni daha da artıracağına inanıyoruz. Eylül başından itibaren Türkiye'de artık yeni bir dönem başlayacak. Bu yeni dönem, reformların daha hızlı, kararlı şekilde yapıldığı bir dönem olacak" dedi.
"Çıkış yolu Irak'ta koalisyon hükümeti kurulması"
Erdoğan, Musul'daki Türkiye konsolosluğuna düzenlenen baskına ilişkin, "Bütün Batılı dostlarımız, hepsiyle kurduğumuz kontaklar var. Başından itibaren Maliki'nin bu denli şımartılmış olması maalesef bugünleri getirmiştir. Şu anda tek çıkış yolu artık Irak'ta bir koalisyon hükümetinin oluşurulmasıdır" dedi.
"5 bin 300 kişiye Türkiye'ye giriş yasağı konuldu"
Suriye'de yaşanan gelişmelerin Türkiye dahil geniş bir bölgenin güvenliği için endişe kaynağı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye'deki istikrarsızlık ve aşırılık yanlısı unsurların zaman içinde artan mevcudiyeti Suriye yanında ülkemiz de dahil olmak üzere geniş bir bölgenin güvenliği için bir endişe kaynağıdır. Karşımızda yoğun uluslararası işbirliği gerektiren küresel bir mesele bulunuyor. Ülkemiz yabancı savaşçıların Suriye'ye geçişlerine transit bir ülke olarak kullanılmaya çalışılıyor, bu şahıslar öncelikle Türkiye'nin güvenliği için de tehdit kaynağıdır, kaynak devletler için tehdit, bu savaşçıların ülkelerine dönüşleriyle birlikte başlıyor. Türkiye için ise bu tehlike bu şahısların kaynak ülkelerinden ayrılmalarıyla birlikte ortaya çıkıyor. Suriye'ye geçerek radikal gruplara katılmayı planlayan üçüncü ülke vatandaşlarının geçişlerini engellemek çin gerekli tüm önlemleri alıyoruz. Bu kapsamda 5 bin 300 kişiye ülkemize giriş yasağı konuldu."
"Tebriğin bizce anlamı yoktur"
Mısır'da Abdülfettah el Sisi'nin cumhurbaşkanı seçildiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mısır'da sandıkla gelmiş, yüzde 54 oy almış bir Mursi yönetimini biliyorsunuz askeri darbe ile devirmişlerdir. Ama batılı dostlarımız, dünya ne yazık ki buna bir darbe diyememiştir. Darbe diyemediği gibi daha sonra darbeyle gelen bu zatın, şurada dostlar alışverişte görsün mantığıyla yapmış olduğu cumhurbaşkanlığı seçimiyle de orada güya bir seçim kazanmış ve bunun neticesinde de kendisine tebrikler gitmeye başlamıştır. Böyle bir tebriğin bizce bir anlamı yoktur. Çünkü biz bir darbe yönetimini tebrik edemeyiz. Bunu çok açık, net söylemek zorundayım.''
Çocukları kaçırılan aileler
Başbakan Erdoğan, terör örgütü tarafından kaçırılan çocukları için Diyarbakır'da oturma eylemi yapan ailelere ilişkin şöyle konuştu:
"Diyarbakır'daki anneler için şu ana kadar acaba AB üyesi ülkelerimizden kaç kişi gidip de bu anneleri yerinde görerek, onların derdiyle hemhal oldu? Ne oldu bunların çocukları? Dağa kaçırıldı, bunların çocukları Kandil'e kaçırıldı. Bu annelerin gözyaşı gerçekten gönülleri yaralıyor, görmeye değer. Eğer bizim insan haklarına saygımız varsa, gerçekten bir özgürlük mücadelesi, barış mücadelesi veriyorsak ve demokrasi demokrasi demokrasi, bunun lafını değil, icraatını yapıyorsak, demokrasiyi tanımayan bölücü terör örgütü PKK'nın yandaşları bir siyasi parti olarak da şu anda Parlamento'da. Bu anneleri belediyenin önünden kovdular, tehdit ettiler, hatta hatta daha da ileri giderek 'siz MİT'ten para alarak buraya geldiniz, siz iradenizi sattınız' dediler, bunların hepsi Kürt anneler, Kürt babalar."