'Tuzağı kuranlar bu tuzağın altında kalmıştır'
İstanbul'da konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlıkta bulunan böcek ve neticesinde gözaltıları değerlendirdi. 'Başbakan'ın ofisine böcek koyuyorlar, belgeler ortada ama zanlılar dışarıda itirazım var' diyen Erdoğan, 'Bu gidiş hayra alamet değil ben itirazlarıma devam edeceğim bu iş öyle kolay geçecek bir iş değil' dedi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-06-22 12:43:23
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bu ülkede ne molotofla, ne taşla, ne sopayla iktidar arama gayreti içinde olanlar, iktidarı bulamayacaksınız, bunu bilin. Bu ülkede iktidarın yolu sandıktan geçer. Eğer demokrasiyi kabul etmiyorsanız, sizin demokrasiniz Sisi'nin demokrasisi olur" diye konuştu.
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde partisinin İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İstanbul teşkilatına 30 Mart seçimleri dolayısıyla tekrar teşekkür ederek, "Zira 30 Mart yerel seçimleri, tüm Türkiye'de farklıydı ama İstanbul'da çok daha farklıydı ve İstanbul'daki organizasyonun, İstanbul'daki hazırlanan tuzakların neler olduğunu yakından takip ettik, yakından bunların farkındaydık ama bu tuzağı tüm İstanbul hamdolsun tersine çevirdi ve tuzağı kuranlar bu tuzağın altında kaldı" dedi.
Bugün Türkiye genelinde AK Parti olarak önemli bir faaliyet gerçekleştirdiklerini dile getiren Erdoğan, saat 14.00 itibarıyla tüm Türkiye'de, 81 il, 970 ilçe, 31 bin 395 mahalle ve 18 bin 106 köyde, 9 kişilik sandık kurullarını aynı anda topladıklarını anlattı.
Erdoğan, "Sandığa sahip çıkıyoruz" sloganıyla yapılacak bu toplantılarla Türkiye genelinde sandıkların yüzde 100'ünü gözetim altına almayı hedeflediklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Şu anda Türkiye genelinde oran, yüzde 83. En başarılı illerimiz yüzde 99,46 ile Bingöl, yüzde 99,45 ile Karaman, ardından yüzde 99,35 ile Kocaeli ve dördüncü sırada yüzde 99,21 ile Rize. Türkiye geneli oranı yani yüzde 83, kuşkusuz, Türkiye'deki en iyi oran. Muhtemelen dünyada da hiçbir siyasi partinin ulaşamadığı çok yüksek bir oran. Belki de onların literatüründe böyle bir çalışma yok. Ama biz, bunu yeterli görmüyoruz. Şunu unutmayın; demokrasi, sandıkta başlar ve sandıkta tecelli eder. Her zaman ifade ediyorum; sandık, namustur. Bir siyasi parti, sandıklara sahip çıkamıyorsa, sandıkları gözetim altında tutamıyorsa, vatandaşın verdiği oyun sandıkta kaybolmasına, çalınmasına göz yumuyorsa, o siyasi parti daha en baştan kaybetmiştir. Bizi diğer tüm siyasi hareketlerden farklı kılan, sandığa gösterdiğimiz özen ve ehemmiyettir. Bugün sizlerden bunu özellikle tekrar rica ediyorum. Kesinlikle 3+3+3, 9 kişilik sandık yönetimlerini İstanbulumuzun tamamında gerçekleştirmeye mecburuz. Sandık yönetimleriyle, ana kademe, kadın kollarımız, gençlik kollarımız, o sandıkta kimler varsa seçmen olarak, bunlar üzerinde röntgeni en iyi çeken teşkilat, AK Parti teşkilatı, AK Parti sandık yönetimleri olmalıdır. Seçim yapılmadan, biz seçimin neticesini görmeliyiz. Bunu başarmalıyız. İşte bu, buradan geçiyor."
"İstanbul, tüm Türkiye'nin örneği olsun"
Başbakan Erdoğan, 12 yıldır 8 seçimde elde ettikleri başarıda sandıklara sahip çıkmalarının büyük etkisi bulunduğunu belirterek, "Yeterli mi? Maalesef... O hedefe henüz ulaşamadık. Bizim yüzde 100'e doğru ilerlememiz gerekiyor. Bu, aynı zamanda o sandıklarda oy kullanacak seçmenin bilinçlenmesine vesile olacaktır" diye konuştu.
Seçimden seçime çalışan bir parti olmadıklarını ve olmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz, bir seçimin akşamından bir sonraki seçime hazırlanan parti olmak durumundayız. Tüm o sandıklardaki seçmene, davamızı, vizyonumuzu anlatan bir parti olmak durumundayız. Evlerimize davet edeceğiz, evlerine gideceğiz. Oralarda bunları işleyeceğiz. Özel salonlarda bu toplantıları yapacağız. Biz, bir davanın mensuplarıysak, bir millet, bir vatan davasının mensuplarıysak, bir bayrak davasının mensuplarıysak, bir medeniyetin mensuplarıysak, bu medeniyetin ruh kökünü, o sandıklardaki mensuplarımıza anlatmak zorundayız. Onun için her bir sandıkta 9 kişilik yönetim kurullarına sahip olmamız gerekiyor. Bunu süratle İstanbulumuzda halledelim; İstanbul, tüm Türkiye'nin örneği olsun."
Erdoğan, bugün Türkiye genelinde sandık kurullarını toplayarak, bu konuda önemli bir adım attıklarını ifade ederek, nerede eksikleri varsa, onu görecek, orayı takviye edeceklerini, sandık yönetim kurulu üyelerinden seçim esnasında, sandık başında değil her zaman istifade etmenin yollarını, onları sahada her an faal kılmanın yollarını bu sayede daha da geliştireceklerini söyledi.
Toplantının sonuçlarının AKBİS aracılığıyla genel merkeze ulaşacağını ve burada değerlendirmesinin yapılacağını bildiren Erdoğan, çarşamba günü Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda da ortaya çıkan fotoğrafı tümüyle ele alacaklarını, gerekli istişareleri Ankara'da genel merkezde gerçekleştireceklerini belirtti.
Erdoğan, Türkiye genelinde bir araya gelecek sandık yönetim kurullarına selamlarını ileterek, başarılar diledi.
Balyoz kararı
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şunu hem sizlere, hem ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimize özellikle hatırlatmak istiyorum; biz 12 yıl boyunca kendimiz için, kendi iktidarımızı güçlendirmek için değil, ülkemiz için, vatanımız için, bayrağımız ve aziz milletimiz için çalıştık. Yaptığımız her reformu kendi iktidarımızı perçinlemek için değil, sandığı, milli iradeyi, demokrasiyi perçinlemek için yaptık. Hukuku perçinlemek için yaptık. İşte burada hemen bir örnek veriyorum; 2010 referandumu. Şu anda 230'u aşkın insan Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurudan hareketle, malum hepsi dışarı çıktı. Değil mi? CHP, MHP, şu, bu falan hepsi, şu anda bakıyorsunuz havalara girmişler. 2010 referandumunda 'evet' oyları yüzde 58 ile sandıklardan çıkmasaydı bugün bunlar çıkabilecek miydi? 2010 referandumuna 'hayır' diyenler, şu anda 'evet' oylarının neticesini aldılar. Bunu iyi görmemiz lazım."
"Bu ülkede hukuk mücadelesini kimlerin verdiğini bilsinler"
Başbakan Erdoğan, ülkenin huzuru için çalışan bir parti olduklarını vurgulayarak, "Onlar huzursuzluk için çalışanlar. 'Hayır' dediler, her türlü şeyi yaptılar" dedi.
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını getirdiklerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitseydiler, oradan böyle bir netice alabilirler miydi? Hayır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi lehlerine bile karar verse biz Türkiye olarak belli bir bedel öderiz, yine orada kalmaya devam ederler. Olayın aslı bu. Yani içeriden çıkamazlardı. Şimdi hepsi içeriden çıktı mı? Çıktı. Biz şu anda onlardan teşekkür bile beklemiyoruz... Ama bu ülkede hukuk mücadelesini kimlerin verdiğini bilsinler o yeter. Kalkıyor bakıyorsun açıklamalar yapıyor; 'Bu ülkede işte artık bir Anayasa Mahkemesi'nin olduğunu gördük'. Öbürü kalkıyor 'Ağır Ceza Mahkemelerinin olduğunu gördük'. Hepsi iyi güzel de bu mevcut siyasi iktidarın 2010 referandumundaki halkıyla bütünleşerek aldığı yüzde 58'i niye görmüyorsun? Önce onu gör. Size bu imkanı getiren o yüzde 58 ve o yüzde 58'in zeminini hazırlayan AK Parti'dir. Eğer bu olmasaydı siz yine orada kalacaktınız. Bu zemini hazırlayan AK Parti iktidarıdır."
"12 yıl içinde çetelerle mücadele ettik"
Erdoğan, kim ne derse desin, Türkiye'de iktidarın, parlamentonun yolunun da isteyen, arzulayan ve bunun için mücadele eden herkese açık olduğuna işaret ederek, "Biz her türlü vesayeti sona erdirirken, bunu kendimizden ziyade demokrasiyi zincirlerinden ve kamburlarından kurtarmak için yaptık. Her türlü vesayetin sona ermesi, sadece AK Parti'ye değil, CHP'ye de MHP'ye de HDP'ye, diğer tüm partilere de özgürce siyaset yapma imkanı, siyaset yapma alanı inşa etmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
Gerçek manada siyaset yapan, plan, proje üreten, milletin önüne hedef koyan, politika oluşturabilen her partinin milletin takdirine mazhar olabileceğini dile getiren Erdoğan, milletin tercihiyle gelip ülkeye hükümet edilebileceğini söyledi.
Erdoğan, 12 yıl içinde çetelerle mücadele ederken bu mücadeleyi sadece kendileri için değil, ülke, millet ve gelecek için verdiklerini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Darbelere karşı dik bir duruş sergilerken bunu sadece kendi iktidarımız, kendi partimiz için değil, Türkiye'nin geleceği için sergiledik. Biz küçük hesapların peşinde olmadık. Her ne pahasına olursa olsun 'iktidarı ayakta tutalım' mücadelesi içinde olmadık. Tam tersine yaptığımız her reformu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan 77 milyonun her biri adına yaptık. İşte son olay da onun en güzel örneğidir. Attığımız her adımı, aynı şekilde her bir vatandaşımız adına attık."
"Herkesi çok iyi tartma dönemimiz oldu"
Erdoğan, "son bir yıl içinde yaşadıkları zor süreç"te dostu ve düşmanı birbirinden çok daha net bir şekilde ayırt etme fırsatları olduğunu dile getirerek, "Açık, net konuşuyorum. İster halkamız içinde olsun, ister halkamız dışında olsun, herkesi çok iyi tartma dönemimiz oldu. Kimin hak mücadelesi tarafında durduğunu, kimin ihanet içinde olduğunu, kimin de susarak, tepkisiz kalarak, tarafsız durarak ihaneti onayladığını hepimiz gördük" ifadelerini kullandı.
Zor olmasa da kritik bir sürecin geldiğini söyleyen Erdoğan, yine bir imtihana hazırlandıklarını, yine bir teste girdiklerini kaydetti.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kimin dava insanı, kimin de ikbal peşinde, koltuk peşinde, makam peşinde olduğunu çok daha net göreceğimiz bir döneme giriyoruz. Şuna ben kalpten inanıyorum, daha doğrusu inanmak istiyorum; bu teşkilat içinde, bu kadro içinde kendi şahsi hırslarını, davasının önüne geçirecek inşallah bir tek kişi bile bulunmuyordur. Altını çizerek ifade ediyorum; cumhurbaşkanlığı için adayımız her kim olursa olsun kaygılanacağımız en son şey, AK Parti'nin geleceğidir. Neden? AK Parti şahıslarla değil, tekrar ediyorum, ilkelerle, sınırları belli politikalarla, en önemlisi de dava şuuru ve hareket ahlakıyla var olan ve var olacak bir partidir. Bunu böyle bilmemiz lazım. 'Partinin başına Ahmet gelmiş, Mehmet gelmiş', bunun tartışmasını yapmak, davaya ve harekete karşı inanın büyük saygısızlıktır. Bizler, şahısların peşinde mi gidiyoruz? Şahıs dediğiniz nedir ya? Hepimiz ölümle bir defa mukayyediz. Bugün Tayyip Erdoğan var. Bir an sonraya garantim var mı? Kardeşler, Allah korusun eyvallah da her an ölümle başbaşa mıyız? Başbaşayız. Nice insanlar görüyoruz değil mi? Genç... Eve giderken, bir haber, bir telefon, 'Kalp krizinden öldü'. Olur mu? Olur. Ne olacak öldüğü zaman? Mensubu olduğumuz dava bitecek mi? O dava devam ettiği sürece siz, o arkadaşınıza, o liderinize saygıyı göstermiş olursunuz.
Eğer sahiplenmiyorsak, kusura bakmayın orada başka tezgahlar var demektir, orada başka oyunlar oynanıyor demektir. Önce bunu aşmamız lazım, önce bunu bir defa bir kenara koymamız lazım. AK Parti, tek adam partisi değildir. AK Parti'nin kurulları var, kuralları var, mekanizmaları var. Bugüne kadar ne yaptıysak, genel başkandan sandık müşahidine kadar her kademedeki arkadaşımızın uyumuyla, koordinasyonuyla, kardeşlik anlayışı içinde birlikte hareket etmesiyle yaptık. Kim diyorsa ki 'Ben olmazsam, dava olmaz', o büyük bir kibrin, gururun içindedir. Kim diyorsa ki 'Şu olmazsa, dava olmaz', o da büyük bir yanlışın içindedir."
Başbakan Erdoğan, bu tartışmalara asla tenezzül etmeyecek, kesinlikle prim vermeyecek bir kadro olduklarını belirterek, "Allah'a hamdolsun, sadece şu salonda bile görev verildiğinde canından vazgeçmek pahasına o görevi yerine getirecek, hem de hakkıyla yerine getirecek yüzlerce arkadaşımız var" dedi.
"Batsın dengelerin senin"
Hz. Ömer'e, "Seni kılıcımızla düzeltiriz Ey Ömer" diyebilen bir istişare, bir danışma kültürünün içinden geldiklerini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Her işinizde istişare ediniz' hükmü gereğince böyle bir inancın içinden geliyoruz. Herkes, Ömer olmak, Ömer gibi olmak ister ama kılıcıyla Ömer'i düzeltecek yol arkadaşları olmadıktan sonra Ömer olunmaz, Ömerlik makamına erişilmez. Teşkilatımız içinde, Allah'a çok şükür, sağlam yol arkadaşları sayesinde Ömerlik makamına ulaşabilecek nice kahraman var. Bundan da kimsenin endişesi olmasın. Bizim davamız tabii ki bir insanlık davası, bir Türkiye davasıdır. Türkiye davasında her türlü isim tartışması, makam tartışması, her türlü ikbal tartışması gereksizdir, aynı zamanda yaralayıcıdır. Şunu herkesin bilmesini isterim; 12 yıl boyunca elde ettiğimiz başarıların ve zaferlerin altında şu ilke yatıyor: Biz, siyaseti tavırsız dengecilikle yapmadık, krizlerin üzerini örterek yapmadık, milli ve uluslararası meselelerde konjonktürün tarafını tutarak, tarafsız kalarak, susarak, gözlerimizi yumarak siyaset yapmadık. Plan yaparken, proje yaparken öncelikle vicdanımızın sesine itibar ettik, gönlümüzden geçene baktık, kararlarımızı hak terazisinde tartarak aldık. Siyasetine vicdanını değil, dengeleri hakim kılmak bizim dava şuurumuzda hiçbir zaman olmadı ve olmayacak. 'Efendim dengeler'... Ne dengesi ya? Hak ne hak? Önce bunu söyle. Adalet neyi gerektiriyor? 'Efendim dengeler var'. Batsın dengelerin senin. Dengeler uğruna yüzbinler ölüyor, hala denge diyorsun ya... Ne dengesi? Teraziyi elinde tutanlar, Suriye'ye, Irak'a ses çıkarıyor mu? Olanlar ortada.
Biz, 80 vatandaşımızın içinde bir tanesi orada yara almasın diye sabrederken, bu ülkede sırtında maalesef küfeyle dolaşmayanlar ne diyor? 'Gerekirse operasyon, gerekirse askeri müdahale' diyor. Adamın böyle bir derdi yok ya. Oradan bu kardeşlerimizi kurtarırken, bunların içerisinden bir kaçı ölecek olursa, bunun hesabını nasıl vereceğiz? Bunu düşünüyor mu? CHP'nin böyle bir derdi var mı? Yok. MHP'nin böyle bir derdi var mı? Yok. Elhamdülillah biz bu operasyonu yapma gücüne de sahibiz, hepsine sahibiz ama bizim derdimiz, 'Acaba o 3 tane küçük yavrunun, iki tane hanım kardeşimizin, diğer oradaki tır şoförlerinin olsun, başkonsolosluktaki kardeşlerimizin olsun başına herhangi bir şey gelirse ne olacak'. Biz, bunun hesabını yapıyoruz. Ama bunların böyle bir derdi yok."
"Ramazanın en çok da kardeşine silah doğrultanların vicdanında dirilişe vesile olmasını temenni ediyorum"
Başbakan Erdoğan, "Her işimize Rabbimizin adıyla başlayan bir kadroyuz. Her işin sonunda da Allah'a hamdederek yola devam eden bir kadroyuz. Biz, kaderin üzerinde bir kader, tuzakların üzerinde bir tuzak olduğuna inanan, çizgisini böyle çizen, yolunda böyle yürüyen bir kadroyuz. Her zaman 'Niyet hayır, akibet hayır' dedik. Her zaman 'Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler' dedik. İşte bu şuurla, bu anlayışla mendilin içindeki sütü damlatmadan yürütmeye devam edeceğiz. Birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye ederek ilerlemeye devam edeceğiz. Gereksiz, zamansız, kırıcı, tahrip edici münakaşalardan uzak duracağız. Hasımlarımızı sevindirmeyecek, 77 milyon milletimizi hüzünlendirmeyeceğiz" diye konuştu.
Ramazanın geldiğine değinen Erdoğan, cumhurbaşkanlığı gibi ülkeyi ve milleti yakından ilgilendiren önemli bir sürece girerken aynı zamanda ramazanın rahmetiyle, bereketiyle, mağfiretiyle bir kez daha kucaklaşıldığını söyledi.
Erdoğan, "Ramazan inşallah hem milletimiz hem İslam coğrafyası hem insanlık için bir kez daha tefekkürün, teşekkürün vesilesi olacaktır diye inanıyorum. Şu an oluk oluk kan akan İslam coğrafyasının Ramazan-ı Şerif hürmetine kanı, gözyaşını, acıyı dindireceğini umut etmek istiyorum. Onun için dualarımızı yükseltelim diyorum. Ramazanın en çok da kardeşine silah doğrultanların vicdanında dirilişe vesile olmasını temenni ediyorum. Bunun için niyazımız var. Ülkemizde de ramazan inşallah bir kez daha kardeşliğimizi büyütecek, birliğimizi, dayanışmamızı güçlendirecek. Bu ramazan inşallah gıybetin, kötü sözün, hırsın gömüldüğü, ikbal tartışmalarının asla yapılmayacağı bir ramazan olacak diye inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Teşkilatı'nın ramazan ayını her sene olduğu gibi, bu sene de samimi bir gayret içinde dolu dolu idrak etmesini istediğini ifade ederek, teşkilata şöyle seslendi:
"Bu ramazan iftarlar inanıyorum ki başka olacak çünkü gündemimiz cumhurbaşkanlığı seçimi. İnanıyorum ki sahurlara kadar sohbet sofraları çok güçlü devam edecek. Gündemimiz belli: Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Millet, ilk defa cumhurbaşkanını seçecek. Bu bakımdan çok önemli. Milletimizin geleceğini şekillendirecek cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir kez daha artık vekiller yoluyla cumhurbaşkanı seçmeyeceğiz. Millet asıl olarak kendisi cumhurbaşkanını seçecek. O bakımdan bu seçim çok önemli. Onun için gayretiniz, bir farklılık arz edecektir diye düşünüyorum. Türkiye'ye örnek bir teşkilat olacağınıza gönülden inanıyorum. Ramazan-ı Şerif şimdiden hayırlı mübarek olsun. Allah, yolumuzu, bahtımızı açık etsin.">
SON VİDEO HABER
Haber Ara