20 yıl sonra ilk dava
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 1993 yılında, dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili davanın ilk duruşması, İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-06-13 15:21:58
Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nde 22 Ekim 1993 tarihinde çıkan olaylarda dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirmesi, ilçedeki çok sayıda ev ve işyerinin yakılmasıyla ilgili İzmir'deki davanın ilk duruşmasına, sanık ve mağdur avukatları katıldı.
Tutuksuz yargılanan, haklarında “Taammüden öldürme”, “Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik”, “Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 24 yıla kadar hapis cezası istenen dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ ise katılmadı.
Duruşmayı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da izledi.
Duruşmanın başında, sanık avukatları, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın ailesinden tek bir avukatın bile duruşmada bulunmadığını, Aydın’ın öldürülmesiyle ilgili dosyanın ayrılmasını talep etti. Müşteki avukatları, bu talebin reddini isterken, Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Tahir Elçi, “Aydın’ın öldürülmesiyle Lice’de yaşananların birebir irtibatlıdır, tüm olaylar bir plan çerçevesinde örgütün eylemidir. Bu nedenle ayrılmamalıdır” dedi.
LİCE'DE NELER OLDU?
22 Ekim 1993'te Lice'de başlayan operasyonu yönetmek üzere ilçeye giden Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, keskin nişancı ateşiyle vurularak öldürüldü. Suikastın ardından güvenlik güçlerinin başlattığı operasyon ve yaşanan olaylarda üç gün içinde 15 kişi öldü, 650 ev ve işyeri hasar gördü. PKK, Bahtiyar Aydın suikastını üstlenmedi.
“Durdurma” ve “yayın yasağı” talebine tepki
Müşteki avukatlarından Zeynep Sedef Özdoğan, duruşmaya tarafların çağrılmamasının usulsüzlük olduğunu savunarak, “Bu dava devlet yetkililerinin yaptığı bir zulmün davasıdır. Buna uygun davranmak zorundasınız. Buraya gelen avukatlara biz çağırmadık diyemezsiniz. Siz çağırmasanız da biz geldik, geliriz. Bizim taleplerimizi, sözlerimizi tutanağa geçmek zorundasınız. Yapmazsanız suç işlersiniz. Biz beyanda bulunmadan hiçbir karar veremezsiniz” dedi.
Davanın adli kayıtlara ve iddianameye gore, “devlet yetkilileri eliyle isyana teşvik edildiği olayların” yargılandığı dava olduğunu, isyana teşvik edenlerin yargılandığını, AİHM kararlarına göre devletin Lice’de bir katliam yaptığını, evleri işyerleri arabalarının yakılıp yıkıldığını, 2 gün süreyle ateş hattında tutulduğunu, 1 hafta süreyle kente giriş çıkışlar yasaklandığını söyledi.
Bu çapta ağırlığı olan bir dava söz konusuyken düzenlenen tensip zaptında, sanık avukatlarının talebi üzerine “soruşturma ve kovuşturmanın durdurulması kararının düşünülmesi” ve “yayın yasağının düşünülmesi” maddelerine yer verilmesini eleştiren Özdoğan, “Sanık savunması yargılamayı başlatan bir işlem olduğu halde, bu kadar vahim olayların yargılandığı bir davada sanıkların henüz savunmaları tamamlanmamış olduğu halde, üstelik adalet arayışının üzerinden 21 yıl geçmiş olmasına rağmen sanıkların duruşmada temin etmeye yönelik en temel işlem gerçekleştirilmemiş olduğu için bu durum bir güvensizlik yaratmıştır ve mahkemenizin bu güvensizliği aşma zorunluluğu vardır” dedi.
Tutuklanmalarını istediler
Avukat Özdoğan’ın “Siz bu davayı yapmak istemiyorsunuz anlaşılan” sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Nurettin Küdür, “Niye yapmak istemeyeyim?” karşılığını verdi. Avukat Yunus Muratakan ise, tensipteki “davanın durdurulması ve yayın yasağının düşünülmesi” maddelerinin uygulanmamasını ve iki sanığın tutuklanmasını talep etti. Diğer avukatlar da, yayın yasağının terörle mücadelede görev yaptırılan insanlara ilişkin bir düzenleme olduğunu, 16 kişinin ölümü onlarca kişinin yaralanması, 242 işyerinin, 401 evin, çok sayıda aracın yakılması, yıkılması faaliyetlerinin faili olan sanıkların yargılandığı bir davada, “ölenlerin, yaralananların, zorbalığa uğrayanların, Lice halkının terörist olarak değerlendirilmesi” halinde davaya yayın yasağı getirilebileceğini, bunun da AİHM sözleşmesi ve anayasanın ihlal edilmesi anlamına geleceğini ve davanın savaş suçları mahkemesine kadar gideceğini savundu.
Savcı, reddini istedi
Müşteki avukatlarının talepleriyle ilgili mütalaa veren Cumhuriyet Savcısı sanıkların tutuklanma talepleri ile “soruşturma ve kovuşturmanın durdurulması” ve “yayın yasağı” taleplerinin reddini istedi. Mahkeme heyeti, taleplere ilişkin karar vermek üzere duruşmayı öğleden sonraya erteledi.
“Failler korundu, kollandı”
Duruşma sonrasında Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, açıklamasında şu sözlere yer verdi:
“Lice katliamı davası olarak bilinen Bahtiyar Aydın ile 16 kişinin ölümüne ilişkin davanın yargılaması gerçekleştiriliyor. Aslında bu dava suçun işlendiği yerde görülmesi gerekiyordu. Bu davanın buraya naklini hukuka aykırı buluyoruz. Yargıtay ev Adalet bakanının yargıya müdahalesi olarak görüyoruz. Olaydan sonra objektif soruşturma yapılmadı. Failler korundu kollandı. Bugün bir kez daha usulsüz bir uygulama ile karşılaştık. Taraflar duruşmaya davet edilmedi. Böyle bir yöntemle davanın yapılmasını Türkiye tarihinde görmedik. Mahkemenin niyeti duruşmayı yapmamaktı. Ancak yapıldı. Taleplerimi ortaya koyduk”
“Lice’yi doğru okumak için davayı takip edin”
Duruşmayı izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise, “20 yıl önce Lice toptan yakıldı. 20 yıl geçtikten sonra zar zor dava açılabildi. AKP’ye soruyorum bu dava neden İzmir’de. Kimleri koruyorsunuz. Ortada zar zor açılar bir dava var. Bu davanın görüldüğü yer katliamın yapıldığı Diyarbakır olmalıdır. Adalet o zaman gerçekleşir. Davanın nakli ortadan kaldırılmalıdır. Türkiye’nin her yeri güvenlidir. Bugünün Licesini doğru okumak istiyorsanız bu davayı takip edin” diye konuştu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara