Biz hazırız, artık başlasın

Gazeteport'un haberine göre; 1954'ten sonra 48 yıllık bir özlemle vu susamışlıkla katıldığımız Güney Kore ve Japonya'nın düzenlediği finallerde bir de başarılı olunca sanmıştık ki, Artık Türkiye, hiçbir organizasyonu ıskalamayacak, Dünya ve Avrupa şampiyonalarına katılacak... Öyle ya takımımız dünya üçüncüsü olmuştu. Hıncal Uluç'un, "olduk ama o kürsüye çıkana kadar hiçbir Avrupa ülkesiyle karşılaşmadık" diye uzun süre tartışılan bir tesbiti olsa da.. Varsın olsun... Sanmıştık ki "bu turnuvada dünya üçüncüsü, diğerinde Avrupa ikinci oluruz, bir sonraki dünya kupasında belki de şampiyon...

DERS VERİRİZ DERKEN, BİZE DERS VERDİLER

Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. 2008 Avrupa şampiyonası hariç 2004-2006-2010-2012... hepsini ıskaladık. Katılamadık. Başaramadık... Ekonomisi bozuk, Avrupa'dan borç dilenen, hükümetinin kemer sıkma politikası uyguladığı Yunanistan 2004'te Portekiz'de şampiyon olurken, biz evdeydik. Yine Avrupa'daki ekonomik bunalımdan etkilenen İspanya son 3 turnuvayı silip süpürürken, biz "vay be..' demekle yetindik. 2004'te Erman Toroğlu'nun "Bunları kessen, bir oturma takımı çıkar. resmen kalas" dediği Letonya'ya kaybettik. 2006'da 'bizden iyi değiller" dediğimiz komplekse kapılıp kapıldığımız için İsviçre'ye Almanya biletini alırken, bu maçta çıkan olaylarda hem ceza aldık hem dünyaya rezil olduk.

2010'da "İspanya son Avrupa şampiyonu. Diğerleri bizim için çerez, rahat ikinci olur finallere gideriz" dedik. Ama Bosna Hersek'in de altında kaldık. Ve 2012... 1. sıradaki Almanya'nın tozunu yuttuk. Kendimizi baraj maçı için ikinci sıraya zor attık. Rakibimiz Hırvatistan'dı. 2008'de onlara acı bir ders vermiştik. Yine öyle yaparız dedik... Öyle bir ders aldık ki... Kısacası biz hep dedik, ama onlar yaptı. biz de yayan kaldık. 2014 elemelerinde bile bizden kat be kat güçsüz takımların arasından sıyrılamadık. Bizi bu kez Fatih Terim bile kurtaramadı.

RANDEVULAR İPTAL, GECE GEZMELERİNE SON

Şimdi yer Brezilya... Yeni bir dünya kupası... Demekle kalmayıp yapanlar orada, biz yine evdeyiz. Dünyanın 4 bir yanından gelen ve bunu hekeden 32 takım, bizlere, bu sporu sevenlere tam 1 aylık bir futbol keyfi sunacak. Tüm gece gezmeleri ertelenecek, randevular iptal edilecek. Yapılacak işler maç saatine kadar bitirilecek. Dostlarla maçlar izlenirken, "keşke biz de burada olsaydık, bu takımı kesin elerdik" sohbetleri tabi ki olacak ama, atılacak nefis bir gol, yapılacak harika bir assit sonrası, "Adamlar buraya boşuna gelmemiş" cümlesini belli ki daha çok söyletecek.

FAVORİSİ BOL BİR DÜNYA KUPASI

Son 3 turnuvanın şampiyonu İspanya yine iddialı ancak rakipler de bu kez daha dişli. Messi'li Arjantin, Neymarlı Brezilya, Balotelli'li İtalya, Robben'li Hollanda, Ronaldo'lu Portekiz... Mesut'lu, Kroos'lu, Müller'li Almanlar'ı da unutmayalım. 12 Haziran'da yani perşembe günü Brezilya - Hırvatistan maçıyla start alacak favorisi bol turnuva her dünya kupasında olduğu gibi yine yeni yıldızlar çıkaracak, yeni gol krallarına selam duracak tüm dünya, kulüp yetkilileri her bir futbolcuyu dikkatle takip edecek.

Kimbilir adı sanı duyulmayan bir futbolcu bu dünya kupası sonrası belki Real Madrid'e, Bayern'e Barcelona'ya transfer olacak. Tıpkı Pele'nin, Maradona'nın Paolo Rossi'nin ve nice dünya yıldızlarında olduğu gibi...

Kupaya başlarken kimsenin tanımadığı ancak kupanın sonunda belki de bir efsaneye dönüşecek yıldız adaylarını biz hazırız, sizler izlemeye hazır mısınız?

Biz hazırız, artık başlasın

Dünyanın seçilmiş 32 ülkesinin takımı Brezilya'da 'en iyi' olabilmek için mücadele verecek. Aylar, haftalar bitti artık günleri hatta saatleri sayıyoruz. 4 gözle dünya kupasının başlamasını bekliyoruz.