TIMETURK / HABER MERKEZİ
29 Mayıs 1453'te fethedilen İstanbul'un bir hafta sonraki yıldönümüne işaret ederek gelecek hafta Ayasofya ile ilgili bir hamle olabileceğine dikkat çeken Cengiz Aktar, bunun "medeniyetler çatışmasına katkı olacağını" ileri sürdü.
Aktar'ın yazısında geçen ilgili bölüm şöyle:
"Gelecek perşembe Konstantinopolis’in bitmeyen fethi münasebetiyle büyük ustanın büyük bir manevrasıyla daha karşı karşıya kalabiliriz. Eşzamanlı olarak Heybeliada Ruhban Okulu ile Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılması! Cumhurbaşkanlığını bilmem ama medeniyetler çatışmasına mükemmel bir katkı olacağı açık."
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Radikal yazarı Ömer Şahin de 22.02.2014 tarihli Erdoğan'ın 'çılgın proje'si Ayasofya ve Ruhban Okulu mu? başlıklı yazısında bu iddiaya yer vermişti.
ÖMER ŞAHİN'İN YAZISI ŞÖYLE;
Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanı adayı olursa en büyük seçim kozu ne olacak? Ak Partililer iki 'çılgın' projeyi dillendiriyor: Heybeliada Ruhban Okulu ve Ayasofya'nın eşzamanlı açılışı. Ruhban Okulu'nun açılış formülleri kolay ve hazır. Ayasofya biraz daha çetrefilli.
Yerel seçimlere gidiyoruz ama bütün hesaplar cumhurbaşkanlığı seçimine göre yapılıyor. Bugünün şartlarında 'Gül-Erdoğan' ikilisine dayalı senaryolar ön planda. Ak Parti’nin yüzde 40 üzeri oy alması durumunda Başbakan Erdoğan’ın 'köşk’e çıkacağı beklentisi yaygın. 17 Aralık etkisi, artan kutuplaşmanın yüzde 50 oyu zorlaştırdığı, bu yüzden Erdoğan'ın yerinde kalmayı tercih edeceği son günlerde daha çok konuşulur oldu. 3 dönem kuralını değiştirmeye dönük baskılar arttı. Başbakan Erdoğan da artık eskisi gibi bu taleplere tepki vermiyor.
Ak Parti için yüzde 40 bandı hayati önem taşıyor. Dramatik bir oy kaybı olmadığı takdirde Başbakan Erdoğan’ın 'köşk' şansının süreceğini düşünenlerin dilinden iki 'çılgın proje' düşmüyor. Sadece Türkiye’de değil dünya ölçeğinde gürültü koparacak projeler bunlar. Bir tanesi 'iç' diğeri 'dış' kamuoyunu yakından ilgilendiriyor. Eşzamanlı yapılması gündemdeymiş. Zira, iki farklı kamuoyuna seslenen, birine olan tepkiyi öbürüyle kapatabileceği açılışlar bunlar. Açılışlar için düşünülen zamanlama da 'manidar.' Mayıs ayı yani cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi. Köşk seçimi öncesi en büyük 'proje'lerin bunlar olacağının söylenmesi boşuna değil. Başbakan Erdoğan’a prestij ve oy getireceği düşünülüyor.
Ruhban Okulu formülü
Sözünü ettiğimiz 'çılgın proje'ler Ayasofya ve Ruhban Okulu’nun açılışları. Ayasofya’yı ibadete açmanın ve Ruhban Okulu’nda eğitime başlamanın yankısını tahmin etmek güç değil. İçerden ve dışarıdan tepki sesleri yükselecektir. O yüzden aynı paket içinde görülüyor. Aslında Ruhban Okulu’nu açmak daha kolay. ABD ve AB yıllardır bunu istiyor. Bir iki bakan yeşil ışık yaksa da devlet hep diretti. 'Mütekabiliyet' dedi, Atina’ya cami, Batı Trakya’daki müftülerin seçimini önşart olarak sundu. Şimdilerde eski ısrar görülmüyor. Hükümetin hazırlıkları tamam. Ruhban Okulu’nun orta ve yüksekokullarını açacak formüller hazır. Orta bölümün açılışı Milli Eğitim Bakanlığı’nın kararıyla bile mümkün. Teoloji eğitimi verilecek yüksek okul için ise Ortodoks Vakfı hazır.
Ayasofya’da cuma namazı
İstanbul’un fethinin sembolü olan Ayasofya’nın ibadete açılma işi biraz daha çetrefilli. Tam anlamıyla açılış için “Vakit tamam” diyenlere rastlansa da tepkilerin boyutu kestirilemiyor. Ayasofya’nın kısmen ibadete açılması denebilecek şöyle bir ara formül de gündemde: İstanbul’un fethinin yıldönümü olan 29 Mayıs’tan bir gün sonra yani 30 Mayıs günü Başbakan Erdoğan’ın bazı İslam ülkesi liderleriyle Ayasofya’da cuma namazı kılabileceği konuşuluyor. 1934 yılında müzeye çevrilen Ayasofya, muhafazakâr hatta milliyetçi kesimlerin 70 yıllık rüyası. Menderes’ten Özal’a, Erbakan’a kadar neredeyse bütün sağ liderlerin bu konuya kafa yorduğu biliniyor.
Başbakan Erdoğan, bir yıl önce Ayasofya’nın ne zaman açılacağını soran milletvekillerine, “Sultanahmet çok boş. Sultanahmet dolarsa Ayasofya’yı da gündeme alabiliriz” demişti. Sadece milliyetçi-muhafazakâr seçmen değil Başbakan Erdoğan ve Ak Parti kadrolarının uzun zamandır bunu istediği ve uygun zamanı beklediği biliniyor.
Ayasofya’nın 'şaibeli' bir şekilde müzeye dönüştürüldüğü iddiası son dönemde sıkça dile getiriliyor. Fatih Sultan Vakfı üzerine kayıtlı bulunan Ayasofya, bakanlar kurulu kararnamesi ile müzeye çevrildi. Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ve bazı tarihçiler kararnamenin sayı numarası ve Atatürk’ün imzasının sahte olduğunu öne sürüyor. MHP Grup Başkanvekili Halaçoğlu, bu gerekçeleri sıraladıktan sonra Ayasofya’nın ibadete açılması için Meclis Başkanlığı’na yasa teklifi de vermişti. Ayasofya’yı ibadete açmak resmi prosedürler açısından kolay olsa da Batı dünyasından gelebilecek tepkiler düşündürüyor. Türkiye’de çoğunluğun 'fethin sembolü' gördüğü Ayasofya Batı için de farklı anlamlar taşıyor. Ayasofya’nın içerisinde Hıristiyanlığa ait ikonlar, mozaikler bulunuyor. Ayasofya’nın bütününün ibadete açılması halinde Hıristiyanlığa ait suretlerin ne olacağı tartışma konusu. Daha önce 'ışık perdeleri'yle örtme işlemi yapılarak namaz kılınabileceği gibi teknolojik seçenekler gündeme gelmişti.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ