Dolar

34,9530

Euro

36,6303

Altın

3.015,58

Bist

10.017,36

'Somalılar gerçekleri anlatmaya çekiniyor'

Manisa'nın Soma ilçesinde özel bir şirkete ait madende meydana gelen ve yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan patlamayla ilgili araştırmalar yapmak üzere 50 kişilik gönüllü bir ekiple Soma'ya giden MAZLUMDER Soma Gözlem ve Raporlama Ekibi bir basın toplantısı düzenledi.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-05-21 17:31:50

'Somalılar gerçekleri anlatmaya çekiniyor'


MAZLUMDER İstanbul Şubesi'nde Soma'ya giden gönüllülerin de katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda açılış konuşmasını yapan MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar önümüzdeki günlerde detaylı bir şekilde hazırlanarak kamuoyuna sunulacak rapor öncesi acil olan bazı hususları paylaşmak için toplantıyı gerçekleştirdiklerini belirtti. Sarıyaşar, "Orada 3 tam gün boyunca yaygın bir arazide çalışmalar yürüttük. Ancak ivedilikle kamuoyuyla paylaşmak zorunda olduğumuz hususları bugün paylaşacağız. Soma'da şahitliğimizi yerine getirirken kolay çalışmadık. Kocaman bir ünlem işaretiyle ifade etmek isterim ki; Her adımımızda bizi hiç yalnız bırakmayan ve sorgulayan emniyet mensuplarına teşekkürlerimizi sunuyoruz! Biz, bizi engelledikleri yolların dağını-tepesini bularak aştık ve bu zulmün yaşandığı mahallelere girerek ve onlarla görüşerek araştırmalarımızı ve gözlemlerimizi yürütmeye çalıştık" dedi. Daha sonra Soma'ya dair tespit ve acil yapılması gerekenleri içeren açıklama metnini okuyan Cüneyt Sarıyaşar, madenlerde illegal bir taşeronlaşmanın söz konusu olduğunu, işçilerin işlerini kaybetme korkusuyla sadece üretim baz alınarak çalıştırıldığını, bu baskının oluşturduğu tedbir eksikliğini işçiye yüklemenin ise gayrı ahlaki olduğunu ifade etti. Sarıyaşar, maden ocağına vakıf oldukları öne sürülerek işçilerden arama kurtarma ekibi kurulmasını da eleştirerek profesyonel ekiplere ihtiyaç olduğunu vurguladı.

İş Güvenliği Uzmanı Sunullah Doğmuş: "Soma'dan hareketle bağımsız denetim mekanizmaları kurulmalı"

Daha sonra MAZLUMDER Soma Gözlem ve Raporlama Ekibi'nden İş Güvenliği Uzmanı Sunullah Doğmuş konuştu. Doğmuş, Soma'da görüştükleri kişilerin ortak kanaatinin denetimlerin yapılmadığı olduğunu belirterek "Bu gibi durumlarda etkin denetim ve belki bağımsız denetim mekanizmaları olması gerekiyor. Eğitimlerde de sıkıntılar var. İşçilere sadece kağıt üzerinde bir eğitim verilmesi yeterli değil. Uygulanabilir acil eylem planı hazırlanması gerekiyor. Olay anındaki panik halinde neler yapılması gerektiği bu çalışmalar ile işçilere öğretilmeli. Umarım bu olaydan gereken dersleri çıkarırız. Biz dünyaya artık bu utanç tablolarını göstermeyelim. Bizim işçilere dair patronların yediğini işçisine yedirmesi, gerektiğinde ona yardım etmesi, hakkını teslim etmesi gibi kadim değerlerimiz var" dedi.

Psikolog Yrd. Doç. Dr. Elif Çelebi ise ekipte toplamda beş psikolog olduğunu, evleri ziyaretleri sırasında karşılaştıkları tablo karşısında oldukça zorlandıklarını ifade etti. Çelebi konuşmasının devamında şunları söyledi: "Evlere gittiğimizde şunu anladık; Acıyı çeken insanların yanında durmak bile yeter. Orada öncelikle madenden kurtulanlar ve kurtarma çalışmalarına katılanlara daha sonra ise hayatını kaybedenlerin ailelerine psikolojik destek gerekiyor. Yardım faaliyetleri zaten Türkiye'de hemen organize ediliyor. Orada muhtarın da bize söylediği şey, manevi desteğe ihtiyaç olduğuydu. Şimdi görünen bu destek birkaç ay sonra bitecek. Çünkü olayın medyada haber değeri düşmeye başlıyor. Bunun önüne geçmek için psikolojik hizmetlerin devamının sağlanacak şekilde ücretsiz bir şekilde verilmesini sağlamak. Anneler yasta olduğu için çocuklarıyla ilgilenemiyorlar. Bu konuda bir çalışma yapılması gerekiyor. Okullarda babasını kaybeden çocuklar için çalışmalar yapılabilir. Mesela oyun terapisi konusunda uzman psikologlar oraya gönüllü olarak gidebilir. Tüm bunların devlet tarafından teşvik ve organize edilmesi gerekir".

Daha sonra söz alan MAZLUMDER Soma Gözlem ve Raporlama Ekibi'nden İlahiyatçı Menekşe Olgun da yaptıkları ev ziyaretleri sırasında halkın kendilerinin samimiyetini gördükten sonra veya yanlarında Soma'dan tanıdıklarını görünce konuşmaya başladıklarını ve dertlerini paylaştıklarını, ancak madenin tek geçim kaynakları olması ve geride kalan erkeklerinin madende çalışacak olması sebebiyle anlattıklarının duyulmasından çekindiklerini ifade etti. Menekşe Olgun, "Madenden kurtulan işçilerle görüştük, 'keşke kurtulmasaydık' diyorlardı. Cesetler çıktıktan sonra kötü sahnelerle karşılaşmış aileler var. O ailelere de psikolojik destek verilmesi gerekiyor. Şuan ailelerde genel bir sakinlik durumu söz konusu. Ancak bunun öfkeden mi korkudan mı kaynaklandığını bilemiyoruz" dedi.

Ammar Kılıç: "Polisin her STK'yı potansiyel suçlu yapan yaklaşımı Soma halkında korku yarattı"

MAZLUMDER Soma Gözlem ve Raporlama Ekibi'nden Ammar Kılıç ise ilk gün ilçede bir arbede olduğunu, sokak siyasetinden uzak olan halkın ise bu tip görüntülere alışık olmadığını vurguladı. Kılıç, "Bu arbededen sonra bir anda her yerde polisler, çevik kuvvet ekipleri gördük. Biz polislerle de görüştük. Onlar da kendi zaviyelerinden yaşananları anlattılar. Dışarıdan birilerinin gelip orada provokasyon gerçekleştireceklerini söylediler. Biz dışarıdan bu amaçla gelen gruplara dair detaylı bilgilere sahip değiliz. Ama neticede polis her yerdeydi ve halkın algısını manipüle etti. Soma halkının yanında olmak için gelenlerin de halkın hassasiyetlerine dikkat etmesi gerektiği aşikardır. Buna tüm STK'ların dikkat etmesi gerekir. Ancak orada gözaltına alınan avukatların nasıl yerlerde süründürüldüğünü de gördük. Polis gösterilerde Somalılara şöyle söylüyordu: 'Çekilin ve bizi Soma'nın dışından gelenlerle yalnız bırakın'. Oraya gelen her STK'yı potansiyel suçlu yapan bu yaklaşımla Soma halkında büyük bir korku yarattılar" dedi.

Yeryüzü Mühendisleri Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür de maden, eğitim ve sağlık sektörünün kardan başka bir şey düşünmeyen sistemlerin eline verilmemesi gerektiğini söyledi. Kapitalist sistemde Her şeyin ucuza mal edilmesi için insani değerlerin yok sayıldığını belirten Kültür, "Biz bu düzene karşı durmazsak daha çok ölümler olacaktır. Gelin yeni bir sistem kuralım, aradan patronları çıkaralım, buradan kazanılan paralar Maslak'taki kulelere gitmesin, işçilere gitsin" dedi.

Son olarak konuşan MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, insanı öncelemeyen, insan yaşamını riske ederek yapılan üretimin vahşi kapitalizme hizmet ettiğini söyledi. Sarıyaşar, "Maden ocaklarımızda sıfır insan kaybı riskiyle üretim yapmak ta mümkün. Sayın Başbakana bu işin doğasında kayıpların olabileceğine dair bilgi veren danışmanları her kimse yanıltıyorlar. Buradan kendilerine sesleniyorum; Eğer insanların canlarını güvenceye alamıyorsunuz bu üretimi durdurun" dedi.

MAZLUMDER İstanbul Şubesi Basın Bürosu


BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:

ACIYI SABIRLA KARŞILAMAK BOYUN EĞMEK DEĞİL, İYİLEŞMEK İÇİN GEREKEN TAVRI ALMAKTIR

MAZLUMDER olarak İstanbul'dan 35, Adana, Ankara, Bursa, İzmir ve Sakarya şubelerimizden katılımlarla ayrıca Mimar Mühendisler Grubu(MMG)'nun bünyesinde kurulan YYM(Yer Yüzü Mühendisleri) den de uzmanların katılımıyla yaklaşık 50 kişilik bir ekiple öncelikle başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi iletmek, ardından teşhis; tespit ve Raporlamak amacıyla Soma'ya gittik.

Soma Faciası'nda yaşanan durum nedir, işveren, müfettiş, mülki ve idari olarak kimler sorumlu; olması gerekip de olmayanlar, yapılması gerekip de yapılmayanlar nedir gibi sorular çerçevesinde, sevdiklerini henüz kaybetmenin acısı içindeki Somalılarla, faciadan kurtulan madencilerle görüştük.

Maden-makine-inşaat-jeoloji-elektrik mühendisi, iş güvenliği uzmanı, avukat, psikolog, sosyolog, gazeteci, yazar ve akademisyen arkadaşlarımız üç-dört kişilik ekipler halinde Soma merkezde ve civar köylerde halkın acılarını paylaşarak düşüncelerini anlamaya çalıştı. Alanlarında uzman arkadaşlarımızın yönlendirmeleriyle çapraz sorularla hakikati aramaya gayret ettik. Her akşam Soma merkezinde gün içinde yaşananları ve alınan notları değerlendirmek üzere toplandık. Toplantılar sonucu ortaya çıkan yeni sorularımızı ertesi gün, Soma halkı ve ilgililerine ileterek hak ve adalet bağlamında hakikati aradık, not ettik.

MAZLUMDER Soma gözlem ve raporlama heyeti olarak kayıtlarımızı aldık, notlarımızı tuttuk. Geniş raporu en yakın zamanda bir basın açıklamasıyla sizler aracılığıyla halkımıza ve ilgililere duyuracağız.

Bugünkü basın açıklamamızın sebebi ilk elden, acilen yapılması gerekenleri duyurmak ve takipçisi olmaktır. Malûmunuz üzere ülkemizde ve Soma'da daha pek çok maden ocağı var, bu madenlerde binlerce insan çalışmakta, eksikler ise her an bu nev'i acıları tekrarlayacak aymazlıklarla yaşamın parçası.

Soma'da gördüklerimiz, daha gitmeden önce yaptığımız basın açıklamasında dikkat çektiğimiz "kâr hırsı ve denetim eksikliği" kanaatimizi güçlendirdi. Nereden baktığımıza göre değişir, ancak Soma'da yaşanan acıya "kâr hırsı ve denetim eksikliği" çerçevesinden baktığımızda "katliam" diyebiliriz. Bu acının mağdurları en sevdiklerini toprağa veren Soma halkıdır; yaralanan, incinen tüm Türkiye'nin toplumsal eşitlik ve adalet duygusudur.

Bugün burada yapmakta olduğumuz çağrı ve hatırlatmamız hak ve adalet duygumuzu iyileştirmeye yönelik, iş hayatında ve bu tür kriz zamanlarında İnsan Hakları ve iş güvenliği bağlamında ivedi yapılması gerekenlerle ilgilidir;

- Ilk yapılması gereken Soma faciasının yaşandığı madenin çalışma koşulları insani düzeye getirilene kadar asla ve asla madene işçi sokulmaması; bu süreç ne kadar uzun olursa olsun işçilerin maaşlarının kesintisiz ödenmesi gerekiyor. Şirketin gereken önlemi alması, devletin bu önlemleri sıkı takip etmesi elzem. STK'lar ve sendikaların da hem devleti hem şirketi denetleme görevini ifa etmesi gerekir.



- Devlet adına Soma'da yaşanan facianın sebep ve sonuçlarını araştıran ekiplerde ve raporlama aşamasında bağımsız uzmanlar bulunmalı!



Yaşanan faciada devlet denetim mekanizmasındaki elemanların ihmali, "denetim eksikliği" bariz ortada iken; raporlamanın yine devlete bağlı kadrolar tarafından yapılması olası "delil karartma" riskini taşımaktadır.

- Denetleme ve raporlama yürütme süreci gayet şeffaf yönetilmeli. STK'lar, haberciler, hiçbir gerekçeyle engellememeli. Toplumsal tepkiler ve gösteriler kısıtlanmamalı. Çevreyi rahatsız edecek taşkınlık halinde ise yetkililer, ancak orantılı ve insan haklarına saygılı yöntemlerle davranmalıdır.



- Provokasyonlara karşı önlem almanın yolu haber alma özgürlüğü kısıtlamak ve STK'ların dolaşımını engellemek değildir; Kriz bölgesinde mülki amirler eliyle olağan üstü hal şartları oluşturmamalı.


- Bu tür bir facia yaşandığında bizzat madenin sahibi Soma AŞ. her gün, gerekirse her saat bir açıklama yaparak hem süreci şeffaf yönetmeli hem de insanların bilgilenme ihtiyacını karşılamalıydı.



Ancak bu ihtiyaç dört gün boyunca giderilmediği gibi şirket tarafından yapılan tek basın toplantısı bilgilendirme gayesinden uzak, bir mahkeme sahnesinde savunma verir nitelikteydi.

- 301 madenci kardeşimizin ardında kalan yüzlerce yetimin bize emanet olduğu bilinciyle hareket edilmeli. Öncelikle işletme sahibi ve devlet yetimlerimizin yaşam, eğitim ve geleceğini garantiye alma sorumluluğunu yerine getirmeli,



- Soma merkez ve civar bölgeden gelerek kurtarma ekibinde çalışanların ruh sağlığına ilişkin çalışmalar yapılmalı,



- Madenden sağ kurtulan işçilerin hepsine en az bir kez psikolojik destek sağlanmalı ve ihtiyaç halinde bu desteğe devam edilmeli,



- Hayatını kaybeden maden işçilerinin birinci dereceden yakınlarına psikolojik destek sağlanmalı,


- Ailesinde işçi kaybı yaşayanlar başta, tüm öğrenciler için okullarda psikolojik destek etkinlik ve çalışmalar yapılmalı.



- Çevre Hastanelerdeki teknik ve personel eksikliği bir an önce giderilmeli.



- Bir maden şehri olan Soma hastanelerinde yanık ünitesinin olmadığını ve ortopedi doktorlarının yetersizliğini tespit ettik. Yalnızca iki ortopedi doktoru var.



- Sivil Toplum Kurumları ve devlet desteklerini bölgeye götürürken civar kasaba ve köyler de göz önünde bulundurmalı.



Yardımların ve STK'ların Soma merkezinde yoğunlaştığını; madene daha çok işçi veren civar kasaba ve köylerin gözden kaçırıldığını tespit ettik. Maddi-manevi yardım için çalışan STK'lar, doktorlar, psikologlar başta olmak üzere Soma'ya giden herkesin; merkez dışındaki köy, kasaba halkını da ziyaret ederek, insanların unutulmuşluk, önemsizlik duygusunu yaşanmasına engel olmalı.

- Soma dahil bütün maden bölgelerinde işletme bünyesinde, daimi bir arama kurtarma ekibi bulundurulması, bu konuda yasal mevzuaatta gerekli değişikliğin yapılması gerekiyor.



Soma'da madencilerden oluşan kurtarma ekipleri dışında, profesyonel bir arama-kurtarma ekibi bulunmuyor.

- İş Kanunu'na aykırı olarak işi ikinci, üçüncü hatta dördüncü firmalara veren taşeron firma sistemine müdahale edilmeli! İlgili kanunlar, iş kazalarında ihmali görülen iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerinin, cezai sorumluluk altına alınacağı şekilde yeniden düzenlenmeli. Bunun için Uluslararası Çalışma Örgütü'nün işverenleri, kazaları önlemek için her türlü önlemi alma, riski kaynağında bertaraf etme ve güvenli çalışma sistemleri tasarlama gibi maddelerle yükümlü tutan "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi"ni Türkiye'nin acilen imzalanması gerekiyor.



- Bu tür hadiselerde en önemli dolaylı "delil karatma" yöntemi ve adaleti yanıltma sebebi "iş kaygısı" oluşturmaktır. İşten atılma ve başka madenlerde de işe alınmama en temel ve anlaşılır insani korku sebebidir. Bunu gidermek ve halka güvence oluşturmak devletin en temel işlevi ve görevleri arasındadır. Bu bağlamda ivedilikle çözülmesi gereken bir sorun da banka borçlarıdır.



Soma halkı üzerinde oluşan bu korkunun giderilmesi yönünde çalışmalar gerekiyor. Soruşturmanın selametini etkileyecek derecede işten atılma korkusundan tutun gelecek, hatta yaşam korkusunun nasıl giderileceği sorusuna hep birlikte cevap aramalı ve gereğini yerine getirmeliyiz.

MAZLUMDER

Haber Ara