Dolar

34,8626

Euro

36,6443

Altın

3.014,31

Bist

10.084,57

Maden ocaklarındaki felaketlerde üç büyük hata

Soma’da yaşanan felaket, Türkiye madencilik sektöründeki çarpıklıkları da açığa çıkardı. Madencilerin “hadi hadi” adını verdikleri bu düzen tartışılırken, temel yanlışları mercek altına aldık.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-05-20 03:29:03

Maden ocaklarındaki felaketlerde üç büyük hata

SOMA’DA yaşanan facia, Türkiye’nin en büyük maden felaketi olarak kapkara harflerle tarihe kazındı. 301 madenci hayatını kaybetti, ocaklar söndü… Felaketin ardından anlatılanlar ise madencilik sektöründeki çarpıklıkları ortaya serdi. “Hülle” yönteminden, kaçış odalarının eksikliğine; madencinin diğer vardiyadaki arkadaşı üretim noktasına gelmeden işi bırakmadığı “elden ele” sisteminden, kapasiteleri zorlayan üretim hırsına, tüm bu yanlış uygulamalara temel teşkil eden sektördeki üç yanlışı inceledik.

1) RÖDOVANS:
*Rödovans sistemi, devletin madeni kiraya vermesi ve karşılığında madendeki üretimi belirli bir fiyat üzerinden satın alması şeklinde yürüyor. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun 80’li yılların sonunda bazı sahalarda başlattığı uygulama, 2004’te Maden Yasası’nda yapılan değişiklikle yasal dayanağa kavuşuyor. Ancak rödovansçının hedefi, rezervi en düşük maliyetle aramak ve işletmek olduğu için, üretim zorlaması ile çalışanları ve işletmenin güvenliğini tehlikeye atabiliyor.

*Maden sektöründe üretim yapmak, yüksek sermaye yatırımı gerektiriyor. Rödövans sistemi, gerekli yatırımların yapılmasını ve yüksek maliyetli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin hayata geçirilmesini kısıtlayıcı bir yapı oluşturuyor.

*Diğer yandan, rödovans yani kiralama sürelerinin kısa olması da yatırımcıları büyük ölçekli yatırımlar yapmaktan alıkoyuyor. Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) madencilik sektörüne yönelik raporunda, rödovanslı maden işletmelerinde genel olarak rastlanan iş güvenliği eksiklikleri şöyle sıralanıyor: “Havalandırma genellikle doğal havalandırma yoluyla yapılıyor; Yeraltı ekipmanları alevsızdırmaz özelliğe sahip değil; Çalışma yerlerinin en az iki yolla yeryüzüne bağlı olmasına dikkat edilmiyor; patlamalara karşı önlemler yetersiz kalıyor; yeterli gaz ölçüm cihazları bulunmuyor; ferdi kurtarıcı teçhizat ya olmuyor, olanlar da yetersiz kalıyor.”

*Türkiye Kömür İşletmeleri’nin (TKİ) 2012 yılı faaliyet raporuna göre, kurum müesseselerinde 42 milyon 764 bin 310 ton kömür üretildi. Üretilen bu kömürün, 11 milyon 68 bin 815 tonu, kurumun yeraltı işletmelerinde gerçekleşti. 2012 yılı itibariyle TKİ’nin yeraltı kömür üretiminin yüzde 56’sı rödövans, yüzde 41’i hizmet alım modeliyle sağlandı.


2) ÜRETTİĞİN KADAR SAT:
*Rödovans sistemiyle kiralanan madenler, üretimlerini Türkiye Kömür İşletmeleri’ne satıyor. Belli bir tarihe kadar TKİ, her işletmeden belli bir ölçüde kömür alıyordu. Ancak dört yıl önce “Ne çıkarırsanız alacağım” dedi. Ve ardından tüm öncelik üretimi artırmak haline geldi, tabir-i caizse “deli bir üretim sistemi”ne geçildi.

*Şirketler, bu sistemde üretimi artırdıkça, karını katlıyor. Ancak kardan başka amaç olmadığı için bütün insani ve çevresel normları çiğnemeyi göze alıyor, bunun için hem işçi sayısına, hem madenin altyapısına yükleniyor. Sektör temsilcilerinin anlatımlarına göre, madenlerde en çok üretim yapan vardiyalar ilan ediliyor, alkışlatılıyor.

*Bu sistemin sonucu olan akıl almaz bir uygulama ise “elden ele” yöntemi. Bu uygulamada kazma hiç boş kalmıyor; madenciler, diğer vardiyadaki arkadaşı üretim noktasına gelmeden işi bırakamıyor, böylece üretim hiç durmuyor.
*İşçilerin madendeki çalışma sistemine taktıkları isim ise “Hadi hadi”. Çünkü en sık duydukları kelime “Hadi”. Taraf Gazetesi, söz konusu çarpıklığı anlattığı haberinde maden işçilerinin şu sözlerine yer veriyor: “Beş dakika soluklan, hemen elinde lambasıyla biri gelir: ‘Hadi hadi hadi’ der. Sen, burası göçecek ben girmem dersin. O, ‘Hadi hadi hadi’. Çünkü belirlenen miktarın üzerinde çıkarılan kömürü amirler alıyor. Amir dediğimiz taşeron. İşçileri ne kadar çok çalıştırırlarsa, ceplerine o kadar para giriyor.”

*Soma Kömür İşletmeleri, Eynez’de 2011’de planladığından 519 bin ton, 2012’de 1,2 milyon ton fazla üretim gerçekleştirdi. 2012’de de fazla kömür miktarı yüzde 47’yi buldu.

*Soma Holding’in internet sitesinde yer alan bilgilere göre, şirket Soma’da tamamı yeraltından yıllık ortalama 6 milyon ton kömür üretiyor ve TKİ’ye satıyor.


3) EN DÜŞÜK FİYATI VERENE İHALE:

* İhalede devlete satacağı kömür için en düşük teklifi veren şirket, madeni işletiyor.

* Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan, iki yıl önce Hürriyet’e verdiği röportajda “TKİ, Soma’da kömürü kendisi çıkarırken tonunu 130-140 dolara mâl ediyordu. Biz ihaleye girip, TKİ’ye yüzde 15’lik rödovans payı dahil tonunu 23.80 dolara çıkarma taahhüdü verdik” demişti.

*İhaleyi düşük fiyata alan işletmeci başta güvenlik olmak üzere diğer altyapı harcamalarını kısıyor. Yani bu model daha fazla altyapı yatırımlarını teşvik etmek yerine daha fazla üretimi teşvik ediyor.

*İşyeri güvenliğinin, 2004’ten bu yana hızlanan madenlerin özelleştirilmesi süreciyle daha da kötüye gittiği görüşleri var.

*Sektör temsilcilerine göre Soma’da hizmet alımı, Zonguldak bölgesinde ise rödovans modeli uygulanıyor. Hizmet alımına “taşeronluk sistemi” gözüyle baktıklarını söyleyen Genel Maden İş Sendikası Başkanı Eyüp Alabaş, bunu şöyle anlatıyor: “Ton başına kömür çıkartma maliyetini en ucuz teklif eden şirkete yetki veriliyor. Şirket, kömürü devlet adına çıkartıyor, pazarlama yetkisi yok, TKİ’ye belli bir alım fiyatından kömürü veriyor, TKİ aldığı kömürü başka santral veya kurumlara pazarlıyor. Devletin kar etme mantığı ile çalışılıyor.”

*Taşeronluk sistemi ile rödovans sisteminin farkını sorduğumuz Alabaş, şöyle konuşuyor: “Rödovans sisteminde belirli bir saha var, bu sahada belli bir miktarda kömür var. TKİ ya da Türkiye Taşkömürü İşletmeleri (TTK), ‘Bu sahada yıllık ne kadar kömür üretebilirsin’ diyor ve sahasını şirkete kiraya veriyor. ‘Kömür çıkarma x devlete ödeyeceği rödovans bedeli’ sonucu en yüksek bedeli taahhüt eden şirket kiralamaya hak kazanıyor. Kömürün pazarlaması şirketin sorumluluğunda, çıkarsa da çıkarmasa da kirasını ödüyor. Taş kömürü daha çok rödovans, linyit ise taşeron sistemiyle çıkarılıyor diyebiliriz.”

Atılması gereken bazı adımlar:
*Özellikle taşeron şirketler ve bütün işverenlerin üstündeki bu baskıları ortadan kaldıracak yeni düzenlemeler öngörülmeli.

*Gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınmayınca işyerlerindeki faaliyetlerin durdurulması sağlanmalı.

*Dünyadaki en üst seviye teknolojik sistemlerin hayata geçirilmesi sağlanmalı.

*Denetim etkin kılınmalı, yaptırımlar caydırıcı hale getirilmeli.

*Maden ocaklarında taşeron sistemi kaldırılmalı.

*Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 sayılı madenlerde iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi onaylanmalı.

Haber Ara