Kadın ve çocuk neden öldürülür?
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-05-12 15:00:41
Öncelikle Tüm annelerin ‘’Anneler gününü kutluyorum’’ ve böyle bir gün de kadın ve çocuk cinayetleri hakkında yazı yazmak istemezdim. Ama umarım vermek istediğim mesajları aktarabilirim.
Dünya da en ince çizgidir kadın ve çocuk, insanlığın en zayıf noktasıdır.
En narin, en incitilemez ve en önemli kaynağıdır insan ırkının.
Lakin gün geçmiyor ki bir kadının kocası tarafından feci şekilde öldürülmediğini ve bir çocuğun kaçırılarak hunharca katledilmediğini duymayalım.
Dünyada ki tüm kavgaların, savaşların ve anarşinin bedelini hep kadınlar ve çocuklar ödedi, öyle ki bu alanda istatistikler yapıldı. Kaç kadın kaç çocuk hangi savaşta hangi kavga da öldü, annesiz babasız ya da kimsesiz kaldı diye.
Geçmiş istatistiklerle ileriye doğru tahminler üretildi, bu gidişle hangi savaşta kaç çocuğun ve kadının öleceği zarar göreceği hakkında.
Eskiden savaşlar da bile savaş adamından kadın ve çocuklara karışılmazdı, ama Maalesef artık savaşlar da anarşi dönemlerinde değil toplumda alışıla gelmiş bir hal aldı.
Artık sadece bunu yapan özel katiller ya da psikopat seri katiller değil sıradan, iyi olan hatta hiçbir sabıkası bile bulunmayan ve hayatında belki de şiddete hiç karışmayanlar, kendisinden asla böyle bir şey beklenmeyenler bunu rahatlıkla yapıyor.
Nitekim yıllarca aynı yastığa baş koyup beraber yaşadığı eşini sokak ortasında gözünü bile kırpmadan belki de onlarca kez bıçaklayıp öldüren ya da hem karsta hem de Gaziantep de şahit olduğumuz gibi kendi yeğeni veya akrabası olan çocukları ya başını taş ile ezerek ya da diri diri yakarak öldürüp sonra da soğuk kanlılık la hiç bir şey yapmamış gibi öldürdüğü çocuğun ailesi ile arama çalışmalarına katılıyor taziye de bulunabiliyor.
Peki insanlar nasıl böyle değişime uğradı, savaşlar da dahi bunu düşünen dönemlerden bugün klasik toplumsal sorun haline gelecek kadar nasıl basit bir şekilde işlenebilen bir durum aldı?
Bunun belki de en büyük ve tek nedeni medyadır, Zira medyadan, filmlerden, dizi veya sinemalardan, haberlerden o kadar çok şiddet içerikli yayınlar yapıldı ki insanların beyinlerinde alışıla gelmiş bir durum halini aldı.
Gurur duyduğumuz milli Türk sinemalarımız dahi savaş, kavga, şiddet, ve ölüm sahneleriyle doludur.
Örnek mi istersiniz Cüneyt arkın filmlerinden kartal Tibet’e, Hülya koçyiğitten Fatma Girik’e kadar tüm filmler de öldürme özellikle kadın dövme, tecavüz ve çocuk kaçırıp fidye isteme sahneleriyle dolu, elbette bu hala devam ediyor hatta eskisinden daha kötü bir durum almış durumda.
‘’Fatmagünün suçu ne’’ dizisi adı altında dört kişi bir kadına tecavüz edebiliyor, sanırım Recep ivediğin yaptığı filmdi, dört arkadaş aynı kadınla beraber oluyor ve bunu da komedi diye sunup en çok da kadınları güldürüyorlar.
Diğer bir şey ise haberler de en çok kadın ölümlerinin çocuk istismarlarının işlenmesidir.
Bunlarla ne alakası var diye düşünebilirsiniz ama bizzat insanın benliği bunlarla değiştirilmiş hatta duyguları bu tür yayınlarla şekil almıştır.
Her ne kadar izleyip geçsek de o filmin beynimizde uyandırdığı hücreler vardır benliğimiz dışında ne zaman nerde ortaya çıkacağını bilmediğimiz bastırılmış duygular.
Daha iyi anlaşılsın diye hepimizin bildiği şu örneği vermekte fayda vardır, Bir zamanlar televizyon da öpüşme türü görüntüler çıktığında hemen kapatılıp ya da kanal değiştirilirken şu an aynı aile ortamında bile rahatlıkla izlenebiliyor.
Zamanla insanların ayıp saydıkları ayıp olmaktan çıkıyor asla yapılamaz insanlık dışı denen şiddetler de alışıla gelmiş bir hal alıyor insanda.
Çeşitli sübliminal mesajlar ile insanlara mesajlar veriliyor, özellikle cinsellik ve şiddet alanında insanları etkiliyorlar.
Bu yazı da insanların ve toplumun medya ile nasıl algı değişikliğine uğradığını yazarsam uzadıkça uzar. Devam edelim.
Bu yayınlar insanların algılarını değiştirmiş ve özellikle şiddet ve cinsellik sunulmuştur.
Devlet istatistiklerinde baktığımız da eskiye doğru kadın ve çocuk ölümleri azalma görüyor TV nin yeni çıktığı dönem film ve yayınlara maruz kalan nesil ise bu zaman da onun meyvelerini veriyor ve şiddet ölüm istatistikleri daha da artıyor. Bundan sonra d artacağa benziyor.
İkinci olarak haber bültenlerin de sürekli şiddet, cinsellik, kadın ve çocuk cinayetlerinin işlenmesi.
İnsanlar sürekli haber olarak bu tür yayınlara maruz kaldığın da fonksiyon olarak buna alışıyor ve bir diğer neden ise ‘’Demek ki hep başkalarının başına geliyor’’ algısı ve düşüncesine kapılıyor.
Avrupa medyasını takip edebilirsiniz hiçbir şekilde kadın ve çocuk cinayeti veya tecavüzü haberleri yapılmaz aynı zaman da devlet tarafından da yasaklanmıştır.
Biz de ise medya ve haber bültenlerinin en çok prim yaptığı reyting yaptığı alandır diyebiliriz.
Hatırlarsanız bir dönem kapkaç haberleri o kadar çok oldu ki günden güne kapkaççılık arttı daha sonra özellikle kapkaççılık haberlerine uyarı ve kısmi yasak getirildiği için azaldı.
Yani hala doğru düzgün medya düzenleme yasalarımız yok, ciddi bir yasa ile bunları önleyebilir ve bundan sonraki nesli kurtarabiliriz.
Sadece caydırıcı cezalar artık suçu işleyen dışında kimseyi etkilemiyor. Çünkü insanların aklında ‘’hep başkalarının başına gelir’’ algısı oluşmuş durumda.
Geleceği korumak, kendimizi korumak, toplumu korumak için önce kadınlarımızı ve çocuklarımızı korumalıyız.
Ve bunları şiddet uygulayan eş’e takip çipleri takmakla göz hapsinde bulundurmakla yapamayız. Önce sorunu kaynağından hal etmeliyiz.
Mehmet Nebioğlu
Haber Ara