Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Alnından öpülen önder imam hatipli

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-05-12 23:29:04

Alnından öpülen önder imam hatipli
TIMETURKBLOG / MEHMET FEYZİ CANTİMUR
 

- Medresetü-l Eimmeti ve'l Huteba,

- İmam Hatip Mektepleri,

- İmam Hatip Okulları,

- Anadolu İmam Hatip Liseleri,

- 28 Şubat darbe süreci,

- İmam Hatip Ortaöğretimin kapatılması,

- İmam Hatiplilere (Meslek Liseleri) katsayı adaletsizliği,

- AK Parti iktidarı,

- İmam Hatipli Başbakan,

- İmam Hatipli Başbakan'ın; ''Bugünden sonra artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak (14 Ağustos 2001)'' müjdesi,

- Askeri darbe girişimleri,

- ''İmam Hatipler bu ülkenin gözbebeği olacak'' çıkışı,

- İmam Hatip Ortaöğretimin yeniden açılması,

- Okullarda Kur'an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi dersleri,

- ''Dost (?!)'' darbe girişimleri,

- Yargı darbesi girişimleri,

- MİLLET TOKADI!
 
Temeli asr-ı saadet'e dayanan, kuruluşu 1913 yılı olarak kabul edilen İmam Hatip Okulları, varoluşundan bu yana edebin, hayanın, imanın, sabrın,
mücadelenin ve zaferin en temiz örneği oldu.
İsim değişikliklerine maruz kalsa da, kimlik kaybına uğramadı. Var olma bilincini yitirmedi, kimlik bunalımına düşmedi.
Duayı dilden, bayrağı elden, aşkı gönülden, davayı akıldan düşürmedi. Sendelese de baş eğmedi, taviz vermedi, dikleşmedi ama Elif gibi dimdik yürüdü.
 
- (Hz. Ömer (ra), sessizce, dinlenmekte olduğu odaya girer. Bir an çevresine göz gezdirir. Odasının bir yanında işlenmiş bir deri, bir diğer köşesinde de,
içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardı. İşte Allah Resûlü'nün odasında bulunan eşyalar bundan ibaretti. Bu manzara karşısında ağlamaya başlayan
Hz. Ömer (ra)'in hıçkırıkları O'nu (asm) uyandırır. Kalkınca hasırın vücudunda iz yaptığını, kan oturduğunu gören Hz. Ömer (ra) ise omuzları sarsıla sarsıla
ağlamaya başlar. Hz. Muhammed (asv) hayretle sorar:
 
“Ey Hattab oğlu! Niçin ağlıyorsun?”
 
“Ey Allah'ın Elçisi! İranlılar imparatorlarını saraylarda yaşatırken, Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken sen ki Allah'ın Elçisisin...
İzin versen de, biz de seni...”
 
Maksat anlaşılmıştır, Allah'ın Elçisi (asm), gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm, tatlı bir el işareti ile keser ve
 
"Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı" (Ankebut, 29/64)
 
ayetini okuduktan sonra ekler:
 
“İstemez misin ey Ömer? Dünya onların olsun, ahiret te bizim!..”
 
Kaynak: M.Yusuf Kandehlevi, Hayatü's Sahabe, II/412.)
 

İşte hayata düstur kabul edilen anlayış buydu. Ve; ''Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim'' diyen Hz. Muhammed'den müjde
alınmıştı.
Peygamberimiz müjdeyi vermiş ve İmam Hatipliler müjdeyi almışlardı.
 
Nice zulme uğradılar, başlarındaki tertemiz örtüleri kirli ellerde yere düştü, gözlerini kin bürüyenler; ''Sus! Konuşmaya hakkın yok senin'' diyerek okul birincilerine
diplomalarını vermedi, joplar indirildi yiğit oğlu yiğitlere, ama hiçbir zaman isyan etmediler, devlete baş kaldırmadılar, inandılar, sabrettiler, çalıştılar ve
zafere ulaştılar.
 
Öyle zamanlardı ki, ''Allah'' demek yasaktı. Hele hele namaz kılıyorsa bir Subay TSK'dan atılırdı. Dindar ise bir Belediye Başkanı, bulunurdu bahanesi ve bir daha
''Muhtar bile olamaz''dı.
O da aynısını yaptı, muhtar olamadı ama Başbakan oldu. Dünyanın imrenerek baktığı, zalimlerin korkuya kapıldığı, mazlumların söz sahibi olup umutlandığı bir ülkenin
onurlu ve dik duruşlu Başbakanı oldu.
Bakırköy İmam Hatip Lisesinde okumaya başladığımda bir öğretmenim; ‘’Oğlum neden buraya geldin? Katsayı var, neden bile bile geldin ki?’’ diye sorduğunda;  ‘’Öğretmenim! Başbakanımızın bize sözü var, ona inanarak ve güvenerek geldim’’ diye cevap vermiştim.
‘’Olmaz oğlum, yapamaz’’ demişti.
Ve bugün gelinen noktada İmam Hatiplilere; ‘’ölü yıkayıcısı mı olacaksın?’’ diye sormuyorlar; ‘’Recep Tayyip Erdoğan gibi Başbakan mı olacaksın’’ diyorlar.
Onu sevmeyenler, başarılarını kıskananlar, ona ''diktatör'' dediler, yanında hizaya girip eli kanlı Esad ile poz verdiklerini unutarak.
Recep Tayyip Erdoğan nasıl bir diktatördü ki, halkı ona gönülden bağlıydı. En son Küçükçekmece Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezindeki bir programda yanına gittim.
Hürmetle elinden öptüm ve ardından; ''Sayın Başbakanım, İmam Hatipliler adına alnınızdan öpmek istiyorum'' dedim, tebessüm etti ve ''Estağfurullah'' dedi,
''Lütfen Başbakanım'' dedim ve alnından öptüm, sonra sarıldım yanağından öptüm, öyle sıcak biriydi ki, anlatmaya kelimeler yetersiz kalır.
Ve muhalefete göre bu ADAM, diktatör!
 
Çünkü o, onların hoşuna gitmeyen ne varsa yaptı ve yapıyor. Ve zalimler onu sevmiyorlar. Çünkü Kabiller, Ebreheler, Ebu Cehiller, Ebu Lehebler hortlamıştı.
Ama unuttukları bir şey vardı ki; Habiller, Nuhlar, İbrahimler, İsmailler, Yusuflar, Davudlar, Süleymanlar, İsalar, Muhammedler hiç ölmemişti.
Ve zalimlerin yine hesapları tutmamış, kazdıkları kuyular kendi sonları olmuştu.
Bilmiyorlardı ki; Habillere ölüm şehadetti, Nuhlara tufanlar yeni bir rotaydı, İbrahimlere ateşler gül bahçesi, Yusuflara zindanlar nur medresesi, İsalara vedalar
yeniden geliş müjdesi... Bilemezlerdi.
 
Allah Bakara Suresi Ayet 18'de buyuruyor ki; ''(Onlar) sağırdırlar (hakkı işitmezler), dilsizdirler (hakkı söylemezler), kördürler (hakikati görmezler). Bu yüzden
onlar (hakka) dönemezler.''
 
Elhamdülillah ahiret var!
SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara