Bir neslin elini tutan Ay Vakti
Genç kalemlerin çalışmalarına yer veren Ay Vakti, Türkiye'nin en uzun soluklu atölye dergilerinden biri. Ay Vakti'nin on dört yıldır yayın yönetmenliğini sürdüren Şeref Akbaba, 'Bir insanın elinden tutacağız, o da bir neslin elinden tutacak, niyetimiz bu' diyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-05-07 10:54:42
Bundan 14 yıl önce 'bismillah' demiş bir dergi Ay Vakti. Yolculuğu nasıl başladı Ay Vakti'nin?
Yola koyulmamızda birçok etken var. Erzurum'da bir grup arkadaşımızla üniversitede okurken Genç Kuşak isimli bir dergi çıkarmıştık, dört sayı yayınlayabildik. 1990 yılında da Adana'da yine bir grup arkadaşımızla Yeni Sıla'yı yayınlamıştık. Yani, Ay Vakti'ne gelinceye kadar uzun bir dergicilik geçmişimiz vardı. Hangi ihtiyaç doğurdu? Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera çizgisinde dergilerin olması gerektiğine dair çeşitli zamanlarda, farklı mahfillerdeki tespitler, konuşmalar. Zaruret olarak bunu söylemek mümkün…
GENÇLER İÇİN IŞIK OLDU
Kendi köşesinde sessizce 150. sayısını yayınladı Ay Vakti. 14 yılı geride bıraktınız. 14 yıl boyunca Türkiye'de çok şey değişti, Ay Vakti'nde neler oldu?
2000 yılında sevgili Âdem Özbay'ın tasarımıyla katlamalı altı sahife çıktığımızda bugünleri görme imkânımız yoktu. İlk sayıdan itibaren Ay Vakti'nde başlamış, bugün devam eden, alanında eserler veren ve çalışmalar yapan onlarca isim var. Atölye dergilerinin görevi de bu olsa gerek. Çalışmalarını yayınladığımız genç arkadaşların kitapları yayınlandı, yayınlanıyor. Usta yazarlarla yeni imzaları dergide buluşturdu Ay Vakti. Sanal âlemin yetenek tüketen ve herkesi kuşatan tazyikine rağmen, olmak adına direnişine devam etti.
Ay Vakti'nin artık bir Ay Vakti Kitaplığı da var. 'Okul' dergilerden biri olma yolunda diyebilir miyiz?
Kitaplar var ve olacak. Kendi imkânlarımız ölçüsünde dergimizde yazan arkadaşların kitaplarını yayınladık ve yayınlamaya devam edeceğiz. Biz yayınlama imkânı bulamadığımızda, arkadaşlarımız farklı yayınevlerinden çıkarıyorlar kitaplarını. Sizin söylediğiniz manada okul olmuşuzdur inşallah, bunu ifade etmek bize düşmez. Sanat mahreçli çalışmalar direniş, emek, duruş, sabır istiyor. Pes etmek yok, yetenek alanında gelişerek, taş taş üstüne koyarak orijinale doğru yol almak var. Her zaman söylediğim gibi. Biz bir insanın elinden tutacağız, o da bir neslin elinden tutacak inşallah.
Edebiyat dergilerine gelişmek için gitmeli
Dergicilik açısından Türkiye'deki kültürel atmosferi nasıl yorumluyorsunuz? Kadim bir edebiyatı olan bu ülkede on bin satan bir edebiyat dergisi yok, insanlar dergi okumuyor…
Sanal âlemin, iletişimin bugünkü kuşatıcılığı ana sebep. Enformasyona bakın, edebiyatın gücü nedir bu sarmalın içerisinde görürüsünüz. Değerli, en değerli sözlerin bile sanal âlemde dakikada tüketildiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Herkese ulaşması açısından güzel, anlık tüketildiği için zor geliyor insana. On bin satan edebiyat dergisi yok ama dergiler var. Birçok şehrimizde, o bölgenin kimyasını, soluğunu, ruhunu yansıtan dergiler var ve bunlar olmalı. Bunları takdir ediyor, devam etmelerinin gereğine inanıyorum. Atölye dergilerinin işlevi ayrıdır. Niteliği ve yetiştirdikleri önemlidir. Dergilere çalışmalar yayınlatmak için gidiliyor genelde, mesafe kat etmek, kendisini geliştirmek için gidilmiyor. Bu meyanda sabreden, kendisini geliştirmek için dergi kapısını çalanlar baş tacı ediliyor zaten.
YUSUF GENÇ / YENİ ŞAFAK
SON VİDEO HABER
Haber Ara