Başbakana Açık Mektup
SEMA KAR / TİMETURKBLOG
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a;
Bugün Hz. Ömer’in hayatını okurken size yazmak geldi içimden. Bu ülkenin Hz. Osman’ın yumuşaklığından daha çok ihtiyacı vardı zira Ömer’in (r.a) adaletine.
‘Hz. Ömer, halkının gidişatını izlemek, hayatını onlarla paylaşmak, sevinç ve acılarına ortak olmak, şayet bir dava varsa onu anında çözüme kavuşturmak ve böylece adaletin ihmale uğramasını önlemek için daima çarşı pazarları dolaşır, toplumla haşır neşir olurdu.’
Sizin gece yarısı ansızın çıkıp da ziyaret ettiğiniz gecekondularda o eski halılara kurduğunuz bağdaş, çok sıcak ve samimi gelmişti bize. O büyük kulelerinden ulaşılmazlığı oynayan liderlerin, ayaklarının yere basmasının resmiydi sizinki halk için. Mü’minin insanlığı, başkanlığında boğulmamıştı. Oy verecek lider bulamayanların ilk oylarını size vermelerinin sebebi de sizin secdeye koyduğunuz alnınızdan ve imanınızdan şüphe duymamalarındandı. Biliyorduk ‘one minute’ derken dilinizden dökülenler show değildi. Peres’in karşısında söyledikleriniz,sizi ekranları karşısında tüyleri diken diken olarak , en yüksek kalp atışlarıyla ve gözyaşlarıyla izleyen müslümanların tam da yüreğine dokunuyordu. Yılların dolmuşluğunun patlamasıydı hepimiz için. Dünya müslümanlarına elinden geldiğince ve her şeyi göze alarak destek olan bir lideri bulmanın sevinciydi bir çoklarımızın yaşadığı. Esma için döktüğünüz gözyaşının samimiyetinden zerre şüphe duymadık! Esma için ağladı ama onun için ağlamadı diye cümlesine devam edenlerin ‘ama’ larına hiç takılmadık biz, selam deyip geçtik!
Sayın Başbakanım;
Bir çok insanın ‘Türkiye halkı ve dünya müslümanları’ için umut olarak gördüğü bir lidersiniz. İnsanların sizlerden beklentileri oldukça fazla.
İnanıyorum ki, ülkedeki gelir dağılımı için mücadele ediyorsunuz, vahşice öldürülen her bir çocuğun katili için gereğinin fazlasıyla yapılması için uğraş veriyorsunuz, düşünce suçundan hapis yatmış biri olarak, fikrinden dolayı hapislerde olan insanların çıkmasını istiyorsunuz.
Demiştim ya Hz. Ömer dönemini okurken size yazmak gelmişti aklıma diye şu paragraf beni derinden etkiledi. Kaç kere okudum bilmiyorum!
“Hz. Ömer, bazen en üst düzeydeki komutanı görevinden alırdı. Bu komutan orduda sıradan ve rütbesiz bir nefer olarak artık hizmet yapardı. Aynı zamanda rütbesiz bir nefere büyük bir komutan rütbesini verirdi. Böylece komutanın, kendi rütbe ve mevkiini sömürmesine, onu kötüye kullanmasına ve bu sebeple de orduyu emellerine alet edip onları zayıf düşürmesine engel olmuştu. Nitekim üst üste kazanılan zaferlerin yegane sebebi olarak Halid Bin Velid’in sevk ve komutası lehinde yaygınlaşan imaj üzerine sırf bu sebepten dolayı O’nu görevinden aldı. Bunu, zaferi müyesser kılanın ancak Allah Teala olduğuna, halkın kanaat getirmesi ve istediğini yapmaya kadir olan Yüce Allah’tan başkasına bel bağlamamaları için yapmıştı.”
İşte bu paragrafı okuyunca, sizin yanınızda el pençe duranların çalışanlarına yaptıkları adaletsizlikleri hatırlayıp, vicdanımla boğuşmaktan kendimi alıkoyamadım. Biz halkımız için varız diyen bir liderin, yapıştığı mevkiilerinden onları kimsenin indiremeyeceği edalarıyla, çalışanlarına eziyet eden kibir abidesi ‘genel müdür’ lerin yaptıklarını nasıl görmezden gelebilirim ki! Size peşkeş çeken müdürlerden işlerini layıkıyla yerine getiren ne çok çalışan yaka silkiyor bir bilebilseydiniz keşke! Paralel yapının kadrolaşmayla haksızca yerinden ettiği ‘işini en iyi şekilde yapan insanların yerini’ şimdi yine haksızca başkaları almasın lütfen Sayın Başbakanım! Çalışanlarının dertlerini dinlemek yerine, onları bir hiç olarak görenlerin yaptıklarını bilseydiniz onlara gerekeni yapardınız hiç şüphem yok!
Sırf sizin övgünüze mazhar olabilmek için süslü cümleleri ve fotoğraflarıyla gözünüzü boyayanların havalarının zerresi yoktu biliyorum Halid Bin Velid’de. Zira birinde Allah’ın rızası vardı, diğerlerinde de kendi mevkiilerini sağlamlaştırmak için üstlerinden gelecek olan beğeni arzusu!!
Siz ‘adalet’i, büyümeyi, güçlenmeyi sağlamaya çalışırken, dünyanın iliklerine sokmayı hedeflediğiniz kurumların başındakilerin yaptıklarını, onlar kadar, çalışanlarından da dinleyin lütfen Başbakanım! Size afilli cümlelerle, şaşalı fotoğraflar ve reklamlarla gelen ‘müdür’leri bir de çalışanlarından dinleyin lütfen!
Sizin ve görebildiğimiz kadarıyla bir elin parmaklarını geçmeyen bazı bakanlarınızın idealizmi maalesef bürokrasinin aşağılarına doğru indikçe gittikçe kayboluyor. Eski Türkiye’nin o karanlık zihniyeti karşımıza çıkıyor. Biliyorum, zihniyet dönüşümü çok zor bir iştir ve siz bu zor işe talip oldunuz. Ama bürokrasinin karanlığı sizin yaktığınız umut ışığını boğmaya çalışıyor. Lütfen buna izin vermeyiniz tabandan başlayan istişarelere kulak vermek doğrudan vatandaşa sormak en iyi yoldur lütfen onları dinleyiniz…
Eğer bu insanlar bu kurumlarda yer almaya devam ederse, gördüklerimizi, yaşadıklarımızı, duyduklarımızı içimize atıp görmezden gelirsek, verdiğimiz bir oyun hesabını nasıl veririz ahirette Rabbimize!
Madem Esma için gözyaşı döküyoruz o halde o ruh halinin kıyısından bile geçemeyecek isimleri lütfen çevrenizden uzaklaştırın. O isimler ki sadece esen rüzgara göre tavır alan, haklının değil güçlünün yanında yer alan kişilerdir. O kişiler ki milyonların samimiyetini sadece “çıkar” olarak gördüklerinden sizin yanınızdadırlar. En büyük fitne de onun için karşınızdakilerden değil yanınızdakilerden gelir.
Diliyorum ki paralel yapıyla birlikte, bu sahte kişilerden de temizlenir ülkemiz ! Gayr-ı müslimler, dindar olmayanlar ,müslümanlar, Kürt, Türk,Laz,Çerkez,Ermeni pekala yaşayabiliriz bir arada huzurla yeter ki içimizdeki pisliklerden temizlenelim! Ve ‘adalet’in kuşatmasına izin verelim dört bir yanımızı…
Sayın Başbakanım;
Önce Allah’ın karşısında dik durabilmek adına sonra da onca uğraşınız arasında her konudan haberdar olamayacağınız düşüncesiyle yazdım size bu yazıyı. Sonuçta hepimiz Allah’ın bir kuluyuz. Rabbim niyetleri en iyi bilendir.