Ahmet Altan: Gazeteciler alçaktır, babaannesini genelevde çalışıyor diye yazdılar
Bağımsız Gazetecilik Platformu’nun Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde başlattığı Mehmet Ali Birand Konuşmaları'nın ilkini yapan Ahmet Altan dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-05-03 19:11:37
19 Eylül 2013'te Hasan Cemal'in başkanlığında kurulan Bağımsız Gazetecilik Platformu (P24), geçen yıl hayatını kaybeden gazeteci Mehmet Ali Birand anısına özel bir konuşma serisi başlattı.
AHMET ALTAN: GAZETECİLİK ALÇAKLIKTIR
Konuşmaların ilkini, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde, edebiyatçılığının yanı sıra gazeteciliğin de her kademesinde çalışmış bir yazar olan Ahmet Altan gerçekleştirdi.
Ahmet Altan'în konuşmasında "Gazetecilik nedir?" sorusuna verdiği cevap ve babaannesi ile ilgili anlattığı örnek dikkat çekti. İşte Altan'ın o konuşması;
"Bana sorarsanız yüzde doksan dokuzu alçaklık ve korkaklık, yüzde biri ise dürüstlük ve cesaret olan bir meslektir. Ve o yüzde birlik kısmıyla dünyayı da hayatı da değiştirmekte büyük rol oynar. (...)
"BABAANNEMİN GENELEVDE ÇALIŞTIĞINI YAZDILAR"
(...)Peki, hep bildiğiniz şeylerden söz etmeyeyim, biraz da bilmediklerinize değineyim.
Daha az dramatik bir iki örnek vereyim.
Kendi ülkemde olanlardan, kendi başıma gelenlerden, bizzat yaşadıklarımdan.
Benim babam çok ünlü bir solcu yazar, ayrıca İstanbul'un ilk sosyalist milletvekillerinden.
Babamın sosyalist kavganın tam göbeğinde olduğu, benim çocukluktan gençliğe geçtiğim yıllarda bir gün eve gelen gazetelerin birinin manşetinde kocaman bir yazı gördüm.
Babaannemin genelevde çalışmış olduğunu ve "vesikası" bulunduğunu yazıyordu.
"HABERİ GÖRÜNCE BAYILMIŞ"
Babaannem, Türkiye'nin ikinci cumhurbaşkanı olan İsmet Paşa'nın topçu okulundaki komutanı olan bir generalin kızıydı.
Zavallı kadına gazeteyi o sabah gitiği bankada göstermişler, o da düşüp bayılmıştı. O sıralarda altmışlı yaşlarında olan babaannem ayıldığında ilk sözü küçük bir kız çocuğu gibi "ya babam bunu görseydi" olmuştu.
Büyüdüğümde ben de bu gazeteciliğe ve kavgalara karıştım.
İŞTE ALTAN'IN O ANISI
"Bir küçük örnek daha anlatıp sonra neden gazetelerin böyle alçaklıklar yaptığını becerebildiğim kadarıyla daha genel bir çerçevede değerlendirmeye çalışacağım.
Gene o sıralarda Aldatmak diye bir roman yazmıştım. Bir sabah gene büyük gazetelerden birinin sürmanşetinde "romanı çaldığım" iddiası yayınlandı.
İddiayı ileri süren gazeteci, "benim kitabımı okumadığını ama konuyu karısının kendisine anlattığını ve bunun Arthur Hailey'nin kitabından yürütme olduğunu" söylüyordu.
Bir basın toplantısı yapıp "bu iddianın tümüyle yalan olduğunu" söyledim.
Ertesi gün "benim kitabı çaldığımı" iddia eden gazete söylediklerimi çarpıtan bir başlık attı.
"ONA GÖRE GAZETECİLİK GERÇEKLERİ ÇARPITMAKTI"
Gazetenin yayın müdürüyle bir gün karşılaştım ve ona "neden söylediklerimi çarpıttığını" sordum, bana cevabı hiç unutulmaz bir cevaptı.
"O kadar da gazetecilik yapacağız" demişti.
Gazetecilik buydu ona göre. Sadece ona göre değil birçok gazeteciye göre öyleydi. Gerçekleri çarpıtmak.
Benim kitabımı okumadığını ama benim o kitabı çaldığımı "anladığını" söyleyen gazetecinin ise geçtiğimiz günlerde bir ses kaydı yayınlandı, başbakanın adamına "kamuoyu yoklamalarındaki rakamları hükümetin işine gelecek biçimde çarpıtmayı" öneriyordu."
SON VİDEO HABER
Haber Ara