Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İstikbalden korkulur, pek korkulur!...

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-29 11:26:01

İstikbalden korkulur, pek korkulur!...
 

Gün geçtikçe sekülerleşiyor, dünyevileşiyor ve aslımızı kaybediyoruz.

İnsanların artık düşünecek vakitleri yok. Öyle yada böyle yaşama ama sadece yaşama derdindeler.İnternet teknolojisi, maddenin kölesi olmuş batı'nın ürettiği kültürün tüm dünyada tüketilmesine sebep oldu. Temel esasımız ''ahlak ve maneviyatı'' yerle yeksan etmeye başladı.

Hikmetini kaybetmiş sözler, ruhunu yitirmiş haller, edep ve hayasını yitirmiş insancıklar…

Yazmak zor geliyor . Ümidime kamçı vurmaya çalışan şeyler bunlar ama dayanamıyorum, içim kanıyor, arkadan gelen kuşağın yüzüne bakamıyorum.

Demem o ki, kaybediyoruz...

Eski günlerdeydi!...

Annelerin sabahları çocuklarını öperek, yanaklarını okşayarak kaldırması ve sırtını giydirmesiyle başlayan günler, eski günlerdi…



Babaların getirdiği sıcacık ekmekler, Annelerin her sabah itinayla hazırladığı sıcacık yemekler, yere serilen sofralar, birlikte yenilen yemekler vardı, eski günlerdi…

Hani erkenden ama gülerek; okula, arkadaşlara koştuğumuz günler var idi, eski günlerdi…

‘’Öğretmenim canım benim…’’ şarkıları söylediğimiz, al satarım bal satarım, yedi kule, saklambaç, yakalambaç gibi oyunlar oynadığımız günler, eski günlerdi…

Bazı sabahlar bir duman olurdu sokakta, annelerin günün ağarmasıyla ekmek yapmaya başladığı günlerde, eski günlerde…

En fazla üç günde bir buluştuğumuz akrabalar, her gün birlikte olduğumuz komşular, arkadaşlar var idi, eski günlerdi…

Yazları hatta ve hatta kış akşamları Ali Haydar Cüzü okumaya gittiğimiz ‘’okuma’’ larımız vardı, önüne diz kırdığımız, edep ve haya öğrendiğimiz muhlas hocalarımız vardı, eski günlerdi…

Akşam ezanı okunmadan evde olmamız gereken, akşam sofrada hep beraber olmamız gereken günlerdi, eski günlerdi…

Turşu, salça, bulgur, yufka ve ekmeğin evde yapıldığı günlerdi, eski günlerdi…

Bizde pişen komşuya düşerdi, komşuda pişen bize de düşerdi. Annemin ‘’şu yemekleri Fatma ablana götür’’ dediği, dönerken de sıcak yemeklerle döndüğüm günlerdi, eski günlerdi…

Araba sesleriyle, korna sesleriyle değil horozun ötmesiyle uyandığımız günlerdi, eski günlerdi…

Odunların yakıldığı sobalar vardı. Üzerinde yemeklerin piştiği, yemekten sonra kestanelerin piştiği, akşamı muhabbet dolu kış geceleri vardı, eski günlerdi…

Evvel zamanda duygularımızı nakış nakış işlerdik kağıda, sıraya. Ciltlediğimiz, sene boyu kenar süsü yaptığımız defterlerimiz vardı, rengarekti ve eski günlerdeydi…

Uzaklara, üzerine titreyerek yazdığımız, içine gül koksun diye muhabbetle kurutulmuş gül yaprakları koyduğumuz, mektuplar hazırlardık. Mektuplaştığımız yarenlerimiz vardı, eski günlerdi…

İçine pekmez katarak yediğimiz yoğurt, içine ekmek kattığımız çay, kahvaltıda rafadan yaptırdığımız köy yumurtaları vardı, eski günlerdi…

İtinayla yaptığımız tahtadan arabalarımız vardı. Aküsü yoktu ama yokuş aşağı kimse tutamazdı, eski günlerdi…

Yeni ayakkabılarımız vardı, gece yatarken yastığımızın yanına koyduğumuz. Süslediğimiz bisikletlerimiz vardı, heyecanla sürdüğümüz, eski günlerdi…

Sokakta yemek yemezdik. ‘’Alan var alamayan var’’ derdi annemiz. Belki yokluk vardı, azlık vardı ama helal vardı, rıza vardı, tevekkül vardı, gülümseme vardı, büyüğe saygı, küçüğe sevgi vardı, eski günlerdi…

Tüm bunlar ve yazamadığım birçok hal ve hareketlerimiz, bizi biz yapan eski(!) şeylerdi…

Biz güzel ahlakı camide hocamızdan, terbiyecimiz anne ve babamızdan, sofrada birlikte oturduğumuz, sık sık birlikte olduğumuz akrabalarımızdan, büyüklerimizden öğrendik.

Gelen kuşak bunlardan uzak kaldı. Avrupalılaşma yolunda eteklerini yaktı. Doğallıktan uzak bir yapaylığın esiri oldular. Önce çevresinden uzaklaştılar, sonra sanal âlemde dostluk kurmaya kalkıştılar. Olmadı, olmayacakta…

Bir dostun muhabbetle gülmesini hiçbir zaman ‘’ : )’’ bu işarette bulamayacaklar. Çünkü işaretler sadece göze hitap etmeye devam edecek, yürekler ise hep gıdasız, muhabbetsiz kalacak.

Yeniden ''biz'' olmaya,sevgi ve muhabbet dolu bir hayata, aşkla verilen eğitime ve beraberliğe, kardeşliğe mecburuz...

Selâmetle

Hakan İNCE



SON VİDEO HABER

Suriye'deki dehşeti anlattı: İşkenceden derimiz yüzülüyordu

Haber Ara