İçişleri Bakanı Efkan Ala, katıldığı bir televizyon programında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın açıklamalarının sorulduğu Ala, çağdaş ülkelerde bir yüksek mahkeme başkanının böyle konularda konuşamayacağını, bunun bir az gelişmişlik göstergesi olduğunu söyledi.
Hükümet mensuplarının Mahkemenin 52. kuruluş yılı dolayısıyla düzenlenen törene misafir olarak katıldıklarını, geleneklere göre misafire en küçük bir saygısızlık yapılmaması gerektiğini söyleyen Bakan Ala, "Bizim geleneklerimiz bakımından davet edilenler sizin misafirlerinizdir. Anadolu'da bir söz vardır, misafire gülden ağır laf edilmez, ağır söz söylenmez. O sizin kalitenizi gösterir; eğer söylüyorsanız, karşıdakilerin kalitesini değil" ifadelerini kullandı.
Kılıç'ın "Bizler gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız" sözlerine de cevap veren Ala, şunları söyledi:
"Gömlek değiştirmekle itham ettiğiniz kişilerin karşısında, siz, gömleğin içindeki değişmiş. Bırakın gömleği, gömleğin içindeki tamamen değişmiş sizin zaviyenizde. Bunlar yanlış, Türkiye'ye yakışmayan şeyler. Gömleğin içindeki kişi değişmiş burada. Siyasi dildir bu. Kullanılacak bir söz değildir ama kullanan açısından söylüyorum. Kullanan açısından, itham ettiği söze bakın, kendisinin haline bakın. Kendisinin durumu tamamen bu. Gömleğin içindeki tamamen değişmiş."
Sürecin cumhurbaşkanlığı seçimiyle irtibatlandırılmasını da değerlendiren Ala, "Eğer böyle bir şey varsa, bu ikinci Çevik Bir vakasıdır. Başlamadan bitti ve kendisi bitirdi" dedi.
"Aday olmuştu" hatırlatması üzerine Bakan Ala, "Tabii. O bir toplantıda, başı sonu bir toplantı oldu. Orada bitti kendi konuşmasıyla. Burada da Haşim Kılıç, kendini bitirdi, kendi konuşmasıyla. Yazık oldu. Bu zamana kadar da... İnsanların bulunduğu iklim vardı, onun yetiştiği bir iklim vardı. Oranın da bütün değerlerini berhava eden bir konuşma. Bu yakışık almadı" diye konuştu.
Bakan Ala, "Muhalefet bir cumhurbaşkanı adayı arıyor. Gider muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olur" değerlendirmesi üzerine, yerel seçimden önce AK Parti'ye karşı bir ittifak cephesi kurulduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Yani seçimde nasıl olur da, neler yaparız da AK Parti'yi 30'lara çekeriz. Onu da deklare ettiler. Ne oldu sonuç Aynı ittifak orada derslerini aldılar. Bu kez seçim sonrasında muhalefet cephesinin seçim hezimetini örtbas etme çabası içine girdi. Bu hezimeti örtbas etme çabasında mahirler çünkü sürekli yeniliyorlar. Yenilgiyi nasıl örtbas edeceklerini de öğrenmiş durumdalar. Yenile yenile. Burada garip olan şey, Anayasa Mahkemesi Başkanının da bu ittifaka alet olmasıdır, içinde olmasıdır. Kendisi bakımından da son birkaç ay içindeki değişim çok enteresandır. Bu normal şartlar altında bir değişim, dönüşüm olarak izah edilemez."
Ala, Başkan Haşim Kılıç'daki değişimin hayatın doğal akışıyla izah edilebilir bir değişim olmadığını söyledi.
'KENDİLERİNİ 90'LI YILLARDA ZANNEDİYORLAR'
"Eskiden yargı yılının açılışlarında bir Danıştay Başkanı salvolar yapardı, bir Yargıtay Başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı. Bundan kurtulduk diyorduk. Tekrar bunu mu hatırladınız bu konuşma üzerine " sorusu üzerine, Türkiye'de bundan kurtulanların bulunduğunu söyledi. AK Parti hükümetinin uyguladığı politikalarla geçmişi geride bıraktığını belirten Ala, "Ama hala bundan kurtulamayan, kendisini 90'lı yıllarda zanneden, onun jargonuyla konuşan, oraya üye seçildiği günkü Türkiye'nin aynen devam ettiğini zanneden bir Anayasa Mahkemesi Başkanı bugün bunları söylüyor. Türkiye orada değil. Türkiye ilerlemiş ama Türkiye'nin ilerlediğini yeterince kavrayamayan, kurumlar ya da kişiler olabilir. Var zaten. Onların Türkiye'ye yaklaşımlarıyla karşı karşıyayız" diye konuştu.
"Anayasa Mahkemesi, Meclis kararlarını denetler. Yasaları gerektiğinde iptal eder. Meclis'in altında mı üstünde mi Meclis mi Anayasa Mahkemesinin üstünde veya Meclis üzerinde başka tür bir yeni vesayet odağı haline mi dönüşüyor Öyle bir şey de başladı. Siz de mutlaka takip etmişsinizdir" değerlendirmesi üzerine Ala, Türkiye'nin sistem sorunu, Anayasa sorunu bulunduğunu söyledi.
Mevcut Anayasa'nın askeri darbe döneminde yapıldığını ve Anayasal kurumlara gereğinden fazla yer verildiğini ve siyaseti zapturapt altında alan, halkı cendereye alabilecek mekanizmaları çalıştırabilecek, siyaseti kuşatan bir yapı olarak dizayn edildiğini söyledi.
Bu sistem sıkıntısını hep yaşadıklarını aktaran Ala, yeni, doğru dürüst bir anayasa yapılıncaya kadar bu sıkıntının yaşanacağını bildirdi. Ala, "Bizde garip olan şey şu; askeri darbe Anayasasında böyle yazabilir. Ama bunu milletin değerleriyle yoğrulmuş, demokratik bir zihniyette büyümüş insanların aşırı derecede içselleştirip bu argümanları millet iradesine karşı kullanıyor olması çok manidardır, çok yanlıştır, izah edilebilir bir durum değildir. Siz halk iradesine ket vurmaya çalışan, bu kadar onu kuşatmaya çalışan bir metnin yılmaz savunucusu olmak durumunda mısınız " diye konuştu.
Türkiye'nin bir seçim yaptığını ve artık ileriye baktığını, projeleri tartışmak istediğini, halkın, kimin yönetmesine dair kararını verdiğini, milli iradenin arkasında nasıl duruyor (gösterdiğini) ve artık bu tartışmaların bittiğini aktaran Ala, şöyle devam etti:
"(Haşim Kılıç) Herhalde kendisine seçimden önce verilmiş rolün, oyunun bitmediğini zannediyor ve oyununa devam ediyor. Rolü oynamaya devam ediyor. Bundan başka türlü nasıl izah edeceksiniz. Olmamış gibi, aynen verilen rolü oynamaya devam ediyor. Böyle bir şey olabilir mi Halkın yüzde 90'ına varan katılımıyla bir seçim yapılmış ve bir parti yüzde 45,5 oy almış. Ertesi gün milletin arzuları istikametinde iş yapmaya soyunmuş ve siz arkasından çekiştiriyorsunuz, engel olmaya çalışıyorsunuz. Bu olacak şey değil."
"Birileri cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru yeni bir gerilim alanı mı açmaya çalışıyor Tekrar 30 Mart öncesi gördüğümüz tablonun bir benzeri mi yaşanacak İçinden geçtiğimiz süreçte nasıl değerlendiriyorsunuz " sorusu üzerine Efkan Ala, geçmişteki gibi halktan oy alıp kendi müttefikleriyle, statükoyla iş birliği yaparak milletin aleyhine iş yapan bir parti olmadığı için AK Parti'ye karşı türlü ittifaklar yapıldığını belirtti.
AK Parti'nin halka verdiği sözleri icra eden bir hareket olarak yoluna devam ettiğini bildiren Ala, "Onun için de halk tuttu. Halk meseleyi çok iyi anladı ve bırakmıyor" dedi. Bakan Ala, AK Parti'nin statüko ve müttefiklerinin tüm taarruzlarına karşı durarak, onlarla mücadele ederek, halkın ihtiyaçlarına cevap verdiğini ve değerlerinin savunucusu olduğunu bildirdi.
'TÜRKİYE ARTIK HALKLA BİRLİKTE KARARINI VERDİ'
AK Parti'nin şimdi de 2023 hedeflerini ortaya koyduğunu, halkın da arkasında bulunduğunu belirten Ala, "Bu işleri devam ettirmeye çalışanlar var. Hiçbir şey olmaz. Türkiye artık halkla birlikte kararını verdi. Sadece bu eski alışkanlıklardan kurtulamayıp, eski sonuçları alacağını zannedenler derslerini alıp kenara çekilecekler. Olacak şey bu" dedi.
Ala, 27 Nisan'da da hükümetin şapkasını alıp gidenlerden olmadığını gösterdiğini, halkın da kendilerinin arkasında durduğunu belirterek, "Şapkasıyla e-muhtıra verenlerin karşısında şapkasını alıp gitmek yerine onun şapkasını kendi kafasına tabiri caizse ters giydirdi" diye konuştu.
"17 Aralık sonrasında paralel yapıyla ilgili yürüttüğünüz soruşturmalar var. Birkaç gün önce verdiğiniz rakamlar var. Bu soruşturmalarda ne tür verilere ulaşıldı Ne tür veriler elde edildi Nasıl gidiyor bu soruşturmalar " sorusu üzerine Ala, devlet işleyişinde bir suç veya bir iddia varsa bu bu suçun tespit edileceğini sonra da o suçu işleyenlerin soruşturmanın selameti açısından görevden alacağını, idari yönden yapılacak olan cezalar bulunduğunu, adli bir boyutu da varsa o konunun da mahkemelere gönderileceğini belirtti.
Bazı illerde bürokratların, tüm partilerin yöneticilerinin dinlendiğini, valinin, hakim ve savcıların hatta polis memurlarının dahi dinlendiğini kaydeden Ala, "Bu izahta terminolojinin güçlük çektiği bir yapılanma, bir durum. Dolayısıyla bu suçtur. Bir suç işlenirse bu saklı gizli kalmaz. Türkiye'nin neresinde varsa bu, denetimler yapıldıkça ortaya çıkıyor ve o soruşturmalar devam ediyor" dedi.
Bakan Ala, yasa dışı dinlemelere ilişkin "Ciddi verilere ulaşıldı mı?" şeklindeki soru üzerine, "Ulaşılmaz mı? Bir bakanın telefonunun IP numarası veriliyor, telefonu başkasının üzerinden dinleniyor. Telefon numarası belli, tapeler belli. Sahtekarlık da var yani. Kriptolu telefonlar dinlendi. Bizim bildiğimiz, casuslar böyle bir şey yapabilir, bir düşman devletin elemanları bunu yapabilir. İşte bunlar tespit ediliyor. Kim yaptı, ne yaptı. Yapıldıkça da görevden alınıyorlar. Soruşturmalar neticelenmeye başlandı, bir kısmına meslekten çıkarma öneriliyor müfettişlerce, müfettişler görevden alıyor çoğunu zaten, bir kısmına daha düşük seviyede cezalar öneriliyor, çünkü onlar amir konumda değil, memur. Sistemin kendi içerisindeki kurallarıyla devlet, devlet gibi davranmak zorundadır her zaman" diye konuştu.
"Cadı avı" gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirten Bakan Ala, şöyle devam etti:
"Öyle bir şey olabilir mi, Türkiye bilmem kaç yıl önceki hukuksuz ahlaksız yapılanmanın başka ülkelerde yaptığı işe denir o, isteseniz de öyle bir şey mümkün değil. Bunu devletin işleyişini bilmeyenler söylüyor. Bunu üretenler de şu psikolojiyle üretiyor, onu da bilesiniz; 'olup bitene bakınca hayret ediyorsunuz, 'Paralel yapı' önce kişiyi tespit etmiş, daha hiç bir suç yok, bir şey yok, sonra dosya açmış sonra içine ne varsa, duyduğu her şeyi doldurmuş, gazetede çıkan her şeyikendi uydurduğu her şeyi doldurmuş. Sonra o kişiyi almış, 1,5 yıl dinlemeye başlamış, dinledikçe de ne konuşulmuşsa içine koymuş, şimdi o bir cadı avıdır. Ama o normal bir devlet işleyişinin yapacağı şey değildir. Onun için bizim de öyle yapacağımızı, zannederek bir panik halinde onu yaymaya çalışıyorlar. Biz devletin prosedürlerini işletir, kurallara uygun kanunlara uygun, ama sonuç alıcı biçimde işimizi yapar yolumuza devam ederiz."
'ARTIK İŞİNİ İYİ YAPAN, İLERLEYECEK'
İçişleri Bakanı Ala, 'Paralel Yapı' soruşturmalarının kamu görevlilerinin moral motivasyonu ve çalışmalarını nasıl etkilediğine yönelik soru üzerine, "Kara propaganda denen şey bu, tam tersine aynı yapı hiç kimsenin kendilerinden başka bir yere gelmesini, bir makama gelmesine, ilerlemesine izin vermemiş. Aslında 260 bin kişilik polis teşkilatında bizim bu meselelerden dolayı görevden alınan tayin edilen insan sayısı son derece az. 260 bin kişilik bir polis teşkilatından bahsediyoruz, tam tersine bir moral motivasyon geldi. Falan yere aidiyetle ilerleme, görevde yükselme yerine artık işini iyi yapan kanunların verdiği görev ve yetkiler çerçevesinde görevini yapan belli yere geliyor, ilerleyecek. Kim kötü yaparsa da cezasını görecek, bu her kurumda böyledir" değerlendirmesini yaptı.
"Amir, memur ilişkisinin ne olduğu kurallarda belli, hiyerarşinin dışında bir hiyerarşi oluşmuş, böyle bir devlet yürümez" diyen Bakan Ala, "Amir, memurundan talimat alır hale gelmişti, bazı birimlerde bu vardı. Bu saklı gizli bir şey değildi ki" dedi.
Sınav sorularının alınarak başka yerlere önceden dağıtıldığı yönünde ciddi kuşkuların oluştuğundan, ihbarlar bulunduğundan bahseden Ala, bunların da soruşturmalar kapsamında incelendiğini ve gereğinin yapılacağını belirtti.
Bu "Paralel Yapı"nın gücünün kırılıp kırılmadığı yönündeki soru üzerine ise Ala, devlet içerisinde böyle yapıların çok güçlenmesinin ileriye gitmesinin mümkün olmadığını, bu devletin ta Roma'dan Bizans'tan tevarüs etmiş gelenekleri bulunduğunu, devletin tehdit algıladığı sırada bu tür yapılara müdahale ederek, mevzuyu bitirdiğini dile getirdi.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
İçişleri Bakanı Ala, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın aday olmasını isteyip istemediği yönündeki soru üzerine, AK Parti'nin Anayasa'nın imkan verdiğinden daha fazla demokratik kuralları parti içinde işlettiğini belirterek, "Biz de orada açık bir biçimde fikirlerimizi söylüyoruz. Süreçler tamamlanıp kararlar oluşturulmadan buralarda kamuoyuna açık değerlendirmeler yakışık almaz. Çünkü kurallar işliyor, işlemese yaparsınız, kurallar ve kurumlar işletildiği için dışarıda bunu söylemeye ihtiyaç hissetmiyorsunuz. Orada konuşulacak, bir karara varılacak, ondan sonra da sonuçlanan kararın gerçekleşmesi için çalışacağız" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı adayının açıklanması ne zaman netleşeceği yönündeki soru üzerine ise Ala, "Onu Sayın Cumhurbaşkanımız da sayın Başbakanımız da açıkladılar. Mayıs ayı içinde netleşir diye açıkladılar. Burada dikkat edilmesigereken husus şu, gerçekten istişareler, demokratik mekanizmalar, tartışmalar, kurumlar içinde ciddi bir biçimde, gelişmiş demokrasiye yakışır biçimde işletiliyor. Onun için o mekanizmaların işletilmesi tamamlanır ondan sonra da karar verilir" dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi ve Cumhurbaşkanının yetkilerinin genişletilmesine ilişkin bir düzenleme yapılıp yapılmayacağının sorulduğu Ala, Türkiye'nin sürekli eş zamanlı ve çok alanlı olarak reformlara ihtiyacı bulunduğunu söyledi.
"Biz düzenlemeyi yaptık artık bundan sonra böyle devam edelim diyebileceğimiz bir dünyada yaşamıyoruz" diyen Bakan Ala, Türkiye'nin birçok kurum ve kuralı askeri vesayetler döneminden alıp bugünlere getirdiğini söyledi. AK Parti'nin birçok kurum ve kuralın demokratikleşmesi için önemli adımlar attığını dile getiren Ala, muhalefet partilerinin de ülkenin siyasetine, gidişatına katkıda bulunma iştiyakı içinde olsalar Türkiy çok hızlı mesafeler alır. Siyasetin gücüne muhalefet de dahildir. Anayasayı değiştirmeniz gerekiyor, reformları yapabilmek için, Anayasa'yı değiştirmek için de muhalefetin desteği gerekiyor. Kaç kez bu Anayasa'yı değiştirelim diye çağrıda bulunduk. Gelin yeni bir Anayasa yapalım. Bu sistem Türkiye'yi daha ileri taşımaya yetmiyor, demokrasi yetmezliği var."
ÇÖZÜM SÜRECİ
Tunceli'de de görev yaptığını belirten Ala, AK Parti hükümetleri zamanında atılan demokratik adımların çözüm süreci atmosferini oluşturduğunu belirterek, "Demokrasi derinleştikçe ve geliştikçe, halkın oradaki teröre olan desteğini azalttı. Denklem böyledir, terörist olaylara desteği azaldı. Bütün bölge halkı, Türkiye'de artık bu meselenin çözülmesini istiyor. Yüzde 90'ların üzerinde bu meseleyi çözün diyor artık. Terörü bitirecek, artık annelerin ağlamayacağı, insanların heder olmadığı, gençlerin Türkiye'nin geleceği için çalıştığı bir Türkiye için politikalar üretiyoruz ve uyguluyoruz. Hızlı bir biçimde netice almayı arzu ettiğimiz bir süreçtir" şeklinde konuştu.
Ala, Türkiye'nin Avrupa Birliği ve gelişmiş ülkeler standartlarında demokrasi ve ekonomi hedefi olan bir ülke olduğunu hatırlatarak, "Eski terminolojiyi kullanmanın Türkiye'ye bir faydası yok. Kişisel temel hak ve özgürlükler üzerinden yürütmediğimiz bir politika başarılı olmaz. Temel hak ve özgürlüklerin gerektirdiği her türlü açılımı yapıyor ve yürütüyoruz. Despot bir rejim kimin ne işine yarar" dedi.
Türkiye'nin terör sorununu çözmüş olarak yoluna devam edeceğini belirten Ala, çatışmasızlık ortamının sorunun çözülmesi için bir iklim oluşturduğunu, ama ortada olan sorunu da çözeceklerini anlattı.
Ala, 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın eski Türkiye'nin jargonlarını bir kenara bırakarak, Yeni Kapı Meydanı'nda kutlanmasını ve gerekirse işçileri oraya bedava götüreceklerini, hükümet olarak üzerilerine düşeni yapmak istediklerini söyledi.