Dolar

34,8698

Euro

36,6444

Altın

3.017,28

Bist

10.165,59

Van, 1915'i tartışmaya hazırlanıyor

Türk Tarih Kurumunca Van'da yapılacak 'Birinci Dünya Savaşı'nda Ermeniler' Sempozyumuna katılacak tarihçiler, 1915 olaylarını, tehcirin gerekli olup olmadığını, gerçekleştirilmesindeki sıkıntıları ve katliam suçlamalarını masaya yatıracak.

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-23 14:19:33

Van, 1915'i tartışmaya hazırlanıyor


Yurt içi ve yurt dışındaki farklı üniversitelerden sempozyuma katılacak akademisyenler, 32 ayrı sunum gerçekleştirecek. Sempozyumda yapacağı sunum ile 1915'te Van'da yaşanan olayları farklı bir bakış açısı ile ele alacak olan YYÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdulaziz Kardaş da Van'daki Türk-Ermeni ilişkileri ve isyanların çıkış nedenleri konusunda katılımcılara bilgi verecek.

Yrd. Doç. Dr. Kardaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türklerle Ermeniler arasındaki ilişkilerde tarihçilerin genellikle 1915 tarihine odaklandığına dikkati çekerek, bu tarihin 1015'li yıllara kadar uzandığını söyledi.

Uzun yıllar Bizans ve Selçuklu himayesinde yaşadıktan sonra Osmanlı hakimiyetine geçen topraklarda yüzyıllar boyunca devlete karşı hiçbir bir isyan girişiminde bulunmayan Ermenilerin, 19. yüzyılın başlarından itibaren bölgeye gelen Hristiyan din adamı ve araştırmacılar tarafından isyana yönlendirildiğini ifade etti.

Kardaş, isyanların temelinde özellikle misyonerlik faaliyetlerinin önemli bir yer tuttuğuna işaret ederek, misyonerlik merkezlerinden en önemlilerinden birinin de Van olduğunu bildirdi.

"Van Kartalı" gazetesi

Özellikle bölgedeki Ermeni din adamlarının isyanlarda önemli rol oynadığına değinen Kardaş, şöyle konuştu:

"Mıgırdiç Hrimiyan denilen din adamı ve aynı zamanda öğretmen, 1855'te Van'a gelerek Varak Surp Haç Manastırı (Yedi Kilise) bölgesinde 'Van Kartalı' adını taşıyan bir gazete çıkarıyor. Bu gazetenin önemi, Van'da çıkarılan ilk gazete olması. Ardından 1863 yılında Muş'a giderek orada da benzer faaliyetleri gösteriyor ve 'Muş Kartalı' gazetesini çıkarıyor. Bu gazetelerde Ermeni toplumlarına hitap ederek teşkilatlanmaları yönünde telkinlerde bulunuyor. Çok geçmeden Ermeniler arasında milli devlet kurma faaliyetleri başlıyor. Verilen imtiyazlar ve tavizlere rağmen Ermeniler daha fazlasını istemeye başlıyor ve 1895'te Ermeniler Van'da isyan ediyor. Bu durum 1907'li yıllara kadar devam ediyor. Aralıklarla devam eden isyanlar bastırılmış olsa bile sürekli tekrar ediyor."

Kardaş, İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla Ermenilerin kurduğu Hınçak ve Taşnak cemiyetlerinin yasal kuruluşlar olarak kabul edildiğini ve bu cemiyetlerin teşkilatlanmasının sürdüğünü anımsatarak, Rusya'da idam cezasına çarptırılan İşhan ve Manukyan isimli iki kişinin de Van'a gelip Akdamar Kilisesi'ni üs olarak kullandığını ve İran'dan temin ettikleri silahları halkı dağıttığını dile getirdi.
Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesiyle Ermenilerin de bağımsızlık için bekledikleri zamanın geldiğini düşünerek isyan çıkardığının altını çizen Kardaş, şunları kaydetti:

"Birinci Dünya Savaşı sırasında Van'daki ilk Ermeni isyanı 28 Şubat 1915'te Çatak, Gürpınar ve Gevaş'ta başlıyor. Buralarda başlayan isyanlar yerli yöneticiler ve ordu tarafından bastırılamıyor. Van'da sürekli bu olaylar artıyor ve mayıs ayına kadar devam ediyor. Ermenilerin yaptığı isyanlardan yararlanan Ruslar, Van'a doğru ilerlerken dönemin Van Valisi Cevdet Bey, 16 Mayıs 1915'te kenti boşaltarak Başkale'ye çekiliyor. Van Kalesi çevresine sığınan Müslüman halk da 40 gemiyle Tatvan'a gönderiliyor. Böylelikle Müslüman halk büyük bir Ermeni katliamından kurtarılıyor. Tüm bu yaşananlara bakıldığında, Van ve çevresinde ilk göç ettirilen unsur Ermeniler değil bölgede yaşayan Müslümanlardır. 16 Mayıs'ta Van tamamen boşaltılırken, geride kalanlar Ermenilerin zulmüne maruz kalıyor."

"Zeve köyünde 2 bin kişi katledildi"

İsyanlar devam ettiği sırada çevre köylerde yaşayan insanların daha güvenli olduğunu düşündükleri Zeve köyüne yerleştiğini anlatan Kardaş, "Rusların yaklaştığını duyan köylüler, Zeve köyüne sığınıyorlar. Burada köyü savunmaya karar veriyorlar. Van'da büyük katliam yapan Ermeni çeteleri, tekrar Zeve'ye doğru ilerliyor ve burada halkla büyük bir çatışmaya giriyor. 16 saatlik çatışmanın ardından Müslümanların cephanesi bitiyor ve Ermeniler herkesi katlediyor. Aynı şekilde Van'ın birçok mahalle ve ilçesinde insanlar katlediliyor ve halka yönelik büyük bir kıyım yaşanıyor" ifadelerini kullandı.

Kardaş, aileleri Ermeniler tarafından katledilen Müslümanların, öç almak için Ermeni kervanlarına saldırdığını ve Osmanlı kaynaklarında Ermeni olaylarının "karşılıklı öldürmeler" olarak yer aldığını belirterek, bu olayların hiçbir zaman son dönemlerde iddia edildiği gibi "soykırım" noktasına ulaşmadığını söyledi.

BM'nin Soykırımla Mücadele Yasası

Birleşmiş Milletlerin (BM), 1948 yılında kabul ettiği Soykırımla Mücadele Yasası'na bakıldığında Ermeni olaylarının soykırım noktasına ulaşmadığını ancak İngiltere, Fransa, ABD gibi ülkelerdeki Ermenilerin ajitasyon yaparak, uydurma romanlar ve anlatımlarla Türkiye'yi uluslararası alanda zor durumda bırakmaya çalıştığını kaydeden Kardaş, soykırım iddialarının hiçbir hukuki dayanağının olmadığını ifade etti.

Kardaş, isyanlar sırasında kiliselerin, Ermenileri teşkilatlandırıcı, silahlandırıcı bir rol üstlendiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Özellikle Akdamar Kilisesi bu dönemde önemli bir misyon üstleniyor. Ermeni gençlere bağımsız Ermenistan fikrini aşılayan, onları Müslümanlara karşı ayaklandıran bir kurum konumunda. Normal bir ibadethaneden çıkarılarak siyasi bir üs gibi kullanılmış. Baktığımızda teşkilatlanmalar kilisede başlıyor. Din adamlarının vaazlarıyla gerçekleşiyor. Asker, evlerde silah taraması yaptığında ibadethaneleri arama dışında bırakıyor. Bunu bilen Ermeniler, silahları kilisede saklıyor, isyan zamanı silahları depolardan alarak Müslümanlara karşı kullanıyor. Kiliselerin Ermeni isyanlarındaki rolü çok büyüktür."



Haber Ara