Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

TBMM'nde 23 Nisan'a özel oturum

TBMM'de 23 Nisan özel oturumu yapılıyor. Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarının ardından CHP lideri Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli konuştu.şuan da ise kürsüde BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan konuşuyor.

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-23 14:22:15

TBMM'nde 23 Nisan'a özel oturum



İlk konuşmayı TBMM Başkanı Cemil Çiçek gerçekleştirdi.

Türkiye'nin çok büyük mücadeleler verdiğini ve bugünkü noktaya geldiğini söyleyen Meclis Başkanı Cemil Çiçek, " Çok şükür bir devletimiz var. Bağımsız bayrağımız altında yaşamızı sürdürüyoruz. Bize bugünleri kazandıran Aziz Atatürk'e şükranlarımız sunarız." dedi.

Meclis Başkanı Çiçek, Meclis Genel Kurulu'nun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla gerçekleşen özel oturumunda açıklamalarda bulundu. Meclis'teki özel oturuma Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile parti liderleri birlikte askeri üst düzey komutanlar katıldı.

Meclis Başkanı Çiçek'ten sonra kürsüye Başbakan Erdoğan çıktı.

TBMM'de 23 Nisan özel oturumu yapılıyor. Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarının ardından,CHP lideri Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli konuşmasını yaptı şuan da ise kürsüde BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan konuşuyor.

İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:


"94 yıl boyunca TBMM çatısı altında hizmet üretmiş tüm parlamenterleri şükranla anıyorum. Türkiye işgal edilip en son da İstanbul düştüğünde TBMM bir kurtuluş ümidi olarak tesis edildi. Gazi Mustafa kemal hayatının her safhasında TBMM’nin en üst mercii olduğunu her zaman vurgulamıştır. Halk TBMM’yi çok büyük bir heyecanla benimsemiş ona daima inanmış ve güvenmiştir. Halk TBMM’yi kendi kurumu olarak her zaman kucaklamış ve her zaman muhabbet beslemiştir. Ancak Meclis tek adam olma diktatör olma heveslileri için adeta iktidarlarını paylaşmak zorunda oldukları bir makam olmak zorunda olmuştur. Askeri darbeler bürokratik darbe girişimleri post modern darbeler halkın iktidarını yıpratmak amacıyla yapılmıştır.

Meclis bütün bun darbe girişimlerine rağmen dimdik ayakta kalmış yine bizzat millet tarafından muhafaza edilmiştir. Aradan 94 yıl geçmesine rağmen TBMM’nin tüm makam ve mercilerin üzerinde o0lduğunu kabul edemeyen kesimler olduğunu görüyoruz.
Çetelerin illegal yapıların meclisi hiçe sayarak kendi çıkarları adına milli iradeye kast ettiklerini görüyoruz ve yaşıyoruz.

Kendisini elindeki kalemi ya da sermayesiyle herkesin üzerinde görenlerin meclise ve milli iradeye hükmetme gayreti içinde olduklarını görüyoruz. Meclisi yok saymaya meclisi zayıflatmaya yönelik girişimler artık sadece silahlı darbe girişimleriyle olmuyor. Modern dünyada silahların yerini başka araçlar alabiliyor.
Daha birkaç hafta öncesine kadar bunu tecrübe ettik. Sosyal medyanın kötü niyetlilerin elinde milli iradeye kast edecek bir araç olarak kullanıldığını gördük. Şantaj görüntülerinin TBMM’yi hedef aldığını gördük.

Siyasi partilerin bu şantaj odaklarıyla işbirliği yaptığına şahit olduk. Bu ülkenin cumhurbaşkanı başbakanı genelkurmay başkanı bakanları hedef alındı. Partilerin il başkanlıklarının dinlendiği ortaya çıktı. Sanatçılarımızın gazetecilerimizin dinlenmeler yoluyla şantaja maruz kaldıkları ortaya çıktı. Hatta Dışişleri Bakanlığındaki çok gizli toplantı dinlendi. Bu millet sandığa gitti ve bir kez daha demokrasimizi güç verdi.

1947 yılında sandık namusumuzdur diyen Mersin Aslanköylü kadınlar artık 77 milyonun sandık namusumuzdur dedikleri bir atmosferin oluşmasını sağlamışlardır. Cumhuriyetimize yaraşır şekilde 100. yılımıza dünyanın en huzurlu ve istikrarlı ülkelerinden biri olarak ulaşacağız. Bu aziz millet her şeyin en iyisini ve güzelini hak ediyor. Bu aziz millet kanla canla fedakarlıkla kurduğu bu meclise canı gibi evladı gibi sahip çıkıyor ve güveniyor. Bir kez daha ilk meclisin aziz hatırasını muhabbetle yad ediyorum."

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:

"DİKTA REJİMİ KURMAYA ÇALIŞANLARI..."

"Mustafa Kemal’e atıfla söylemek isterim ki ulusal egemenliğin karşısına zincirleri erimiştir. Bir dikta rejimi kurmaya çalışanları önce Atatürk’ün Balıkesir’de de yaptığı konuşmaları iyice öğrenmeleri gerekir. Milli irade sadece bir şahsın düşünmesinden ibaret değildir. Ulusal Egemenlik çoğulculuk bir rejim ve hukukta adalet meselesidir. Sandıktan çıktım ne istersem yaparım anlayışı ulusal egemenlik kavramıyla bağdaşmaz.

Ulusal egemenlik sandıktan çıkan oy sayısına bağlı değildir. Egemenlik bütün ulusundur. Böyle bir yönetim anlayışa cumhuriyet kelimesi yakışmamıştır. Uygulanan yüzde 10 seçim barajı egemenliği hiçe sayarak ve iktidarda kalmak için her şeyi reva gören bir zihniyetin ürünüdür.

"BERKİN ELVAN'A ADIYORUM"

Bu yıl 23 Nisan ulusal ve egemenlik bayramını grubum adına 23 Nisan temel hak ve özgürlükleri için, canlarımızı feda eden gençlerimiz için ve Berkin Elvan’a adıyorum."


MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamaları:

"Sözlerimin başında sizleri ve vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. Kutlu hatıralarımızı yad ediyorum. TBMM her şeyden önce Türk milletine duyulan saygının çok kıymetli bir ürünüdür. Mili egemenliğe bağlılığın çok açık ve net kanıtıdır. Milletimiz kendi geleceğine yön vereceğini 23 Nisan 1920’de göstermiştir.

Çorak, bakımsız evli Ankara’nın göbeğinde bağımsızlığın haritası şekillenmiştir. Şımarıklığa rest çeken milli direniştir 23 Nisan 1920. Anadolu özlemiyle yanıp tutuşan sömürgeci güçlere en tutarlı duruştur. 23 Nisan 1920 Cuma günü kılınan Cuma namazının hemen ardından bütün umutlarla ve dualarla meclisin kapısı aralanmıştır. Ankara tek vücut olmuştur. TBMM içinden çıkıp milletin sözcüsü olmuştur."
 

BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan'ın konuşmasından satır başları:

Bugün 23 Nisan 1920’de çoğulcu bir anlayışla kurulan TBMM’nin 94. Yılını geride bırakıyoruz. Buruk da olsa bütün çocuklarımızın bayramını kutluyorum.

Demokrasi, adalet, eşitlik bağlamındaki en temel sorunları ele almak ve doğru çözümleri bulmak tarihi sorumluluktur. Sivil ve demokratik yeni bir anayasanın yapılmadığı, çözüm sürecinin henüz evrilmediği bir ortamda karşılıyoruz 23 Nisan’ı. Oysa TBMM Kürtleri, Türkleri kucaklayan bir ilkeye kurulmuştu.

Bunun faturası çok ağır oldu. Ret ve inkara dayalı sistem felaketleri getirdi.
Dersim katliamını yaşadık. Peş peşe darbeler gerçekleştirildi.


Kürt halkının temsilcileri, aydınları katledildi. Hrant Dink katledildi. Adalet hiçbir zaman mülkün temeli olmadı. Yargı hiç adalet dağıtmadı.

Yüzde 10 seçim barajıyla Kürtlerin temsiliyeti hep engellendi . Kadınlar ayrımcılığın en katmerlisini yaşadı. Ekonomik ve sosyal alanda çok büyük bedeller ödendi.

Kamu kaynaklarını kötüye kullanma, çevreyi katletme neredeyse bir politika haline getirildi. Bu yaşananlar adil olmayan, katılımı esas alınmayan mevcut tekçi bir sistemin ürettiği sonuçlardır.

Türkiye krizlerle iç içe yaşamaya devam edecektir bu yapıda. Demokrasi açığının büyüdüğü bir ortamda, meşru yapıların güç kazanacağını da görmek gerekir.

23 Nisan dolayısıyla üzerimizde durmak gereken bir nokta da çocukların sorunlarıdır.

Bir yanda mutlu çocuklar, diğer taraf da sömürülen çocuklar. Roboski’de 19 çocuğun bedeni paramparça edildi, 23 Nisan’da onları adı yok. Muharrem’in bedenin, uğur Kaymaz’ın, Berkin Elvan’ın adı 23 Nisan ‘da yok .
Bugün kayıt dışı çalıştırılan kalem yerine çekiç tutuyor. Sokakta mendil satan, tacize maruz kalan çocuklar bu bayramda yoklar. Çocuk gelinler de yoklar.

HDP EŞ GENEL BAŞKANI ERTUĞRUL KÜRKÇÜ

Bayramımız kutlu olsun. Çocuklar bugün eğlendiriliyor olabilir. Neşe doluyor değiliz.
Bu kurtuluşun nimetlerini bu toplumun üyeleri arasında eşit olarak paylaşmıyoruz. Dünyada gelir dağılımı sıralamasında 3. sıradayız .

TBMM bugün halklarımızın kaderini değiştirmek için hareket geçebilecek mi? Savaşa son vererek Kürt halkına barış içinde bir yaşam sunacak mı? Günümüzün sorusu bu.

TBMM’nin 94. Yılında sultansız sultanlık arayışında çocuklara kötü bir zemin hazırlanıyor. TBMM demokratik bir anayasayı yazarak devletin yeniden kuruluş gücünü kendi köklerinde arayabilir.

Parodi halinde çocukları koltuklarına oturtarak onları sadece kendinize benzetmiş oluyorsunuz. İki yüzlülüğe son verelim. Çocuklar tacize uğruyor, çocuk yoksulluğu genel yoksulluktan daha fazla.

Çocuklar işçiler gün geçtikçe artıyor. Anadilleri Türkçe olmayan çocuklar diğer öğrencilerin gerisinde kalıyorlar. Kürdistan’da diğer kentlerde bu sorunlar büyüyor.

Haber Ara