Erdoğan: Allah düşmanın bile şereflisini versin
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-04-18 11:37:21
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanların Toplantısında yaptığı konuşmada, tüm AK Parti teşkilatlarına 30 Mart yerel seçimlerinde elde ettikleri başarıdan dolayı bir kez daha teşekkür ederek, seçimden zaferle çıkan ve şehirlerde halktan yetki alan tüm belediye başkanlarını, belediye meclis ve il genel meclisi üyelerini ve göreve seçilen muhtarları tebrik ederek, başarılar diledi.
Türkiye'nin hem demokrasi hem de Cumhuriyet tarihi açısından en zorlu seçimlerden birini geride bıraktığını, 91 yıllık Cumhuriyet tarihinde bu kadar çetin, zorlu, meşakkatli bir seçim yaşanmadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, 1930 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nin karşısına Gazi Mustafa Kemal'in yönlendirmesiyle Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın çıktığını, girdiği seçimde CHP'nin ve hükümetinin çok ağır baskıları altında bu partinin ömrünün uzun olmadığını hatırlattı.
Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın seçim sürecinde medyada, meydanlarda, yollarda ve sandıklarda çok ciddi bir zulüm gördüğünü, buna rağmen seçimde büyük başarı sağladığını ama sandıkların gizli sayılması nedeniyle bu başarının yok sayıldığını anlatan Erdoğan, benzeri bir seçimin de çok partili dönemde, 1957 yılında yaşandığını, Demokrat Parti karşısında, Adnan Menderes karışsında başarı sağlayamayacağını anlayan CHP'nin, o dönem sandıktan umudunu keserek, umudunu sokağa, şiddete, gerilime ve demokrasi dışı yollara bağladığını söyledi.
Erdoğan, o dönem sandıktan çıkamayacağını anlayan CHP'nin yandaş medyasıyla, yandaş kurumlarıyla, bürokratlarıyla, STK'larıyla, kandırıp sokağa döktüğü gençlerle Demokrat Parti'yi yıpratmak istediğini, 1957'de bu yöntemle başarılı olamayınca da silahlı kuvvetleri tahrik ederek darbeye zemin hazırladığını hatırlattı.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, 30 Mart 2014 yerel seçimlerinin, maalesef 1930 seçimlerinden, 1957 seçimlerinden diğer tüm seçimlerden farklı bir atmosferde gerçekleştiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Kamuoyu yoklamaları, anketler, araştırmalar, raporlar 30 Mart'ta AK Parti'nin ezici bir üstünlük sağlayacağını önceden gösteriyordu. AK Parti'nin 30 Mart'ta sandıktan bir kez daha zaferle çıkacağını anlayan çevreler ittifak yaparak bunu engelleme mücadelesine giriştiler. Fakat bunlar gerçekten bu seçimleri veyahut demokratik mücadeleyi hangi yollarla yapacaklarını bugüne kadar ya anlamadılar ya anlamak istemiyorlar. 'Bilimsellik' derseniz, bunlar bilimsellikten zaten çok çok uzakta. Bunlar bilimin gereğine uymak veyahut bilimin çizdiği o çerçevede hareket etmek derseniz, bundan da çok uzaktalar. Bu işi sadece adeta bir yaygara haline dönüştürmek suretiyle, iftira kampanyalarıyla yürütmek bunların en önemli meziyetleri oldu. Bizler ise her şeyi bilimsel çerçevede, kamuoyu araştırmalarından tutunuz, plan, proje çalışmalarına varıncaya kadar bunları en ince teferruatıyla 81 vilayetimizde gerçekleştirmek suretiyle adeta şehirlerimizin röntgenini çektik, Türkiye'nin röntgenini çektik, seçime girerken, kampanyayı başlatırken adeta 30 Mart'ın neticesini görür gibiydik. Çıktığımız televizyon programlarında hep şunu söyledik; 'kesin olmamakla beraber 45-50 bandında bir yere otururuz' dedik. Allah lütfetti 45,5 ile seçimi neticelendirmiş olduk."
"Allah, düşmanın bile şereflisini versin"
Başbakan Erdoğan, muhalefetin seçimlerde işi şansa bırakmak istemediğini, gözleri dönmüş şekilde kesin netice almak için saldırı başlattıklarını, hedeflerinin "AK Parti'yi yüzde 30'a ve onun altına nasıl düşürürüz" olduğunu, her yönden taarruz ettiklerini, ellerindeki her imkanı sınır, ilke tanımadan, insanı, vicdani değerleri, onur şahsiyet, şeref gibi insana ait bu kavramları dikkate almadan saldırdıklarını kaydetti.
Anadolu ve Trakya'da vatandaşların "Allah, düşmanın bile şereflisini versin" diye dua ettiğini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Öyle rakiplerle, muarızlarla mücadele ettik ki maalesef şeref yoksunuydular. Bizim geleneklerimizde, bizim devlet geleneğimizde savaşta dahi uyulması gereken kurallar vardır. İnsanların ırzlarına, namuslarına, iffetlerine dokunulmaz, insanların mahremlerine girilmez, kadınlara, çocuklara, yaşlılara ilişilmez, savunmasız insanlara saldırı yapılmaz, en azılı düşman dahi olsa o kişi asla sırtından vurulmaz. Mert olan, rakibinin karşısına çıkar rakibiyle eşit şartlar altında yarışır, belli ilkeler, sınırlar dahilinde kozunu paylaşır. Namert olan ise rakibiyle yüzleşecek, er meydanında rakibinin karşısına çıkacak cesarete sahip değildir. O, sinsice vurmaya, özellikle de arkadan hançerlemeye çalışır. Harp hiledir, ama hile namertlik değildir, stratejidir, çevikliktir, akıldır, zekadır. İşte biz her yönden böyle namertçe saldırıya maruz kaldık.
Siyasi partiler halkın karşısına çıkarlar planlarını, projelerini, yaptıklarını ve yapacaklarını anlatırlar. Birbirlerine eleştirilerini yaparlar, sonra da sandıktan, milletten yetki isterler, yetki beklerler. Demokrasi, seçim budur, sandığın manası budur ama biz öyle bir seçim yaşadık ki muhalifler tarafından planlar, projeler hiç gündeme getirilmedi, üstelik bu yerel seçim. Biz, öyle belediyelerimiz oldu ki bu seçimde, yeni büyükşehir olanlar projelerini çalışarak, günlerce, haftalarca çalışarak, hazmederek onu topluma anlattılar, neyi, nerede nasıl yapacaklar onu anlattılar. Mevcut belediye başkanlarımız yaptıklarını ve yapacaklarını anlattılar. Muhalefet milletin huzuruna çıkıp yaptıklarını ve yapacaklarını anlatamadı, çünkü yaptıkları yoktu ki yapacaklarını anlatsınlar."
"Biz, 'hesaplaşma değil, helalleşme yapalım' dedik, ancak olmadı"
AK Parti dışındaki hiçbir partinin Türkiye'ye, şehirlere bir vizyon çizmediğini, istikbal vaadetmediğini, hedef göstermediğini ifade eden Erdoğan, muhalefet partilerinin demokrasi dışı, hukuk dışı yollara tevessül ettiklerini, gerilimden medet umarak, Meclis'te, sokakta, çarşıda, pazarda gerilimi körükleyerek, başarı sağlayacaklarına inandıklarını belirtti.
30 Mart yerel seçim sürecinde ekonomiye içeriden ve dışarıdan saldırıldığını, çözüm sürecine, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurumlarına saldırılar yapıldığını, şahsına, ailesine, arkadaşlarına, bakan, milletvekili, belediye başkanı, bürokrat, gazeteci ve sanatçı herkese karşı onursuzca saldırılar yapıldığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şantajlar yapıldı, bu şantajlarla tehditler yapıldı. 30 Mart akşamında da bizden bir balkon konuşması yapmamızı beklediler. Bir balkon konuşması yapalım, bütün olanları unutalım istediler. Bir balkon konuşması yapalım, bütün o ahlak dışı saldırıları, bütün o namertlikleri, alçaklıkları unutalım, üzerine bir çizgi çekelim istediler. Arkadaşlar 30 Mart öncesinde girdiğimiz 7 seçimde yapılan hakaretleri, yapılan acımasız eleştirileri seçim atmosferine bağladık ve yaptığımız balkon konuşmalarında bunların üzerini çizdiğimiz gibi son 2011 seçimlerinde sonucunda da bütün avukat arkadaşlarıma söyledim 'davaları geri çekin ama karşımdakiler de aynı tavrı takınmalıdırlar' dedim. Biz çektik, onların bir kısmı çekmediler, ondan sonra bende arkadaşlarıma 'aynen bundan sonra devam edeceksiniz' dedim. Biz, hesaplaşma değil, helalleşme yapalım dedik, ancak olmadı. 30 Mart öncesinde yapılanlar öyle kolayca unutulacak, üzeri çizilecek, affedilecek şeyler değildi. Devlete saldırı düzenlendi, millete saldırı düzenlendi, istiklalimize, istikbalimize saldırı düzenlendi, bunu affetmek, bunun üzerini çizmek, 'hadi helalleşelim' demek kusura bakmayın bizim haddimiz de hakkımız da değildir. Bunların hesabı sorulacak. Türkiye Cumhuriyeti Devletine saldırı düzenleyenlerden bunun hesabı mutlaka sorulacaktır. Milletimiz de zaten bizden bunu istedi, bunun hesabını sorun dediler."
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
"CHP'nin Genel Müdürü'nün Türkiye düşmanı o hain örgütle yaptığı işbirliği ve ittifakı inanın biz unutsak da millet unutmaz, tarih asla unutmaz. Ankara caddelerinde CHP Genel Başkanı'nın yaptığı bozkurt işareti unutulmaz"
Adil olanlara bizim saygımız büyük
"Bugüne kadar maalesef yargı mensupları içinde acaba kaç kişi ceza aldı diye bir bakarsanız, parmak sayılarını geçmez. Ama yasama mensupları öyle değil, yürütme mensupları öyle değil. Onları gelen vuruyor, giden vuruyor. Biz kefenlerimizle yola çıktık dedik. Bizim böyle bir endişemiz yok. Ama yargı, lütfen onlar da kararlarıyla konuşsun. Adil olanları kastetmiyorum, onlara bizim saygımız büyüktür. Fakat bir yerlerden aldıkları talimatla karar verenleri kastediyorum ki bunlar paralel yargıdır"
"30 Mart'ta millete tepeden bakan, kibirli zihniyet bu topraklarda hükmünü artık tamamen yitirmiştir. Darbe umutları artık silinmiş, sadece AK Parti değil, sandık ve demokrasi Türkiye'de egemenliğini kayıtsız şartsız ilan etmiştir"
Elbette sınırlarımız, kırmızı çizgilerimiz var
"Biz hiçbir zaman tek tip insan, tek tip vatandaş inşa etmek gibi bir gayenin içinde olmadık. Elbette ilkelerimiz, ideallerimiz, hedeflerimiz var. Elbette sınırlarımız, kırmızı çizgilerimiz var. Elbette muhafazakar demokrat politikalarımız var. Ama biz kendi fikrimizi kendi yaşam tarzımızı herkese dayatmanın değil, ortak değerlerde buluşmanın, ortak bir zeminde buluşmanın derdi içinde bir kadroyuz."
"Şu görülmüştür ki böyle bir yapıyla, böyle bir anlayış ve zihniyetle bu muhalefetin Türkiye için yararlı olma, Türkiye'nin geleceğine katkı sunma imkanı yoktur. Muhalefetin artık değişmesi, bizzat kendileri için, kendi seçmenleri için, en önemlisi de Türkiye için artık kaçınılmaz bir ihtiyaçtır"
Cumhurbaşkanlığı seçimi
"İlk kez milletin oylarıyla cumhurbaşkanı seçiyor olmanın bir sorumluluğu var. Bu işi ne kadar suhuletle ne kadar pürüzsüz neticelendirirsek geleceğe de öyle bir miras bırakırız. İnşallah geçmişin acı hatıralarını, bütün bunları unutturacak demokrasi şölenine çevirecek bir şekilde bunu da sona erdireceğiz"
"Uygur Türklerinden ülkemize gelmek isteyen, bütün sığınmak isteyenleri biz bağrımıza bastık ve kendilerine sahip çıktık. Ama geçenlerde havaalanında 18 gün bekletilenleri istismar etmek suretiyle. Ne oldu sonunda? Kim bunları tekrar ülkemize kabul etti? Biz kabul ettik. Sen MHP'nin yöneticisi olarak kimsin ya senin haddine mi böyle bir şeyi başarabilmek. Bunlar bizim işimiz, yapan yine biziz"
SON VİDEO HABER
Haber Ara