Seymour Hersh’ün iddialarına inanmalı mıyız?
Seymour Hersh Suriye’deki kimyasal saldırı konusundaki tüm hikayesini “güvenilir” bir bilgi kaynağına dayandırdığını söylüyor. Ne yazılı bir belge, ne bir fotoğraf ne de resmi bir kayıt sunmuyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-04-14 14:26:10
Amerikalı araştırmacı gazeteci ve yazar Seymour Hersh geçen yaz Suriye’nin Guta bölgesinde yaşanan kimyasal katliamla ilgili olarak Türkiye istihbaratını suçladığında herkes durup bir düşünme ihtiyacı hissetti.
Bu gazeteci sıradan birisi değildi, önemli başarılara imza atmıştı. 1960’ların sonunda Amerikan ordusunun Vietnam’da işlediği katliamları ortaya çıkarmış, yine Watergate skandalını ortaya koymuş ve on yıl önce Amerikan askerlerinin Ebu Gureyb’te işledikleri korkunç suçları faş etmişti.
Bu parlak gazetecilik başarıları ile birlikte düşünüldüğünde Hersh’ün Suriye konusunda ortaya attığı iddialarına inanmak gerekmez miydi? Ve nitekim Esed’i destekleyen medya organları çoktan kutlamalara başlamışlardı bile.
Seymour Hersh’ün ismini internette, örneğin twittere girip yazdığınızda karşınıza kısa cümlelerle daha önceki bu parlak gazetecilik başarıları sıralanmakta ve bu görüntü de ister istemez Guta bölgesinde Suriyelileri katledenin rejim olmayıp Türkiye istihbaratı olduğu iddiasını destekleyen bir kanı uyandırmakta. Bu şekilde de fazla sorgulamaya ne hacet diye düşünülmekte.
Oysa mutlaka sorgulanması lazım! Öncelikle Hersh’ün iddiası verilerle örtüşmüyor. Tamam, Hersh ünlü birisi ama bu her söylediğinin baştan doğru olması anlamına gelmiyor. Ve geçmişte ortaya koyduğu başarılar kadar boşa çıkan iddialarının da bu noktada mutlaka dikkate alınması gerekiyor.
1974’te Seymour Hersh Amerikan elçisinin Şili’de bir darbe organize ettiğini yazdı. Yıllar sonra bunun yanlış olduğunu kabul edip özür diledi. Amerikan eski başkanı John Kennedy üzerine yazdığı kitap pek çok yanlış barındırmakta. Nitekim yıllar sonra kaynağının bir yalancı olduğunu itiraf edecekti. 2004 yılında George Bush yönetiminin İran’a bir savaş başlatacağına dair bir belge bulduğunu iddia etmişti. Bunun da yalan olduğu anlaşıldı. Irak’ta Amerikan işgali sırasında 1 milyar doların kaybolduğunu ve bir televizyon kanalının Laura Bush hakkındaki yayınları yüzünden tehdit altına olduğunu yazmıştı. Bunların da hiçbiri kanıtlanmadı.
Gerçek şu ki, bu kişinin başarılarını sıralamak isteyen biri fazla yorulmayacağı gibi, çuvallamalarını listelemeye kalkan da pek hayal kırıklığı yaşamaz. Bu noktada gözden kaçırılmaması gereken husus şu: Seymour Hersh Suriye’deki kimyasal saldırı konusundaki tüm hikayesini “güvenilir” bir bilgi kaynağına dayandırdığını söylüyor. Ne yazılı bir belge, ne bir fotoğraf ne de resmi bir kayıt sunmuyor.
Ve unutmayalım, The Guardian, The New York Times ve The Washington Post gibi etkili gazetelerin hiçbiri Hersh’ün makalesini yayınlamayı kabul etmediler, çünkü iddiası gazeteciliğin gerektirdiği asgari koşulları taşımakta uzaktı. Pek çok Batılı medya organı bu iddiayı hiç dikkate bile almadı. Buna karşın Hersh’ün iddiası solcu çevrelerde Amerikan yönetimine karşı bir malzeme olarak hararetle sahiplenildi.
Suriyelilere gelince onlar kendilerini kimyasal silahlarla kimin öldürdüğünü öğrenmek için Hersh’ün makalesini falan beklemiyorlar. Katili gayet iyi tanıyorlar ve şu anda canlarını varil bombalarından kurtarma derdindeler!
Diana Mukalled / Arabia
ÇEVİRİ: HASAN SOYLU /HAKSÖZ HABER
SON VİDEO HABER
Haber Ara