Sırrı Süreyya Önder: Sandık özerklik istendiğini gösterdi
HDP'li Önder, seçim sonuçlarının 'özerklik istenildiği'ni gösterdiğini savundu, özerkliğin ilana gerek kalmadan fiilen gerçekleşeceğini söyledi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-04-08 10:31:11
HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "Seçim sonuçlarının tüm ülkenin özerklik istediği" anlamına geldiğini savunarak, özerkliğin "ilan edilmesine" gerek olmadığını; fiilen gerçekleşeceğini ifade etti. Önder özerkliğin barışın teminatı olduğunu kaydetti.
ÖNDER'DEN BARIŞ SÜRECİ YAZISI
HDP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Al Jazeera için kaleme aldığı bir yazıda, "çözüm süreci" ve yerel seçimleri yorumladı. Önder, Kürt hareketinin vizyon olarak benimsediği demokratik özerkliğin Ortadoğu siyasetinin birçok ögesi ile birlikte sıkça duyulur olmaya başladığını belirterek, ortak çatışmasızlık ve barış gündemine değindi. Çatışmasızlık ve barış gündeminin temel ayağı olarak demokratik özerklik ile barış sürecine işaret eden Önder, şu ifadelere yer verdi:
"BDP-HDP BÜTÜNLÜĞÜ TEK HAT OLARAK GÖRÜLÜYOR"
Başbakan'ın Bölge'deki mitinglerinde sürecin geleceğine yönelik bir şey söylemiyor olması da dahil olmak üzere birçok unsur, bölge halkının umut olarak BDP-HDP bütünlüğünü tek hat olarak görmesine neden oldu. Bu bütünlük elbette Kürt hareketinin devlet diliyle "legal' kanadına özgü değil. KCK'nın ve Öcalan'ın da BDP-HDP çizgisiyle ortaklaşa bir dil oturtabilmeleri ve bunca olumsuzluğa rağmen bir arada hareket edebilmeleri büyük bir avantaj.
"TÜRKİYE FİİLEN DEMOKRATİK ÖZERKLİĞE İHTİYAÇ DUYUYOR"
Yerel seçim sonuçlarını "bütün ülke özerklik istedi" şeklinde ele alan Önder, yerel seçim sonuçlarına ilçeler ve iller olarak ayrı ayrı bakıldığında, Türkiye'nin fiilen demokratik özerkliğe ihtiyacı olduğu gerçeğinin görüldüğünü savundu.
"ÖZERKLİK SANDIKÇA ÇİZİLDİ"
Önder şunları kaydetti: "Bakın bölgenin demiyorum, Türkiye'nin diyorum. CHP ve MHP tarihsel olarak güçlü oldukları alanlara hapsoldular ve ülkenin geriye kalan bölümlerinde hiçbir varlık gösteremediler. Bölgede BDP'nin, İzmir ve çevresinde CHP'nin, daha milliyetçi coğrafyalarda MHP'nin bu kadar güçlenmesi tek başına Türkiye'nin yeni siyasi fotoğrafının berraklaştığının kanıtıdır.
"BÖLGENİN DEĞİL, ÜLKENİN İHTİYACI VAR DİYORUM"
İç Anadolu ve Anadolu yerliliği ise kendini muhafazakar sağ bir platformda ifade etmeyi seçmiş ve çoğunlukla AKP ve muadili partiler üzerinde uzlaşmıştır. Türkiye demokratik özerkliği kendi elleriyle sandıkta çizmiştir. Bu bölgelere bu gözle bakıldığında, yaşam pratiklerinin ve sosyolojik ayrışmanın farkına kolayca varılabilmektedir. Türkiye'nin kendi kendine ortaya koyduğu bu portre ile kavga etmek, "ötekileri' kendine benzetmeye çalışmak, hiç kimseye güç getirmez." Artık meselenin BDP'li belediyelerin bir araya gelip "fiili özerklik" ilan etmesi olmadığını, özerkliğin de "ilan edilecek" bir durum olmadığını belirten Önder, bunun fiilen gerçekleşeceğini kaydetti.
"ÖZERKLİK: BARIŞIN TEMİNATI"
Özerklik için "Türkiye'nin barış içerisinde yaşaması için sadece gerçek olan değil, artık kaçınılamaz da olan tek projesidir" tarifinde bulunan Önder, şöyle devam etti: "Demokratik özerklik, barışın sadece kendisi değil sürdürülebilir olmasının da en önemli teminatı haline gelmiştir. Bunun en büyük kanıtı da özerkliği eylemleştirenin o ya da bu belediye başkanı ya da parti başkanı değil, bambaşka şehirlerde, bambaşka hayatları eşzamanlı olarak yaşayan halklarıdır. Bu gerçeklikle en büyük kavgaya sol görünümlü insan ve yapıların tutuştuğunu görmek üzücü. Bir "kurtulma' söyleminin arkasına hizalanarak BDP-HDP siyasetçilerine dönük nefret söylemleri de mide bulandırıcı. Kürtler'e karşı hep üsttenci ve buyurgan bir tonla konuşan ve özgürlükçü - solcu olduğunu vehmeden birçok insanın sonunda CHP limanına demir atmış olmasını anlamak güç değil."
Haber Ara