ABD''li gazeteciden Suriye için Erdoğan''a akıl almaz suçlamalar
Dünyaca saygın gazeteci Seymour M. Hersh, London Review of Books sitesinde yayınlanan 'The Red Line and the Rat Line' başlıklı makalesinde bu kez Türkiye'yi sarsacak bir iddia ortaya attı. Hersh, bu son derece kapsamlı makalesinde, bir ABD'li istihbaratçıya dayanarak Guta'daki kimyasal saldırının ardında Erdoğan hükümetinin olabileceğini ileri sürüyor
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-04-07 10:22:58
TIMETURK / Haber Merkezi
Yakın zamanda Türkiye'yi Suriye üzerinden sıkıştırma hamlelerine bir yenisi eklendi. Paralel yapının yarım bıraktığı işi uluslararası basın camiası farklı haberlerle tamamlamaya uğraşıyor.Bunun son örneği ise Suriye için kılını kıpırdatmayan batının Suriye'ye en büyük yardımı yapan Türkiye'nin önünü kesmek için ortaya koyduğu yalan haberler oldu...Bu son yalan haberi ortaya atan ise ABD'li bir gazeteci. İşte servis edilen o haber:
"Suriye’de 21 Ağustos 2013′te düzenlenen sarin gazı saldırısının, bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde Türkiye tarafından yaptırıldığı ileri sürüldü. İddiaya göre Amerikalılar, bu ‘acı gerçeği’ son anda öğrenip saldırıdan sorumlu tutulan Suriye rejimine karşı harekat düzenlemekten vazgeçti ve ‘felaket sonuçlar’ doğuracağı için gizli tuttu. Bu çarpıcı iddia Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’un son haber-analizinde yer aldı. London Review of Books’ta yer alan haber-analiz, kilit görevlerdeki Amerikan istihbarat ve savunma yetkilileriyle yapılan görüşmeler ve aylarca süren bir araştırmanın sonucunda yazılmış.Hersh'in makalesine göre; iddialar üzerine İngiliz istihbaratı katliamda kullanılan gazdan bir örnek almış ve bunun Suriye envanterindeki kimyasal silahlarla uyuşmadığını saptamıştı. Bu bulgu, Pentagon'da kuşkuların uyanmasına neden oldu. ABD saldırısının ertelenmesinde bu kuşkunun payı büyük.
21 Ağustos’ta Suriye’nin başkenti Şam yakınlarındaki Guta banliyösünde gerçekleştirilen sarin gazlı saldırıda yüzlerce insan hayatını kaybetmiş; saldırı sonrasına ilişkin bebek ve kadın cesetlerinin fotoğrafları dünyayı ayağı kaldırmıştı.Türkiye derhal Suriye’ye müdahale çağrısında bulunmuş; Amerikan yönetimi kimyasal silah kullanılması nedeniyle ‘kırmızı çizgi’sinin ihlal edildiğini bildirerek Suriye’ya karşı askeri harekat için düğmeye basmıştı. Tüm dünya Amerikan bombardımanın eli kulağında diye düşünürken ABD Başkanı Barack Obama, Kongre’ye başvurma kararı alıp harekatı ertelemiş, Rusya’nın arabulucuğuyla Beşar Esad rejimi kimyasal silah stokunu eritme sözü verince de iptal etmişti.
Olağanüstü bir durum planladılar’
Hersh, “21 Ağustos’ta düzenlenen saldırıya ilişkin telefon dinlemeleri ve diğer veriler toplandıkça, istihbarat camiası şüphelerini destekleyecek kanıtlar gördü” diye yazdı. Hersh’e konuşan eski bir istihbarat yetkilisi şöyle dedi: “Bunun, Obama’nın kırımızı çizgiyi aşması için Erdoğan’ın adamları tarafından planlanan gizli bir eylem olduğunu artık biliyoruz. (Bu adamlar) BM yetkilileri daha önceki gaz kullanımlarını araştırmak için 18 Ağustos’ta Şam’a gittiğinde kentte ya da dışında bir gaz saldırısı düzenlemek için durumu tırmandırmaları gerektiğini düşünüyordu” dedi. Yetkili, Türkiye’nin ‘olağanüstü‘ bir durum planladığını ve istihbarata göre ‘sarini hem tedarik edip hem de kullanımı konusunda eğitim verdiğini‘ söyledi.
‘Türk yetkililer çok keyifliydi’
Hersh makalesinin bu noktasında, şu çarpıcı ifadeleri kullandı: “Bu değerlendirmeye yönelik desteğin büyük kısmı Türklerin kendilerinden, saldırının hemen sonrasında dinlenen konuşmalardan geldi. Öncelikli kanıtlar, Türklerin saldırıdan sonra çeşitli dinlemelerdeki keyifli ve sırt sıvazlar gibi görünen halleriydi. Operasyonlar planlama aşamasında her zaman son derece gizli tutulur fakat iş bitip övünme noktasına gelindiğinde, operasyonu düzenleyenler başarıdan pay kazanabilmek için kendilerini tutamaz.“
‘Erdoğan, Esad’ın kazanmasını felaket olarak görüyordu’
Haber-analizin en çarpıcı bölümü şöyle: Erdoğan, Suriye’deki savaşın Beşar Esad tarafından kazanılmasının kendisi için felaket olacağının farkındaydı. 2012 baharından itibaren savaşta ibrenin Esad’a dönmesiyle birlikte ne yapıp edip Amerikalıları işin için sokma arayışına girdi.Bu amaçla, MİT ve Jandarma işbirliğiyle Esad rejimine karşı mücadele veren El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’ne gizli yollardan kimyasal silah yapımında kullanılan malzeme sağlandı."
TÜRK YETKİLİLER SALDIRI SONRASI NE DEMİŞLERDİ
Erdoğan: Allah Esad’dan o yavruların intikamını alacak
24 Ağustos’ta Rize’de konuşan Erdoğan, saldırıdan Esad’ı sorumlu tutmuş,“Allah’a inanıyorum ki bunun hesabını en kısa zamanda ondan soracaktır” demişti. Erdoğan şöyle devam etmişti:
“Özellikle evvelki sabah o yavruların cansız bedenlerini gördük değil mi? Orada kan, kurşun izi yoktu. Çünkü o yavrular maalesef kimyasal silahlarla şehit edilmişlerdi. Ama şuna inanıyoruz ki bu Beşar Esad’ın son çırpınışlarıdır. Çünkü muntakim olan Allah’a inanıyorum ki bunun hesabını en kısa zamanda ondan soracaktır. Bu yavruların intikamını onlardan alacaktır.”
‘O zalimin insanlık dışı katliamıyla gururlandınız mı?’
“Ana muhalefet partisinin sorumlularına soruyorum; gazete, televizyonlarda yeni doğmuş bebeklerin, 3, 5 yaşında o masum çocukların solgun yüzlerine bakabildiniz mi? Destek verdiğiniz sırtını sıvazladığınız o zalimin insanlık dışı katliamıyla gururlandınız mı? Kendi ülkesinin başbakanını diktatörlükle itham edenler, kendi ülkesinin başbakanını dünyaya şikayet edenler, acaba sırtını sıvazladıkları Esad için diktatör sıfatını kullanabilecek cesarete sahipler mi”
Davutoğlu: Suriye rejimi insanlık suçlarının en büyüğünü işledi
Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu, sarin gazlı saldırıdan Suriye rejimini sorumlu tutmuştu:
(Fotoğraf: Reuters)
24 Ağustos 2013′te Suriyeli muhaliflerin çatı örgütlerinden Suriye Ulusal Koalisyonu’nun başkanı Ahmed Jarba’yla basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu, şunları söylemişti:
“Suriye rejimi insanlık suçlarının en büyüğünü işleyerek bir kimyasal silah saldırısı gerçekleştirdi. Suriye rejiminin bu konuda saldırının kendisi tarafından yapılmadığı yönünde iddiaları söz konusu. Şimdi Suriye rejimi açısından bir imtihan söz konusudur”
‘Esad izin vermezse, ‘gönüllüler koalisyonu’ onu durduracak’
25 Ağustos 2013′te İtalyan La Repubblica gazetesinin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, “Suriye’de Esad rejimi tarafından kimyasal saldırı yapıldığına dair ne tür somut bilgilere sahipsiniz?” sorusuna da şu yanıtı vermişti:
“Kimyasal silahlarla bir saldırı olduğu gerçeğine ilişkin genel bir fikir birliği var, bu kadar çok kişiyi öldürmenin başka yolu olamazdı. Ancak asıl soru şu: Bunu kim yaptı? Bunun sorumlusunun bulunması içinBM’nin derin inceleme yapmasına ihtiyaç var. Aralarında İtalya ve Türkiye’nin de bulunduğu Suriye’nin Dostları Grubu, şu an Suriye’de bulunan BM müfettişlerinin görev süresinin uzatılması ve genişletilmesi konusunda Genel Sekreter Ban Ki Moon’dan talepte bulunduk.”
Davutoğlu, kimyasal kullanıldığının kanıtlanabilmesi için Suriye rejiminin BM müfettişlerine tam erişim imkanı sağlamasını istediklerini söyleyerek, “Esad buna izin vermezse, her şey onun sorumluluğunda olacaktır. Bu durumda ‘istekli ülkeler koalisyonu’ onu durduracaktır”demişti.
‘İnsanlık suçu karşılıksız bırakılamaz’
27 Ağustos’ta Safranbolu’da yaptığı açıklamada Suriye’de yapılan kimyasal saldırının uluslararası hukukun çok açık bir ihlali olduğunu belirten Davutoğlu şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bu bir insanlık suçudur ve bu insanlık suçu karşılıksız bırakılamaz. Müeyyidesi ne ise onun gereği yapılmalı. Yoksa uluslararası hukuktan, yoksa insanlık vicdanından bahsetmenin anlamı kalmaz”
‘Ordu birlikleri mi Şebbiha’lar mı?’
Davutoğlu, 30 Ağustos’ta yaptığı açıklamadaysa istihbarattan edindikleri bilgilere göre saldırının sorumlusunun Esad rejimi olduğunu şu sözlerle savunmuştu:
“İstihbari kaynaklardan edindiğimiz sağlıklı bilgiler, iki açıdan bunun sorumlusunun rejim olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Rejim bizzat düzenli ordu birlikleri mi yoksa rejim kontrolündeki Şebbiha’lar mı ayrı bir tartışma konusu. Bu tamamiyle bizim milli istihbarati değerlendirmelerimizdir. Ama diğer istihbarat birimleriyle yapılan temaslarda da genel olarak mutabakat olduğu görülüyor”
‘İki ay önceden kimyasal tehlikeye karşı tedbir aldık’
17 Aralık operasyonu sonrası istifa etmek zorunda kalan İçişleri eski Bakanı Muammer Güler de, Guta’daki saldırıyı ‘insanlık suçu’ olarak nitelemiş, AFAD’ın bölgede iki ay önceden kimyasal etki yaratabilecek bir tehlikeye karşı bir çalışması olduğunu aktarmıştı.
“Son yaşanan olaylar işin çığrından çıktığını kimyasal silah denen bir insanlık suçunun işlendiğini ifade ediyor. Tabi dünya kamuoyu buna sessiz kalamaz. Bunun karşılığı uluslararası alanda mutlaka vardır. Vatandaşlarımızın, kendi topraklarımızın elbette güvenliğini sağlamak anlamında her türlü tedbiri alıyoruz”
‘Suriye’ye müdahale için çalışmalar yapılıyor’
Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç, 1 Eylül 2013′te yaptığı açıklamada, Suriye’ye askeri müdahale tartışmalarına ilişkin konunun, Bakanlar Kurulu Toplantısı’nda görüşüleceğini söyledi.
Arınç, “Kimyasal silah kullanılmasından dolayı Suriye yönetiminin cezalandırılması ve bundan sonra insanlığa karşı bu tür suçların işlenmemesi amacıyla bir yaptırım söz konusudur. Bu konuda çalışmalar yapılıyor. Bakanlar Kurulu’nda enine boyuna görüşülecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu tür konularda hükümetin talep ettiği izni verir veya vermeyebilir. Geçmişte bunun örnekleri yaşandı”demişti.
‘Kimyasal silahlarla birlikte insanlık öldürüldü’
AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da Guta saldırısına ilişkin Adıyaman’da yaptığı açıklamada şunları söylemişti:
“Güçler dengesinden ve çıkar ilişkilerinden, bölgesel dengelerden bahsedildi ve maalesef Suriye’de kimyasal silahlarla birlikte insanlık öldürüldü”
Haber Ara