Al Jazeera, Kılıçdaroğlu ve CHP kurmaylarının 17 Aralık’tan bu yana kamuoyu ile paylaştıkları bilgi ve belgelere ilişkin bir döküm çıkardı.
Ali Özgündüz: Fezleke elimizde
CHP Milletvekili ve eski Cumhuriyet Savcısı Ali Özgündüz 6 Mart’ta yaptığı açıklamada henüz kamuoyuyla paylaşılmamış olan fezlekelerin elinde olduğunu söyledi.
17 Aralık operasyonunda soruşturulan bakanlar ile ilgili fezleke yani soruşturma yetkisi Meclis’e ulaştığında belgelerin eksik olabileceğini savundu. Fezleke üst yazısını paylaştı ve şu ifadeyi kullandı:
“27 adet delil dosyası. Bir dosya ise Emniyet soruşturma fezlekesine ilişkin dosya. Toplam 28 dosya oluyor… Bakanları ilgilendiren suçlamalara ait delil niteliğindeki kısımlar ayıklanmışsa elimizdeki tüm bilgileri kamuoyuna açıklarız. Hesabını sorarız. Fezleke üst yazısı ile birlikte 504 sayfalık Emniyet fezlekesi bizim elimizde var. Bütün milletvekillerine dağıtırız. Kamuoyuna da açıklarız.”
Söz konusu belgeler Gülen Cemaati güdümünde hareket ettiği iddiasıyla tasfiye edilen savcı ve polisler dışında kimsenin elinde yoktu.
Umut Oran: Tarafıma ulaşan bazı bilgiler
CHP Milletvekili Umut Oran’ın 17 Aralık operasyonu ile ilgili 21 Mart’ta verdiği soru önergesinde, Erdoğan’ın oğlu ve kızı ile yaptığı iddia edilen telefon görüşmeleri vardı. Oran önergede şu ifadeleri kullandı.
“17 Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirilen 'Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu’nun yapıldığı saatlerde Recep Tayyip Erdoğan ve aile fertleri arasında gerçekleşen telefon görüşme trafik ve sinyal kayıtlarına dair tarafıma ulaşan bazı bilgiler bulunmaktadır.”
Oran, operasyon sabahı ile sonrasında Erdoğan’ın yaptığı ve sosyal medyada yer alan bu konuşmalarla elindeki verilerin saat ve süre olarak tuttuğunu açıkladı.
İddiaya göre Erdoğan bazı bakan çocuklarının evlerine yapılan baskınların ardından, oğlundan evindeki paraları kaçırmasını istiyordu.
Oran, Al Jazeera'nin "CHP'nin bilgi, belge ve duyumlarının kaynağı ne?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Olayın üzerine gittiğinizde bir sürü ipuçları çıkıyor; halktan bilgi, soru geliyor. Devlet var bu ülkede hâlâ. İktidar devleti yok etmeye çalışsa da bürokratları var, devletin sağlıklı bir şekilde çalışmasını isteyen, devleti koruma ve kollamakla görevli davranan kamu personeli var. Söz konusu vatana ihanetse gerisi teferruat diyebilen bir devlet geleneği var. Bu vatanın evlatları var.“
Umut Oran ayrıca, "Bu hafta Başbakan’ın korktuğu şey başına gelecek. Başbakan 30 Mart'ı görmeden siyasetten çekilebilir" ifadesini de kullanarak kamuoyu tarafından bilinmeyen bir veriye daha sahip olduğunu ima etti.
Bu açıklama sonrasına Erdoğan ve hükümetini zor durumda bırakacak birçok başka kayıt ortaya çıktı.
Kılıçdaroğlu: Görüntüleri izledim
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cemaat’e ait Samanyolu TV ve Cemaat'e yakın Kanaltürk Televizyonu'nda birbirine yakın tarihlerde yaptığı iki açıklama ile geleceğe dair öngörülerde bulundu.
Kılıçdaroğlu 19 Mart’ta Samanyolu TV’de canlı yayına katıldı.
Burada hükümetin, Suriye’de bulunan ve Türkiye’nin toprak parçası olan Süleyman Şah Türbesi'ni (Cabar Kalesi) koruma bahanesiyle seçimlerden önce orduyu Suriye’ye sokabileceği iddiasında bulundu ve şu ifadeleri kullandı:
"Böyle bir provokasyon olabilir. Erdoğan, orduyu oraya sokmak isteyebilir. Herkesin çok dikkatli olması lazım. Ortadoğu bataklığına girmeye Türkiye’nin hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur."
27 Mart’ta ise Dışişleri Bakanı ve MİT Müsteşarı dahil dört yetkilinin, Türkiye-Suriye sınırındaki Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarına karşı bir müdahaleyi tartıştığı konuşmanın ses kayıtları servis edildi.
Hükümet bu sızdırmadan dolayı da Gülen Cemaati’ni suçladı.
Bugün (dün) NTV’ye özel demeç veren Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu bu konu soruldu.
Soru ve cevap şöyleydi:
Deniz Kilislioğlu: Bu ses kaydı çıktığında bir ihtimal verdiniz mi siz Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu ses kaydını dinlemiş olmasına?
Davutoğlu: Açık söylemek gerekirse Kemal Kılıçdaroğlu’nun son derece çelişkili ifadelerinden sonra birden bir ilham gelmişçesine böyle bir açıklamada bulunması, birileri oraya gitti mi kanaatini doğuruyor. Aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir açıklama sorumluluğu var.
Kılıçdaroğlu 27 Mart’ta da Kanaltürk’te Başbakan’a ait bir görüntü kaydından bahsetti.
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, 2010 yılında ortaya çıkan bir görüntülü kaydından dolayı istifa etmişti.
Bu kaydın Erdoğan tarafından servis edildiğine dair ses kaydı 25 Mart’ta yayınlandı.
Kılıçdaroğlu bu kaydın Erdoğan tarafından izlendiğini ve bu izleme anına ait görüntüleri de kendisinin izlediğini açıkladı.
Hükümete göre bu iddia da Cemaat kaynaklıydı.
CHP ilişki iddiasını reddediyor
Başbakan Erdoğan tüm mitinglerinde CHP ve Gülen Cemaati’nin kendisine karşı işbirliği yaptığını savunuyor ve CHP’ye belge servis edildiğini iddia ediyor.
CHP, Gülen Cemaati mensuplarının oylarına talip olmaktan başka bu oluşumla bir ilişkisinin olmadığını söylüyor.
Kılıçdaroğlu, Suriye’ye provokasyon iddiası ve Erdoğan’ın Baykal’a ilişkin olduğu iddia edilen ses kayıtlarından haberdar mıydı? Bu kayıtları da dinlemiş olabilir miydi?
Umut Oran bu soruya şöyle yanıt verdi:
“Genel Başkan devlet bürokrasisi ve geleneğinden geliyor. Elinde bilgi, belge olmadan bir iddia ortaya atmaz.“
Oran bu kayıtların MİT, Başbakan ya da başka ülkelerin istihbarat örgütleri tarafından sızdırılmış olabileceğini de savundu.