MHP'nin Gülen cemaati ile işbirliği var mı?
Gülen cemaatiyle işbirliği yaptıkları iddiasını reddeden MHP lideri “Bir işbirliğimiz yoktur. Eski söylediklerimizin alayının arkasındayız” dedi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-03-27 12:05:50
MHP lideri Devlet Bahçeli’ye memleketi Osmaniye’de gündeme dair soruları yanıtladı.. Toprakkale, Kadirli, Bahçe ve Düziçi mitinglerini izledim. Bahçeli esprili bir üslupla hükümete eleştirilerini sıralarken, kitlenin Başbakan Erdoğan’ı yuhalamasına izin vermiyor. Kadirli’de ‘hırsız Tayyip’ sloganlarına sert tepki verirken, ‘başkalarının sloganını kullanmayın, buna mahkeme karar versin’ dedi. MHP, Doğu Akdeniz’de sürprize hazırlanıyor.
- Anketlerde MHP’nin bu seçimlerin sürpriz partisi olacağı söyleniyor, doğru mu?
Biz uzun zamandır seçim çalışmalarımızı devam ediyoruz. Yeni bir strateji belirledik. Mitingler düzenlemek yerine ilçelerde toplantılar düzenliyoruz. Hangi partiden olursa olsun tüm vatandaşlarımızla toplantılar düzenliyoruz. Halk yollara çıkıyor ve bize teveccühünü gösteriyor. Heyetler hâlinde insanlar yollara dizilip bize olan muhabbetlerini gösteriyor. Geçmiş dönemlerle mukayese edildiğinde bir canlılık ve yöneliş görüyoruz.
- Bu ilgiyi MHP’nin merkeze açılma stratejisi olarak görüyor musunuz?
Bizimle ilgili eskiden beri bir yanlış anlama var. MHP siyasi yelpazenin sağında veya solunda ya da uçlarında değildir. Bizim merkez algılamamız, toplumun temel değerlerine odaklanıyoruz. Merkeze açılma yaklaşımı içinde değiliz ama aynı zamanda merkezin de partisi değiliz.
- ‘Okyanus ötesi’ kavramını ilk kullanan kişi sizsiniz, bugünlerde Başbakan Erdoğan ‘devlet içinde devlet’ kavramını kullanıyor.
Siyasi iktidarın on yılı aşkın uygulamaları sırasında Fethullah Gülen hareketiyle birbirlerini ve çok yakın politikaları benimsedikleri biliniyor. Uygulamalarda da birbirlerine yardımcı oldukların görüyoruz. Şimdi bu birlikteliğin neden son bulduğu ve mücadelenin nereye varacağı hakkında bir yorum yapmak istemiyoruz. Biz aralarına girmeyeceğiz. Ancak gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
- Peki bu yapı devlet için bir tehdit oluşturuyor mu?
Biliyorsunuz bütün bunlar 17 Aralık’tan sonra çıktı...
- Neden 17 Aralık sonrasında çıktı acaba?
Dediğim gibi biz Başbakan Erdoğan ile Fethullah Gülen arasına kesinlikle girmeyeceğiz. Bizim daha önce Hem Fethullah Gülen hareketine hem AKP’ye karşı kamuoyuna açıkladığımız görüşlerimiz oldu. Sayın Başbakan’ın söylediği gibi Fethullah Gülen hareketiyle bir işbirliğimiz yoktur ve onlar hakkında görüşlerimiz aynıdır. Fethullah Gülen hareketi hakkında eski söylediklerimizin alayının arkasındayız.
- Cumhurbaşkanlığı için sözünüzün ardında mısınız?
Bu şans kaybolmuştur diye düşünüyorum. Bu şansın olabilmesi için yolsuzlukla mücadelede önemli adımlar atması, arkasından da kendisinin iddia ettiği şekilde sonuçlanırsa o zaman yeniden bir aklanma sürecini başlatmış olur. O vakit ancak siyaseti şu şekil yönteceğim dediği zaman bu talebi makul karşılayan çevreler olabilir. Ama bizim şu an için söylediğimiz, Sayın Erdoğan’ın siyasi ömrü tükenmiştir. Zorlamasına gerek yoktur. Siyasetinde bir zaman aralığına ihtiyacı vardır.
Kürt vatandaşlar ile PKK ayrımı
Bahçeli, Kürt bahsinde, Kürt vatandaşlarımızla PKK ayrımının altını kalın çizgiyle çiziyor. “Son günlerde konuşmalarınızda bin yıllık kardeşlikten bahsediyorsunuz” diye hatırlatmamız üzerine, Bahçeli şunları söyledi:
“Biz Kürt kökenli vatandaşlarmız ile bölücü terör örgütünü aynı mütalaa etmiyoruz ve aynı çatı altında da görmek istemiyoruz. Ancak bugünlerde kamuoyu ve basına yansımış şekliyle İmralı’daki cani, kalkmış biz bağımısz hareketiz, bağımsız Kürdistan’a doğru programımız var ona devam ediyoruz diyor. Böyle bir ayrışmayı Türkiye’deki Kürt kökenli kardeşlerimiz düşünebiliyorlar mı? Onlara sormak lazım.”
‘Türkmenlere yardım yapılıyorsa’
- Suriye’ye giden TIR’ların durdurlumasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Suriye’deki gelişmeler esnasında siyasi iktidarın uyguladığı politikalar ve yöntemler bir çatallaşmaya gitmiştir. Bunlar arasında Esad yönetimine karşı muhalefeti yönlendirmek, sahiplenmek ve destek vermek gibi bir durum var.
Bir de bu arada Suriye’de yaşayan Suriyeli Türkmenler var. Suriye’deki Türkmenler zaman içinde taraflardan birinin yanında yer almadılar. Dışarıda kaldılar, yalnızlığa terk edildiler. Her türlü imkândan uzak kaldılar. İki taraftan da tehdit almaya başladılar. Böyle bir durum karşısında zannederim Türkiye’nin Suriyeli Türkmenlere karşı sahiplenme tutumunun asli görevi olması lazım. Eğer bu amaca yönelik burada kardeşlerimize gıda, giyim, silahlanma açısından yardım yapılıyorsa bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin komşuluk hukukunun dışında soydaşlarımızı sahiplenmesi hâlidir.
HÜSEYİN YAYMAN / Vatan
SON VİDEO HABER
Haber Ara