Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Zübeyir Gündüzalp ile yıllarca birlikte bulunan Eyüp Ekmekçi ağabey, Bediüzzaman Hazretlerinin ve talebelerinin siyasete bakışına dair bir kaç anektot paylaştı:
BEDİÜZZAMAN, CHP’LİLERİN “OY” OYUNUNU BOZDU
Hz. Üstad Bediüzzaman (ra) daima “Ahrar” ismini verdikleri küfrü mutlak ve istibdadı mutlak karşısındaki en büyük kitle partisine oy vermiş ve verdirmiştir. Bunun ısrarla tahşidatını yapmıştır.
Hatta bir seçimde Halk Partililer Isparta’da köyleri dolaşarak, “Bediüzzaman bizden. CHP’ye oy veriyor” diye propaganda yapınca, Hz. Üstad, “benim oyum mühim, getirsinler sandığı ben oy kullanacağım” diyor. Ağabeyler, “Üstadım mevzuat müsait değilmiş” diyorlar.
Hz. Üstad bilmez mi mevzuat müsait olmadığını? Dikkat çekip nereye oy verdiğini göstermek istiyor. Hz. Üstad sadığa gidiyor. Oy sandığı hücresine giriyor. DP’nin kartını ve zarfı alıp dışarı çıkıyor. Halka ve heyete karşı, “Böyle mi konacak!” diye oy pusulasını zarfa halkı şahit tutarak koyuyor. Yani CHP’nin oyununu bozuyor.
SİYASİLERDEN MAKAM İSTEMİYORUZ
27 Mayıs ihtilalinde Ahrar kitlesi ikiye bölünmüştü. YTP ve AP diye. 1965 seçimleri arefesindeSüleyman Demirel merhum Av. Bekir Berk ağabeye, “Bekir Bey biz kitleyi AP’de toplamak istiyoruz. Sizin arkadaşlar için de 15 kişilik bir kadro(!) ayarladık. Siyasete girmek isteyen arkadaşları bize bildirin. Onları merkezden gösterelim” diyor.
Merhum Bekir Ağabey, “Ben kafadan iş yapamam. Arkadaşlarla istişare etmem lazım” deyip gelip merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabeye teklifi naklediyor.
Üstadımızın müdebbiriyet ve sıddıkiyetle mümtaz talebesi merhum Zübeyir Ağabey cevap olarak, “Kardaşım! Bizim cemaat olarak makamatı ele geçirip dünya cihetinde tahakkuk ettirmek istediğimiz bir gaye yok. Üstadımız Menderes’ten ne istemişse onu isteriz:
Bir: Komünistlere karşı sağlam dursunlar.
İki: Kur’an’a hizmet eden Nur Talebelerine ilişmesinler.
Üç : Ayasofya’yı ibadete açsınlar” diye cevap veriyor.
Bir harici planla AP’yi bölmek için bir kumpas yapıldığında da Zübeyir Ağabey ve sair nur erkanları Üstadımızın siyasete dair prensibine sadık kalarak nur talebelerinin birlik ve beraberlikleri muhafaza edilmiş ve plan atlatılmıştır. Bunun üzerine İnönü 1967’de planı tutturamayınca, “Nurculuk tarihin en organize irtica cereyanıdır. Beni nurcular yıktı” diye meydanlarda basbas bağırdı.
ŞİMDİ SULTANIMIZ ESİRDİR; SÖZÜ HÜKÜMSÜZDÜR
İngilizler İstanbul’u istila ettiği vakit İngiliz kurnazlığıyla hocalara diyorlar, “hocalar siz kadere inanırsınız. Kader böyle imiş. Biz geldik artık hakim olduk. Siz bizim aleyhimizde bulunmayın biz de size ilişmeyelim” diye propaganda yaptıkları zaman Hz. Üstad makalelerle mukabele ediyor:
“Hain İngiliz! Bu bizim kaderimiz değil imtihanımızdır sana ihtiyarıyla teslim olan zelil ve haindir. Tükürün zalimlerin hayasız yüzüne!” diye kuvvet-i maneviye-yi milliyeyi şahlandırıyor.
Demek muvaffakiyet, düşmanı kuvvetli gördüğü zaman Allah’tan nusret isteyip hayatını istihkar ederek dinini, milletini, memleketini müdafaa etmektir. Yoksa düşmana teslim olup eğilerek güya müsalaha yollarına girip müşterek hayat şartları aramak zilletine düşmek değildir. Hele hele düşmanın yalancı tavırlarına aldanıp oyuna gelerek aziz Müslüman milletine, hükümetine, devletine düşmanla müşterek planlar kurmak dünya tarihinin görmediği bir alçaklık ve zillettir. Değil Müslümanlar bütün insanlık dünya durdukça buna yuh çekecektir.
İngilizler, demek her zaman bir hile, bir kurnazlık üzerine gidiyorlar. İstanbul’u istila ettiklerinde Sultan Vahdettin diliyle Anadolu’daki kuva-yı milliye için “nameşrudur” dediğini işaa ediyorlar. Hz. Üstad,“Şimdi Sultanımız esirdir; sözü hükümsüzdür; kuva-yı milliye meşrudur” diye mukabil fetva veriyor.
Kaynak: Risale Haber