Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

Risale-i Nur talebesinden şok cemaat iddiası

Fethullah Gülen kendisine muhalefet eden Nur cemaatinin Tahşiyeciler Grubu'nun lideri Mehmet Doğan'ı hedef gösterdi. Doğan ve 10 kişi tutuklanıp 17 ay hapis yattı.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-03-23 21:42:33

Risale-i Nur talebesinden şok cemaat iddiası

Ümmetin temiz duygularını suiistimal eden “Paralel Yapı” 2010 yılında bir hukuk cinayetine imza atmış. Risale-i Nur talebesi olan ve Doğu’da Molla Muhammed olarak anılan Mehmet Doğan’ın, Fethullah Gülen’in Tahşiye Yayınevi’ni hedef göstermesinin ardından tutuklandığı ortaya çıktı. Fethullah Gülen’in 6 Nisan 2009 tarihinde internet sitesine konulan bir konuşması hukuk cinayetinin de başlangıç noktası oldu. Gülen’in Türkiye’de kirli emelleri olan şer güçleri anlattığı konuşmasında “Tahşiye” kelimesini kullanarak belli bir kesimi hedef gösterdiği anlaşılıyor.

Gülen konuşmasında, “Türkiye’de de Hizbulvahşetten sonra El-Kaide’yi icat ettiler. Yarın daha başka şeylerde icat edebilirler. Mesela Tahşiye diye bir şey icat edebilirler. Hafizanallah. İyi organize edebilirlerse bunları, belki hakiki Müslümanlarla, kitap okuyan Müslümanlarla nezahatlerini, nezafetlerini, fikri saffetlerini bulundukları evlerde koruma adına okudukları kitaplarla ayakta durmaya çalışan insanların içine sokmaya çalışırlar. Onları güçlendirirlerse ellerine silahlar da verebilirler. O kitapların arkasındaki zatın posterlerini evlerine asabilirler. Size yakın bazı kimselerin posterlerini de evlerine asabilirler. Biz zuhurları haşiye yapıyoruz dedirtirler. Adlarına da Tahşiyeciler derler. Sonra da Kalaşinkoflar verirler ellerine, iki yerde bir şey yapınca bunlar. Demek ki imkan bulunca bunlar da silahlanabiliyor. Sonra silahı, milahı, tabancası hatta çuvaldızı bile olmayan (Sözün burasında hitap ettiği topluma; ben sizin çuvaldızınız bile yoktur diyorum sizlere. Mugala yapmıyorum değil mi? Ben geçende büyük iğneye ihtiyacım oldu bulamadım kendi odamda. Ayakkabımı dikecektim” diyerek önceki günkü ceket edebiyatının bir başka versiyonunu sergiliyor Fethullah Gülen. Sonra devam ediyor) insanlara terörist damgasını vuracaklar orada. Yapmak istedikleri şeyi yapacaklar bununla, Allah o fırsatı vermesin komplolarını kendi başlarına dolasın. Bu açıdan bunların hiçbiri Türkiye’deki, bir probleme, bir derde, bir ızdıraba çare değil. Aksine bunlar problem oluşturmak için, dert oluşturmak için, bir yönüyle çare gibi gösterilen fakat çok farklı problemlere sebebiyet veren bir kısım oluşumlardır. Bugüne kadar çok farklı renkte desende oluştu. Bundan sonra da oluşabilir. Bir taraftan bunları oluşturacaklar. Bir taraftan da irtica hareketleri falan diyecekler. İrticayla irtibatlandıracaklar. Dinle irtibatlandıracaklar. Bir şom ağızlının dediği gibi “14 asır evvel indiği söylenen bir kitaba” nazarları çevirmeye çalışacaklar. Estağfurullah yüz bin defa Estağfurullah. Bunların hepsi sistemli belli merkezlerden belli böyle karanlık karar kurullarında alınan kararlarla yapılan şeylerdir. Türkiye’de o kadar çok bu mevzuda faaliyet göstermek için dışarıdan ülkemize soktuğu o kadar çok insan vardır ki, tamamen belli bir düşüncenin, belli bir anlayışın Türkiye’de temsilcileridir. Bütün bu olumsuz şeylerin arkasında bu problemlerin arkasında onlar vardır. Bu problemler onların organizasyonlarıyla meydan gelmektedir Allah-u alem.” İfadelerini kullanıyor.

 GÖNÜLTAŞ, BALIKLAMA ATLAMIŞ!
 O günlerde Ergenekon, Sarıkız, Ayışığı ve Balyoz isimleriyle yapılan operasyonlarla çalkalanan Türkiye’de “Tahşiyeciler” kelimesini arayan birçok insan hemen Tahşiye Yayınevi’nin adresine ulaşabiliyordu. Bu isme yoğunlaşan söz konusu operasyonlara tepkili olan Bugün Gazetesi Yazarı Nuh Gönültaş, 26 Nisan 2009 tarihinde bir yazı kaleme aldı. Söz konusu yazıda Gönültaş, “Vatan delisini gündemde tutmaya devam edin. Bir de irtica için hazırladığımız ama kullanamadan deşifre olan grup, tahşiye mi tahşidat mıydı neydi, onlar deşifre olmuştur. Bu işin arkasını bırakmayalım, isim değişikliği yapalım, yola devam edelim mutlaka. Silahlar hep bizden mi çıkacak, biraz da bunlardan çıksın
 -Bu dinci örgütün yeni ismi ne olsun efendim?
 -Rahle-mahle bir şey deyin işte” ifadeleri ile senaryo edilmiştir.” İfadeleriyle hedefi işaret etti.
 DOĞAN İLE BİRLİKTE 122 KİŞİYE GÖZALTI

 Bütün bunların ardından Fethullah Gülen’in cemaatine ait televizyon kanalının yayınladığı bir dizide “Karanlık Kurul”un icat ettiği Tahşiye Örgütü ismi kamuoyuyla paylaşıldı. Tahşiye Yayınları’nın bir anda Tahşiye Örgütü olarak televizyonda lanse edilmesi ve bir gazetecinin köşe yazısı, emniyetin düğmeye basmasına sebep oldu. Mehmet Doğan, yaklaşık 7 ay boyunca teknik takibe alındı. Teknik takibin ardından yasa dışı El Kaide örgütü mensuplarının deşifresine yönelik 22.01.2010 tarihinde Türkiye genelinde eş zamanlı olarak başlatılan operasyonda, 122 kişi gözaltına alındı. İstanbul, Ankara ve Bursa başta olmak üzere Kırıkkale, Samsun, Diyarbakır, Şanlıurfa, Elazığ, Malatya ve Adana illerinde yürütülen operasyonun Adana, Mersin, Diyarbakır ve Elazığ illerinde görülen davaların ilk duruşmalarında tutuklu bulunan tüm sanıklar tahliye edildi. Operasyonda adı geçen kişilerin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü 04 Mayıs 2009, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü ise 24 Nisan 2009 tarihinde teknik takibe alındığı öğrenildi.

 İDDANAMEDEKİ GARİPLİKLER
 İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin CMK 250’yle yetkili mahkemesinde görülen davanın iddianamesinde örgüt faaliyetinde kullanıldığı iddia edilen İstanbul’daki adreslerle ilgili bilgiler veriliyordu. İstanbul Bahçelievler’de bulunan ve örgüt evi olarak lanse edilen yerde yapılan aramada, 2 adet el bombası, 1 adet el bombası gövdesi, 1 adet sis kutusu, çok sayıda fişek, kitaplar ve krokilerin bulunduğu belirtildi. Silah ve diğer mühimmatların üzerinde yapılan parmak izi incelemesinde sanıkların parmak izine rastlanmazken polislerin parmak izine rastlandı. Aramaları yapan polislerin parmak izleriyle ilgili savunmaları da bir hayli ilginçti: “Arama yaparken kullandığımız eldivenler yıprandığı için parmak izimiz çıkmış olabilir”

 Sanıklardan Mehmet Nuri Turan’ın Florya’daki evinde iki adet tabanca ve mermi bulunduğu rapor edilirken, tabancaların adı geçen kişinin üzerine ruhsatlı olduğu ve hiçbir olaya karışmadığı ortaya çıktı. Operasyon kapsamında İstanbul’daki pek çok evde yapılan aramalarda yasadışı hiçbir belgenin bulunmadığı da anlaşıldı.

BU YAŞA KADAR ÖRGÜT KURMADIM DA BUNDAN SONRA MI KURACAĞIM?
 Mahkemede savunmasını yapan Mehmet Doğan ise “66 yaşındayım ve gözümde yüzde doksan oranında görme kaybı var. Ayrıca MS hastasıyım başkasının yardımı olmadan hareket dahi edemem. Şimdiye kadar örgüt kurmadım da 66 yaşından sonra mı örgüt kuracağım” diye konuştu. 15 yaşından bu yana Risale-i Nur okuduğunu anlatan Doğan 25 yıl boyunca Muş ilinde imamlık yaptığına dikkat çekti. Bölge halkının hizmetlerinden dolayı kendisini sevdiğini belirten Doğan ifadesinde, “Tahşiye Yayınevi’nde kitap yayınlayan bazı yazarlar bana Risale-i Nur’la ilgili sorular sorar ben de cevaplarım. Bunlar dini sorulardır. Sadece dini konularda açıklamada bulundum. Telefon konuşmalarım cımbızla alınmış şekilde dosyada yer almışsa bu beni bağlamaz. Ben örgüt kurmadım, örgüt üyesi değilim” şeklinde konuştu.

 HUKUKÇULARDAN BİLİMSEL MÜTALAA İSTENDİ
 İsnat edilen suçlarla ilgili İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığına başvuran Mehmet Doğan’ın avukatı Mustafa Doğan İnal davayla ilgili bilimsel mütalaa istedi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer ve Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Koca tarafından yapılan incelemede, “İddianamede varlığı iddia edilen terör örgütünün faaliyetleri kapsamında işlenmiş olan bir suçtan söz edilmemektedir. Bu durumda sanıkların bir silahlı terör örgütü kurmaya yönelik bilerek ve isteyerek davrandıklarını ve bunu suç işlemek amacıyla gerçekleştirdiklerini ortaya koymak gerekirdi. İddianame ve tarafımıza sunulan eklerinde ise suçun manevi dair delillerle irtibatlandırılmış bir değerlendirme ve tespit yapılmamıştır. Sanıkların dini ve siyasi söylemlerinin tehlikeli olduğu ve gelecekte bir terör örgütü olabilecekleri tahminine dayalı olarak kişilerin yargılanması ise ifade ve örgütlenme özgürlüğünün ihlali anlamına gelir” ifadelerine yer verildi. Bilirkişi raporunda Turgut Yıldırım ve Muhammet Emin Karakaya’nın evlerinde gerçekleştirilen arama işlemlerinin hukuksuz olduğu belirtilirken, aramalardan elde edilen delillerin ceza muhakemesinde kullanılamayacağı sonuçlarına ulaşıldı.

SOMUT TESPİT YOK
Bilirkişi raporunda dikkat çeken bir başka ayrıntı ise, örgüt suçlamasının yapılış biçimi oldu. Fonksiyonel iş bölümüne dayanan hiyerarşik bir yapı olarak nitelendirilen Mehmet Doğan ve beraberindekilerle ilgili somut vakalara dayalı bir tespit bulunmazken, örgüt lideri olarak gösterilen kişinin emekli imam olduğuna dikkat çekildi. 25 yıllık emekli imam olan Mehmet Doğan’la ilgili bilirkişi raporunda, “Emekli bir din görevlisi ve esnaf kişiler oldukları anlaşılan kişiler arasında bir araya geliş bulunmaktadır. Ancak bu durum hiyerarşik yapılanmadan ziyade, dinin belirli bir yorumunun sohbetler yoluyla paylaşılması ve yayılmasına ilişkin bir gruplaşma niteliğini göstermektedir. Bu tür dini grup ve cemaatlerin, yapısal özellikleri terör örgütlerinin bilinen yapısal niteliğiyle örtüşmemektedir” denildi.

 ADLİ TIP RAPORU 17 AY SONRA GELDİ
Mahkemede, görme özürlüğü ve MS hastası olduğunu beyan eden Mehmet Doğan 17 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. Tahliyesinin sebebi ise 17 ay sonra gelen Adli Tıp Kurumu’nun raporu oldu. Tutuksuz yargılanan onlarca insan halen adaletin yerine getirilmesini bekliyor.

Ergenekon, Sarıkız, Ayışığı ve Balyoz davaları için “Hukuksuzluktur” diye ortalığı ayağa kaldıranların MS hastası ve 70 yaşına merdiven dayayan bir insana görülen muamele karşısındaki sessizliği manidar bulunuyor.

MEHMET DOĞAN’I, GÜLEN CEMAATİ’NİN HEDEFİ YAPAN İCRAATLARI
 Molla Muhammed ismiyle tanınan Mehmet Doğan, Bediüzzaman hazretlerinin birinci talebesi olan, Albay Hacı Hulusi Yahyagil’in öğrencisidir.
 Kur’an, hadis, fıkıh çerçevesinde Risale-i nurla alakalı ilmi çalışmalar yapan Mehmet Doğan, Risale-i Nur’daki bazı cümlelere ters mana veren Fethullah Gülen ve ekibi ile ilmi olarak mücadele etmiş ve bu mücadeleyi Reddül Evham serisi ile kitaplaştırmıştır.
Fethullah Gülen ve ekibi sadece Risale-i Nur’u tahrifle kalmamış, aynı zamanda Kur'an’ın bazı ayetlerine de ters mana vererek, “Yahudilik ve Hristyanlık hak dindir. Yahudiler ve Hristiyanlar Cennet’e girecektir. Onlar da kurtuluş ehlidir. Muhammedun Resulullah demeden Cennet’e girilir” gibi İslam’la ilgili olmayan iddialara karşı Mehmet Doğan ilmi olarak mücadele etmiş ve tespit ettiği ilmi delilleri Rumuzul Kur’an isimli serisiyle kitaplaştırmıştır.

MEHMET DOĞAN’I YAKINDAN TANIYAN NUR TALEBESİNİN İFADESİ
Mehmet Doğan ve arkadaşlarına reva görülen bu muameleyi yakın dostu ve gazeteci Murat Çetin’e sorduk. Murat Çetin, “Okyanus ötesindeki zatın ve ekibinin Molla Muhammed ‘i hedef almasını üç ana başlıkta toplayabiliriz. Birincisi, Fethullah Gülen şu ana kadar Risale-i Nur camiasında bir duayen ve bilir kişi olarak kamuoyuna lanse edilmiştir. Mehmet Doğan’ın yaptığı ilmi mücadele, elindekileri kaybetme kaygısı yaşayan “Cemaat”i telaşlandırmıştır.
>
> İkincisi, zengin ile fakir arasında hassas bir ölçü ve yardım köprüsü olan zekat müessesi, cemaate tarafından farklı amaçlar için kullanılmıştır. Şöyle ki; İslam’ın önemli şartlarından biri olan zekat müessesi, Kur'an’ın ifadesine göre fakire verilmesi lazım gelirken Allah’ın bu hükmüne ters mana veren Gülen ekibi, zekatları hile ve hud-a ile alarak kirli işlerinde kullanmaktadırlar. Zekatın bir ibadet olduğunu ve dolayısıyla bu ibadetin Allah’ın emri dahilinde yapılması lazım geldiğini beyan eden Mehmet Doğan zekatla alakalı ilmi tespitlerini üç cilt halinde kitaplaştırmıştır. Yani bu ilmi tespitler bir nevi Fethullah Gülen ve ekibinin işlerini sekteye uğratmıştır. Neticede haksız yere toplanan paraları kısmen toplayamaz hale gelmişlerdir.
>
> Üçüncüsü ise; Takdir edilir ki şanlı ecdadımızın üç kıtada kılıç sallayarak yaptığı mücadele neticesinde bizlere emanet ettiği bu mukaddes topraklar, kem gözler tarafından sürekli taarruza ve tehdide maruzdur. Fethullah Gülen ve ekibi ise hoşgörü ve dinlerarası diyalog safsatasıyla milletimizi özellikle gençlerimizi uyutmaktadır. Molla Muhammed ise yazdığı eserlerle gençlerimizi teyakkuza davet ederek, planlanan oyuna karşı ilmen mücadele etmiştir.” ifadelerini kullandı
SABAH

Haber Ara