'HÜDA PAR halka efendi değil, hizmetkar olacak'
HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hasan Aşkın, HÜDA PAR kadrolarının halka efendi değil, hizmetkar olmak için yola çıktıklarını söyledi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-03-19 12:39:07
Seçim çalışmaları kapsamında Bitlis’e gelen HÜDA PAR GİK üyesi ve genel başkan yardımcılarından Hasan Aşkın, Hampus mahallesindeki, Kur’an Kursunda toplanan mahalle sakinlerine yaptığı konuşmada, HÜDA PAR kadrolarının halka efendi değil, hizmetkar olmak için yola çıktıklarını söyledi.
HÜDA PAR, şer odaklarının oyununu bozdu
Aşkın, HÜDA PAR’ın siyaset sahnesine çıkması kafirlerin, emperyalistlerin ve Siyonistlerin kuklası olanların oyununu bozduğunu söyledi.
Emperyalist güçler tarih boyunca Müslümanlardan iki şeyi alarak onları güçsüzleştirmeye çalıştıklarını belirterek şunları söyledi: “Müslümanlardan parayı alarak onları ekonomi anlamada kendilerine bağımlı hale getirmişlerdir. Burada ki Müslüman portesini; ehli cami olan sofi, ticaretle uğraşmayan, holdingi olmayan, iş adamı olmayan dünyadan elini eteğini çekmiş, cami ile ev arasında sıkıştırılmış bir porte gibi tanıttılar.
Sanki İslam’ın bir yaşam doktrini yokmuş gibi, İslam’ın bir yönetim şekli yokmuş gibi, hâşâ sanki Kur’an-ı Kerim sadece namaz ve oruçtan bahsediyormuş gibi, bize böyle bir algı oluşturuyorlar. Böylece sermaye olan güçten bizleri alıkoymaya çalıştılar. Oysaki Müslüman Allah’ın kendisine taktim ettiği bu malı Allah yolunda harcadığında bu mal ona hizmet ediyor.
Yerli Müslüman halkı yerli Müslüman halk yönetir
Birde Müslüman dan siyasi güç unsurunu aldılar. Dediler ki, Müslüman’ın belediyede, Müslüman’ın yönetimde işi olmaz. Müslüman dedin mi bu kadar toplumun vebalini alamaz. Sen bize oyunu ver gerisi biz senin yerinde çalışırız dediler. 5 seneden bir gelir elin öper sana saygıda kusur etmeyiz. Gerisini biz hal ederiz mantığıyla bizleri uyuttular.
Hür Dava Partisi olarak bu iki şeye dur demek için yerel yönetimlere talibiz. Yereli, yerli yönetir. Yerli Müslüman halkı yerli Müslüman halk yönetir. İslam da öyle bir yönetim var ki, Hz. Ömer’in Huzeyfe’yi vali olarak tayin ederken, gittiğinde bindiği merkebini iki yıl sonra dönerken yine aynı merkep ile döndüğü gibi, halkın malını kendi makamı ve çıkarları uğruna kullanmayan adil kişilerin adaletle yönetim şeklidir. İşte HÜDA PAR’ın kadroları böyle bir anlayışa sahiptir.”
Bitlis’in bu halde olmasının bir yönetim olmayışından kaynaklandığını vurgulayan Aşkın, sözlerine devamla: “Benim belediye başkan adayım sizin amiriniz olduğu zaman, sizin şehri-l emininiz olduğu zaman sizin paralarınızla size gelen iskaklarla alınan makam aracıyla çocuğunu okula bırakamaz. Bunun hesabını Allah’a veremez. Bu gün bu anlayışta bir yönetim var mı? Varsa kaç tanedir. Eğer bu anlayış olsaydı Bitlis bu gün bu halde olmayacaktı.
Bu gün Bitlis öyle bir haldedir ki, bazı eksikleri söylemekten haya ediyoruz yüzümüz kızarıyor. Yaklaşık bir ay öncede Bitlis’e gelmiştim. Esnaf kardeşlerimizle STKlarımızla bir araya gelmiştim. Bana il de bir annemizin, bacımızın, yengemizin köyden gelirken ve çarşıya alışverişe çıkarken zaruri ihtiyacını giderecek bir yer olmadığını söylediler. Bu hepimizin ayıbı değil midir?
30 yıl önce kazımpaşa ilköğretim okulundan eski sanayiye kadar olan şehir merkezi nasıl idiyse bugün de aynı değil mi? Peki ne değişti.” İfadelerini kullandı.
Başbakanın gönderdiği 5,5 katrilyon nerede?
11 yılda Bitlis iline 5,5 katrilyon para gönderdiğini söyleyen başbakanın sözünü hatırlatan Aşkın, “Doğrudur bu kadar para gönderildi. Mersin nüfusu 2 milyonun üzerinde, Urfa’nın nüfusu 1,5 milyonun üzerindeyken buraya 10,5 katrilyon para gönderilirken; nüfusu 370 bin civarında olan Bitlis’e 5,5 katrilyon gönderildi. Peki, size soruyorum bu paralar nerede? Ne ben nede gidin sorun hiçbiri bunu izah edemez. Eğer yerel yönetim adil değilse, Allah’tan korkmazsa, eğer tüyü bitmemiş yetimin malını alırken eli ve kalbi titremiyorsa siz değil 5,5 katrilyon, 555 katrilyonda gönderseniz hiçbir şey olmaz” diyerek yöneticinin adil olması gerektiğini söyledi.
Yıllardır esnafın huzurunu ve uykusunu kaçıran dere üstü sorununa da değine Aşkın, “Birileri çıkıp diyor ki, hepsini yıkacağız. Sizler bir yeri yaparken bir yeri yıkmanız ne anlam ifade ediyor. Önemli olan var olanı yenileyerek yaşat, buna paralel yeni yerleri de yap. Ama ben Bitlis’in Rahva tarafını yükselteyim, diğer tarafı ölsün. Kusura bakmayın bu esnafa yapılacak olan en büyük hakarettir.
Biz diyoruz ki, Yahudi’sine de, Ermeni’sine de, Hıristiyan’ına da ayrım yapılmazken, sırf birilerine rant ve peşkeş çekme adına şehrin bir tarafını yalnızlığa ve yokluğa mahkum et; diğer tarafı da peşkeş çektir. Bu kabul edilir bir durum değildir. Yine aynı mevkide 470 adet afet konutunun yıkım kararı alındı.
Peki bunları niye yaptın ve niye yıkıyorsun? Anında alınan bu kararlar birilerine peşkeş mi çekiliyor sorularını ister istemez insanın aklına geliyor. Bu milli bir servettir. Yazık günah değil midir? O kadar konutu oraya yapacağına getir kurubulak’a, zeydana, sanayinin arkasında fakir mahallelere yap ihya olsun şehir dengesi sağlansın” diyerek yapılan yanlışlara dikkat çekti.
“Sorun zihniyet sorunudur”
Sorunun projelendirmeden değil, zihniyetten kaynaklandığını ifade eden Aşkın, “ Sorun halka hizmet etme gayesinden ziyade yandaşa ve kendisine peşkeş çekme sorunudur. Bu seçimde sadece Bitlis’imizin bar kaç yerini peşkeş çekme meselesi değil; Bitlis’imizin, gençliğimizin ve çocuklarımızın geleceği demektir. Onun için son derece önemsememiz lazım. Allah’ın izni ve inayetiyle malınıza ihanet etmeyeceğiz. Söz verdiğimizde sözümüzü yerine getireceğiz. Hiçbir zaman size yalan konuşmayacağız” ifadesini kullandı.
Bugün Bitlis’te yapılan çarpık kentleşme Türkiye’nin hiçbir yerinde olmadığını belirten Aşkın, “Hastaneden Rahva’ya doğru giderken yola sıfır sağlı solu olarak okullar yapılarak şehrin en kaliteli yerini katledilmiştir. Böyle bir şehirleşme olamaz. Bu çarpık kentleşme şehrin gelişmesini engellemektedir. Alel acele alınan bu kararlar neyin nesi. Halktan kopuk ve halka rağmen alınan bu kararlar neyin nesi.
İnşallah bizler bu şehri bilen tanıyan kadrolarla yola çıktık. Dışarıdan buraları tanımayan atama usulüyle yola çıkmadık. Bir yerlerden birileri çok daha fazla partiye trilyonlarla ifade edilecek bağışlar yapıp da o koltukları onlara peşkeş çekmedik ve çekmeyeceğiz. Eğer birileri 5 trilyon vererek o makamlara geliyorsa vallahi sizin 50 trilyonunuzu almak içindir. İnşallah bizler o delik olan sevili kapatmak için geliyoruz” şeklinde konuştu.
Telefonumuz ve kapımız her kese açıktır
Bu partinin kaybedeni olmadığının altını çizen Aşkın, “Bizler şimdiden kazanmışız. Çünkü Bitlis ilinde 9 bin ev dolaşmışız. Bunun 7 bin 500 evinde oturmuşuz. Gittiğimiz her evde Allah’ı, peygamberi ve İslam’ı birbirimize anlatmışız. Onun için bu partinin kaybedeni yoktur. Çünkü bizler bir parti davası değil, bir dava partisiyiz. Onun için hür dava partisinin hiçbir zaman ne telefonları ne kapıları hiç kimseye kapalı olmadı ve olmayacaktır. Bizim gönül kapımız herkese ve her kesime açıktır.
“Hz. Ömerler gibi adaleti ayakta tutan yöneticiler olacağız”
Bizler belediyeleri kazansak da, kaybetsek de bu izzetli ve onurlu olan Müslüman halkımıza İslami perspektifle hizmet etmeye devam edeceğiz. Göreceksiniz 31 Mart sabahından itibaren yine evlerinize geleceğiz. Çünkü İslam sadece seçimden seçime değil. Biz İslam davasını güdüyoruz. Var olduğumuz sürece bu davayı her yere götüreceğiz. Allah’ın rızasının halkın rızasından geçtiği bilinciyle hareket edeceğiz. Birlik olcağız, diri olcağız, Hz. Ömerler gibi adaleti ayakta tutan yöneticiler olacağız. Bu halkımıza baş değil, ayak olacağız; efendi değil, hizmetkar olacağız.” İfadelerini kullandı.
Program vatandaşların sorularının yanıtlanmasının ardından son buldu.(Şükrü Tontaş-İLKHA)
SON VİDEO HABER
Haber Ara