Bahçeli'den seçimlere önemli vurgu!
MHP lideri Bahçeli: '30 Mart seçimleri, önemli bir dönüm noktasıdır. Ülkemizin geleceğinin belirlenmesinde, yeniden siyasetin şekillenmesinde bir başlangıç teşkil etmektedir' dedi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-03-18 01:34:10
AA'nın haberine göre; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisince İzmit'teki Perşembe Pazarı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, 30 Mart yerel seçimlerinin, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik sorunlarının yoğunlaştığı, iç ve dış tehditlerin arttığı bir zamanda yapılacağını söyledi.
Yerel seçimlere 25 siyasi partinin katılacağını ve seçimlerin bin 394 seçim çevresinde gerçekleştirileceğini ifade eden Bahçeli, siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğunu kaydetti.
Bahçeli, partilerin her birinin milletin "aziz evlatları" tarafından kurulduğunu dile getirerek, "Bu kuruluşlardan birisi de Milliyetçi Hareket Partisi'dir. Milliyetçi Hareket Partisi, gelenekli siyasi kurum olarak ilkeli, dürüst bir siyaset temelinde temiz siyaset, temiz toplum, temiz yönetim amaçlı ve milletimizin içinden çıkmış bir siyasi kuruluşumuzdur. Milliyetçi Hareket Partisi, seçimlere katılmakta değerli adaylarını çok önceden toplumla buluşturdu" diye konuştu.
"30 Mart seçimleri önemli bir dönüm noktası"
Partisinin adaylarının, isimlerinin açıklandığı günden beri çalışmalarına devam ettiğini belirten Bahçeli, "Değerli adaylarımız da o günlerden bu günlere kadar milletimizin her ferdini, hiçbiriniayırt etmeksizin, hiçbir etnik unsur ayrımı kabul etmeksizin herkesle görüşmüş, kucaklaşmış ve 12 gün sonra yapılacak olan 30 Mart yerel seçimlerine hazır hale gelmişlerdir" ifadesini kullandı.
Bahçeli, 30 Mart seçimlerinin önemli bir dönüm noktası olduğuna vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Ülkemizin geleceğinin belirlenmesinde, yeniden siyasetin şekillenmesinde bir başlangıç teşkil etmektedir. Çünkü bu tarihten sonra 28 Ağustos'da Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2015'de en geç 12 Haziranına kadar 25. dönem milletvekilliği genel seçimleri yapılacaktır. Milli irade olarak bu süreci, başlangıcından itibaren sabırlı, soğukkanlı anlayışla sürdürürsek ve millet iradesi olarak bu 3 önemli siyasi olayı bir doğru üzerine çekebilirsek inanınız ki Türk milletinin kaderi en geç 2015 yılı Haziran ayından önce belirlenmiş olacaktır."
"AK Parti, 4 bin 153 günden bu yana ülkeyi yönetmektedir"
Türkiye'nin 11 yılı aşkın süredir AK Parti tarafından yönetildiğine dikkati çeken Bahçeli, şöyle konuştu:
"Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 59, 60 ve 61. hükümetlerinin Başbakanı olarak 4 bin 22 gündür ülkeyi yönetmektedir. 2002, 3 Kasım ayını esas alır, 58. hükümetin şimdiki sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kurulduğunu da dahil edersek Adalet ve Kalkınma Partisi 4 bin 153 günden bu yana ülkeyi yönetmektedir. Bir siyasi parti düşününüz ki, Türkiye'nin önemli bir siyasi ekonomik kriz yaşadığı dönemde 1.5 yılı bulmadan milli görüş çizgisinden ayrılan bir grup insan tarafından kurulmuş olan Adalet ve Kalkınma Partisi'ne aniden yönelmesiyle bu parti tek başına iktidar olmuştur. Bu demokratik hak olarak düşünülmeli. Bu yarışta Adalet ve Kalkınma Partisi öncelik almıştır. Milletimiz buna gösterdiği teveccüh bu iktidarı 11 yıldan bu yana ülkeyi yönetmekle görevlendirmiştir. Şimdi hep birlikte yorum yaparak değerlendirmelere geçmemiz gerekiyor. Hangi siyasi partiden olursak olalım 'önce ülkem, sonra milletim, sonra partim' diyen bir anlayışla yaklaşmak mecburiyetindeyiz."
İktidar partisinin yasamada çok sayıda milletvekiliyle temsil edildiğini ve tek başına hükümet kurma yetkisine sahip olduğunu ifade eden Bahçeli, bunun önemli bir siyasi güç olduğunu söyledi.
Bahçeli, bu güçle Türkiye'nin temel meselelerinin çözülmemesinin mümkün olmadığını dile getirerek, her türlü yasanın çıkarılıp, bazılarında da değişiklik yapılabileceğini ifade etti.
"Recep Tayyip Erdoğan, belli bir dönem sonra 'balkon konuşmalarını' unutup, kerameti kendinde kurup bu güç alanını genişletme ihtirasına kapılmıştır" diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Önce 4. kuvvet olarak bilinen medyanın, iktidar olduğu günden beri kendilerine yaraşanları kullanmaya, biraz palazlandıktan sonra eş dost akraba ve yakınlarına basın ve televizyon kurdurmaya, daha sonra da birtakım baskı unsurlarıyla diğer televizyonları kontrol altına almaya çalışarak 4. kuvvete de egemen olmuştur. Bunun en güzel izahı, şimdi halk tarafından çok iyi anlaşılıyor, 'Alo Fatih' olayıdır. Fakat bunların içindeki 3. kuvvet bağımsız ve tarafsız olması lazım. Bu da yargıdır."
"76 milyonunun yüzde 59'u yoksuldur"
Bahçeli, 2010 yılında anayasa değişikliği için referanduma gidilen döneme değinerek, "O dönemde bazı aydınlar, siyasi parti yöneticileri ve sivil toplum kuruluşları 'yetmez ama evet diyeceğiz' diyerek Türkiye'nin başına Recep Tayyip Erdoğan'ı bela etmişlerdir" dedi.
Başbakan'ın HSYK'yı oluşturup bir takım atamalarla kendisinin yargı denetiminden uzak kalmasını sağladığını dile getiren Bahçeli. konuşmasını şöyle sürdürdü:
"O günden sonra güç alanı genişleyen Recep Tayyip Erdoğan, güç çılgını olmuş, bu alanı genişletmek için artık Başbakan değil, 'tek adam' olmaya yönelmiş ve Türkiye'yi otoriter bir anlayışla yönetmek arzusuna kapılmış ve şimdi de 'Ortadoğunun sultanı', şimdi de 'Türkiye'nin diktatörü' olmaya heveslenecek bir gafletin içerisine düşmüştür. Recep Tayyip Erdoğan, kimseyi beğenmez, kimseyi dinlemez, vekillerine güvenmez, kendisine oy veren vatandaşların milli irade desteğini artık görmez hale gelmiş, 2-3 tane 'aklı uçuk' danışmanla Türkiye'yi büyük bir felakete doğru sürüklemeye çalışmıştır. Türkiye'nin milli ve manevi değerlerini tahrip etmek, sosyal dokusunu parçalamak, Türkiye'de büyük aile olarak bütünleşmiş, kaynaşmış, aile oluşturmuş insanlarımızı 36'ya bölerek bir etnik çatışmanın zeminini hazırlamak. Bununla beraber 'demokratik açılım' zırvasıyla demokrasi, insanları hakları ve özgür kavramlarını istismar ederek Türkiye'nin bugün bölünme eşiğine gelmesine sebep olan davranışlarıyla beraber sosyal ve ekonomik yönden de hiçbir çözüm üretememiş, sadece yaptığı TOKİ'yi istismar etmek, oradan bir mücahitliği müteahitliğe çeviren haram üzerine beslenme, bunun üzerine zenginleşmeye açık bir azınlık yaratarak kendisine her türlü kaynağın temin edileceği bir ortamı sağlamıştır."
Bahçeli, 76 milyonluk Türkiye'nin yüzde 59'unun yoksul olduğunu belirterek, yoksulluk sınırının altında kalan 44 milyon kişinin olduğunu ifade etti.
Bu yoksulların altında açlık sınırının altında kalanların da bulunduğunu anlatan Bahçeli, bunların da 13 milyon kişi olduğunu kaydetti.
Haber Ara