Dolar

34,9528

Euro

36,6412

Altın

3.002,91

Bist

10.005,28

Fethullah Gülen'den 28 Şubat açıklaması

Fethullah Gülen, 28 Şubat döneminde erken seçim önerilerinde bulunduğunu kabul ederek, 'Kimseye ‘beceremediniz’ demek haddim değil' dedi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-03-17 12:41:23

Fethullah Gülen'den 28 Şubat açıklaması

Fethullah Gülen, Zaman Gazetesi'ne verdiği röportajda 28 Şubat dönemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Gülen, 28 Şubat sürecinde Refah-Yol hükümetini eleştirdiği ve "Beceremediniz bırakın gidin" şeklinde manşetlere konu olan ifadeler kullandığı yönündeki iddialara cevap verdi. Gülen, erken seçim önerisinde bulunduğunu ancak kesinlikle bu ifadeler kullanmadığını söyledi.

Fethullah Gülen, "Sizin 28 Şubat döneminin başbakanı Necmettin Erbakan ve hükümetin süreci yönetmesiyle ilgili eleştirileriniz hatırlatılıyor. Ve darbeye destek verdiğiniz iddia ediliyor..." şeklindeki bir soru üzerine şunları söyledi:

Refah Partisi’nin seçimlerden birinci çıkmasıyla birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde bir hareketlenme olduğu hemen herkesin şahit olduğu bir husustu. Bulutlar toplanmaya başlamıştı ama henüz fırtınaya dönüşmemişti. Ankara’da rahmetli Yavuz Gökmen ve Fehmi (Koru) Bey’i hatırlıyorum. Fatih (Çekirge) Bey vardı. O arkadaşlarla da bu his ve duyumlarımı paylaştım. Çok haksız ve seviyesiz tepkilere muhatap oldum. Halbuki başkaları da vardı tehlikeyi gören. Susurluk Skandalı’yla birlikte oluşan toplumsal tepkiyi kendi hesabına değerlendirenler darbeyi fiiliyata koyduğunda iş işten geçmişti. Susurluk’la ilgili MİT’in hazırladığı rapora son anda fakirin ismini eklemişlerdi. Bunun kimlerin eliyle yapıldığını sonraları duysam da mü’minleri tân etmedim, içime gömdüm. Sonra 28 Şubat yaşandı. Ve o malum bildirinin ikinci maddesi, okulların Tevhid-i Tedrisat çerçevesinde devletleştirilmesini talep ediyordu. Gerilimin had safhaya çıktığı o dönemde milletimiz adına en az zararla kurtulmanın yollarını ararken birçok insan gibi erken bir seçimin çare olabileceğini telaffuz ettim. Yeni bir seçim kanunu ile erken seçime gidilmesi gerektiğini dile getirdim. Bunu sadece fakir söylemedi; Korkut Özal başta olmak üzere birçok isim de aynı kanaati ifade etti. Hatta o gün hükümeti destekleyenlerden de böyle düşünen ve manşet atanlar vardı. Arşivlere girilirse kimin ne söyleyip yazdığı görülür.

Şu husus da vardı. Ülkede oluşan darbe havasını o günün Çalışma Bakanı rahmetli Necati Çelik Bey’e anlattım. Şahitlerim de var. Alaeddin Kaya Bey ve Melih Nural Bey o görüşmede beraberdiler. “Hükümeti bertaraf etmeyi planlıyorlar...” dedim. Anti-demokratik bir hadisenin zuhur etmemesi için çırpınıyordum. Necati Bey endişelerimi heyecanla dinledi, kalktı gitti. Rahmetli Erbakan Hoca’ya durumu nakletmiş. Fakat oradan ‘hadisenin önüne geçelim’ şeklinde bir yaklaşım sergilenmedi.

Tansu (Çiller) Hanım’a da yaklaşan tehlikeyi anlatmaya çalıştım, olumsuz gelişmeleri naklettim. Tansu Hanım, “Hocam, itidalli olalım” deyince üzüldüm. Teferruata girmedim. Kimseye bir şey anlatamadığımı görünce, günümüzde yakın coğrafyamızda yaşanan hadiselere benzer bir hadisenin önüne geçebilmek için bir şeyler söyleme ihtiyacı hissettim.

Kimseye ‘beceremediniz’ demek haddim değil. Herkese, hele de milleti temsil konumunda olanlara belli bir hürmeti muhafaza ettiğime herkes şahittir. O gün Hz. Ebubekir ve Ömer bin Abdülaziz gibi büyük kametlerden örnekler vererek idareden çekilmenin zül olarak addedilemeyeceğini anlatmaya çalıştım. Eğer sine-i millete dönmek daha büyük badireleri önleyecekse -ki bu 27 Mayıs için, 12 Eylül için de söylenebilir- tercih edilmeli. Nitekim 27 Nisan Muhtırası’ndan sonra AK Parti hükümeti, bir hafta içinde erken seçim kararı alarak bu badireyi atlatmıştı. 28 Şubat’a benzer usullerle devrilmeye çalışılan iktidar, sine-i millete dönerek, sandığı ortaya getirerek oyunu bozmuştu. Benim de söylediğim buydu: “Seçim kanununu değiştirerek ülkeyi erken seçime götürün.”

Şunu arz etmede fayda mülâhaza ediyorum. O günkü Susurluk Raporu’na ve 28 Şubat Bildirisi’ne iyi bakılırsa, cuntanın öncelikli hedeflerinden birinin bu Hareket olduğu görülür. Sonra yaşadıklarımız, niyetin tahakkuk ettirilmesiydi. Bunun aksini iddia etmek insafa sığmaz, hakikate de münafi.

Haber Ara