TBMM 'paralel yapıyı' aylar önce tespit etti
TBMM Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu'nun muhalefete mensup üyeleri tarafından kaleme alınan muhalefet şerhlerinde, usulsüz dinlemelere ilişkin önemli tespitler yer alıyor.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-03-14 12:41:37
TBMM'de "Haberleşme Özgürlüğü ve Özel Hayatın Gizliliğine Yönelik İhlallerin Tespiti ve Önlenmesine İlişkin Tedbirlerin Belirlenmesi" amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, 2013 yılında 4 ay çalışarak Haziran ayında raporunu TBMM Başkanlığı'na sunmuştu. Komisyonun muhalefet partilerine mensup üye milletvekilleri ise muhalefet şerhleri yazmıştı. Bu şerhlerde ilginç tespitler ve öneriler dikkati çekiyor. Muhalefet milletvekilleri, dinlemelere ilişkin keyfiliğe işaret ediyor ve konuyla alakalı bazı kurumların bilgi vermekten kaçındığı belirtiliyor.
CHP'den Balıkesir Milletvekili Namık Havutça, Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ve Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu’nun imzalarını taşıyan muhalefet şerhinde öne çıkan bazı tespit ve öneriler şöyle:
"ABD’de yaşayan eski bir istihbaratçının Türkiye’ye gelip yine eski bir istihbaratçı eliyle bir çiftlikte dinleme ve izleme için özel ekipler yetiştirdiği, bu ekiplerin evlere, ofisleri, işyerlerine dinleme ve izleme sistemleri yerleştirmeye çalıştığı, Emniyet ya da Savcılık’taki ifadelerin ilgili kişi daha mahkemeye sevk edilmişken basına sızdırıldığı, DGM savcısının kayıtlarının internete düştüğü, Kara Harp Okulu Komutanının, Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanının, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Öğretim Komutanının ve Genelkurmay Başkanı’nın 'sızmalara karşı' konuşmasının ses kayıtlarının yayınlandığı bir ülkede, konunun yalnızca 'araştırma' ile yetinilmesi doğru değildir.
Resmi kurumların verdiği bilgiye göre, bu ülkede hiç yasa dışı dinleme izleme yapılmamaktadır. AKP’nin kurduğu TİB, kendisinin yalnızca aracılık görevi yaptığını, dinlemeleri ilgili istihbarat birimlerinin personelince yapıldığını belirtmekte; ilgili kurumlar MİT, Emniyet İstihbarat ve Jandarma İstihbarat, iletişim bağını TİB’in kurduğunu kendilerinin bir payı olmadığını savunmuşlardır. Ancak gözlemimiz odur ki iktidar ya da onu kullananlar, TİB ve Emniyet üzerinden yine uygun gördüğü dinlemeleri yapmaktadır. Bunun göstergesi, TİB’in dinleme kararlarına yaptığı itirazlardır."
"Cemaat bağlantısı ve mahkeme kararlarındaki özensizlik..."
TİB'in gelen dinleme taleplerine objektif bir kriterle değerlendirmek yerine başka kriterleri dikkate aldığına işaret edilen CHP'nin şerhinde, "TİB, Jandarma İstihbaratı’nın dinleme kararlarına itiraz etmekte, ama Emniyet’in dinleme isteklerine itiraz etmemektedir. Bu, iyi bilinmesi ve niçin böyle olduğu üzerine de düşünülmesi gereken bir durumdur. TİB ve Emniyet arasındaki bu bağlantının nedenini ve bir cemaatle bağlantısı olup olmadığını ortaya çıkarmak gerekmektedir" denildi.
Dinlemelerle ilgili diğer bir eksikliğin, dinlemeler hakkındaki mahkeme kararlarındaki özensizlik olduğu belirtilerek, "Hakimlerimiz, dinleme kararı verirken, önlerine gelen liste ile olay-kişi bağlantısını ve kişi-telefon numarası bağlantısını iyice araştırmak ve ona göre karar vermek zorundadırlar" ifadelerine yer verildi.
"Komisyonun kurulma gerekçesini oluşturan ihlallerin en önemli ayağı yargıya dair uygulamalardır" denilen muhalefet şerhinde, şöyle devam edildi:
"Hem yasal dinlemelerin hukuka aykırı kullanımı hem de yasa dışı dinleme ve izlemelerin etkin soruşturulmaması bir vakıa iken talep etmemize rağmen, Cumhuriyet savcılıkları ve mahkemelerin çalışma koşulları, sorunları, görüş, önerileri tespit edilmemiştir. Hatta yeterli istatistiki bilgiler bile toplanmamıştır.
Biz komisyonun CHP’li üyeleri olarak, parlamenterlerin yasa ile böyle bir zırha kavuşturulmasının (parlamenterlerin hiçbir şekilde dinlenememesi), gerçeklere gözünü kapamak anlamına geldiğini, aslolanın her yurttaşın haberleşme özgürlüğünün yasal güvenceye kavuşturulduğu bir düzenin kurulması olduğunu düşünüyoruz."
"Bir yerlerde depolanıp başka kişi ve kuruluşlara servis edildiği..."
CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger de kaleme aldığı muhalefet şerhinde, "Adli olarak dinleme ve izleme yapmaya yetkili kuruluşlar yaptıkları dinlemeleri ilgili yasa hükmüne göre yapmadıkları, özellikle dijital dokümanlara dışarıdan müdahale edildiği, imha edilmesi gereken dokümanların bir yerlerde depolanıp daha sonra kullanıldığı veya başka kişi ve kuruluşlara servis edildiği, Bakanlık Başmüfettişlerinin dokümanların imha edilip edilmediği ile ilgili görevlerini yerine getirmediği Komisyon çalışmaları sırasında tespit edilmesine rağmen bu konularla ilgili araştırma yapılmamıştır" ifadelerine yer vedi.
Kaybolan dinleme araçları
Komisyona sunum yapan eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan’ın kaybolduğu iddia edilen 11 dinleme aracı ile ilgili yaptığı bilgilendirmeye dikkati çeken Aksünger'in şerhinde şunlar kaydedildi:
"İsrail, Kanada, ABD firmalarından veya Almanya’dan temin edildiği bilinen bu araçların hangi ülkelerden alındığı, hangi amaçla, nerelerde kullanıldığı, ithalatlarının yapılırken hangi prosedürün uygulandığının, paralarının nasıl ödendiğinin hatta amacı dışında bir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın dahi bu araçlardan kullandığı iddialarının araştırılması sağlanamamıştır."
Aksünger'in şerhinde öneriler ise şöyle sıralandı:
"TİB ve BTK tarafından son 10 yılda yapılan uygulamaların tekrar incelenmesi ve soruşturulması gereklidir. Günümüzün teknolojisi karşısında dinleme faaliyetlerini belki bir ölçüde sınırlandırılması mümkün olsa da temelde bütünüyle engellenmesi mümkün olamaz. Bu nedenle Türkiye’de yasal olarak dinleme ve izleme yetkisi olan kuruluşları ve GSM operatörlerini denetleyen bağımsız bir kuruluş kurulmalıdır. Bu kuruluşta istihbarat kuruluşlarının temsilcileri, HSYK, Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesi, Sayıştay, Danıştay, Barolar Birliği ve Yasama organından temsilciler bulunmalı, 3'er ay arayla dinleme yapan kamu kuruluşlarını denetlemelidir.
Suç unsuru bulunmadığı halde silinmeyen her türlü dataların, saklanmasına ve daha sonra başka kişi ve kurumlara servis edilmesinde ihmali bulunan kişi ve kurumlar hakkında ciddi ceza uygulamaları getirilmeli, bu dataların kanıt olarak kullanılmaması için düzenleme yapılmalıdır."
"Yazılımlar yerel olmalı"
Ulusal ve bireysel güvenlik için tüm GSM operatörlerinin santralleri ve kullanılan yazılımların yerli olması gerektiğini vurgulayan Aksünger, şöyle devam etti:
"GSM şebekelerinin nasıl kontrol edilebileceğine, nasıl denetim altına alınacağına ilişkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır. TİB’e veriler GSM operatörleri aracılığıyla gelmektedir. Bu nedenle öncelikli olarak denetim yapılması gereken yer asıl veri kaynakları olan GSM operatörleridir. Dinlemeler GSM operatörleri aracılığıyla yapılmaktadır. Türkiye’de yasa dışı dinlemelerin en önemli kaynağı olan GSM operatörlerinin kendi bünyesindeki hatlara izinsiz olarak yapılan girişleri engellemek için gerekli önlemleri almasını sağlamak gereklidir. GSM operatörlerinin iletim hatlarının nerelerden geçtiği, güvenliğinin nasıl sağlandığı, hatların kriptolu olup olmadığı, hatlarda çoklama yapılmasının mümkün olup olmadığı, hangi yazılımların kullanıldığının tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması gereklidir.
GSM operatörlerinin iletim hatlarına izinsiz girişleri önlemek için teknik yazılım ve donanımların sağlanması, ilgili logların tutularak sisteme kimlerin ya da hangi kurumların giriş yaptığı tespit edilerek kayıt altına alınmalı, ihlal edenlere ağır yaptırımlar getirilmelidir.
Dinleme ve izleme yapma yetkisi bulunan kuruluşlar ve GSM operatörlerinde çalışanların özel kimlikleri olmalı, kimin nereye girip çıktığı bilinmelidir.
Siyasi parti temsilcileri itibarsızlaştırmak için yapılan operasyonlarda kullanıldığı bilinen, çift sim kart takılarak kullanılan, görüntüleri 3G sistemiyle aktarılabilen, sim kartlarını arama veya SMS gönderme yöntemiyle çalışan kameraların hangi kurumlarda bulunduğu, bunların ülkeye hangi yollardan giriş yaptığı ve envanterlerinin bulunup bulunmadığı, sistemin bu güne kadar nerelerde kullanıldığı tespit edilmelidir."
"TİB'in denetimi 'yetki aşımlarını' engelleyecek nitelikte değil"
İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve Elazığ Milletvekili Enver Erdem'in kaleme aldığı MHP'nin muhalefet şerhinde ise görüşlere yer verildi:
"TİB'in yapmış olduğu denetimin 'yetki aşımlarını' engelleyecek nitelikte olmadığı anlaşılmıştır. TİB’in iletişimin tespiti anlamında, ülkedeki bütün iletişimi kontrol ettiği bunun insan haklarına ve haberleşme hürriyetine uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Ülkemizde cumhurbaşkanı, başbakan ve genelkurmay başkanı da dahil olmak üzere önemli kişi ve kurumların dinlendiği ulusal güvenliğin kevgire döndüğü görülmüştür.
Hem adli hem de önleme amaçlı dinlemelerde; yasadaki amaçlar göz ardı edilerek ve iletişimin tespitine ilişkin yetkiler kötüye kullanılarak yasa dışı dinleme ve kayıtlar gerçekleştirildiği bilindiğine göre, yasal düzenlemelerin çok da fazla bir anlam ifade etmediği açıktır.
Önleme dinlemeleri terör, uyuşturucu, cebir ve tehdit içeren organize suçlar çerçevesinde suç işlenmesini önlemek ve ulusal güvenlik için ne kadar önemli olsa da bu alan kullanılarak yapılan gayrı yasal dinlemenin mutlaka önüne geçilmesi gerekmektedir.
Adli amaçlı dinlemelerde de yasada ayrıntılı bir düzenleme olmasına rağmen, hakimlerin gözünden kaçan veya ihmal ettikleri durumlar olduğu görülmektedir. Bu hususta hata yapan hakimlere de yaptırımlar getirilmelidir."
"Bilgi vermek yerine dalga geçiyorlar"
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın Ayrışık Oy yazısında da şu ifadeler kullanıldı:
"Asıl vahim olanı devletin görevlilerinin elindeki cihazların kayıt dışı olduğunu gördük, TİB, MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı'nda sorularımızın çoğu 'gizli', 'devlet sırrı' gerekçeleriyle cevapsız bırakıldı. Yasama yani Meclis'in milletin iradesini temsil eden en üst irade olduğu, egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğu gerçeği, MİT, TİB ve kolluk birimlerinin kapısında sona ermekte ve Meclis'in üzerinde bir güçle karşı karşıya olduğumuzu gördük.
Meclis Araştırma Komisyonumuza, gezici dinleme araçlarının en eski modeli gösterilirken, kayıp 12 araçla ile ilgili sorularımız cevapsız kaldı. Dinleme kayıtlarının durumu netleşmedi, silinme ve denetim belirlenemedi, yargı karar ve uygulamaları vahim üzeri dehşet vericiydi. Araştırma ve inceleme esnasında komisyonumuzun üyelerinin vardığı ortak kanı, bize bilgi vermek yerine dalga geçiyorlar oldu."
Haber Ara