Kuzu, ortaya çıkan dinlemelerin, yapılan suçlamaların henüz doğruluğu ispatlanmazken Kılıçdaroğlu'nun 'Ağrı Dağı kadar doğru' demesini eleştirdi. Bu tutumu insafsızlıkla yorumlayan Kuzu, aynı hakim ve savcıların Ergeneon ve Balyoz Davalarındaki rolü için Kılıçdaroğlu 'bunlar hakim mi, bunlar emir kulu' sözlerini hatırlattı.
BAŞKANLIK SİSTEMİ OLSAYDI AYAK OYUNLARI OLMAZDI
Burhan Kuzu, Avrupa ülkeleri parlamenter sistem ile sorunlarla karşılaştıklarını, başkanlık sistemiyle çözüm bulduklarını belirtti. Türkiye başkanlık modeline 10 yıl içinde gelmiş olsaydı ayak oyunlarının yaşanamayacağını, buna bel bağlamanın mümkün olamayacağını söyledi.
Bizim gibi ülkelerde İtalya gibi Almanya gibi ülkelerde parlamenter model çok ciddi sıkıntı çıkarmış. Hele Fransa perişan olmuş. Fransa 70 yılda 104 hükümet kurdu, anası ağladı. En sonunda yarı başkanlık modeline geçerek bir orta yolu buldu. Bugünkü sorunları çözümü aslında orada var. Emin olun, bunu samimi, yürekten söylüyorum bu memlekette 10 yıl içerisinde başkanlık modeli gelebilmiş olunsaydı bugün ayak oyunları yapılamazdı. Çünkü arka tarafta ümit yok, yapsa ne olacak? Adam diyecek ki seçime gitsek de bu, sandığa gitsen de bu, gitmesem de bu. "En iyisi ben yerimde oturayım da şu yüzde 51 nasıl alırım" diye bakacak. Yani ayak oyunlarıyla girmeyecek.
ÖZAL'IN ZEHİRLENDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM
Kuzu, seçim ile gelemeyeceklerini inanmayanlar farklı yollarla hükümeti düşürdüğünü söyledi. Bunun örneği olarak Menderes'in seçilmesine engel olamayınca idam ettiklerini, Özal'ı zehirlediklerini ifade etti.
Hükümet şuanda değişik yerlerden gelen saldırılara göğüs germeye çalışıyor. AK Parti şuan sandığı korumak için çaba sarf ediyor. Çünkü sandığa inanmayanlar var. Bunun benzerini de Demokrat Parti de yaşadı. 27 yıllık CHP hükümeti bitince Demokrat Parti 1946'da önce bir sarstı. Sarstı ama onlar da sandıkları alıp denize attılar. Seçim modeli de açık oy gizli tasnif idi. 14 Mayıs 1950 ile bu iş başladı tabi. Demokrat Parti'nin sonraki seçimleri de kazanmasıyla baktılar ki bu iş seçim ile olmuyor 27 Mayıs gibi kanlı bir darbeyi yaparak memleketin 3 evladını astılar. Özal ile baş edemeyince zehirlenme yoluna gittiler maalesef. Ben ona yürekten inanıyorum. Özal ile çok yakın çalıştım. O yıllarda danışmanlık yaptım. Şimdi millet de diyor ki; siz rahmetli Menderes'i astınız, Özal'ı da zehirlediniz, Tayyip Bey'i de sizi yedirmeyiz. Şuanki gelinen nokta bu.
TUTUKLAMALAR ‘SUÇLU' ANLAMINA GELMİYOR
Kuzu, Türkiye'de yanlış bir algının var olduğuna vurgu yaptı. Tutuklanan herkesin suçlu olmadığını söyleyen Kuzu, tahliye edilenlerin de suçsuz olduğu anlamına gelmediğini söyledi. Tutuklamanın sadece bir tedbir amacıyla da yapılabileceğini aktardı.
Türkiye'de; tutuklu olan birisini tutuksuz yargılanması için bıraktığınız zaman "bir şey yokmuş canım bırakmışlar", tutukladığın zaman "demek ki bir şey bulmuşlar" gibi sıkıntılı bir algı var. Halbuki tutuklama sadece bir tedbir. Delilleri vardır, acaba bunları karartır mı, farklılaştırır mı, yeni bir delil gelirse onları yok eder mi, ya da bu adam kaçar mı? gibi böyle bir takım sebep var. Bazen böyle olması gerekiyor.
SOLDA VİCDAN YOK!
Burhan Kuzu, bizler ‘asker için kumpas mı kuruldu' diye düşünürken, muhalefet henüz kesinleşmeyen iddialar için ‘Ağrı Dağı kadar doğru' demesini vicdansızlık olarak yorumladı. Kuzu, ‘solda vicdan hiçbir zaman olmadı' dedi.
Kılıçdaroğlu ve muhalefet ne diyordu? Silivri kampı. Silivri'de Hit'lerin kampı! Bunlardan yargıç mı olur canım. Nerede hakim hangi hakim bunlar hakim mi, bunlar emir kulu. Peki, aynı hakim, aynı savcılar Başbakan çocukları ya da Bakanlar hakkında bunlar da sabahın köründe operasyon yaptılar. Bunla için niye aynı şüpheyi taşımıyorsun? ‘Bunlar mutlak doğru, Ağrı Dağı kadar doğru' diyorsun. Senin 17 Aralık - 25 Aralık neticesinde bizim ‘acaba askere de mi bir kumpas oldu?' diye daha insaflı bakışımız öbür tarafta yok. Nasıl oluyor bu çelişki? Solda vicdan yok, hiçbir zaman da olmadı zaten. Biz, Başbkakan olsun, ben veya birçok arkadaşım tutuksuz yargılama esas olsun dedik. Bunu bugün demedik. Daha önce de bunları söyledik. Ve Ergenekon Balyoz davalarında çarşaf çarşaf gazetelerde insanların özel hayatları yayınlandı. Telefon konuşmaları bilmem ne. Ben o zaman dedim ki; ‘kardeşim, bunun bu davayla ne alakası var. Davanın özüyle ne alakası var. Hanımının konuşmasını niye koyuyorsunuz, ne faydası var bunun, adamı rezil ettiniz. Biz onun üzerine yasayı değiştirdik ve bunlar için ağır cezalar getirdik. Şimdi aynı insanlar, aynı kesim bizimle alakalı olduğu iddia edilen bir çok şeyi pasaj pasaj dışarı veriyorlar. Peki ana muhalefet ne yapıyor? Aynı şeyi getirip grup toplantısında inletiyor, kasetçilik yapıyor.
