'KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL'
Ergenekon davasının görüldüğü 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin eski Başkanı Köksal Şengün, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Meclis iradesini hiçe sayan açıklamasına sert tepki gösterdi. SABAH'a konuşan Şengün, "13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin TBMM'yi hedef alan açıklaması kesinlikle doğru değil. Meclis'in yapamayacağı bir şey olur mu? Nasıl Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıramazmış. İstediğini kaldırır istediğini kurar. Sonra kararda böyle bir yoruma yer verilmesi kabul edilebilir bir şey değil" diye konuştu. Ergenekon davasında 2 yıl süreyle hâkimlik yapan ve sonra İstanbul Hâkimliği'nden sağlık sorunları sebebiyle emekli olan Köksal Şengün, "Adaleti yokuşa sürmenin kimseye faydası olmaz. Adaleti aşağı indirdiğimiz sürece devlet de aşağı iner" diyerek tahliyelerin sevindirici olduğunu söyledi. Şengün şöyle devam etti: "Tahliyeler sevindirici, fakat çok geç kalındı. İnsanlar illa ki tutuklu yargılanmak zorunda değil ki. Tutuklama bir istisnadır. En ağır cezada bile 'tutuklanabilir' diyor yasa. Bakın ihtimal veriyor 'tutuklanabilir' diyor. Ama Ergenekon'la birlikte tutukluluk bir gereklilik gibi algılanmaya başlandı, uygulama haline getirildi. Suçlanan herkes tutuklanacak gibi bir uygulama geldi. Bu da kutuplaşma ve inatlaşmaya sebep oldu. Tahliyelerin uzaması kutuplaşmayı doruğa çıkardı. Niye buralara getirildi bu iş anlayabilmiş değilim."
'DOSYADA ÇOK EKSİKLER VARDI'
Yanlışın neresinden dönülse kârdır derler ya bu mahkeme de yanlıştan dönmemekte ısrar etti" diyen Köksal Şengün, tahliye sürecinin uzamasının kutuplaşmaya neden olduğunu söyledi ve şöyle konuştu: "Kulakların arkadan tutulmasına hiç gerek yoktu. Ama geç de olsa olumlu bir gelişme. 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin açıklaması ise mantıklı bir açıklama değil. Sonra kararda böyle bir yoruma yer verilmesi kabul edilebilir bir şey değil. Ben heyet başkanı olsam böyle bir şeye asla müsaade etmezdim. Yargı geleneğinde böyle bir şey yok. Yorumu görünce o mahkemenin eski bir başkanı olarak üzüldüm. Tutukluluk bir tedbirdir. Bana göre dosyada çok sayıda eksiklikler vardı, deliller sıhhatli değildi. Bu sebeple insanları tutuklu tutmanın bir anlamı yoktu. Ben hep tahliye yönünde şerh koydum. Şimdiki bilgilerim olsa çok daha sert davranırdım."
'İDDİANAMEYİ İNCELEYEMEDİK'
Köksal Şengün, sözlerini şöyle tamamladı: "Bugün olsa iddianamenin kabulü konusunda bile tereddüt ederdim. Zaten iddianameyi bile inceleyemeden kabul ettik. 2500 sayfa iddianame 500 klasör… 15 günde nasıl incelenecek ki? İnsanın normal kapasitesinin fevkinde bir şey. İncelemeden kabul ettik. Zaten öyle bir sistem getirilmiş ki diyelim yetiştiremedin, incelemeyi 15'inci günün sonunda otomatikman kabul ediliyor. Ergenekon'la birlikte dijital delil ilk defa önümüze geliyordu. Türk hâkimi dijital delili o dönem bilmiyordu. Ne olduğunu biz bile bilmiyorduk. Ama şimdi dijital delilin ne olduğunu öğrendikten sonra şu an tüylerim diken diken… Bir bilgisayar üzerinden bir telefondan neler yapılabileceği, nasıl sahte deliller üretilebileceği yeni yeni anlaşılıyor."
13'ÜNCÜ AĞIR CEZA'NIN BİYOGRAFİSİ
Ergenekon davasının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkan ve üyeleri, 2008'den beri davanın gelişim sürecine göre bir kez değişti. Yargılama sürecinde dosyaya bakan asıl hâkimlerin sayısı mahkeme heyeti başkanıyla birlikte 3 kişiydi. Yargılama sürecinde birçok sanığın tahliye edilmesi yönünde oy kullanan Hâkim Köksal Şengün bu dosyadan alınarak Bolu'ya atandı. Şengün gidince yerine üye hâkim Hasan Hüseyin Özese getirildi. Mahkeme Ergenekon davasına ilişkin kararını ise 321'inci duruşmada açıkladı.
AKŞAM