Cemaatin tabanıyla ilgili müthiş iddia
Söz Bitmeden programına Star gazetesinin yayınladığı, dinlenen 7 bin kişi arasında yer alan Yeni Akit Genel Yayın Yönetmeni Hasan Karakaya konuk oldu.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-02-24 22:14:36
Elif Çakır: Nedir bu olanlar?
"BU DİNLEMELER, RUSYA'YA, İSRAİL'E SERVİS EDİLDİ Mİ?"
Hasan Karakaya: Burada asıl dikkat çeken konu şu. Gezi Gezi değildi, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu değildi. Dershaneler de dershane değildi. Eğer dershane olayı olsaydı, sen üç yıldır bu dinlemeleri niye yapıyorsun ve birbiriyle tamamen bağımsız ilgisiz insanlar böyle bir çuvalın içine sokulduysa senin başka bir amacın var. O amaç nedir, ilk etapta şantaj amaçlı olabilir. İnsanların ne bileyim, zayıf-açık noktaları, başka bağlantılar olabilir. Bunun dışında bu elde ettiğiniz bilgileri ne yaptınız, kime servis ettiniz? Hala Emniyet'te kayıp dinleme cihazları var. Bu cihazların İsrail ve Rus yapımı cihazlar olduğundan hareketle şöyle bir şey iddia edilebilir. Acaba bu dinlemeler Rusya'ya, İsrail'e servis edildi mi? Ne bileyim, para olur, kadın olur. Bunları bulup, baskı kurmak istiyorlar. Bu paralel yapı herkesin zayıf noktasını tespit etmiş, kimine ananas, kimin tespih vermiş, kimisine kadın vermiş.
E.Ç.: 10 yılda bir yapılan darbe geleneği AK Parti ile başarısız kaldı. Biz bunlardan kurtuluyoruz derken vesayet olarak, burada başka bir paralel vesayet ortaya çıktı. Burada işte dini referansları olan, dindar görünümlü bir yapı var.
"GÜLEN CEMAATİ, KESİNLİKLE DİNİ BİR CEMAAT DEĞİL"
H.K.: Kendileri de zaten biliyorsunuz, bazı kavramlar deşifre olunca değişiyor. Bazı cinsel kavramlar da değişiyor. İnsanlar bazı kelimelerin anlamını öğrenince başka kelime buluyor. Burada o yapının içindeki arkadaşlarımız 42 yıl önce cemaat olarak ortaya çıktılar. Bizzat Gülen'in ağzından çıkmış Gülerce tarafından dillendirilmiş biz dini bir cemaat değiliz dediler, sonra camia dediler. Daha sonra gönüllüler hareketi, hizmet hareketi dediler. Ama bu büyümenin, geniş bir kitleye yayılmak için bulunmuş kelime oyunlarından ibaret. Ben şuna inanıyorum, gerçekten dini bir cemaat değil. Bu tamamen ülke yönetimlerini ele geçirmek için kurulmuş bir organizasyon. Dünyada da. Biz hep övgüyle bahsettik. Türkçe olimpiyatları falan...
E.Ç.: Örgütlü işler düzenliyorlar, başarılı işler yaptılar...
H.K.: Ben şahsen şunu her zaman söyledim, bunlar geleceğin Türkiyesi'ni kuruyorlar. İşte çocuklar var, Türkçe öğreniyor, ülkelerinin yönetimine geldiklerinde Türkiye ile iyi ilişki kuracaklar... Ama maalesef Arınç'ın dediği gibi olmadı.
"CEMAATİN TABANINDA ÜZÜNTÜ VAR"
E.Ç. : Peki üzüntü var mı cemaatte?
H.K.: Tabi var, hareketin içinde olan, aynı şeye inandığımız arkadaşlar var. Ama Pensilvanya noktası bitti.
E.Ç.: Başından beridir böyle miydi, yoksa büyümeye endeksli olarak mı yapı bozuldu?
"GÜLEN CEMAATİ MAALESEF, AYNEN PKK GİBİ..."
H.K.: Şöyle diyebiliriz, PKK'nın yapısını da söyleyebiliriz. Kuruluşunda ilk 3 maddesi vardır, şu an ondan öte maddeler yerine getirildi ama hala devam ediyorlar. PKK sonradan taşeron mu oldu, baştan beri mi böyleydiler. Maalesef bu cemaat için de böyle. Baştan beri mi böyleydiler, yoksa sonradan mı içlerine sızma oldular.
E.Ç.: Israrla şu an Said-i Nursi'ye sığınmışlar. Gülen'in internet sitesinde kendisine Said-i Nursi'nin öğrencisi olup olmadığı soruluyor, hayır görmemiştir diyor, Sheakspeare gibi okudu onu da deniliyor, şu an ona sığınılıyor. Bir din alimi PR'ı yapılıyor ısrarla.
"GÜLEN'İN ORTAYA ÇIKIŞI PROJE MİYDİ, 16 YAŞINDA HANGİ BİLGİYLE VAAZ VEREBİLİYOR?
H.K.: Gülen'in çocukluk ve gençlik yıllarına baktığımızda dedikleri doğrudur, talebelesi değildir ama talebelerinin derslerine katılmıştır. Mesela gidip elini öpme olayı yoktur. O dönemde Said-i Nursi hayattaydı. İsmini de ağzına almıyor. Said-i Nursi Hazretlerini Kürtçü olarak görüyordu. Özellikle 16 yaşında çeşitli camilerde vaaz verdiği, askerlere de verdiği biliniyor. Kendisi ilkokul 3'ten terk. Ama 16 yaşında bir çocuğun askerlere, çeşitli kitlelere vaaz vermesi ve birden büyümeye başlaması başından beri proje miydi? Sahneye mi sürüldü.
E.Ç.: Sizin dün bir yazınız var, buna ilişkin olarak din alimi benzetmeleri var, mezhep imamları örnek gösterildi. Zahitlerden, alimlerden örnek gösterildi. Bunların hayatlarına baktığımıza Müslümanlar konusunda hassaslar. Gülen'in Kuran sapkını Müslümanlşar çıktı açıklaması var. Siz İsa'nın babası Muhammed olabilir gibi bir şey dediniz.
"HAŞA GÜLEN, HZ. MUHAMMED'İ, HZ İSA'NIN BABASI GİBİ GÖSTERDİ"
H.K.: İngiliz siyasilerinden Glodson, Kuran'ı eline alıyor, "Biz bunu Türklerin elinden almadıkça yenemeyiz" diyor. Dünyada şu bir gerçek, Hristiyanlığın içi boşaltıldı, kiliseler bomboş. Aynen Yahudilik de adeta hapsedildi. Şu an orijinalliğini koruyan son din İslamiyet. Bunun içinin boşaltılması gerekiyor. Batının amacı kilise gibi cami oluşturmak. Bu Neo-conların da, İllumunatilerin de oluşturmak istediği bu. Yani Hristiyanlık Müslümanlık karma bir din istiyorlar. Birilerinin de kullanılması lazım. Gülen gibi. İşte Muhammeden Resullullah demeyin ezanda gibi ifadeleri var. Zaman gazetesinin yayınladığı Herkes Onu Okuyor kitabında da geçerli. Güya peygamberimiz demiş ki, haşa Muhammeden Resulullah demeseniz olur.
Bir de dünkü yazımıa konu olan hadise var. Nil yayınlarından çıkan Fasıldan Fasıla kitabında, sayfa 197, bunu da verelim. Okumak bile istemiyorum, tam metnini. Meryem suresinde Kur'an-ı Kerim'de, cebrail ona ruh olarak göründü, ruhunu üfledi deniliyor, mealde böyle. Ama Gülen'in kitabında bu ruhun Hz. Muhammed'in ruhu olabileceği, dolayısıyla nezih bir kadındı, ona temiz bir ruhun girmesi lazımdı. Yani bu, Hz. Meryem'in kocası Hz. Muhammed, Hz. İsa'nın babası demektir. Bu dinlerarası diyalogu da geçiyor, bu tahribat. Dinin içini boşaltıyor, hedefini saptırıyor.
E.Ç.: Acaba pek çok şey tartışıyoruz, 17 Aralık operasyonu başladıktan sonra dindar görünümlü bir yapı olduğu için, ısrarlı bir biçimde bir Müslümana yakışır mı bu diye argümanlarla karşı çıktık. Oysa ki bu tür hassasiyetleri yokmuş, yanlış yerden yakalamışız. Bugünkü Star ve Yeni Şafak'taki manşetlerden sonra her şey göründü, resim netleşti, ortaya çıktı. Bu kadar dinleme neyin nesidir, bu sadece yurtdışına istihbarat aktarımı olamaz.
H.K.: Biraz önce söyledim, şantaj amaçlı olarak dinliyor olabilirler.
E.Ç.. : Kendilerinin hakim olacağı bir düzeni istiyorlar.
"GÜLEN CEMAATİ'NİN 100 YILLIK BİR HEDEFİ VARDI"
H.K.. Tabi öyle diyorlar, Gülen biz 100 yıllık hedef koyduk deniliyor. 40 yıl önceye gittiğinizde, 78'te önce defterdarlıkta başlıyorlar, Sızma dergisiyle sızıyorlar. Devletin kılcal damarlarına kadar girmişler ama bu sızma esnasında hiç açık vermemişler. Birkaç arkadaşımız var onları tanımakta zorlanıyorum. Birlikte namaz kıldığımız insanlar bambaşka kişilikler taşıyorlarmış.
"DİNLEME LİSTESİNDE BENİ ŞAŞIRTANLAR İSİMLER..."
E.Ç.: Dinleme listesinde sizi şaşırtanlar oldu mu?
H.K.: Dinlenmedik kimse yok ki. İşte bizim santrali dinlemişler, Ali Hasan bey, Dilipak var orada.
"BAŞKA ŞEYLERİ DE SERVİS EDECEKLER"
E.Ç.: Bir açıklama yayınlandı Gülen camiasından. Görmezden gelindi. Başka şeyleri de servis edecekler. HSYK ve Cumhuriyet savclığı incelemeli, açıklama yapmalı. Bu korkunç bir hadisedir. Devleti daha çok otokrat hale getiren MİT yasası, internet ve HSYK düzenlemesinin eleştirilmesi engellenmektedir deniliyor. Bir şeyin üzeri örtülüyor deniliyor.
"BUNLAR, GÜLEN HATA YAPSA BİZİMLE İLGİSİ YOK DERLER"
H.K.: CHP sözcüleri gibi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan bile dinlemiş artık. Onu hemen ekarte edip bizimle ilgisi yok diyorlar. Şu iddiada bulunuyorum. Yarın bir gün Gülen'in savunulamayacak bir şeyi ortaya çıktı, Gülen de bizden değildir diye açıklama yaparlar. Sanırım Gülen'in avukatı korkunçtur, bizimle ilgisi yoktur diyorlar. Ama şunu da dikkate almak lazım. Cemaatin tabanı bu işlerden tamamen ayrı, gerçekten hayır, bağış yapmaya çalışıyorlar. Kendi aralarında para topluyorlar. Ama kullanıldıklarının farkında değiller. Bunların ifadeleri var, adanmış ruhlar diye, bunları kabul ediyorum. Ama bir de 2. 3. kademe dadanmış ruhlar var. Bir de cemaate ateş eden, cemaatle alakası yok bir grup var. Bu tür insanlar da bu büyük yapının içinde, onlar cemaati yönlendiriyor.
E.Ç.. Peki nereye varır?
H.K.: Sayın Başbakan açıkladı, 17 ve 25 Aralık operasyonları amacına ulaşamamıştır, çökmüştür. Devletin boş durmadığını görüyoruz. Bilmediğiniz şeyden korkarsınız, bunlar açığa çıktı. Sürekli hata yapıyorlar, bu örgüt çözülecek.
E.Ç.. Erdoğan ve hükümete düşen önemli bir mesuliyet düştüğünü düşünüyorum. Onların paralel yapıyı anlatması lazım. Bu siyasi iradenin üzerinde bir yükümlülük. Hukuki süreç de var.
"AK PARTİ'NİN İRADESİ DOĞRU BİR İRADE"
H.K.: Her şeyin bir zamanı var, şu an uhuletle, suhuletle yürütülüyor. Fazla yaygınlaştırılmadan, hiç kimseyi rahatsız etmeden. AK Parti'nin iradesi bence doğru bir irade. 28 Şubat'tan ayrılan yanı da bu. Züccaciye dükkanına giren fil gibi, 28 Şubatçılar normal namaz kılan insanı bile içeri aldılar. Ama şu an AK Parti iktidarı, kesinlikle 1. kademe dediğimiz insanları üzmeden, kırmadan üst yapılanmayı çözmesi gerekiyor, bunu da başarıyor.
E.Ç.: Bu skandaldan önce internet yasasıyla ilgili bir kampanya vardı. Gülen'in avukatı da demişti, inkar edemiyor, savcının açıklaması var, o kadar dinlemedim diyor. İnternet yasası vardı, kızılca kıyamet koptu.
"İNTERNET YASASINDA BUNLAR BİZİM ZEKAMIZLA ALAY ETTİLER"
H.K.: Orada şu vardı, haberleşme aksayacak, sansür olacak gibi. Bunlar bizim zekamızla alay ediyorlar. Bunların kitap dağıtımı yapan NT yayınları vardı, kimlerin sansürünü yaptı, kimlerin kitabını satmıyoruz dendi. Mesela Yavuz Bahadıroğlu, Turgay Güler, Senai Demirci'nin kitaplarının görecekler mi? Bahadıroğlu'nu tarih konusunda yıllarca başüstü yapmışlar, şimdi yapmıyorlar. Ne zaman ki hükümet-cemaat geriliminde kendilerinin lehinde yazı yazmadığı için ambargo yaptılar. Bunları yapan arkadaşlar acaba internet yasası için hangi sansürden bahsediyorlar?
E.Ç.: Müttefiki olan medya için ne diyorsunuz?
"AYDIN DOĞAN BENİMLE İLGİLİ SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU"
H.K.: Yani baştan dedik, yolsuzluk, şu, bu, nasıl aynu çuvala doldurulduysa, yani kulis yapmadıkları medya patronu kalmamış. Bir yazarın mesela cemaat aleyhinde yazacağını haber almışlar, acaba beyinlerine de dinleme cihazı taktılar. Gidiyorlar Turgay Ciner'e onu engelle, Ciner de diyor ki sizin aleyhinize yazı yazdırmam. Doğan da öyle yaptı, suç duyurusunda bulundu. Benimle ilgili de suç duyurusunda bulundu. Kasetlerin dökümlerini yayınladık diye. Hatırlamıyorum diyor Aydın Doğan.
E.Ç.: 28 Şubat'taki darbeciler de hatırlamıyor.
"UZUN ADAM YETERİNCE BEDDUA ETMEDİNİZ, ÖLMEDİ DENİLİYOR"
H.K.: Evet, hatırlamıyorlar, ihale, rafineri var, ananas, tespihler var. Uzun adam için beddua ettiniz, ölmedi deniliyor, iyi beddua etmediniz diyor. Biz bu nasıl hoca dedik, tuzluklar var, şantajlar var. Abi bunları ne zaman yapıyorsun, hangi ara uyuyup rüya göreceksin? Hz. Muhammed gelecek, twittleri ikiye katlayın diyecek.
E.Ç.: MİT yasası ha keza, bu son gelişen olaylarla ilgiliydi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın bile, milli güvenlik istismar edilerek, alaşağı edilerek dinleniyor. Başbakan dinleniyor, Başbakan konuşuyorsa sen orada kesersin, hukuki boyutu tartışılmıyor. Halen bunlar servis ediliyor. MİT yasası belki bu anlamda, önemli kurumdu MİT
"MİT TAMAMEN YURT DIŞINA BAKACAK, BUNDAN KİM KORKAR?"
H.K.: Hakan Fidan bugün gelmedi MİT'in başına. Bugün deniliyor ki MİT'e çok geniş yetki veriliyor, istihbarat devleti kuruluyor. Kim diyor, paralel yapı ve onun peşine takılan siyasi partiler. Ya bunlar aptal mı, embesil mi, MİT şeffaf olacak diyorlar, adı üzerinde MİT, nasıl olur? Türkiye'yi teröristlere silah yapan ülke olarak gösterilmek istendi, MİT TIR'ları durdurulmuyor neden şimdi değil, Cenevre-2 öncesinde zor durumda yaptılar. MİT adı geçtiğinde en çok tepkiyi nereden gördü, İsrail'den gördü. Fidan İrancı olmakla suçlandı. Kabul edelim şu na MİT gerçekten yerli bir MİT olmuştur. Çıkarılacak yasayla da MİT Türkiye'de istihbarat toplama görevinde alınacak, yurtdışına yönlenecek. Jandarma ve polis istihbarat içeriden görülecek. Bundan kim zarar görür, yurtdışı, ABD. Mossad, diğer teşkilatlar MİT üzerinden ülkemizde cirit atıyordu, Başbakan idam ediliyor, haberi yok gibi.
E.Ç.: Seçimlere 40 günden az bir zaman kaldı. Bundan sonrası ne olur?
"BU, CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNE KADAR DEVAM EDECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR"
H.K.: Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar bunlar devam eder. 7 bin kişi deniliyor. Sürekli dinledikleri 7 bin kişi var ama zaman zaman dinledikleri 4.5 milyon kişi var. Onların ağlarına da takılanları sayarsaan bütün ülke. Hani istihbarat devleti diyorlar ya, bu da Pensilvanya PİT devleti mi? 17 Aralık'tan sonra olan süreç Türkiye'nin hayrına, menfaatine olacak süreç. Maskeler düşüyor, çehreler görünüyor. 28 Şubat'ta hiçbir sanık kalmadıysa askeri manada, ben bunun medya siyasi ayağının da ön plana çıkarılmasını istiyorum.
E.Ç.: Net bir şekilde ortaya çıktı ki, paralel yapılanma var. Vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Bunu ilk görenlerden biri Hanefi Avcı'ydı. Onun için de hukuki sürecin başlatılması gerekiyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara