'Kılıçdaroğlu giderek cemaate teslim oluyor'
24 TV'de 'Yeni Türkiye' programında Mustafa Karaalioğlu ve İbrahim Kiras yorumlarıyla gündem değerlendirildi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-02-21 00:20:43
Türkiye’nin darbeleri üzerine konuşan İbrahim Kiras, ‘Türkiye bugün her bakımdan dünden daha iyi’ olduğunu ‘daha iyi günlerin geleceğini’ söyledi.
Paralel yapının Kılıçdaroğlu'na servis edeceği yeni ses kayıtlarının olduğunu ve bunları yakında okuyacağını söyleyen Karaalioğlu, Kılıçdaroğlu'nun cemaate giderek daha çok teslim olduğunu söyledi.
Mustafa Karaalioğlu, Türkiye’nin demokrasi yolunda ilerlediğini, seçmenin oyunun belirleyici rol olduğunu söyledi. Önceki yıllarda seçmenin oyunun belirleyici faktör olmadığını söyleyen Karaalioğlu, Erdoğan’ın kazandırdığı en önemli şeylerden birinin bu olduğuna vurgu yaptı. Karaalioğlu’nun açıklaması şöyle oldu:
ESKİ TÜRKİYE’DE SEÇMENİN ALANI YÜZDE 49’DU
Düzenli seçimler bu ülkede yapılıyordu fakat genel kanaat oylarımız oylarımızı versek de Ankara’da oluşacak iktidar bu oyları temsil etme gücüne hiçbir zaman sahip olamayacak. Sonuçta sistemin yüzde 51 sahip olan, askeri bürokratik vesayet düzeni var ve seçmenin alanı her zaman yüzde 49’dan ibarettir. Mesela CHP seçim kazanmasa bile bundan çok kaygılanmıyordu. Çünkü; kendi paydaşlarının, kendi paralelindeki kurumların portföyünde bulunuyordu. Ama Erdoğan bu düzeni değiştirdi. Şimdi biliyoruz ki; kime oy verirsek, ve kime oy vermezsek, sistem üzerindeki ağırlığı kime oy verdiğimiz veya vermediğimiz kadar olacaktır.
ARTIK CHP’NİN EMRİNDE DEĞİLLER
Mesela CHP ilk kez 2011 seçimlerinde sadece aldığı oy kadar güce sahip olabileceğini bilerek seçime girdi. Şimdi de o kadar gücü var. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, asker şu bu emrinde değil CHP’nin. Evvelen CHP bir kanunu beğenmeyince, bundan kurtulma yolunu bildiğini biliyorduk. Anayasa Mahkemesi hemen reddediyordu. Ya da asker bir açıklama yapıyordu sistem ona göre kendisini oraya regüle ediyordu. Bugün öyle bir şey yok. Dolayısıyla seçmenin verdiği oyun Ankara’da bir değeri var. İnsanlar artık oy vermenin çok değerli olduğunu, oy vererek kendi geleceklerini koruyabileceklerini biliyorlar. Demokrasinin doğrudan insanların cebiyle veya midesiyle alakası var artık. Refah seviyemizin yüksek olmasını istiyorsak o zaman demokrasiye ihtiyacımız var. Bunu sandıkta belirleyebiliriz. AK Parti’yi beğenen AK Parti’ye verir. AK Parti’den bıkan daha yüksek bir yaşam standardı için başka partiyi gözüne kestirir ve ona verir. Artık biz oy verdiğimizde devreye asker girecek, yargı girecek, bürokrasinin bir kesimi girecek endişesi yok. Bütünüyle yok mu evet var. Şuan da o süreci yaşıyoruz ama sistem genelde artık oy esasına oluşmuş durumda. Erdoğan’ın kazandırdığı en büyük şey budur.
ÇOK SAYIDA MİT KRİZİNE BENZER KRİZLER YAŞANDI
İş adamları ve politikacılar dinlenerek ve görüntüler ile şantaj yapılarak baskı altına alındığını söyleyen Karaalioğlu MİT krizine benzer çok sayıda krizlerin yaşandığını aktardı:
Bu ülkede bir çok ünlü iş adamı için, birçok siyasetçi için defalarca 7 Şubat yaşandı. Para vermedikleri için hapse atılan, para vererek hapisten kurtulan, dosyaları bir takım güçler tarafından halledildiği için kendilerini güvence altına alan o kadar örnek var ki. Bugün konuşamayanlar, Türkiye’de hukuk geri geldikçe, hukuk paralel devletin etkisinden kurtuldukça ve gerçek hukuk düzeni kurulmaya başlayınca her tarafta sayısız MİT olayı olduğunu göreceğiz.
KILIÇDAROĞLU YENİ SES KAYITLARINI OKUYACAK
Sayın Kılıçdaroğlu, cemaate giderek daha çok teslim oluyor. Giderek daha fazla onların verdiği perspektife uyuyor. Muhtemelen ona şunu dediler: ‘Bizim elimizde belgeler var.’ ‘Bizim elimizde kasetler var.’ ‘Biz bu adamı bitireceğiz’ dediler. ‘Sen sağlam dur.’ ‘Sarıgül'e İstanbul’a koy.’ Fezlekeleri de önceden ona veriyorlar. Savcılar, medya bilmezken Kılıçdaroğlu fezlekeyi okuyor. Muhtemelen ona söylenen yeni ses kayıtlarını da okuyacak.
DEMOKRASİ MÜCADESİNDE ERDOĞAN’IN ELİNİ KOLUNU BAĞLAYIP SEYRETTİLER
Türkiye’de siyasi aktörler ve Türkiye hakkında sorumluluk duyması gerekenler Sayın Kılıçdaroğlu’ndan ibaret değil. Bu şekilde çok sayıda insan var. Tayyip Erdoğan demokrasi mücadelesinde her defasında elini kolunu bağlayıp seyrettiler. Tayyip Erdoğan yenilsin diye. Erdoğan hepsini kazandı ve kazandıkça bu elini kolunu bağlayanların alanı daha da daraldı. Bu son darbe girişimine kayıtsız kalanlar bu tavırlarını sürdürürlerse kaybedecekleri çok daha fazla geniş alan olacaktır diye düşünüyorum.
PARTİNİN KILIÇDAROĞLU’NA SAYGISI AZ
Partinin Kılıçdaroğlu’na saygısı az. Muhtemelen Kılıçcaroğlu’nun parti dışında unsurlarla iş tutma hali de bu saygıyı azaltıyor. Partinin bir disiplini var, partiye karşı bir liderlerinin de elbette bir sorumlulukları var. Fakat Kılıçdaroğlu bir tür ‘artık başka yerlerde bir takım avantajları elde ediyorum’ görüntüsüyle partide olan saygıyı azaltıyor. CHP teşkilatlarının adaylara çalışmadığını çok işiteceğiz.
DİNİ KİMLİĞİYLE HAYATIN İÇİNDE OLMAYA ÇALIŞANLARA KARŞI BİR ÖFKE VAR
Türkiye’de belirli kesimlerin; dindar olan, mütedeyyin olana, Anadolulu olana ve dini kimliğiyle hayatın içinde olmak isteyen herkese karşı bir öfkesi ve reddiyesi var. Bu Gezi Parkı olaylarında zirveye çıktı. Kabataş olayı da bunun en büyük sembollerinden biri. Gezi Parkı’nda bir tane Kabataş olayı olmadı ki. Sayısız Kabataş öyküsü var. Ayrımcılığın her türlüsü başörtülü kadınlara da yapıldı, dindarlara da yapıldı, AK Parti’ye destek verene yapıldı. Ne kadar kafalarında ötekileştirdikleri sembol varsa hepsine birden yaptılar bunu. Dolayısıyla Kabataş vardı yoktu tartışması toplu iğne kadar küçük bir tartışma.
SON VİDEO HABER
Haber Ara