Meclis Başkanı Çiçek, Türkiye'de 27 Mayıs darbesinden beri Köşk seçimlerinin hep sıkıntılı olduğunu söyledi. Çiçek, "1989'daki yerel seçim de Köşk'ten önceydi. Şimdi de benzerlik var" dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, son zamanlarda artarak devam eden siyasi gerginliklerin önemli sebeplerinden birisinin de bu yılın ağustos ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğu görüşünde. 27 Mayıs darbesinden bugüne bütün Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sıkıntılı geçtiğini hatırlatan Çiçek, her seçim öncesi kavgalar ve birçok tirajikomik olayların yaşandığını söyledi.
Radikal'den Ömer Şahin'e konuşan Çiçek, “Seçimlerden 1, 1.5 yıl önce karın ağrıları başlar. 1980’e kadar Cumhurbaşkanı’nın yetkileri daha çok sembolikti. 7 maddelik yetki için bile kavgalar, muhtıralar oldu. Şu anda ise Cumhurbaşkanı’nın yetkisi, etkinliği daha fazla. 7 madde olan yetki 27’ye çıktı. 2007’de Cumhurbaşkanı seçemedik. Her şey hukuka uygun olduğu halde rejim bunalımı çıkarıldı(367 krizi).Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı makamının önemi, ağırlığı sadece yasalardan kaynaklanmıyor” dedi.
Ağustostaki seçimin ‘potansiyel’ adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Başbakan’ın adaylık kararında yerel seçimlerde alınacak oy oranı da etkili olacak. Çiçek, Köşk’e kimlerin aday olacağı ve muhtemel şansları üzerine yorum yapmadı. “Siluetler üzerine konuşmam” demekle yetinen Çiçek, Cumhurbaşkanı’nın eskiden olduğu gibi TBMM tarafından seçilmesi yönündeki taleplere ise “Bunlar teorik şeyler. Bizim işimiz realiteyle ilgili. Şu anda öyle bir realite yok” karşılığını verdi. ANAP hükümetlerinde de bakanlık yapan ve Özal’ın kurmaylarından birisi olan Çiçek, 30 Mart’taki yerel seçim ile ANAP’ın hezimete uğradığı 1989 yerel seçimleri arasında benzerlik olup olmadığına dair soruyu ise “1989 yılındaki yerel seçim Cumhurbaşkanlığı seçiminden önceydi. 30 Mart seçimi de Köşk seçimi öncesine geliyor. Bu açıdan baktığımızda benzerlik var” yanıtını verdi.
Kayıtdışı din!
Çiçek, Başbakan Erdoğan’ın sıkça kullandığı ‘milli irade’nin tecelli ettiği yer olan Meclis’in Başkanı. Çiçek’e, “Milli irade ne istiyor?” sorusunu yöneltince ilk kullandığı cümle “Kayıtdışı ile mücadele istiyor” oldu. Türkiye’de kayıtdışı ekonomi, siyaset ve din olduğunu vurgulayan Çiçek şöyle devam etti: ”Bugün ekonominin üçte biri kayıtdışıdır. Siyaseti partilerin yaptığı zannedilir. Bizde o kadar çok siyaset yapan var ki arta kalanları biz yapıyoruz. İş dünyası, basın, sosyolojik gruplar, kulüpler… Demokratik STK’ları kastetmiyorum, onların görüşleri şeffaftır. Kapatma davası dahil son yıllarda yaşadığımız sıkıntıların özü kayıtdışı-içi siyasetin çatışmasıdır. Bir de ‘kayıtdışı din’ var ki, ilahiyatçıların üzerinde durması gereken bir konu. Din adına yapılan ama dinde yeri olmayan faaliyetler var. Yapılması gereken belli: Herkes açık, net, şeffaf olsun. Bizim kültürümüzde var. Mevlana’nın dediği gibi, ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.”
Üç erk kavga ediyor
TBMM Başkanı, yasama-yürütme-yargı arasındaki ilişkiden de şikayetçi. “Demokrasilerde üç erk hasım da rakip de düşman da değildir. Bizde ise üçü arasında uyum yok. Birbirlerine sırtlarını dönmüş, kavgalılar. Birbirlerinin rolünü çalıyorlar. Rolü en fazla çalınan da yasama organıdır.Zaten eskiden beri seçilmişlere bir şaşı bakış vardır” diyen Çiçek, ‘vesayet’ tartışmalarına da değindi. ‘Vesayet’in bazı kurumlarda olduğunu söylerken, “Bu tartışmalar boşuna değil. Yargı, sorunun değil çözümün parçası olmalı” dedi. Çiçek, özgürlükleri daraltan yasalar çıkarıldığı iddiaları karşısında ise eleştiri o klarını ‘uygulayıcılara’ yöneltti: ”Sıkıntı daha çok uygulamadan.
Özgürlük alanını ne kadar genişletirseniz genişletin uygulayıcılar dar yorum yapıyorsa neyi yazarsanız yazın sıkıntı yaşarsınız. Bürokratik zihniyet algısı, vesayeti var. Bakınız, uzun tutukluluk süresinin 3 yıldır en fazla konuştuğumuz konulardan. Şimdi 5 yıla iniyor. Buna iyi diyen bir kısım insanlar arzu etmedikleri insanlar tahliye olunca yine şikâyetçi olacak.”
HSYK için anayasa umudu yok
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte Çiçek de HSYK düzenlemesinin anayasa değişikliği ile yapılması için girişimde bulunmuştu. Hükümet, muhalefetin buna “evet” deme umuduyla HSYK teklifini askıya aldı. Çiçek, HSYK’da anayasa değişikliği için umut taşımadığını söyledi. Çiçek, yeni anayasanın ise ancak yeni bir yöntemle mümkün olacağı sinyalini de verdi. Çiçek, farklı yöntem önerilerini de sıraladı: ”3 partinin anlaştığına 4’üncü ‘evet’ diyebilir, bazı maddeler anayasaya yazılmayabilir, 2 alternatifli maddeler yazılabilir.”
Salı kâbusu: Meclis stadyum gibi
Siyasette ‘salı kâbusu’ ise giderek büyüyor. Partilerin grup toplantılarının olduğu gün liderlerin ağır eleştirileri, gerilimi zirveye çıkarıyor. Çiçek, toplumdaki gerginliği arttıran faktörler arasında liderlerin söz düellosunu da gösteriyor. “Meclis bir nevi stadyuma dönüyor. Meclis’in asli unsuru milletvekili oturacak yer bulamıyor” diyen Çiçek, partiler nezdinde yaptığı girişimden sonuç alamadığını hatırlatırken bir uyarıda bulundu: “Her hafta bir sıkıntı yaşanıyor. Bundan sonra bir sorun yaşanırsa sebebi bizleriz.