Komutan Sincan'da tank'ın ayrıntılarını anlattı
28 Şubat Davası sanıklarından dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Okul Komutanı emekli Korgeneral İzzettin İyigün, 'Telefonum çaldı' dedi o emirle ilgili ayrıntıları anlattı.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-01-28 13:36:27
İzzettin İyigün, "Telefonum çaldı, arayan Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Doğu Aktulga'ydı. 'İzzet Paşa, tümene Kara Kuvvetleri Komutanının emrini ver, 80 tank ve 80 zırhlı araçla yarın sabah Sincan-Akıncılar istikametinde gidecekler' dedi. Hayatı hep zırhlı birliklerde geçen ben şaşırmıştım. Mevsim şubat, suhunet eksi 25 derece, süre çok kısaydı. Çünkü bu boyutta bir birlik ansızın, gece yol keşfi bile yapamadan... Personel gitmiş, evlerinde. Yürüyüş emri alınıyordu" dedi.
İyigün, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki savunmasına, "Yapacağım konuşma hem savunma hem de yakın tarihe bir not düşme olacaktır" diyerek başladı.
Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümenine ait tank ve zırhlı araçları 4 Şubat 1997'de Sincan'dan geçirmekle suçlandığını belirten İyigün, şunları kaydetti:
"3-4 Şubat 1997 gecesi... Ünlü gece... Neden? Bunu ünlü yapanlar, ünlü yapılmasını isteyenler her gün televizyonlarda bu tankları gösterip altında bir şey arayanlar, bilmeden ahkam kesenlerdir, dava açtıranlardır. Diğer gecelerden farkı yoktur. Telefonum çaldı, arayan Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Doğu Aktulga'ydı. 'İzzet Paşa, tümene Kara Kuvvetleri Komutanının emrini ver, 80 tank ve 80 zırhlı araçla yarın sabah Sincan-Akıncılar istikametinde gidecekler' dedi. Hayatı hep zırhlı birliklerde geçen ben şaşırmıştım. Mevsim şubat, suhunet eksi 25 derece, süre çok kısaydı. Çünkü bu boyutta bir birlik ansızın, gece yol keşfi bile yapamadan... Personel gitmiş, evlerinde. Yürüyüş emri alınıyordu. 'Başkanım' dedim, 'Ben bunun zor olacağını biliyorum. Çok kaza olacak, çok insanın canı yanacak, çok er kaybedeceğiz. Lütfen şu teklifleri komutana iletir misiniz? Birincisi, bunlar 7'sinde tatbikata gidecekler, 7'sindekini öne çekmeyelim' dedim. Beklememi söyledi. Tekrar arayarak, 'Komutan kabul etmedi' dedi. 'Öyleyse ikinci teklifimi sunuyorum, acaba araç sayısını düşürebilirler mi?' dedim. Yine beklememi söyledi. Tekrar açtı, 'Kabul etmedi' dedi. 'Ben konuşabilir miyim?' dedim. 'Doğru olmaz, hasta' dedi."
İyigün, o sırada ne yapacağını düşündüğünü, önündeki seçeneklerden birinin hiç karışmamak, diğerinin ise müdahale edip, birliğe sahip çıkmak olduğunu anlatarak, "Çünkü tümen komutanı izindeydi. Hatta bana, 'Sen karışma paşam' dediler. 'Olcay Paşa, sen bırak, ben birliğime sahip çıkarım. 40 kadar tank çıkarabilir misin? Hatta zorlanırsan 30'larda da kalabilirsin' dedim" ifadelerini kullandı.
İyigün, ertesi gün kendisinin sorumluluğunda olan Polatlı'da planlı tatbikat olduğunu bildirdi. Bu tatbikatın, Etimesgut'takinden daha büyük olduğunu ve araçlarda mühimmat bulunduğunu ifade eden İyigün, Polatlı birliğinin Akıncılar'da mevzilendiğini, atışlarını yaptığını ve tatbikatı tamamladığını söyledi.
Ardından Etimesgut'a geldiğini belirten İyigün, "Kışlaya döndüğümde Kurmay Başkanım bana 'Etimesgut bir yürüyüş yapmış' dedi. 'Bir tank dışında hepsi dönmüş komutanım' dedim" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'nin her yerinde yapılan yürüyüştür"
Sincan'da geçen tank ve zırhlı araçlarla ilgili, "Buradaki birlik tabur değildir, takviyeli birliktir. Bu, Türkiye'nin her yerinde yapılan yürüyüştür" diyen İyigün, verilen emri aynen yerine getirmediği için kendisine soruşturma açılmasını beklediğini, ancak hiçkimsenin bu konuyu bir daha sormadığını kaydetti.
İyigün, şöyle devam etti:
"Rütbe benim için önemli değildi. Hesabını vermesini de bilirdim. Rutin yürüyüştü. Çok küçük bir birlikti. Sincan'ın içinden geçilmesi konusunda birliğe bir görev vermedim. Bu durumlarda çıkış noktası verilir, 'Etimesgut-Akıncılar'da şu saatte yürüyüş yapın, intikal edin' denir. Ondan sonrası otomatikman işler.
Esasında EDOK, Samsun'dan Mersin'e kadar iç bölgenin komutanıdır. Kırmızı tabur 70-80 araçlık bir taburdur. Asli görevi Akıncılar Hava Üssü'nün korunmasıdır."
Her birliğin yıllık faaliyet planı bulunduğunu bildiren İyigün, bunun 6'şar aylık iki dilim olarak düzenlendiğini belirtti. Tank birliği yürüşünün de eğitim devresinin bitiminde yapıldığını ifade eden İyigün, yürüyüşün, askerlikteki önemine ilişkin bilgiler verdi.
Soruşturma kapsamında evinde gözaltına alındığını, öncesinde iki ağır ameliyat geçirdiğini anlatan İyigün, ifadesini alan savcının "her beyanının önüne, arkasına cümleler yerleştirdiğini" iddia etti.
Üzerine atılı suçu işlemediğini söyleyen İyigün, "İşlememiş olsam bile iddia makamının boynuma astığı bu suç yaftasını ömrüm boyunca taşıyacağım. Henüz iki ameliyat geçirmiş olmam dahi dikkate alınmadan Sincan Cezaevine konuldum. Hiç üzülmedim. Orası da benim vatanımdı. Orayı vatanımın en güzel yerlerinden biri olarak gördüm" dedi.
İyigün'ün savunmasını tamamlamasından sonra sorgusuna geçildi.
Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, savunmasını yaparken ara ara askeri tarihe ilişkin örnekler veren İyigün'den, iddianamede yer alan konulara bağlı kalmasını istedi.
İyigün'ün, "Tarihi konuşturacağım demiştim" ifadesini kullanması üzerine Köksal, "Efendim, tarih değil dersimiz" dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara