Dolar

34,8760

Euro

36,6327

Altın

3.001,88

Bist

10.058,63

Emine Erdoğan'dan önemli açıklamalar

İstanbul Suriçi Grubu Derneği'nin düzenlediği İstanbul Hanımefendileri Toplantısı'nda konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, milletin mutluluğu için çalışmayan devlet mekanizmasının zulüm kaynağı haline dönüşeceğini söyledi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-01-17 15:56:20

Emine Erdoğan'dan önemli açıklamalar

İnsanın devlet için değil, devletin insan için var olduğunu hatırlatan Emine Erdoğan, "Milletin mutluluğu için çalışmayan devlet mekanizması zulüm kaynağı haline dönüşür. Ekonomi, insanı merkezine aldığı ölçüde refah getirir. Toplumun tamamının adına refahı değil de, sadece belirli güç merkezlerinin çıkarları için işleyen ekonomi, sömürü aracıdan başka bir şey değildir." dedi

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan İstanbul Suriçi Grubu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1453 Panorama Sosyal Tesisi'nde düzenlediği İstanbul Hanımefendisi Toplantısına onur konuğu olarak katıldı. Toplantıya Emine Erdoğan’ın yanı sıra; AK Parti Kadın Kolları Genel Başkanı Güldal Akşit, AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk ve eşi Semra Külünk, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun eşi Gül Mutlu, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, eski milletvekilleri ve çok sayıda davetliler katıldı.

Toplantının onur konuğu olarak bir konuşma yapan Emine Erdoğan, tarihin ayrımcılık yapanları hatırlamayacağını kaydederek, "Medeniyet hafızamız, insanlar arasına ayrımcılık tohumu ekenleri hiç hatırlamaz. Tarihimize baktığımızda, Mevlana’yı, Yunus Emre’yi, Fatih’i, Mimar Sinan’ı, Mehmet Akif’i, onlar gibi nice gönül mimarlarını hatırlarız. Yıkanları değil, hep yapanları, gönüller kıranları değil, hep gönüller inşa edenleri hatırlar, hayırla yad ederiz." ifadelerini kullandı.

İşte Emine Erdoğan'ın konuşmasındaki önemli bölümler:

YAPMAK ZOR YIKMAK KOLAYDIR

Türkiye’nin büyük emekler, büyük mücadeleler sonunda elde ettiği kazanımları tehlikeye atan hiç kimse iyi niyetli değildir. Demokrasiye, ekonomiye, kardeşliğimize yönelik saldırılar, Türkiye’nin elbette hayrına değildir. Türkiye, geçmişte bütün enerjisini içerdeki sanal tartışmalara sarf etti. Bugün artık böyle bir lüksümüz yok. Hiç kimseye yarar getirmeyen tartışmalarla, Türkiye’nin enerjisini heba etmeye hiç kimsenin hakkı yok. Tam tersine, birlik içinde, kardeşlik içinde, dayanışma içinde, geleceğe odaklanmak zorundayız.

GÖNÜL DİLİYLE KONUŞULMASI GEREKEN ZAMANLARI İDRAK EDİYORUZ

Gerçekten de, herkesin biraz durup, biraz düşünüp, kendini, ruhunu, gönlünü dinlemesi gereken günlerden geçiyoruz. Kendini dinleyenlerin, karşısındakiyle de gönül diliyle konuşması gereken zamanları idrak ediyoruz. Gönül diliyle, kalp diliyle iletişim kuramayan insanlar, maalesef çatışma içine giriyorlar. Oysa kalpten, gönülden gelen bir söz, kimi zaman savaşları dahi durduracak kadar etkili olabilir. Yunus emre de aslında yüzyıllar öncesinden bunu söylüyor ve diyor ki: “Söz ola, kese savaşı. söz ola, kestire başı. Söz ola, zehirli aşı, Yağ ile bal ede bir söz…”

HER BİR KALP KABE KADAR AZİZDİR

Geçtiğimiz pazar günü, doğumunun 1443’üncü yıldönümünü idrak ettiğimiz hazreti peygamber, kalp kırmanın, Kabe’yi yıkmak kadar kötü olduğunu buyurmuşlardı.

Bizim medeniyetimizde, her bir kalp, Kabe kadar azizdir, Kabe kadar kutsal ve mübarektir. Bir gönüle girmek, bir gönlü fethetmek, bir gönül kazanmak, bizim medeniyetimizde adeta ibadettir, ibadet kadar değerlidir. Bundan dolayıdır ki, bizim medeniyetimiz “sevgi medeniyeti” olarak isimlendirilmiştir.

MİLLETİN MUTLULUĞU İÇİN ÇALIŞMAYAN DEVLET MEKANİZMASI ZULÜM KAYNAĞI HALİNE DÖNÜŞÜR

Bizim, tarih ve medeniyet şuurumuzda, insanı dışarıda tutmak yoktur; tam tersine insan, hayatın, siyasetin, ekonominin tam merkezindedir. İnsan devlet için değil, devlet insan için vardır. Milletin mutluluğu için çalışmayan devlet mekanizması zulüm kaynağı haline dönüşür. Ekonomi, insanı merkezine aldığı ölçüde refah getirir. Toplumun tamamının adına refahı değil de, sadece belirli güç merkezlerinin çıkarları için işleyen ekonomi, sömürü aracıdan başka bir şey değildir.

SINIRSIZ KAZANMA ARZUSUNUN ÖNE ÇIKTIĞI SİSTEMLER İNSANİ OLAMAZLAR

Hırsın, gücün, sınırsız kazanma arzusunun öne çıktığı sistemler, insani olamazlar, vicdani olamazlar, elbette adil olamazlar. Kendisini, kendi etnik grubunu, kendi değerlerini, özellikle de kendi grup ya da zümresini diğerlerinden üstün görenler, gönül yapamaz, sadece gönül yıkarlar. İnsanlar arasında, etnik kökene, dil, kültür ve düşünceye göre ayrımcılık yapanlar, barış ve dayanışmaya değil, zulme hizmet ederler.

TARİH, AYRIMCILIK YAPANLARI HATIRLAMAZ

Bizim medeniyet hafızamız, insanlar arasına ayrımcılık tohumu ekenleri hiç hatırlamaz. Tarihimize baktığımızda, Mevlana’yı, Yunus Emre’yi, Fatih’i, Mimar Sinan’ı, Mehmet Akif’i, onlar gibi nice gönül mimarlarını hatırlarız. Yıkanları değil, hep yapanları, gönüller kıranları değil, hep gönüller inşa edenleri hatırlar, hayırla yad ederiz. İnsandan geriye kalan, sadece geride bıraktığı, hayırla anılacak eserleridir. Yetimin başını okşayan, yoksulun hanesine misafir olan, dertlinin derdini paylaşan, mazlumun sesi olanları bu millet unutmaz. Yüreği ülkesi ve milleti için çarpanlar, bu aziz milletin gönlünde mutlaka silinmez yer edineceklerdir.
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara