Star, ZAMAN'a 28 Şubat'ı hatırlattı
Star gazetesi Zaman'a bakın nasıl yüklendi
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-01-16 16:40:37
Star'da yer alan haber şöyle;
Zaman gazetesinin bugün manşetten “eski Sabah” ve 'eski Star'ı hedef alarak yaptığı 28 Şubat benzetmesi o döneme ilişkin tavırları da gündeme getirdi. 28 Şubat döneminde Merhum Necmettin Erbakan’ın Başbakan olduğu Refahyol hükümetini karşı askeri cuntayla paralel bir tavır izleyen Zaman gazetesinin manşetleri “Zaman 28 Şubat konusunun hiç açmasa daha iyi olur” dedirtiyor. O dönemde Refah Partisi’nin kapatılmasına yol açan darbe süreci ve dindarlara yönelik ağrı baskılara karşı duyarsız kalan gazetenin bugün dürüst gazetecilik yapan kurumları 28 Şubatçılıkla suçlaması da tebessümle karşılanıyor.
17 Aralık operasyonunun medya üslerinden Zaman, bugünkü manşetinde paralel yapılanmanın devleti felç etme ve kirli ilişkilerini deşifre eden basına 28 Şubat medyası benzetmesi yaptı.
Haberini yaftalama ve itibarsızlaştırma, eğitime darbe, baskı ve batırma operasyonu, fişleme-kamuda cadı avı, servis haberlerle psikolojik harp ve organize telekulak başlıkları altında detaylandıran Zaman, adeta paralel yapılanmada olanları yazdı.
Yıllarca gazete ve televizyonlarından tapeleri yayınlayarak toplum üzerinde algı operasyonu yürüten Gülen grubu medyasının her önüne geleni Ergenekon’la, Balyozla ilişkilendirme tehditleri korku imparatorluğu yarattığı gibi bu davalarında sulandırılmasına neden oldu.
Diğer yandan Star ve Sabah’ın 28 Şubat dönemi manşetlerini alarak bugünle kıyaslayan Zaman, kendi manşetlerini ve Gülen’in darbe medyasına itiraflarını unutmuşa benziyor.
Cemaatin 28 Şubat sicili
Zaman Gazetesi, 28 Şubat darbe konseyinin seçti(rdi)ği darbe hükümetini “Hayırlı Olsun” manşetiyle karşılıyor ve daha birinci günden hayra(!) yoruyordu.
Fethullah Gülen: 28 Şubat Kararları Ne Darbedir Ne de Muhtıra, Bilakis Tavsiyenamedir
Son birkaç yılda 28 Şubat söz konusu olduğunda Gülen medyası konjonktüre uygun olarak “28 Şubat postmodern darbesi”, “28 Şubat darbesi” veya “28 Şubat askeri müdahalesi” kavramlarını kullanmakta beis görmemektedir. Oysa Fethullah Gülen, 28 Şubat sonrası kendisiyle yapılan röportajlarda 28 Şubat kararlarına değil darbe, muhtıra dahi denemeyeceğini açık ve net bir şekilde ifade ediyor. 28 Şubat’ın en fazla bir tavsiyename olduğunu söyledikten sonra bunun ‘Milli Güvenlik Kurulu Sosyal Mutabakat Metni’ şeklinde algılanması gerektiğinin ısrarla altını çizip 28 Şubat’a muhtıra demenin askeri suçlamak olacağını vurguluyor:
“…Dış yapısı itibariyle kararlara bakılınca bir muhtıra şeklinde de yorumlayabilir bazıları. Ben şahsen öyle yorumlamak istemiyorum. Öyle yorumlamamak için de bazı sebepler var. Bunun kitaplardaki yerini aramaktan ziyade 12 Mart muhtırasına muhatap olan insanlardan biri olarak yaşadım, gördüm. Muhtıra muhtıraydı. Doğrudan doğruya devletin dışında, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın dışında, Bakanlar kurulunun dışında, devlete tavsiye şeklinde değil, doğrudan doğruya bazı şeyler gönderdiler ki, devlet tecrübesi olan Cumhurbaşkanı devleti devretti. Bu millet, avam halk bile muhtıranın ne olduğunu gördü.
Oysa burada belli ölçüde Milli Güvenlik Kuruluyla, Dâhiliye Vekili ve Hariciyeden insanlar var. Devletin başındaki insan başbakan var. Oturuyorlar bunlar aralarında konuşuyorlar, Türkiye’nin bir krize doğru kaydığını müzakere ediyorlar. Bazı aşılmaz problemler ve ileriye matuf endişe verici bazı şeylerin söz konusu olduğu kararına varılıyor ve sonrasında ortaya bir tavsiyename çıkıyor. Bir tavsiyename diyoruz. Bu tavsiyenameye orda herkes imza atıyor, bir ikisi de sonra atıyor. İmzayı geciktirmede kendi açılarından bir mülahazaları olabilir… Burada tavır koymadan daha ziyade, Jan Jaqoues Rousseou mülahazasıyla yaklaşacak olursak Güvenlik Kurulu İçtimai Mukavelesi denebilirdi. Yakışıksız bir şey oldu ama karşılıklı oturup bazı şeyleri görüşmüşler ve mukaveleye imza atılmış.
Bu mukavelede ele alınan tavsiye kararlarını bu açıdan ben şahsen muhtıra şekliyle algılanmasını telif edemiyorum. Niçin bu işin üzerinde bu yorumlarla duruluyor, askeriye muhtıra verdi diye suçlanıyor? Ben bunu yanlış buluyorum.” (Samanyolu TV / Osman Özsoy ve Mim Kemal Öke İle / 29.03.1997)
Gülen: Asker MGK’da insaflı ve demokratik bir tavır takındı
Aşağıdaki mülakatında görüldüğü gibi Fethullah Gülen 28 Şubat kararlarından sadece bir ay sonra askerin tavrını şiddetle savunuyor. ‘Eğer kötü niyetli olsalardı oturup da meseleyi altı saat boyunca konuşmazlardı, yumruğu masaya vurup bu iş böyle olacak der, çıkarlardı.’ diyor. Bu nedenle askerin çok yumuşak ve insaflı davrandığını, anti demokratik yollara başvurmadığını ısrarla vurguluyor Fethullah Gülen.
“Askeriye gerçi gücü temsil ediyor. Gücün temsil edildiği yerde mantık, muhakeme tam kıvamına da ulaşmayabilir. İsteselerdi orada bu böyle olacak diyebilirlerdi. Oturup orada meseleyi altı saat müzakere etmezlerdi.
Demek ki, devlet başkanının huzurunda meseleye çok yumuşak ve insaflıca yaklaştılar. Orada bir kısım tavsiye kararlarını ortaya koydular. Bu süre içinde tatbikini devlete bıraktılar. Yani demokratik yollardan problemler çözülsün istediler. Antidemokratik mücadelelere başvurmayı düşünmediler. Ben bunu böyle algılıyorum.” (Samanyolu TV / Osman Özsoy ve Mim Kemal Öke İle / 29.03.1997)
İşte Zaman’ın o dönem (28 Şubat) manşetleri ve Gülen’in demeçleri;
SON VİDEO HABER
Haber Ara