Postaldan cübbeye: Son senaryo
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-01-13 15:33:20
Bu kadar basit olmasa da filme konu olan senaryoların gerçek hayattan alıntılarla dolu olması ve olayların sebep sonuç ilişkisine dayanması böyle bir benzetme yapmaya yeterli de, biz filmi izlerken neden iyi adamın içine şeytan kaçtığını hiç merak etmiyoruz.(!)
Son günlerde yaşadığımız ve zihinlerimizde, gerilim filmlerini aratmayan türde bir etki oluşturan, sonuçları, bağlantıları ve etki alanları itibariyle eksantrik olduğu günbegün ortaya çıkmaya devam edip, ekonomi politik bir sabotaj olan 17 Aralık operasyonlarının, filmin sonları olduğunu söyleyecek olursam, filmin iyi adamı kim diye bir soru sormanız gerekebilir?
Filmin sonları dedim çünkü hepimizin bildiği 26 mayıs ve 28 şubat gibi millet iradesine yapılan kara darbe dönemlerinde de, yolsuzluk söylemi üzerinden başlatılan iğrenç propaganda darbe ile sonuçlanmıştı. O dönemin iletişim teknolojileri milletin içinde bulunduğu sıkıntılı durum gibi konular kurgulanan algı operasyonlarının sonuçlarını verimli kılınca hazin son kaçınılmaz olmuştu.
Basit bir google aramasıyla ulaşacağınız 28 mayıs 1960 dönemine ait malum medyanın gazete manşetleri , siyasi katl olan bir sonuca adım adım götüren kara propagandayı gözler önüne serecektir. Dönemin Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın ‘’zimmetinde 4 milyon lira çıktı’’ gibi asparagas haberlerin yanında, Adnan menderes üzerinden yürütülen ahlaki dezenformasyon, idam ile sonuçlanan siyasi trajedinin en önemli ayaklarından biriydi. O dönem Ziraat Bankası’nın kullanılması geçmişten bugüne toplum üzerinde oluşturulmak istenen algı operasyonlarının kodlarını ve senaryonun değişmediğini gözler önüne seriyor.
Darbeler dönemin de filmin başında ki iyi adam rolünü bugüne kadar asker oynadı. Bizlerin önce iyi adama güvenmesi gerekiyordu ki, ülkemiz koşullarında hep bir terör, korku ve panik havası oluşturulup askere olan ihtiyacın sürekli gündemde tutulmasıyla zaruri bir güven atmosferi oluşturulmuştu. İyi adam rolü biçilen asker, iyi dizayn edilmiş ve ayakları yere sağlam basan uzun soluklu algı operasyonunun en güçlü argümanıydı. Asker, filmin finalinde delirtilen ! o iyi adam rolünü hakkını vererek oynayıp finalde voleyi vuruyor(!) darbe yapıyordu.
Bu millete sürekli operasyon yapanlar 2002 de kantarın topuzunu kaçırınca millet, koalisyonsuz bir iktidar arzusu ve iradesini Ak Parti den yana kullandı. Ak Parti dönemi geçmişte yaşanılan bütün ötekileştirme eziklik ve aldatılmışlıklarına karşı oluşturulmuş güçlü bir refleksin sonucuydu. Bunu çok iyi bilen Başbakan ‘ın tepkilere karşı, ‘’siyasi hayatıma mal olsa da yapacağım’’ diyerek şu ana dek yapılamayan reformlar yapması ve buna rağmen siyasi gücünü arttırarak üçüncü defa iktidar olması, milletin sürekli sahnelenen senaryodan bıktığının en açık göstergesiydi.
Bu reformlar arasında yer alan, asker in siyasetle olan ilişkisini olması gereken seviyeye çekme durumu bunların en önemlisiydi. Askerin terörle yaptığı 30 yıllık silahlı mücadelenin sorgulanması, bu mücadelede yegane çözümün silah olmadığı gerçeği ve siyasete olan müdahalelerin kamuoyunun hazmedemeyeceği bir boyuta gelmesi, askerin görevine dönmesini hızlandırdı. Artık asker darbeleri halk nazarında meşru kılan suni güven oyununun bir parçası olmaktan çıkıyor, kimliğiyle yüzleşiyordu.
Balyoz ve Ergenekon gibi darbe teşebbüslerinin yargılanma sürecini geldiğimiz durumda; Soruşturma usulleri, suçlamalarla çelişen ceza oranları, özgürlük, adalet ve demokrasi vadiyle ortaya çıkan bir iktidarın gücüyle birlikte, milletin darbeye ve darbecilere olan hassasiyetini kullanarak darbe ile yüzleşiyoruz deyip toptan bir süpürme yapmış olmaları, bizi bir tasfiyenin değil bir dönüşümün olduğu sonucuna götürüyor. Postalın cübbeye dönüşümü..!
İstenmeyen iktidara mutlaka bir darbe girişimi yapmak isteyen yönetmen askerden boşalan iyi adam rolünü, emniyeti manivela olarak kullanıp yedeğinde tuttuğu ve içten içe beslediği yargıya devretti.
Yargının bu role uyumu ve Emniyetin sürece etkisini detaylıca konuşalım.
Bir sonraki yazıda..
YUSUF DAĞ
SON VİDEO HABER
Haber Ara