Mahçupyan: AK Parti ile koalisyon yapanın eli güçlenir
Zaman Gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan,17 Aralık sürecinde siyasi aktörlerin nasıl pozisyon aldığını değerlendirdi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-01-03 15:01:49
BİR ŞEFFAFLAŞMA SÜRECİNDEN GEÇİYORUZ
Şeffaflaşma görünür olmak, bizim görünür olmasını istediğimiz arka planlar var Türkiye'de Bu arka planların ortaya çıkması safların belirginleşmesi, aktörlerin neyi isteyip neyi istemediklerinin gün ışığına çıkması bir tür şeffaflaşma. Bu olması gereken şeffaflaşma ile mukayese edilirse o kadar istenilir bir durum değil çünkü siyaset üzerinde bir şeffaflaşma bizatihi kendiliklerinden değil, kendilerini toplum önünde görünür, anlaşılır, denetlenebilir kılma kaygıları ile ortaya çıkmış değil, mecbur kalınmış çatışma sonucu ortaya çıkmış bir şeffaflaşma. Şu an şeffaf her şey daha öncesine göre ama ince damarları göremiyoruz, kalın hatları ile görüyoruz. O yüzden kalın hatlar ince hatları ezip geçiyoruz. Hizmet hareketi tek yerden karar alan merkezi bir siyasi aktör gibi görünüyor, siyaset ön planda olunca siyasi fonksiyonu ön plana çıkıyor, siyasi tarafı cemaatin on binde biri tarafından kullanılan bir işlev, geniş tabanı ile ilgisi yok. Tabandaki büyük yığınlar seyirci şu anda.
AK PARTİ İLE KOALİSYON YAPANIN ELİ GÜÇLENİR
Esas koalisyonlar seçimden sonra şu anda ele geçmiş bir fırsat var bu fırsat bazıları için geçmişe yönelik bazıları için ileriye yönelik temizleme şansı veriyor. Geçmişe yönelik Ergenekon ve Ulusalcı bakış, Balyoz ve Ergenekon davası nedeniyle tutuklu olan insanları bir biçimde önemli bir kısmının hapisten çıkartılma şansı var, bunun üzerine gidilirse hepsi hapisten çıkmasa bile Ergenekon ve Balyoz darbe girişimlerinin gayrimeşruluğunun azaltılması olabilir, daha yumuşak algılanması olabilir bu siyasi kazanç olabilir. Kürt hareketi önündeki geleceği temizlemeye çalışıyor, seçimden sonraki atmosferde kuvvetli bir aktör olacağa benziyor, bunun önünde engel olan kim varsa onun önünü kesmeye çalışıyor. Bu yüzden sert bir kavga var. Şu anki denklemi biraz daha yakından irdelediğimizde AK Parti şu anda tamamen merkezde. Üç aktörde AK Parti'ye muhtaç, AK Parti ile koalisyonu kim yaparsa onun elinin güçleneceği döneme gidiyoruz. Bunun sebebi aktörlerin çok stratejik karar alamaması.
SİYASET ŞU ANDA YENİ DİNDARLIK HALİNİ DİKKATE ALMAK ZORUNDA
Sosyolojik olarak dindarlar eski dindarlar değil AK Parti tabanında da değil hizmet hareketi tabanında da değil. Sosyolojik olarak hızlı bir değişim var, modernleşme süreci. kabul etsek de etmesek de bir sekülerleşme süreci. bu dindarlıktan uzaklaşma şeklinde olmuyor Türkiye'de. İnsanlar dindarlığını koruyorlar ama dindarlığın içeriğini değiştiriyorlar. Bunun içinden kendi hayatlarının dindar olmasını sağlayacak yeni bir hayal üretiyorlar. Bu hızlı oluyor aile içinde kadının rolü artıyor, harcamaları kadın yapıyor, ana denklemlerin hızla değiştiği sosyolojik taban var bunun üzerine siyaset yapmaya kalktığınız zaman bu siyaset şu anda bunu dikkate almak zorunda, yeni dindarlık halini dikkate almak zorunda.
DİNDARLAR NE KADAR DEMOKRAT OLURSA TÜRKİYE O KADAR DEMOKRATİK OLACAK
İslami camiada bugünü anlamaya çalışan ve yarınla ilgili anlamlı şeyler söyleyen çok az insan var. Yeniden tartışmanın eşiğinde. İnşa edici güç bu topraklarda İslami kesimden çıkmak durumunda eğer demokrasi olacaksa. Çoğunluğun iktidarda olduğu yönetimler göreceğiz en zayıf halka o halka. O halka ne kadar entelektüel olursa Türkiye o kadar entelektüel olacak, onlar ne kadar demokrat olursa Türkiye o kadar demokratik olacak.
AK PARTİ GELECEK İÇİN SOMUT ÖNERMELERDE BULUNURSA KAZANIR
Toplumu ikna etmenin iki seviyesi var, biri daha acilci toparlayıcı bir siyaset ama bunu sürekli yapamazsınız, yani topluma yarının nasıl olacağını anlatmak durumundasınız. Toplumun bunu beğenmesi lazım. İlginç olan şey ironik olarak diğer partiler zaaf içinde olduğu için AK Parti güçlü görünüyor, bir ay geçtikten sonra eğer Ak Parti Türkiye konuşan Türkiye'nin geleceği ile ilgili anlamlı önermeler de bulunursa Alevi, AB ve Kürt meselesinde somut şeyler söylemek gerekiyor, bunları söylerse o kalın çizgiyi aşacak. diğer aktörlerin sıkıntısı var temsil yetenekleri dar, bazıları siyasallaşmış değil, ulusalcılar da öyle, hizmet hareketi de öyle ancak medya üzerinden konuşabilme hali var ve savaşta kendini koruma içgüdüsü yoğun oluyor ya da kısa yoldan rant elde etme durumları bu yüzden onların Türkiye'yi konuşma şansı olmuyor.
CHP SÜREÇTE AKTİF TARAFSIZ OLMALIYDI
Laiklerde başta oportünistçe izledi durumu. Beter olsun mantığı ile izledi ama hayat öyle olmuyor bir yerden sonra bir viraj alınıyor o viraja kadar seyirci olmuşsanız aktör olmaktan çıkmışsınız demektir ya taraf olacaksınız ya da tarafsızlığınızı taraf olmak gibi topluma anlatma gücünüz olacak CHP pasif taraf oldu, laik kesimin kabahati daha az CHP'ye göre. Laik kesim genelde apolitik. Şu an en politik olduğu dönem, merak ediyorlar anlamaya çalışıyorlar ancak müdahil olacak kadar kapasiteleri yok, sivil toplum gelişim yok, merkezinde büyük burjuvazisinde gerçek bir siyaset üretme mekanizması yok, Avrupa Amerika'da bakınca o elit kadroların bu tür sivil toplumlarla müdahil olduğunu görüyoruz Türkiye giderek siyasetçiye ve bürokrata bırakılmış bir siyasete sahip oldu. CHP'nin tecrübeli olması gerekirdi, orada bölünmüşlük var. Biraz önce İslami kesimin dönüşümünden bahsederken onlar dönüşürken laik kesim de dönüştü. Öyle dönüştü ki kendi içinde bölündü, tekrar tamiri mümkün olmayan bir bölünme oldu. Dünya görüşleri birbirinden farklı alt kesimler oluştu, CHP bunları bir araya getiremedi.
KÜRTLER ÇÖZÜM SÜRECİ İÇİN HALA TEK PARTNERLERİNİN AK PARTİ OLDUĞUNUN FARKINDA DAVRANIYOR
Kürtler sağduyulu siyaset izliyorlar menfaatlerinin nerede olduğunu görüyorlar antilop seyreder pozisyondalar. Onların taktiği şöyle oldu, gezide ortaya çıktı, gezide sol itiraz vardı, Kürt hareketi de sol hareket doğal olarak gezide olmaları gerekiyordu baktığınız zaman belirli hak ve özgürlüklerin talebi vardı buna da karşı çıkacak halleri yoktu, buna rağmen gezi de sahaya inmedi, sözle destek verdi, pratikte kendini dışarıda tuttu. o olayın siyaseten ne anlama geleceğinin analizi olduğunu anladılar, bütün bu üç aktöre bakınca Kürt hareketi tek partner AK Parti, bunu biliyorlar AK Parti'yi hem eleştirip hem kınamak hem de AK Parti'nin karşısındaki blokta yer almamak. AK Parti'nin doğru davranması halinde Ak Parti'nin yanında olacağı mesajını vermek ve AK Parti'yi çözüm sürecinde adım atmaya zorlamak bu. 17 Aralık sürecinde de aynı fırsatı elde ettiler. Kürt hareketi AK Parti karşısına çıksaydı şu an AK Parti iktidarı olmayabilirdi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara