Metiner: Hadleri bildirilecek
AK Parti milletvekili Mehmet Metiner, Elif Çakır'la Söz Bitmeden programına konuk oldu ve 17 Aralık operasyonuyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-12-24 19:01:34
"ORTADA BİR YOLSUZLUK VAR EVET: "HUKUK YOLSUZLUĞU"
"Ortada bir yolsuzluk soruşturması mı var, hukuk cinayeti işleyemezsiniz komplolarla. Asıl hadlerini bilmesi gereken onlar. Kendilerine hadleri bildirilecek. İsterse gelip bizden de hesap sorsunlar. İstihbarat müdür adli bir birimdir. Eğer bir suç isnadı varsa bu hukuka uygun bir biçimde yapılmalı. Sayısı ve neyle suçlandığı belli olmayan birisi için bu yapılmaz. Ben istediğim zaman istediğim kişiyi alırım, bura yargıçlar devleti değil."
"HUKUKUN ARKASINA SIĞINIP TERÖR ESTİRİYORLAR"
"Bu savcılar suç işliyor. Suç duyurusunda bulunuyoruz, hem de hukukun arkasına sığınıp terör yaratıyorlar. Ben bakanı, Başbakan'ı da alabilirim. Yok öyle bir şey. Hakan Fidan'a yapılmak istenen şey, bugün yolsuzluk adı altında AK Parti'ye, Başbakan'a, bakanlara karşı yapılıyor. Ortada ne var? Halkbank Genel Müdürü'nün evinde bulunan paranın kaynağı belli. Kime sağladığı usulsüz kredilerden olmuş bu. Bir İHL yapılmak için, bir de Makedonya'ya okul yapmak için. Belgelendi bunlar. Medyaya çarşaf çarşaf bilgi sızdıranlara sesleniyorum, hangi usulsüz krediden, işlemden dolayı kimden rüşvet almıştır Halkbankası genel müdürümüz. Hukuk adı altında yolsuzluk işleniyor. Bu bir haysiyet cellatlığıdır. Bazılarının adında Er sıfatı var, yazıklar olsun onlara. Güya biz yolsuzluğu meşrulaştırmaya çalışmışız. Yazıklar olsun. Zaten polisler, şefleri dürüst olmamakla niteleniyor. Bazıları dürüst, diğerleri değil, il emniyet müdür, il valisinin bir kısım medya tarafından lince tabi tutulması doğru değil. İki savcı kafa kafaya verecek, iki polisle işbirliği yapıp çarşaf çarşaf servis edecekler. O para sayma makinesi polisin götürdüğü makine. Daha iddianame hazırlanmadan fezlekeler hazırlanıyor. Egemen Bağış hakkında asılsız iddialar var."
Elif Çakır: Dün, akşam bir televizyon kanalında bir gazeteci, Başbakan Erdoğan ve hükümeti gerilimle iktidarda kaldı, şimdi de bu yapılıyor dedi. Faiz lobisinden bahsederek rakamlarla bu durumu anlatmışsınız.
Mehmet Metiner: Bir de kan lobisi var, çözüm süreci için yapıldı bu. Bir de faiz lobisi var. Bütçenin yarısını faize ayırmışız, düşünün.
"GÜLEN'İN ERDOĞAN'A SÜREKLİ YANIT VERMESİ NE DEMEK?"
E. Ç.: Birilerini düşmanlaştırma noktasına nasıl bakıyorsunuz?
M.M.: Biz birilerini düşmanlaştırmadık, birilerinin beddualarıyla karşı karşıya kaldık. İsrail'e gelince bir şey demedi, biz inadına muhabbet diyor, şimdi etmedim diyor beddua, etsen ne olur etmesen ne olur. Bediüzzaman Hazretleri, "Kör adama hey kör adam diye seslenme ya da 99 suçlu insan olsa o gemide, bir tek masum insan olsa o gemi batırılmaz diyor." Hiç mi bir hizmetimiz, katkımız yok. Ama siz şimdi Bediüzzaman'ı örnek göstereceksiniz, İsrail'e hoş bakacaksınız, Erdoğan'a böyle diyeceksiniz. Sandıkta deviremeyeceklerini anladılar, bunu yapıyorlar. Her Allah'ın günü Fethullah Gülen'in, Erdoğan'a sürekli yanıt vermesi ne demek. Dedikodu, nereden biliyoruz yolsuzluk olduğunu, insanlar bu suçu işledi mi, masumiyet karinesinin hiç mi önemi yok. Bu bir rüşvet operasyonu değil, siyasi bir operasyondur, hükümetimize, Başbakanımıza yönelik bir operasyondur demişiz buna. Biz kime düşmanlık yapmışız Allah aşkına. Şimdi siz Sarıgül'den esirgemediğiniz hoşgörünüzü bize göstermezseniz biz mi kötü yapıyoruz?
"DERSHANELER PERDEYDİ, ASIL YAPILMAK İSTENEN...
E.Ç.: MİT krizinde ipler kopmuştu. Bu 17 Araık'ta Hocaefendi arkasında olduğunu belli etti. Peki ne oldu, Gülerce ve Dumanlı'nın açıklamaları, twittleri var. Bütün bunlara bakıldığında ne oldu, ipler nerede koptu. Mesela Mustafa Yeşil'in açıklaması. En rahat ettiğimiz dönemdi diyor bu. Gülerce, "Erdoğan'a engel olmak vicdanları yaralar demiştir" de, peki ne değişti?
M.M.: Dershaneler perdeydi. Şimdi devlet içinde devlet olursanız buna izin verilmez. Ben emniyet müdür atıyorum, gidip başka yerden emir alacak şekilde davranıyor. Hani otorite kutsaldı, İsrail'e diyorsunuz, Başbakan'a demiyorsunuz. Bu bir iktidar kavgasıdır, Gezi'den beri bu Başbakanımıza yönelik bir kişilik suikastidir. Şimdi Emniyet'in önemli birimleri, yargının önemli birimleri ele geçirildi. Şimdi Milli İstihbarat'ı da bana verin diyor, şimdi askeri vesayet kırıldı ama birileri de sivil otorite üzerinden vesayet rejimi oluşturulmaya çalışıldı. Başbakanımızın devlet içinde devlet, paralel devlet dediği budur. Sayın Zekeriya Öz'ün bu dosyadaki yeri nedir? Sıfatı nedir, başsavcı vekili. Başsavcı bu davalarla şu şu savcılar görevlidir, hangi yetkiyle İstanbul Emniyeti'ni denetliyor, teftişe gidiyor, İstanbul İstihbarat Müdürü'nü getirin diyor? Ey Emniyet Müdürü gelirsin ama seni de götürürüz diyor. Ben HSYK'ya sesleniyorum. Kavga dershane kavgası değil, tıpkı Taksim'deki 3-5 ağaç mevzusu olmadığı gibi. Kılıçdaroğlu ABD'ye gitti, cemaat mensuplarıyla görüştü. Sarıgül için bolca övgüler var. Peki Türkiye'de birdenbire bütçe müzakarelerine başladığımız gün CHP, Sayıştay raporları üzerinden AK Parti hükümetinin yolsuzlukların üstünü örtme suçlaması yaptı. Bir algı operasyonu bu. ABD, İsrail Türkiye'den, çözüm sürecinden, Halkbank'tan rahatsızlar. Türkiye çözüm sürecinde başarı kazanırsa kendi bölgesinin önemli bir aktörüdür artık. Halkbankası küresel ölçekte bir aktöre dönüşmüş. Hadi yaptınız, bu bilgileri neden medyaya servis ediyorsunuz? O zaman mahkemelere ne gerek var ve bir kısım medya, Zaman, Bugün, Halk TV, Sözcü bunları yapıyor. Hocaefendi'nin her Allah'ın günü konuşması ne demek? İlgimiz ve bilgimiz yok demedi mi?
"CEMAATİN SAYGINLIĞI BİTTİ"
E.Ç.: Benim asıl üzüldüğüm nokta şu. Gülen'in olup bitenden, son beddua açıklamasında şu var. Evet Pensilvanya'da Türkiye'de olup bitenden haberdar. Bir şekilde etrafındaki danışmanları bilgilendiriyor. Bu beddua bir infiale yol açtı. Sonra bir açıklama daha geldi, öyle demedim diyerek. Gülen'in direkt internete, Google'a girip baktığını düşünmüyorum. Cemaatin saygınlığı bitti, tartışılır duruma geldi.
M.M.: Bende bitti her şey.
E.Ç.: Bu kirli savaşın kararını verenler kimse, aklı başında olanlar bunu durdursun, yoksa Hocaefendi'nin saygınlığı da bitecek. Hocaefendi ve cemaat deyin, karşınıza çıkanlara bakın.
M.M.: Keşke cemaat kendini bu duruma düşürmeseydi. Türköne'ye de dostça bir sitemim olsun, bunu meşru göstermesin. Biz yolsuzluğu olumlu gösteren bir hükümet değiliz. Biz asla beddua etmeyiz. Şimdi Mavi Marmara'da bir olay oluyor, Gülen'i ilgilendiren yanı ne? Kardeşlerimiz, haydut terörist İsrail devleti tarafından öldürülürken, Gülen otoriteye saygı dedi. Niye böyle bir açıklama. Filistin ve Mısır'da kardeşlerimiz öldürülürken niye beddua etmiyorsun.
"GÖREV YERLERİNİ DEĞİŞTİRMENİN GÜLEN'LE ALAKASI NEDİR?"
E.Ç.: Beddua etmesin, görev yeri değiştirme daha ağır değildir.
M.M.: Görev yerlerini değiştirmenin Gülen'le alakası nedir. O zaman çıksın desin ki "Ben bu bedduayı yaparken Erdoğan'ı, hükümeti kastettim" desin, hiç değilse birbirimizle mertçe vuruşuruz. Bedduanın da tanımını değiştiriyorlar, bu beddua değil de nedir. Başbakan ne söylerse onu meşrulaştırmaya çalışıyorlar diyorlar. Bir güne bir gün "Ey Hocaefendi bunu yanlış yaptınız" dediniz mi? Ortada yolsuzluk diye bir şey yok, varsa onların Allah belasını versin. Görevden almalar kirli bir operasyonunun zorunlu bir sonucudur, yolsuzluğun üstünü örtmek için değil. Zekeriya Öz hala kendi makam aracı, zırhlı araçla dolaşıyor, kim vermişse bakanlığımıza sesleniyorum, biz kimden neyi esirgemişiz. Eğer bir savcı, adını vermeyeceğim, adliye koridorlarında... Dokunulumazlığımız kaldırılır, elinizden ne gelirse yapın. Adliye koridorlarında "Başbakan'ı biz getirdik, onu da götüreceğiz" diyorsa, bu kadar densizleşmişse, kendi içindeki pislikle uğraşsın yargı. Başbakan Zaman Ankara temsilcisine soruyor "Bu ne biçim dua" diye.
"BİZ UZLAŞMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ"
E.Ç.: Bundan sonra uzlaşma olur mu?
M.M.: Biz Müslümanların bunu yapmasına üzülüyoruz ama kimsenin önünde diz çökmeyiz. Yerel seçime giderken kimse bizi aşağıya çekemez. Siz Balbay'ı çıkarın, 28 Şubat sanıklarını çıkarın, BDP'lileri salmayın. AK Parti'ye zarar vermek için. Uzlaşma mı, evet. Ama paralel devlet olmaz, buna izin vermeyiz. Mertçe çıkın siyaset yapın o zaman.
"KENDİLERİNİ PKK'LILARLA BİR TUTUYORLARSA ÇOK GÜZEL"
E.Ç.: Twitter üzerinden şöyle bir soru geliyor. Paralel devlet diyorsunuz ama yol kesen PKK'lılar da bunlar gibi değil midir?
M.M.: Çok güzel, kendilerini bunlarla özdeşleştiriliyorsa. PKK, bir terör örgütü, alanlar oluşturuyorlar. Ama benim üniforma giydirdiğim Emniyet müdürüm bunu yaparsa bu devlet içinde devlettir. PKK devlet içinde devlet değil, Hiçbir PKK'lı üstüne üniforma giyince üstünü takmamazlık etmiyor.
"BAKANLARLA İLGİLİ BİR YOLSUZLUK OLDUĞU KANAATİNDE DEĞİLİM"
E.Ç.: Bir algı operasyonu var. Ama bu algının da toplumda bir karşılığı var. Başbakan buna asla geçit vermeyeceğini söyledi. Şaibeye bulaşmış bakanların durumu ne olur?
M.M.: Ben bakanlarla ilgili bir yolsuzluk olduğu kanaatinde değilim. Çocukların böyle durumları olabilir ama onlar zan altında değil. Zaten bir kabine operasyonu olacaktı. Bu bakanları alıp almaması Başbakan'ın buna inanıp inanmadığı anlamına gelmez. Seçime doğru giderken birçok ilde buna benzer operasyonlar yapılacaktır. Çünkü AK Parti'nin üzerine bu algı yapıştırılmak isteniyor. Benim öngörüm, önümüzdeki günlerde, haftalarda, AK Parti'yi sandıkta küçültmek amacıyla birtakım operasyonlar yapılacak.
"SANDIĞI ETKİLEMEZ, MİLLET BAŞBAKANIMIZIN ARKASINDA"
E.Ç.: Bu peki sandığı nasıl etkiler?
M.M.: Bu toplum Başbakanımıza güveniyor, gönlümüzü de imar eden bir liderdir kendisi, ne yaparlarsa yapsınlar, Allah'ın da bir hesabı var. Beraat etseler de anlam ifade etmez. Cemaate mensup bir genel yayın yönetmeni "Allah muhafaza 30 Mart'ta AK Parti güçlenerek çıkarsa..." diyor, Gezicilerin dilini kullanıyor. Sayın Dumanlı üzerine alınmasın. Bizi kibirlilikle suçluyorlar ya, onların kibri daha fazla.
E.Ç. Hepimizi şüphede bırakan, Bülent Korucu söylüyordu. Eğer emniyet içindekiler o odaklara yakınsa, bunların İstanbul'dan alınıp başka illere verilmesi normal mi? Bunların cezası kesilmez mi?
M.M.: Biz hukuk devletiyiz. Görevden uzaklaştıramazsınız, haydut gibi tespih çeken kişinin görev yeri değiştirildi. Müfettişler gelecektir, soruşturma yapacaktır. Burada görev yerleri değiştirildi. Bu bir idari tedbirdir. Ben siyasi otorite olarak ben sana güvenmiyorum diyoruz. Biz kimseyi suçlu ilan etmiyoruz ama güvenmediğimiz bir insanla çalışmak istemiyoruz diyoruz. Hukuk devletinde yaşıyoruz, soruşturma sonrası gereği yapılır. Bundan niye bu kadar çok rahatsızlık duyuyorsunuz. Bediüzzaman'ın kendisini düşman bilen bir vaize bile selam gönderiyor. Korucular için en büyük düşman AK Parti, bu kadar devlet içinde devlet oldularsa bizim sayemizde gelmişlerdir. Meğer bir başka vesayet rejimi kurmak içinmiş. Lütfen artık beddualarını kimin için yaptığını söylesin, sulh eyvallah, ama savaş da mertçe yapılır.
SON VİDEO HABER
Haber Ara