Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Gizliliği kaldırın isyanı

Tek operasyonla birleştiren üç ayrı dosyadaki gizlilik kararı isyan ettirdi. Savcılık kaynakları “Dosyanın içeriğine müdafiler bakabilir” derken avukatları içeriği göremediklerini söylüyor. Avukat Deliduman ise sorguda ekleme yapılmış tapeleri yakaladığını söyledi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-12-24 04:24:34

Gizliliği kaldırın isyanı

Star'ın haberine göre; Üç ayrı soruşturmanın tek bir operasyonla örtülmeye çalışıldığı soruşturmada dosyalara getirilen “gizlilik” isyan ettirdi. Dosyaların içeriği yasal olarak taraflara gösterilmesi gerekirken, sır gibi saklanmasına tepki gösteren avukatlar itiraz dilekçeleri sunarak, gizlilik kararının kaldırılmasını istedi. Ancak 4 gündür mahkemeden bu yönde karar çıkmadı.

Savcı bakabilirler diyor ama
Avukatlar, “Dosyadaki tapeler, arama-el koyma-gözaltı kararları ve diğer tüm kararlara bakmak yasal hakkımız. Bu şekilde gizlilik kararı usule aykırı” dediler. İstanbul 5’inci Sulh Ceza tarafından verilen gizlilik kararı 6.12.2013 tarihli. Yani operasyondan 11 gün önce verilen gizlilik kararında, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve buna bağlı olarak örgüt faaliyetleri suçlarıyla ilgili olarak soruşturmanın özelliği ve telefon dinleme ve benzeri kararların gizliliği dikkate alınarak şüpheli ve müdafilerin dosya içeriğini incelemesi ve belgelerden örnek almak soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebileceğinden bu yetkilerin kısıtlanmamasına karar verilmesi istenmiştir. Savcılığın bu talebin kabulüne karar verilmiştir” ifadelerine yer verildi. Avukatlar 19 Aralık’ta bu karara itiraz ettiler ancak itiriza 4 gündür yanıt verilmedi. Gizlilik kararındaki usulsüzlükler şöyle sıralandı: Gizlilik kararının neden verildiği, maddi ve hukuki nedenleri kararda belirtilmiyor. Gizlilik kararının hangi tarihe kadar geçerli olduğu belli değil. Hakimin gizlilik kararı alırken dosyayı inceleyip incelemediği, hangi belgelere göre bu kararı aldığı belli değil. Dosya üzerindeki gizliliğe dair savcılık kaynakları, “Dosyanın içeriğine şüpheli avukatları istedikleri gibi bakabilir. Telefon dinleme kararları, arama-gözaltı ve diğer benzeri belgelere bakabilirler” ifadelerini kullanırken, avukatların aksini dile getirmesi dikkat çekti. Dosyanın avukatlarından Müşir Deliduman, “4 gündür gizliliğin kaldırılmasını bekliyoruz. Savcılar ve mahkeme ne zaman bu talebimizle ilgileneceklerini bile belirtmiyorlar. Bütün her şey gizli, sadece ifadelere bakabiliyoruz. Bu durumda savunmalarımızı hazırlayamıyoruz” dedi. Deliduman, emniyet sorgusu sırasında yaşadığı ilginç bir olayı da anlattı:

Tapeye parantezle ek yapılmış
“Bir tape gösterdiler sorguda. Tapeyi incelediğimde bütün bir konuşmanın sonuna parantez içinde polisin ekleme yaptığı dikkatimi çekti. Konuşmanın sonuna parantez içinde TOKİ ibaresini eklemişlerdi. Buna tepki gösterdiğimde ise o evrakı polis geri çekti.”

SAVCILARA SİYASİ LİNÇ SUÇLAMASI
Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan bir grup avukat adına açıklama yaptı. Soruşturmanın siyasi linçe dönüştürülmesi durumunun yolsuzluk iddiasına eşit olduğunun bilinmesi gerektiğini vurgulayan Tatlı, “Tüm soruşturma süresince basına bilgi ve belge sızdıran ancak şüpheli müdafilerine dosyayı göstermeyen savcılık makamı, içerisindeki suçluları bulmak ve cezalandırmak zorundadır. Aksi takdirde yapılan soruşturma değil, siyasi linç olacaktır” dedi. Savcılığın, TOKİ, Halbank ve Fatih Belediyesi olarak ayrılan üç dosyadan sadece Fatih Belediyesine dönük olan dosyada yetkili olduğuna dikkati çeken avukat Tatlı, şunları kaydetti:

Coğrafi olarak yetkisi dışında
“Savcılık ancak coğrafi olarak yetkisi dışındaki soruşturmaları, bu 3 dosyayı birleştirerek, yetkisinde olduğu izlenimi yaratmıştır. Savcılığın usülsüz ve yetkisiz olduğunu düşündüğümüz bu işlemini incelemesini için HSYK’ya ihbarda bulunuyoruz. Bir kamu bankası olan Halk Bankası’nda yapılan elkoyma sebebiyle ticari sır ya da devlet sırrı içeren bazı bilgi ve belgelere de el konulduğu iddiaları yer almaktadır. Sır niteliğinde olan bilgi ve belgelerin hassasiyetle korunması ve bunların kopyalanmaması gerekmektedir. Yine yapılan haberler nedeniyle kamunun ve bankanın zarara uğraması halinde hukuki ve cezai anlamda bu işin takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz.”

BARIŞ GÜLER’İN AVUKATI: 'Tapeye ekleme olduğu kesin'
Barış Güler’in avukatı Kamil Şirin, İçişleri Bakanı Muammer Güler ile müvekkilinin yaptığı telefo görüşmesine bazı eklemeler yapıldığını ve sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Şirin, sürecin hukuku olmaktan çıktığını, kamuoyunun yalan haberlerle bir şekilde yönlendirilmeye çalışıldığını belirtti. Şirin, “26 Ekim 2013 tarihli telefon görüşmesinde Bakan bey ve müvekkilimin yaptığı görüşmede alt satırlarına, ‘paranın hepsini aldın mı?’ ve ‘defterini düreceğim o p...’ şeklinde yalan bir takım eklemeler yapılmıştır. Bu eklemeleri yapan ve yayınlayan herkes hakkında suç duyurusunda bulunacağız” diye konuştu. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı olmadığını ifade eden Şirin, “Bizim kısıtlama kararı sebebiyle ulaşamadığımız pek çok şeyin öncelikle basına aktarılması aktarılan bu bilgilerin büyük bir kısmının da yalan eklemelerle kamuoyunun yönlendirmeye çalışıldığı ortada. Hesabını hukuk çerçevesinde soracağız” dedi.

Kayıtları değiştirip istediklerini yazıyorlar
Operasyon dinleme kayıtları ve ifadelere yapılan eklemeler, amacın yıpratmak olduğunu da açıkça ortaya koydu. İçişleri Bakanı Muammer Güler ile operasyon kapsamında mahkeme tarafından tutuklanan oğlu Barış Güler arasında geçtiği öne sürülen bir dinleme kaydında Muammer Güler ismi bir süre sonra Bakan Güler olarak değiştiriliyor. Dinleme kayıtlarında hitap isimlerinin değiştirilme usulü olmadığı için, Bakan Güler’in operasyonun ardından ‘Tapelere eklemeler var’ ifadesinin de doğruluğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Operasyondaki ikinci ekleme skandalı ise Yeni Şafak ile ilgili idi. Tutuklanan Rıza Sarraf’a ait olduğu öne sürülen ifadede Yeni Şafak yazarı avukat H. K.’nın kendisinden bir haberi yayınlamamak için 1 milyon dolar rüşvet istediği haber Hürriyet’te yayınlanırken, konuşmayı yapan Yeni Şafak Ekonomi Şefi Yakup Kocaman olduğu açıklanmasına karşın haberde ısrar edilmesi operasyona yapılan eklemelere örnek oldu.

Yeni Şafak değil Bugün
İşadamı Reza Zarrab’ın avukatı Şeyda Yıldırım, müvekkilinden şantaj ve tehdit yoluyla para isteyen kişilerin, Yeni Şafak’la hiçbir ilgisinin bulunmadığını bildirdi. 14.5 saatlik sorguda Zarrab’ın ruhen ve bedenen cevap veremeyecek hale geldiğini ifade eden Yıldırım şunları kaydetti: “İşte bu süreç içinde müvekkilimi tehdit eden ve bu nedenle müvekkilim tarafından hakkında suç duyurusunda bulunulan O. İ. isimli emniyet müdürü ile ilgili sorular sorulurken, kendisinden şantaj ve tehdit yoluyla haksız çıkar sağlamaya çalışan bu kişinin müvekkilimden istediğini alamayınca, bu kere basın yoluyla bu şantaj ve tehdit eylemlerine devam ettiği ve bunun için de bağlantıya geçtiği Bugün gazetesi muhabiri tarafından kendisine o dönemdeki avukatı aracılığıyla bir mesajın iletildiğini anlatmıştır. Ancak hem 4 günlük yorgunluk ve uykusuzluk, hem de yaşadığı olayların olumsuz etkilerinin sonucu olarak Yeni Şafak’ın de adı geçmiş ise de müvekkilimden şantaj ve tehdit yoluyla para isteyen kişilerin Yeni Şafak gazetesiyle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.”

Polis kendi yorumunu eklemiş
İşadamı Reza Zarrab’tan “rüşvet karşılığı haber yapmama” iddiasıyla suçlanan Yeni Şafak’ın Yazı İşleri Müdürü Fuat Atik, “Acaba Yeni Şafak, Reza Zarrab’ın ifadesine sonradan mı eklendi? Polis yorumuyla isimlerin değiştirilmiş olması söz konusu” dedi. Atik, ifade tutanaklarındaki tutarsızlığa dikkat çekerken Yeni Şafak’ın suç duyurusunda bulunacağı ve tazminat davası açacağı belirtildi.

DİN ALİMLERİ UYARDI
Beddua döner söyleyeni vurur
Fethullah Gülen’in izleyenleri şok eden beddua videosu tepki çekti. Yüzlerce vatandaş Diyanet‘in Alo Fetva hattını arayarak Müslümanların Müslümanlara bedduasına ilişkin bilgi istedi. Diyanet de “Beddua eden kişi haksız ve yersiz bir beddua ediyorsa bu bedduası döner kendisini vurur” fetvası verdi. Peygamberimizin beddua etmediğine dikkat çekilen fetvada Hz. Muhahhemed’in “Ben lanetçi olarak gönderilmedim. Ancak rahmet olarak gönderildim” Hadis-i Şerifi’ hatırlatıldı.

Beddua etmemek gerekir
Diyanet, “Hz. Peygamber kendisine zulmeden kişilere bile beddua etmemiştir. Beddua dinimizce çok kötü görülen bir davranıştır. Beddua etmemek gerekir. Bedduadan uzak durmak gerekir. Müslüman sadece Müslüman kardeşlerinin iyiliği için dua eder” denildi. Başbakan Erdoğan’ın, “Haksız beddua bumerang gibi döner, sahibine gider” ifadesiyle katıldığı beddua tartışmasında dini otoriteler de haksız bedduanın sahibini vuracağını belirtti.

Müslüman dua edebilir
-Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma: Müslümanla Müslüman arasında mübahele katiyen olmaz. Müslüman Müslüman kardeşine dua edebilir ıslah olması için. Müslüman müslümana beddua edemez.

Beddua izni verilmiyor
-Yazar Metin Karabaşoğlu: Peygamberimiz “Müslüman’a beddua etmeyin” dediyse, beddua etmek ve o duaya amin demek doğru değildir. Efendimiz bir Müslüman’a beddua etmediği gibi, müşriklere de toptan beddua etmemiştir. Hidayetini istemiştir. Müslüman’a beddua izin olmadığı gibi, başka dinden olan kimselere de toptan genelleyici bir beddua yok. Bir hocaefendinin bu hadisi çiğnemeye hakkı var mıdır? Bunun karşısında amin deme hakkı var mıdır?


Haber Ara