Dolar

34,8653

Euro

36,6179

Altın

3.048,07

Bist

10.058,47

Gülen Cemaati için karar vakti

Sabah gazetesi yazarı: Gülen Cemaati topluma hizmet etmek istiyorsa, kendini sivil toplum faaliyetleriyle sınırlamalı, bürokrasideki kazanımlarıyla siyaseti etkileme hevesinden vazgeçmelidir

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-12-07 12:49:56

Gülen Cemaati için karar vakti

Geçen hafta, hükümeti dershaneleri dönüştürme kararlılığından vazgeçirmek üzere sahaya sürülen resmi belgeler, Gülen cemaati tartışmasını farklı bir evreye taşıdı. Bu vesileyle, Gülen cemaati üzerinden, vesayet döneminin toplumsal hareket- siyasetdevlet ilişkilerine ve vesayet sonrası Yeni Türkiye'yi inşa ederken toplumsal hareketlerin siyaset ve devletle nasıl bir ilişki kurmaları gerektiği üzerine bir tartışma yürütmek yararlı olabilir.

Yakın tarihimizde, toplum-siyaset ilişkisi iki önemli kırılmaya uğradı. İlk olarak kurtuluş savaşının ertesinde, Kemalist kadro, Rousseaucu milli irade anlayışıyla, millet adına yetki kullanma tekelini kendi uhdesine aldı. İkinci kırılma, çok partili siyasi yaşamdan ve serbest seçimlerden vazgeçilemeyince yaşandı. 1961 Anayasasıyla seçilmiş siyasi irade, atanmış ve anayasal yetkilerle donatılmış bürokratların gözetimine verildi. Toplumun demokratik mekanizmalar üzerinden siyasi süreçlere katılımını öngörmediği- engellediği için her iki dönemi de vesayetle tanımlamak mümkün.

Farklı siyasal görüşlere sahip pek çok toplumsal hareket, kavramsal olarak vesayet diye adlandırdığımız bu durumu, toplumsal katılıma açık olması gereken siyasetin bir grubun tekeline verilmesi dolayısıyla, devletin Kemalist seçkinlerce gasp edilmesi olarak okudu. Siyasetin işlevsiz kılındığı, milletin devlete yabancılaştığı bu anormal süreç, demokratik siyasetle uyumlu olmayan pek çok stratejiyle karşılık gördü. Bazı hareketler silahlı mücadeleye yöneldi, bazıları askeri müttefikler arayarak darbe ile iktidara gelmeye odaklandı, bazıları da bürokraside örgütlenmeye, devlete sızmaya, devleti ele geçirmeye yoğunlaştı. Aslında, Kemalist kadronun milli irade kavramsallaştırmasıyla aynı düzleme denk düşen bu çabalar, zaten siyasetin toplumsal duyarlılıklara kapatıldığı, devletin imtiyazlı kadrolarca ele geçirilerek topluma yabancılaştırıldığı düşüncesiyle meşru addedildi, mazur görüldü. Farklı siyasal eğilimlere sahip birçok grup, cemaat ve örgüt devleti önceleyen çalışma tarzları benimsediler.

Siyasetin normalleşmesi

On yılı aşkın yoğun çabalar neticesinde, bugün, vesayet ortadan kaldırılmış, siyaset toplumsal eğilimlere duyarlı hale getirilmiş, devlet millete ait kılınmış, kısacası siyaset ve devlet vesayet parantezinden çıkarılmış durumda. Siyasetin topluma açık ve karar alma süreçlerinde etkili olmaya başlaması, bugüne kadar, vesayet sistemi eksen alınarak yapılanan toplumsal hareketlerin de strateji değiştirmesini zorunlu kılıyor. Siyaset tarihi, kendisini değişen siyasal koşullara uyduramayan, zamanın ve tarihin akışına direnç gösteren, bu nedenle de varlık gerekçelerine zarar vererek anakronik duruma düşen yapıların örnekleriyle dolu. Yakın tarihimizde farklı siyasal yelpazelere sahip pek çok oluşumun dönüşüm sancılarına şahit olduk.

Gülen cemaati, siyasetin toplumsal duyarlılıklara açık hale gelmesiyle vesayet döneminde belirlediği stratejiyi değiştirme basıncıyla karşılaşan yapılanmaların başında geliyor. Gülen cemaati, kuruluşundan itibaren ikili bir strateji benimsedi. Bir yandan, etkili bir sivil toplum örgütü ve dini cemaat formatıyla toplumun birçok kesimine dokunarak başarılı bir hizmet hareketinin örneğini oluştururken; öte yandan, dönemin birçok örneğine benzer şekilde, bürokraside örgütlenmeyi, devletin kılcal damarlarında varlık göstermeyi önemsedi.

Toplum- siyaset- devlet arasındaki kanalların demokratik bir sistemde olması gerektiği şekilde açık hale gelmesi, siyasal faaliyetlerin önceliklerini de, millete hizmetin araçlarını da radikal bir değişime tabi tuttu. Demokratik siyasetin geçerli hale geldiği, toplumsal duyarlılıkların siyasete ve iktidara yansımasının önünde herhangi bir engelin kalmadığı bir süreçte, toplumsal hareketlerin meşruiyet çerçevesi de toplumsal etki ve nüfuz alanlarıyla sınırlıdır. Devleti millete ait kılmanın yegâne yolu, artık, toplumsal kanallar üzerinden demokratik mekanizmalarla siyasete katılmak, bürokratik kısa devre araçlarından imtina etmektir. Bu çerçevede, Gülen cemaatinin yarım asra yakın bir süre önce belirlemiş olduğu devlet öncelikli stratejinin zemini ortadan kalkmış durumda. Gülen cemaatinin topluma hizmet etmesinin yegâne yolu, kendisini sivil toplum faaliyetleriyle sınırlandırmak, bürokrasideki kazanımlarıyla siyaseti etkileme hevesinden vazgeçmektir.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara