Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Abdullatif Şener'den o belge ile ilgili açıklama

2004 yılına ait Milli Güvenlik Konseyi (MGK) belgesinde imzası bulunan, dönemin MGK üyesi ve Devlet Bakanı Abdüllatif Şener bugün Atatürk Havalimanı VIP Salonunda konuyla ilgili açıklamada bulundu.

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-11-29 18:47:42

Abdullatif Şener'den o belge ile ilgili açıklama


CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran'ın TBMM'ye konuyla ilgili olarak Araştırma Komisyonu kurulması için önerge verdiği, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın tanıklık yapması gerektiğini söylediği hatırlatılan Abdüllatif Şener, kendisinin de komisyona bilgi verip vermeyeceği konusunda şunları söyledi:

"TBMM'nin ana görevlerinden biri denetimdir. Yasama ve denetim Meclis'in asli görevlerinden biridir. Denetim görevini de haklı yöntemlerle yerine getirir. Gensoru, soruşturma veya araştırma önergesi gibi vasıtalarla Meclis denetim görevini yerine getirir.
Eğer bu konuyla ilgili Meclis'te bir araştırma önergesi görüşülürse, bu araştırma önergesi TBMM genel kurulundaki oylamada kabul görür, bir araştırma komisyonu kurulursa, bu araştırma komisyonu da davet eder, bilgime başvurursa bende olan bütün bilgileri sunarım."

BELGE ŞU ANDA BOŞ BİR KAĞITTAN İBARETTİR

Abdüllatif Şener, konunun hassas olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

"MGK müzakereleri gizlidir. Kararların, görüşmelerin dışarıya sızdırılması, basına verilmesi yasalarımıza göre yasaktır. Dolayısıyla 'İçeride ne oldu, olmadı veya böyle bir karar alındı mı, alınmadı mı?' gibi sordular cevap vermek yasal olarak imkan dahilinde değildir. Ama bunu yasal olarak da imkan dahiline sokacak bir takım mekanizmalar elbette vardır. Bilirsiniz Meclis denetim görevini üstlense de söyleyeceğimiz sözler olabilir veya başka hukuki zeminler oluşursa orada da üzerimize düşen görevi yaparız. Yalnız belge şu an bir boş kağıttan ibarettir. Neden? Doğrulanması lazım. Çünkü fotokopiyi her türlü oluşturmak mümkündür. İmzaları başka yerden alıp koymak da mümkündür. Dolayısıyla henüz doğrulanma ihtiyacı var diye düşünüyorum. Başbakanın en yakınındaki danışmanlarından biri bildiğimiz gibi böyle bir kararın alındığını söyledi. Yine aynı şekilde bu konulara ilgi duyan bir iktidar milletvekili de benzer bir şeyler söyledi. Dolayısıyla kamuoyunda böyle bir belgenin var olduğu intibasını iktidar kanadı oluşturmuş oluyor."

MGK Kararlarının alındığı dönemde Başbakan Yardımcısı olan Abdüllatif Şener irtica ile mücadele belgelerinin yalnızca ıslak imza diye tartışılan belge olmadığını ve Başbakanlığın raflarının irtica ile mücadele dosyalarıyla dolu olduğunu belirterek, "Sadece o kadar da değil. Türkiye'de tüm kurumların ve bakanlıkların rafları irtica ile mücadele yazışmaları, raporlarıyla doludur. Dolayısıyla tüm hukiki süreçlerin, bu bütünün içerisinde değerlendidirilmesi artık bir zaruret haline almıştır, diye düşünüyorum" dedi.

HUKUK HEPİMİZ İÇİN GEÇERLİDİR

Abdüllatif Şener, "Var olan belgenin devamından başka bir belgenin çıkması durumunda konuşmama tutumunuzda bir değişiklik olur mu?" sorusuna şöyle cevap verdi:

"Hukuk ne diyorsa o sınırlar içerisinde kalırım. Neden? İyi bir vatandaş olmak, iyi bir insan olmak, aynı zamanda hukukun sınırları içerisinde kalmayı gerektirir. Hukuk hepimiz için gerekçedir."

AK Parti'nin veya Başbakan'ın o dönemde asker baskısı altında olduğuna dair çeşitli iddiaların olduğunun hatırlatılması üzerine Şener şunları söyledi:

"Bir insan Başbakan olacak. Bakan olacak. Bulunduğu konumda bir takım baskılar nedeniyle bazı kararlara imza atacak. Bunu doğru bulmam. Doğru bir yaklaşım olarak da değerlendirmem. Dolayısıyla yapılan yorumların o günkü ortamı anlatmaktan uzak olduğunu düşünüyorum. Bir kere şunu iyi değerlendirmek lazım; Türkiye'de değişik kurullar vardır. Örneğin Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu gibi. Bu kurullarda zaman zaman kararlar alınır. Sürekli bakanlar kurulundan bütün bakanların imzaladığı bakanlar kurulu kararları geçer. Ama bu kararlar oluşturulurken bir sunum yapılmış, brifing verilmiş olabilir. Bu brifing çerçevesinde tartışma yapılmış olabilir. Bu tartışmaya istinaden de bir karar imzalanmış olabilir. Ama yine aynı bakanlar kurulunda hiç bir sunum olmadığı halde, spontane gelişen bir müzakare sonrasında da bir konu karara dönüşmüş olabilir. Bakanlar kurulu kararı çıkabilir. Ama bir ihtimal daha var. O da şudur; hiç sunum yapılmadığı halde, hiç kimse o konuda tek bir kelime söz etmediği halde bir bakanlar kurulu kararı çıkabilir. Hatta başka bir şey söyleyeyim. Şu anda bakanlar kurulu kararlarının en az yüzde 80'i, yüzde 90 diyeceğimde ihtiyatlı konuşuyorum, hiç bir bakanın hakkında tek bir kelime konuşmadığı kararlardır. Benzer bu üçlü nitelik, diğer kurullarda da vardır. MGK'da da vardır. Dolayısıyla içerideki ortamla ilgili yapılan değerlendirmeler, çok rastgele yakıştırmalarla, tahminlerle oluşabilecek değerlendirmeler değildir. Mutlaka her bir konunun konuşulma zeminini gören, bilen insanların orayı tarif etmesi anlatması lazım."

MAMAK ÇÖPLÜĞÜ YETMEZ

Abdüllatif Şener, devlet dairelerindeki irtica ile mücadele için yazılan ve hazırlanan raporların imhası gerekseydi Ankara Mamak çöplüğünün günlerce meşgul olması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

"Türkiye'de yıllarca irtica konusu konuşulmuştur. Hatta Mili Güvenlik Kurulu toplantılarından sonra yapılan resmi açıklamalar var. Bu resmi açıklamalarda her zaman gündeme alınan temel konulardan birinin terörle mücadele diğerinin irtica ile mücadele olduğunu da açıklanmıştır. Dolayısıyla irtica ile mücadele denilen konu, yıllarca AK Parki iktidarı dönemi, hükümetleri dahil bu kurulda konuşulmuştur, tartışılmıştır. Bu çerçevede muhtemeldir ki bazı kararlar da alınmıştır. Böyle olunca devletin en üst kurumlarından birinde bu konu ele alınınca ister istemez başta başbakanlık olmak üzere tüm bakanlıklarda, güvenlik birimlerinde, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli Savunma Bakanlığı gibi birimlerin tamamında bu irtica mücadele raporları, yazışmaları yığınlarcadır. O kadar çok sayıdadır ki devlet dairelerindeki bu irtica ile mücadele saadetinde yazılan, hazırlanan raporların, dosyaların imhası gerekseydi Ankara Mamak çöplüğü günlerce meşgul olurdu, bu evraklarla, belgelerle."

BİR KAF DAĞI VAR

Şener, Balyoz davasında yaşanan ıslak imza konusunda ise "Tek bir metin gördüğünüz zaman 'Bu nedir?" diye sanki çok esktra bir şeymiş gibi düşünmemek algılamamak lazım. Yargı süreçlerinin de tek bir sayfaya bağlı bir yorumla yürümesi de doğru değil. Bir kaf dağı var. Bu kaf dağının içi dosyalarla, kağıtlarla, yazılarla dolu. O yazının bütününü görmeden ele geçen bir yazıdaki ifadelere, cümlelere istinaden birilerinin yaşama hakkıyla, özgürlüğüyle ilgili kararlar verilmesi adaleti getirmez" dedi.




Haber Ara