WSJ Türkiye: Cemaate yakın iş dünyası tedirgin
Rıza Nur Meral: Dershanelerin kapatılacağının gündeme gelmesi iş dünyasında büyük tedirginliğe yol açtı
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-28 23:58:26
AK Parti hükümeti ile Gülen cemaati arasındaki gerilim, dershanelerin kapatılmasının gündeme gelmesi ile zirveye çıktı. Siyasi cephede son iki haftada artan gerginlik sonrasında cemaate yakın iş dünyası, eğitim alanındaki krizden sonra diğer sektörlerin de olumsuz etkilenmesinden endişe duyuyor.
AK Parti iktidara geldiği 2002 yılından itibaren birçok şirket ve kuruluşla karşı karşıya geldi. Başta Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) olmak üzere Koç Holding, KCHOL.IS +0.42% Boyner Holding ve Doğan Holding gibi kuruluş ve şirketler, doğrudan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eleştirilerinin hedefi oldu. Bugüne kadar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hedefindeki şirketler, Erdoğan'ın 'statükocu dönem' olarak adlandırdığı süreçte Türkiye'nin önde gelen şirketleriydi. Eleştiriler sonrasında vergi incelemeleri, vergi cezaları ve ihale iptalleri ile karşılaştı.
Wall Street Journal Türkiye’de Kerim Karakaya ve Ayşegül Akyarlı Güven imzasıyla yayınlanan habere göre, Gülen hareketine yakın iş dünyası kendisinin sıradaki hedef olmasından tedirgin.
The Wall Street Journal'a konuşan ve bünyesinde Boydak Holding, Bank Asya, ASYAB.IS 0.00% Aydınlı Holding gibi şirketleri bulunduran Türkiye Sanayici ve İş adamları Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rıza Nur Meral, "Dershanelerin kapatılacağının gündeme gelmesi iş dünyasında büyük tedirginliğe yol açtı. Bu kurumların bir emirle kapatılmak istenmesi iş dünyasının diğer mensuplarını endişelendiriyor. Şimdi, 'Yarın acaba sıra kime gelir, hangi sektör yine bir emirle kapanır?' diye kaygılandırıyor" diye konuştu.
Türkiye'nin dershane tartışması yeni değil. Erdoğan, hükümete geldikleri tarihten itibaren eğitim sisteminde değişikliğe gidip, mali yükü fazla olan ve öğrenciyi yarış atına dönüştüren sistemi değiştirmek istediğini defalarca açıkladı. Başbakan, 2012'de dershanelerin kapatılacağını ifade etmişti. İki hafta önce, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı çalışma Cemaat'e yakın Zaman Gazetesi'nde ortaya çıktı ve somutlaştı.
Milyonlarca öğrencinin gittiği dershanelerin yaklaşık yüzde 25'i Gülen Hareketi'ne yakın iş adamlarına ait. TUSKON Başkanı Meral, dershanelerin piyasa talebinden doğduğunu ve binlerce müteşebbisin ihtiyaç doğrultusunda yatırım yaptığını söyledi. Cemaatin sözcüleri de dershanelerin kapatılmasının, serbest piyasa ekonomisine aykırı olacağını belirttiler.
Hükümet cephesinde ise dershanelerle ilgili düzenlemenin cemaate yönelik olduğu iddiaları reddediliyor. Bir süredir yapılması düşünülen düzenlemenin, Hizmet Hareketi ile ilgili olmadığı, uzun süredir planlandığı ve eğitimde fırsat eşitliğinin amaçlandığı söyleniyor.
The Wall Street Journal'a konuşan Başbakan Basın Müşaviri Lütfullah Göktaş, "Bu eskiden beri üzerinde çalışılan bir proje, bir kesim buna tamamen karşı çıkıyor. Bu nedenle gündem oluyor. 'Bir grubun dediği mutlaka harfiyen olacaktır' şeklindeki bir yaklaşımla ülke yönetilemez" dedi.
Başbakan Erdoğan 20 Kasım'da ATV'ye verdiği röportajda cemaat ile yaşanan tartışma konusunda, "Ben böyle bir polemiği doğrusu çok çirkin buldum. Zira bu, bugün gündeme gelmiş bir konu değil. 1980'lı yıllardan bu yana çok çok farklı dünya görüşüne sahip iktidarların gündeme getirdiği bir süreçtir. Son dönemde artık bu işi bitirmemiz gerekiyor dedik" ifadelerini kullanmıştı.
Neredeyse iki yıldır medyada konuşulan çatlak, ilk defa 2012'deki Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) krizi ile kamuoyunun gündemine gelmişti. 2012'de Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve diğer MİT görevlilerini PKK ile Oslo'da yapılan görüşmeler konusunda ifadeye çağırmıştı. Ancak Erdoğan hükümeti bir yasal değişiklikle MİT Müsteşarı ve çalışanlarını koruma altına almıştı.
MİT krizinden bu yana TUSKON ve bünyesindeki bazı şirketlerin temsilcileri hükümetle iletişimlerinde bir zayıflama olduğunu hatta dershane krizi ile birlikte iletişim kanallarının kapandığını The Wall Street Journal'a belirtti.
Meral de bu noktaya dikkat çekti ve kapanan iletişim kanallarına vurgu yaptı: "2010 sonrası hükümetin kapsayıcılığı zayıfladı. Yakın zamana kadar iletişim kanallar açıktı. Fikirler, eleştiriler basına gerek kalmadan konuşuluyor, istişare ediliyordu. Birçok konuda bizim de fikirlerimiz alınıyordu ancak son zamanlarda istişare mekanizması zayıfladı. Dershaneler konusunda olduğu gibi ise görüşlerimiz alınmaz oldu "
Wall Street Journal Türkiye’de yer alan haberin tamamını okumak için tıklayın
SON VİDEO HABER
Haber Ara