'Gülen'i bitirme kararı' nasıl manşet oldu?
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'Gülen'i bitirme kararı 2004'te MGK'da alındı' başlığıyla bir gazetede yer verilen habere ilişkin açıklama yaptı.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-29 01:47:54
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa'da bir otelde katıldığı toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, dershanelerle ilgili kararın, 2004 yılındaki bir MGK toplantısında alındığına yönelik iddiaya yer verilen haberi, kente gelirken uçakta okuduğunu söyledi.
MGK toplantılarına 2009'un mayıs ayından itibaren katıldığını belirten Arınç, şöyle devam etti:
"Anılan tarihte eğer böyle bir MGK kararı varsa ki bunlar gizlidir, gazete bunu nasıl başlık yapmıştır? Bunu bilemem. Gazeteciler, haber kaynaklarını da pek söylemez. Bu 2004'te olduysa o tarihte ben Meclis Başkanıydım. Meclis başkanları, MGK'da temsil edilmez hatta MGK Kanununda yapılan daha sonraki anayasal değişikliklerle üye sayısı artırıldı. Bütün başbakan yardımcılarının girmesi mümkün oldu. Bakanlık sayısı da artırıldı. Yani sivil ve asker dengesi üzerinde durulmak istenirken daha sonra 2006'dan itibaren üye profili de değişmiş oldu. Bu karar doğru mudur, yanlış mıdır? Bunu bilemem; birincisi o toplantıda olmadığım için, ikincisi araştırma ihtiyacı henüz duymadım."
Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı olduğunu hatırlatan Arınç, belki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, doğrudan kendisini ilgilendirdiği için bu konuda bir açıklama yapabileceğini, belki de başka arkadaşlarının buna ilişkin sözleri olabileceğini anlattı.
"Bütün ayrımcılıkları ortadan kaldırdık"
Partisinin iktidarı döneminde şimdiye kadar gerçekleştirilen MGK toplantılarını anımsatan Arınç, şunları kaydetti:
"2004'ü bırakın, biz 2002 sonunda AK Parti olarak iktidara geldik. 11'inci yılımıza girdik. 11 yılda bu MGK'da kabul edildiği varsayılan konuların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bunun tam aksine dindarları, dini toplulukları, bireysel olarak insanları rahatsız edecek, onları takip altına alacak, onlarla ilgili olumsuz birtakım çalışmalar yapacak hiçbir şey yapmadık. Aksine bütün ayrımcılıkları ortadan kaldırdık. Eskiden 'Kırmızı Kitap' diye bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde irtica bir iç tehdit olarak görülürken AK Parti hükümetleri döneminde bu tamamen kabul edilmedi. Şimdi Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde irticayı bir tehdit olmaktan çıkaran bir hükümet, böyle yazılı olduğu şekilde bir şey yapmış olsun. 11 seneden beri yaptıklarımız ortadadır. Hiç kimseden en ufak bir şikayet gelmemiştir. Türkiye'de yaşanan son gelişmeler de dindar insanlarla dindar olmayan insanlar arasında hiçbir ayrımcılık yapılmadığını, birilerinin farazi olarak kabul ettiği düşmanlıkların tamamen ortadan kalktığını gösteriyor. Dolayısıyla böyle bir karar alınmış olsa bile bu sadece hükümete tavsiye edilmiş olabilir, hükümet de böyle bir tavsiyeyi kesinlikle yerine getirmemiştir. Taraf gazetesi bunu nereden temin etti, böyle bir şeyi niçin başlığa çıkardı, bunun son gelişmelerle bir yakın ilgisi var mıdır, yok mudur? Bunu da kamuoyu rahatlıkla takdir edebilir."
Ayrımcılıklar karşısında 11-12 yönetmeliği geçersiz saydıklarını, genelgeleri ortadan kaldırdıklarını vurgulayan Arınç, bunlara tanıklık eden bir başbakan yardımcısı olarak haberde iddia edildiği gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirtti.
"Birileri onu 'hakaret makinesi' olarak kullanmak istiyor"
Bir gazeteci, Arınç'a, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın konuşmasına müdahale etmesine ilişkin düşüncelerini sordu.
Bunun üzerine Arınç, şöyle konuştu:
"Yapılan işi görüp de 'Kamer Genç haklıdır' diyecek, aklından zoru olan bir insanı düşünemiyorum. Bu çok büyük bir saygısızlıktır ama bu insanın karakterinde bu var. Sadece hanımefendilere karşı değil, düşman bellediği, özellikle AK Partililerden kim olursa olsun, her yerde, her fırsatta hakaret etmeyi kendisine görev sayar. Bu, çarpık bir ruh halidir, klinik bir vakadır. Kendisiyle geçmişte davalı olmuş ve kendisine tazminat ödemiş bir insan olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; kenarda köşede biraz haram para olsaydı onu tazminat karşılığı kendisine ödemek için size çok şeyler söyleyebilirdim ama sadece maaşım var, o da helal para. Başka ne söyleyebilirim. Allah ona akıl versin, izan versin, biraz utanma duygusu versin. Başka ne söyleyeyim. O kişi hakkında herkes bunları söyler. Kimisi kapalı yerde söyler, kimisi açık yerde söyler ama aslında yapılması gereken bir tek şey var; o da partisinin, onun hakkında bu tür sözlere, bu tür hakaretlere razı olmadığını ifade etmesi gerekir. Partiden atmayacaklarını biliyorum. Çünkü birileri onu AK Parti'ye karşı bir hakaret makinesi olarak kullanmak istiyor. Ondan başka da bu işe hazır bir ikinci insan bulamazsınız ama bir ana muhalefet partisine böyle bir milletvekili yakışmıyor. Umarım gereğini, en azından kulağını çekerek yaparlar."
''Yeni parti kurulma iddiaları"
Başbakan Yardımcısı Arınç, ''Yeni parti kurulma iddiaları var, hatta sizin de adınız geçiyor, bu konuda ne söyleyeceksiniz?' sorusu üzerine de ''Bu, saçma sapan bir şey. Ama bakarsınız Bursa'dan böyle bir şey, böyle bir oluşum yaparlar. Yani bu gazetelerde yazılanlara, çizilenlere bakarsan buradan her şey yapılabilir. Ama bereket ki, bunları yazanları da kimse okumuyor ve kıymet vermiyor. Biz çok şükür siyasi çizgisi belli olan insanlarız. Düşe kalka geldik ama dosdoğru geldik. Bizden bir şey beklemesinler'' dedi.
"Bizden birşey beklemesinler"
Arınç, dershanelerle ilgili gelişmeleri takip ettiklerini söyledi.
Bakanlar Kurulunun pazartesi günleri toplandığını hatırlatan Arınç, bu konu kurul toplantısında yeniden görüşülürse gerekli açıklamayı yapacağını bildirdi.
Bu tür tartışmalara hiç girmediğini vurgulayan Arınç, "Ben farklı bir siyasetçiyim. Bursa'ya da çok yakışmadığımın da farkındayım. Farklı siyasetler geliştirilmiş burada. Benim gibi adamlar garip kalıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Bir gazeteci, Arınç'a, ''Yeni parti kurulma iddiaları var hatta sizin de adınız geçiyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?" sorusunu yöneltti.
Arınç, bu soruyu, "Bu, saçma sapan bir şey. Ama bakarsınız Bursa'dan böyle bir şey, böyle bir oluşum yaparlar. Yani bu gazetelerde yazılanlara, çizilenlere bakarsan buradan her şey yapılabilir. Ama bereket ki bunları yazanları da kimse okumuyor ve kıymet vermiyor. Biz çok şükür siyasi çizgisi belli olan insanlarız. Düşe kalka geldik ama dosdoğru geldik. Bizden bir şey beklemesinler'' diye yanıtladı.
Belediye başkanlıkları için aday belirleme süreci
Arınç, yerel seçimin, gelecek yıl mart ayında gerçekleştirileceğini anımsattı.
Büyükşehirlerden başlayarak ilçe ve merkez belediyelerde çok değerli aday adaylarına sahip olduklarını vurgulayan Arınç, bu kişilere eşit yakınlıkta ve uzaklıkta olması gerektiğini anlattı.
Birçok arkadaşının, kendisini özel olarak ziyaret edip bazı konuları aktardığı bilgisini veren Arınç, şöyle devam etti:
"Hepsi burada, hiçbirine özel olarak randevu vermedim. Bazı yerlerde görüşmek durumunda kaldım ama yanıma mutlaka başka arkadaşlar aldım. Çünkü hiçbir aday adayının, 'Bülent Bey ile görüştüm, ondan icazet aldım' veya 'O, bana destek oluyor' şeklinde konuşma yapmasını istemem. Bu benim siyaset tarzımdır. Anketler, temayüller, milletvekili görüşleri var, bazı kanaat önderlerinin düşünceleri de şüphesiz var. Büyükşehir olarak sorarsanız, Büyükşehirde Sayın Altepe, başarılı bir belediye başkanı oldu. Tekrar göreve devam etmek istediğini söyledi. Bu onun hakkıdır. O zaman, 'Niye bu kadar erken oldu?' diye kendisine sadece serzenişte bulunmuştum. O da bunun bir gereklilik olduğunu söyledi. Ayıp değil, günah hiç değil. 'Bana tekrar görev verilirse bunu yapacağım' diyor. İkinci başkan adayımız, İl Başkanımızdır. İl Başkanımız doğru olan bir şeyi yapıyor. O da nedir? Partimizin, il başkanları konusunda bir kararı var; 'Sizler adaylık için istifa etmeyeceksiniz. Biz incelemeler yaparız. Sonra size ihtiyaç olduğunu düşünürsek adaylığınızı buradan ilan ederiz.' Bunun dışında başka bir aday yok ama şöyle olabilir; bunun dışında başka adaylar başka ilçelerden gelebilir. Dışarıdan hiç ummadığımız biri de olabilir. Bir siyasi parti, en çok oyu kiminle alabileceğini araştırır, sonra onun üzerinde karar verir."
"Senaryo üzerine senaryo üretiliyor"
Bülent Arınç, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı konusunda hem mevcut başkan Recep Altepe hem de AK Parti İl Başkanı Sedat Yalçın'ın, "Genel Merkezimizin vereceği karar, bizim kararımızdır" dediğini aktardı.
Buna rağmen medyada her gün senaryo üzerine senaryo üretildiğini, bazı isimlerin ortaya atıldığını dile getiren Arınç, bunlara inanmaları halinde dünyalarının kararacağını belirtti. En son bir gazetede, kendisinin, Altepe'yi arayarak "Hayırlı olsun" dediğinin ileri sürüldüğünü söyleyen Arınç, "Sayın Başkan yanımda. 'Sayın Başkan, hayırlı olsun, başkanlığınız kesinleşti' diye bir şey söylediysem işte Başkan burada. Şimdi bu terbiyesizliklerin bir son bulması lazım" ifadesini kullandı.
Arınç, adaylık konusunda bugünden bazı işaretler vermesinin, aday adayları arasında sıkıntılara ve güvensizliğe yol açacağını bildirdi.
Bu konuyla ilgili Genel Merkezin açıklamasının beklenmesi gerektiğine dikkati çeken Arınç, şunları kaydetti:
"Sabırlı olmamız lazım. Yani 'Bülent Arınç hayırlı olsun dedi' diye, bir bakanla beni karıştırıyor olabilir bu gazeteyi yazanlar. Ben o bakan değilim, herkese eşit uzaklıktayım. Kim daha çok Bursa'ya katkı yapacak? Buna ben katkı vermiyorum. Karar verenlere Allah yardım etsin, işleri çok zor. Çünkü Bursa'nın 5 yıllık bir geleceği daha kararlaştırılıyor demektir. Bu Altepe olabilir mi? Elbette olabilir. Altepe, başarılı bir belediye başkanımız. Bu başka biri olabilir mi? 'Sizce kim olur?' derseniz, çok şey bilirim ama söylemem. Niye söyleyeyim? Bu adamlar, Bursa medyasına yakışmıyor. Çağdaşlık bunlarla ölçülmüyor, çağdaşlık başka şeylerle ölçülür. Çok şükür ki böyle bir çağdaş değiliz. Hamdolsun böyle çağdaş olmaktansa dağda kertenkele olmak daha iyidir. Düzgün olsun, dürüst olsun, adamın birini AK Parti'den belediye başkan adayı yapıyorlar. Tutmadı, CHP'den aday yapıyorlar. Bu adama da yazık. Bursa'da hangi adayımız olursa olsun Allah'ın izniyle kazanacağız. Bütün belediyeleri kazanacağız."
"Hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık"
Arınç, hiçbir zaman ayrımcılık yapmadıklarını vurgulayarak, "Değerli kardeşlerim, biz hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık. Hanım kardeşlerimizi başı açık ya da kapalı olduğundan dolayı birini alkışlayıp diğerini alkışlamamazlık yapmadık. Herkes kendi kararını verir. Herkesin kararına saygı duymamız lazım" diye konuştu.
Kendisinin 4 siyasi partisi kapatılmış bir milletvekili olduğunu dile getiren Arınç, her kapatma davasında birinci olmasa bile ikinci sıradaki sanık olduğunu hatırlattı. Arınç, tek suçunun başörtüsünü savunmak olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Allah'a hamdederim, başkalarının suçu, başka şeylerdi ama bizim suçumuz başörtüsünü savunmaktı. Affedilmez bir suçtu. Şimdi yeni bir Türkiye var. Bu yeni Türkiye hamdolsun herkesin inancını rahatlıkla yaşayabileceği bir Türkiye oldu. Bunun için çok mutluyum. İkincisi İmam Hatip meselesi, Türkiye'nin meselesiydi. Halkımız son kuruşuna kadar okulları kendisi yaptırıyordu. İçindeki öğretmeni devlet veriyordu. Herkesin okumaya imkanları da yoktu. Fakir fukara elindeki küçücük sermayesini bile bu memlekete İmam Hatip lazım, çocuklarımız inançlarını da bilsinler, hiç olmazsa Kur'an-ı Kerim'i okusunlar. Hiç olmazsa ahlak nedir, Peygamber nedir tanısınlar. Ondan sonra en iyi matematiği onunla birlikte en iyi fiziği, geometriyi de bilsinler. İyi bir doktor olsunlar, mühendis olsunlar. İmam Hatip Liselerinin uzun bir süre önü kapatıldı. Hatta 'İmam Hatipler kapatılsın' diye başka meslek liselerini bile gözden çıkardılar. İrtica yuvası olarak gördüler. Buradan yetişen insanları bir tehlike olarak gördüler. Kendi inancına, kendi insanına düşman bir zihniyeti tasavvur etmek mümkün değil."
SON VİDEO HABER
Haber Ara