TIMETURK / HABER MERKEZİ
Bin yıl süreceği iddia edilen bir süreçti: 28 Şubat. On binlerce mağduru ve ekonomiye verdiği milyarlarca liralık zarar hiç unutulmadı ve unutulmayacak. Yaralar zor da olsa sarılacağı ümid ediliyordu o dönem soruşturulmaya başlandığında. Ama tahliyeler arka arkaya gelince soru işaretleri oluşmaya başladı akıllarda.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen 28 Şubat Davası'nın 32. duruşmasında 15 sanık daha tahliye edildi. Davayı takip etmek için duruşma salonunda Star gazetesi yazarı Elif Çakır da bulunuyordu. Duruşmadaki izlenimlerine köşesinde yer veren yazara Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı tarafından suç duyurusunda bulunuldu. Duruşmayı gün boyunca izleyen Çakır, ''Post Modern darbe davasındaki sanıkların sanık muamelesi görmekten çok yönetici modunda olduklarının görüşünde. Küçükçeme Cumhuriyet Başsavcılığına ''Yargıyı etkilemek'' ve ''Mahkeme salonunun ciddiyetini bozmak''tan savunma veren Çakır, 'en sinsi kapsamlı darbe planı' olan 28 Şubat darbecileri yargılanırken ziyadesiyle özen gösterilmesini istiyor. Çakır, müebbet istemiyle yargılanan sanıkların çoğunun tahliye edilmesinin vicdanları sızlattını belirtiyor.
ELİF ÇAKIR SUÇ DUYURUSUNU SOSYAL MEDYADAN BÖYLE DUYURDU
ELİF ÇAKIR'IN 'DARBECİLER PARDON DİYOR' BAŞLIKLI YAZISI
Ben de tıpkı Taha Kıvanç gibi STAR’ın pazartesi günkü birinci sayfasını göğsüm kabararak ve gururla seyrettim. Gazetemle bir kez daha gurur duydum.
28 Şubat davası Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunda gözümüzün önünde buharlaşıyor.
‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni cebren devirmekten suçlu bulunup, ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan kişiler dalga dalga tahliye oluyorlar ve ellerini kollarını sallayarak evlerine dönüyorlar!
Bir tepsi baklava çalan çocuklara 9’ar yıl hapis cezası verildiğini unutmayalım!
Bir tepsi baklavaya 9 yıl hapis cezası, TC Hükümetini cebren devirmeye patır patır tahliye!
Şaka gibi.
Teşebbüs değil, gerçekleşmemiş darbe planı değil bilakis gerçekleşmiş bir darbenin birinci dereceden suçluları tahliye olanlar!
Refah-Yol hükümetinin nasıl alaşağı edildiği, 4 bin 500 subayın nasıl istifaya zorlandığı artık Genelkurmay’ın kendi belgeleriyle tescillenmişken...
Ülke ekonomisinin 400 milyar dolarlık kayba nasıl uğratıldığı savcıların hazırladığı iddianamede somut delillerle yer alıyorken...
Sanık sandalyesinde dönüp dönüp ‘salonu’ selamlayanlar, mahkeme çıkışında ‘naber’ dercesine bizlere çak yapıyorlar!
Kendisine sıra gelmeyeceğinin garantisini almış olanı da utanmadan, hapse girmeden yapmak istediği top 10’ları sıralıyor köşesinden...
Topluca pardon diyorlar anlayacağınız!
STAR gazetesi 28 Şubat duruşmasının başladığı günden bu yana, mahkemenin davaya ilgisizliğini de, duruşma salonunun ciddiyetini kaybettiğini de tarihe kayıt düşüyor ve düşmeye de devam edecek.
Pazartesi günü STAR gazetesi birinci sayfadan, 28 Şubat’ın postallı sorumlularını bir tarafa sivil postallılarını da bir tarafa koyarak, 28 Şubat sürecinde her bir aktörün neler yaptığını hatırlatarak ‘28 Şubat darbesini affetmek ihanettir’ manşetiyle bir kez daha ‘pardon’ demek yok dedi.
Madalyonun bir de öteki yüzü var elbette.
Mahkemenin ‘affetme makamına’ dönüşüp 28 Şubat sorumlularına tahliye kararları vermesinde, sürecin mağdurlarının ‘28 Şubat davasını’ sahipsiz bırakmalarının da etkisi var tabiî ki...
Yılmaz Özdil mevzusu
Mustafa Karaalioğlu pazartesi günü ‘O gettodaki mahalle baskısına duyarsız kalamayız’ başlıklı şahane bir yazı yazdı. Okumadıysanız dönüp mutlaka okuyun.
Gezi Parkı olaylarıyla birlikte artık Başbakan Erdoğan’ı bırakın savunmayı, yaptığı güzel bir işe ‘yarım ağızla güzel’ demenin dahi nasıl bir mahalle baskısı yaşattığını ve mahalleden dışlanma sebebi olduğunu yazdı.
Ve laik-Kemalist-ulusalcı kesimde artık her geçen gün artan bu probleme ve yükselen çığlıklara karşı duyarsız kalınmaması gerektiğini dillendirdiği yazısında örnekler verdi.
Ancak benim Mustafa Karaalioğlu’na önemli bir itirazımın olduğunu söylemem gerekiyor.
Mahalle baskısından mağdur olanları sayarken Yılmaz Özdil’in ismini de zikretmiş.
Evet. Kutluğ Ataman, Şafak Sezer, Şahan Gökbakar ciddi anlamda mahalle baskısından mağdur olmuş ve dışlanmış isimlerdir.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
ÇAKIR'IN 'MAHKEMENİN LİDERİ ÇEVİK BİR' ADLI YAZISI
Çevik Bir, mahkemeyi kontrolü altına almış... Herşeye hakim, salona da sanıklara da... Resmen psikolojik harp yapıyor... Sanık ifadelerini ‘katkıda bulunmak babından’ diyerek canı istedikçe yönlendiriyor. Sık sık arkaya dönüp ‘her şey yolunda’ selamı çakıyor.
ELİF ÇAKIR 28 ŞUBAT DURUŞMASINI İZLEDİ, SALONDAKİ BAŞIBOŞLUĞU YAZDI
Perşembe günü kalktım Ankara’ya gittim. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan 28 Şubat Post-Modern davasını izlemek için. İki amacım vardı.
Birincisi ve en önemlisi olarak, bu tarihi davaya tanıklık etmek için, yargılama sürecini gözlemlemek için gittim. Bundan sonra da fırsat buldukça gideceğim. Ve orada olacağım.
Gitmemin ikinci nedeni ise, 28 Şubat davasının başladığı ilk günlerden itibaren, mahkeme heyetinin duruşma salonunda ciddiyeti sağlayamadığı, sanıkların duruşma disiplinini hiçe sayan davranışları ve adliye koridorlarındaki ‘ya devran’ dönerse konuşmaları gerçek olabilir ve bu yüzden sanıklara ‘aşırı’ müsamaha gösteriliyor olabilir miydi?
Aslında... Biraz da Kemal Gürüz’ün ‘ben bu mahkeme salonunu çok sevdim’ dediği ‘Duruşma Salonu’nu merak etmedim değil.
YAZIININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ