Zirve Yayınevi davasında tahliye
Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 90. duruşmasında ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıklardan Hüseyin Yelki'nin tahliyesine karar verdi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2013-11-07 00:32:17
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanıklar Mehmet Ülger, Haydar Yeşil, Ruhi Abat, Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adil Akçay, Adem Gedik, Levent Ercan Gelegen, Abuzer Yıldırım, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Emre Günaydın, Abdullah Atılgan ve Hüseyin Yelki hazır bulundu.
Tutuklu sanık Varol Bülent Aral da duruşmaya Elbistan Cezaevinden video konferans sistemiyle dahil oldu.
Savunmasına devam eden Haydar Yeşil, kendisine ait olduğu iddia edilen bilgisayar belleğinde Cüneyt Zapsu ve BİM ile ilgili belgenin açık kaynaktan alındığını, kendisi ya da jandarma tarafından hazırlanmadığını öne sürdü. Yeşil, "Yazan belli, yayınlayan belli. Açık kaynaktan haberi almış okumuşum. Bundan dolayı suçlanıyorum. Bu belgeyi yayınlayan sitenin adresi bellidir. Harddiskten çıkan belge hükümeti yıkmaya yönelikse yayınlayan site bellidir. Savcı, yayınlayanı bulup hesabını sormalı. Açık kaynaktan almış olduğum belge için akıl almaz suçlamalar yapılıyor" diye konuştu.
Yeşil, bilgisayar belleğinde Jandarma Genel Komutanlığı'nın Hizbullah'la ilgili olduğu bildirilen bir raporunun da yer aldığını, bunun da açık kaynaktan alınmış bir belge olduğunu savarak, davanın tanığı ve sanığı İlker Çınar'ın ilk ifadesinde bu belgenin Ruhi Abat, ikincisindeyse Abdullah Atılgan tarafından hazırlandığını söylediğini belirtti. Yeşil, "Çınar, bu belgenin misyonerlik ve Fethullah Gülen cemaati aleyhine hazırlandığını söylemiştir. Ancak bu belgede misyonerlik ve Fethullah Gülen cemaatiyle ilgili tek bir bilgi yoktur. Bu belge basın kuruluşlarından alınmış bir belgedir" dedi.
Sanıklardan Murat Göktürk ise savunmasında "Gece yarısı cezaevinden getirilen" Hüseyin Yelki'nin tanık sıfatıyla ifadesinin alındığını, Yelki'nin burada daha önce hiç bahsetmediği konulara değindiğini ve kendisine iftira attığını ileri sürdü.
"JİTEM" üyesi olmadığını ama jandarmaya istihbarat sağladığını ifade eden Göktürk, "32 aydır tutukluyum. Cezaevindeyken babamı kaybettim. Ailenin büyüğü olarak sorumluluk üzerimde. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Sanıklardan Mehmet Çolak, İl Jandarma Komutanlığının Kaçakçılık Şubesinde görev yaptığını ifade ederek, "Aşırı Sağ Faaliyetler (ASAF) şubesinde görev yapmadım. Bu nedenle misyonerlikle ilgili çalışmalar içinde yer almadım" dedi. Dava dosyasındaki ses kayıtlarına değinen Çolak, bununla ilgili gerçek dışı bir bilirkişi raporu hazırlandığını savundu.
Ahmet Gedik savunmasında, hiçbir örgütün üyesi olmadığını, kimseden konusu suç olan bir emir almadığını, kendisinin de suç işlemediğini söyledi.
Gedik, tahliyesini talep etti.
Hüseyin Yelki de ifadesinde, aynı koğuşta kaldığı Levent Ercan Gelegen'in 1999 yılında Malatya'da askerliği bittiğinde komutanının isteğiyle haber elemanı olarak çalışmaya başladığını anlattığını, Gelegen'in "Asla Hristiyan olmadım. Elhamdulillah Müslüman'ım" dediğini ifade etti.
Yelki tahliye edildi
Ara karar için bir süre duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, yayınevinin eski çalışanı Hüseyin Yelki'nin tahliyesine, diğer sanıkların tutukluluk hallerinin devamının kararlaştırıldığını açıkladı.
Ergenekon ve Balyoz Planı davalarının kararlarının birer suretinin istenmesiyle ilgili talep yazısı gönderilmesini karar veren mahkeme heyeti, bilgisayar belleğinde bir belgede ismi geçen Emanuel Bağış adlı kişinin AB Bakanı Egemen Bağış'ın akrabası olup olmadığının araştırılması için Malatya Emniyet Müdürlüğü'ne yazı yazılmasına kararlaştırdı.
Duruşma 16 Aralık Pazartesi gününe ertelendi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara